İstanbul Temizken Güzel

Tarsus Amerikan’dan kardeşim Mine Mavi’yle birlikteyiz. Ben 87 mezunuyum, o 2003. Tabii hemen ona ısınıverdim. Ne de olsa TAC’li. Bana “Ayşe Abla” demeye kalktı, “Sakın” dedim!!! Ayşe de anlaştık. Mine, 12 yıldır Unilever Türkiye’de çalışıyor. Şu an temizlik ve hijyen kategorisinde pazarlama direktörü.
.
Kafadan tebrik ediyorum! Onu da, tüm Unilever Türkiye Ailesi’ni de. Gerçekten ultra faydalı bir şey yapıyorlar! Mutlaka denk geliyorsunuzdur, “Temizken Güzel” adında bir proje hayata geçiriyorlar. Boğaz’a yerleştirdikleri Çöpkaparlar’la atık topluyorlar. Bir yılda, Boğaz’dan tam 25 ton atık toplamışlar. Gerçekten büyük alkış.
.

Bitti mi şehrimize kattıkları güzellikler? Hayır! Boğaz çevresindeki tünellerin, yaya alt geçitlerinin, Zincirlikuyu Metrobüs Durağı’nın yenilenmesi- temizlenmesi ve Türkiye’nin pandemi standartlarına uygun ilk parkının inşa edilmesi gibi çeşitli çalışmalar da gerçekleştirmişler.
.
Mine’ye “Öyle yaptık, böyle yaptık diye anlatmak yetmez! Gel hepsini yerinde inceleyelim, tespit edelim!” dedim. Birlikte yollara düştük…
.
Kadıköy, Eminönü, Karaköy, Zincirlikuyu, Aşiyan… Ohhh bütün İstanbul’u, simit yiyerek gezdikkkkk. O yaya geçidi senin, bu sahil benim… Bana çok iyi geldi… Ve evet, gözlerimle gördüm, bu proje kapsamında gerçekten ortaya şahane işler çıkmış. Girmek bile istemeyeceğiniz o kötü kokan yaya alt geçitleri mis olmuş!
.
Bitti mi yani… İstanbul, cillop mu oldu??? Tabii ki hayır! Ama başlangıç için süper. İnsana, müthiş moral veriyor. Bu tür sosyal projelerin artması dileğiyle… O ‘’çöpkaparlar’’ denilen arkadaşlarla da tanıştım. Boğaz’daki bir sürü çöpü, atığı “ham” yapıyorlar, önce Bermuda Şeytan Üçgeni gibi kendilerine çekiyorlar, sonra keselerine alıveriyorlar. Bu gözler gördü ve taktir etti… Valla, 10 puan!
.
Yaşadığımız yere sahip çıkmak bizim elimizde. Eğer biz, şehrin temizliği ve bakımı için üzerimize düşeni yapacağımıza dair, temizkenguzel.com web sitesine girip söz verirsek, verdiğimiz her 100 bin söze karşılık, İstanbul Boğazı’nı bir Cif Çöpkaparla daha buluşturmaya söz veriyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kızılay da projeye destek veriyor.
.
Lütfen o siteye girin ve sözünüzü verin! Ki çöpkaparlar artsın. Boğaz’ımız, Mine’nin soyadı gibi yeniden mavi olsun! Mine’yle gezdik, gezdik, sonra Boğaz’a nazır çayımızı içerken bu sohbeti gerçekleştirdik.

TEMİZLİĞE İSTANBUL BOĞAZI’NDAN BAŞLADIK

Tebrik ediyorum. Harika bir sosyal proje! Hadi, bize “Temizken Güzel”i anlat…
-İnanılmaz gurur duyduğumuz bir proje. Bizim için bir “mutluluk projesi.” Hepimiz İstanbul’u çok seviyoruz di mi? Ama şehrimiz, ne yazık ki olması gerektiği kadar temiz değil. 14 ay önce, “Şehirlerimiz de, evlerimiz gibi temizken güzel” dedik; temizliğin, evlerde yarattığı mutluluk duygusunu, şehirlere de taşımak için bu yolculuğa çıktık. Ülkemizin en yoğun nüfuslu şehri neresi? İstanbul. İstanbul’un mücevheri neresi? İstanbul Boğazı. Biz de temizliğe, İstanbul Boğazı’ndan başladık.

Katmanlı bir proje anladığım kadarıyla…
-Aynen öyle! Boğaz’daki atıkların toplanması, Boğaz çevresindeki tünel, yaya alt geçitleri ve Zincirlikuyu Metrobüs Durağı’nın yenilenmesi ve temizlenmesi, ve Türkiye’nin ilk pandemi standartlarına uygun parkının inşa edilmesi gibi çeşitli çalışmalar gerçekleştirdik. En güzeli, herkes her şeyin farkında, inanılmaz geri dönüşler alıyoruz. Yaptıklarımız karşılığını buluyor yani. Bu da bize, daha fazlasını yapmak için enerji ve güç veriyor.

25 ÇÖPKAPAR BOĞAZ’DAN 25 TON ATIK TOPLADI

Projenin iki odak noktası var di mi?
-Evet. İlki, İstanbul Boğazı’ndaki kirlilikle mücadeleyi etmek, bu konuda aktif bir rol üstlenmek. Çöpkaparlar bu noktada devreye giriyor. Şu an Boğaz’ın çeşitli yerlerinde 25 tane var. Onlarla, Boğaz’daki yüzey atıklarının temizlenmesine katkı sağlıyoruz. İkinci odak noktamız ise, şehrin sosyal altyapısına katkı sağlamak. Boğaz çevresinden başladık çalışmaya. Eminönü ve Karaköy yaya alt geçitlerinde, Zincirlikuyu Metrobüs Durağı’nda temizleme ve yenileme çalışmaları yaptık. Bir de Türkiye’nin ilk sosyal mesafe kurallarına uygun parkı olan, Kadıköy Cif Parkı’nı inşa ettik.

EMİNÖNÜ VE KARAKÖY YAYA ALT GEÇİTLERİ, MİS OLMUŞ, ARTIK KOKMUYOR!

Tek tek gidelim… Eminönü ve Karaköy yaya alt geçitlerini nasıl temizlediniz?
-Birlikte gittik, gördün… Eminönü ve Karaköy yaya alt geçitleri, şehrin oldukça yoğun kullanılan noktaları. Günde yaklaşık 165 bin kişi geçiyor. Bu alanlarda, toptan bir yenileme çalışması yaptık. Alt geçitlerin duvarlarını, havayı temizleyen boyalarla yeniledik. Yaya trafik akışını hızlandırmak için, yön işaretleri ekledik. Gün ışığı aydınlatma sistemi kullandık. Ayrıca bu alanları daha işlevsel ve yaratıcı kılmak için, bir resim sergisi haline getirdik. Ulaşımla, sanatı buluşturduk. İnsanlar şu anda, alt geçitleri kullanırken, kendilerini daha rahat ve huzurlu hissettiklerini söylüyor.

YAYA ALT GEÇİTLERİNDE HAVAYI TEMİZLEYEN BOYA KULLANDIK, GÜN IŞIĞI TONLARINDA DOĞAL AYDINLATMA SİSTEMİ OLUŞTURDUK

Havayı temizleyen boya neyin nesi? Eminönü ve Karaköy alt geçitlerinde olduğu gibi, Zincirlikuyu Metrobüs Durağı’nda da bu boyayı kullanmışsınız…
-Nanoteknolojiyle üretilen, özel patentli bir boya. Kendi içerisinde O2 salınımı artırarak, CO2 oranını azaltıyor. Bu teknoloji, İngiltere’de geliştirilerek, patentlenmiş bir teknoloji. Türkiye’de de üretimine başlandı. Ama sadece dış alanlarda kullanılan boya, şu anda sınırlı sayıda üretilebiliyor. Bu arada, Zincirlikuyu Metrobüs Durağı da, toplu taşımanın kalbi. Otobüs durakları, metro, metrobüs tümünü bir araya getiren bir merkez. Oradan da her gün 200 bin kişi geçiyor. Bu yüzden proje kapsamında, bu alanda da yenileme ve temizlik çalışmaları yaptık. Yine gün ışığı tonlarında doğal aydınlatma sistemi oluşturduk. Yönlendirmelerle yaya trafiğini rahatlatmaya çalıştık.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ VE KIZILAY DA PAYDAŞLARIMIZ ARASINDA

Siz bu projede yalnız mısınız?
-Hayır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kızılay da paydaşlarımız arasında. Zaten Ekrem İmamoğlu ve Kızılay Beykoz Şubesi Başkanı Saadettin Çay’la birlikte projemizi duyurduk. Her konuda bize destekler.

TOPKAPI SARAYI’NIN DIŞ TAŞ VE MERMER YÜZEYLERİNİN TEMİZLİĞİNİ DE YAPMIŞTIK

Siz, yıllar önce de Topkapı Sarayı’nı ciflemiştiniz. Öyle bir şey hatırlıyorum…
-(Gülüyor) Evet, Topkapı Sarayı’nın dış taş ve mermer yüzeylerinin temizliğini yapmıştık. Bir de, 65 günlük bir turla, ülke çapında geçtiği il ve ilçelerin meydan ve heykellerini temizleyen Cif Temizlik Treni’miz vardı. Sosyal faydayı çok önemsiyoruz. Temiz ve bakımlı alanların yarattığı mutluluğa inanıyoruz. Bu konuda yapılmış araştırmalar var. Yaşadığımız çevrelerde yapılan yenileme çalışmaları, kendimizi güvende hissetmemizi sağlıyor. Toplumla bağımızı, iletişimimizi, aidiyetimizi güçlendiriyor. İklim krizi, salgın hastalıklar gibi sorunlar karşısında, kapıldığımız bilinmezlik hissine de iyi geliyor. Aynı şekilde endişe ve strese de… Temiz bir ortamda kendimizi daha kontrolde hissediyoruz. Daha fazla odaklanabiliyoruz. Yani biz aslında, bireysel bir iyi hissetme halinden değil, toplumsal bir mutluluk halinden söz ediyoruz.

ÜRÜNÜN ADI FİİLE DÖNÜŞTÜ! YOKSA SİZ BİZİM CİFLEYEMEDİKLERİMİZDEN MİSİNİZ?!

“Ciflemek” diye bir fiil kattı markanız literatüre… Acayip bir şey bu… Demek ki insanlar, ürününüzü acayip içselleştirmiş…
-Evet, ürünün adı, günlük hayatta kullandığımız bir fiile dönüşmüş durumda. “Temizlemek” ya da “bir yerden lekeleri çıkarmak” anlamında çok sık kullanılıyor. Bu da bize ürünün performansı kadar, duygusal bağ anlamında da insanlara ulaşabildiğini gösteriyor. Tüketicinin kalbinde ve aklında bir yere sahip olmak gurur verici.

DAHA FAZLA ÇÖPKAPAR İÇİN SEN DE SÖZ VER!
TEMİZKENGUZEL.COM’A TIKLAYIP VERİLEN HER 100 BİN SÖZE KARŞILIK, DENİZLERİMİZ BİR ÇÖPKAPARLA DAHA BULUŞACAK

KADIKÖY’DE PANDEMİ STANDARTLARINA UYGUN TÜRKİYE’NİN İLK PARKINI HAYATA GEÇİRDİK

Pandemi koşullarına uygun bir park inşa ettiğinizi söylüyorsun… Bu nereden çıktı?
-Projeyi planlarken, biz önce İstanbulluların yaşadıkları şehirle ilgili görüş ve beklentilerini anlamak için bir araştırma yaptık. Katılanların neredeyse tamamı, keyifli zaman geçirmek için Boğaz kenarına gittiğini söylüyordu. Biz de bu ihtiyaca, bir boyut daha eklemek istedik. Kadıköy Rıhtım’da, herkesin keyifle Boğaz’ı seyredebileceği bir park inşa ettik. Ama o sırada pandemi patladı. Biz de park için planımızı, pandemi koşullarına göre uyarladık. İnsanların sosyal mesafe kurallarına uyarak, oturabilecekleri bir alan tasarladık. Ve Türkiye’de de bir ilke imza atmış olduk. Parkın bir diğer özelliği de yapımında kullanılan malzemelerin geri dönüştürülmüş ve doğa dostu olması. Bu parktan. Günde yaklaşık 220 bin kişi faydalanabiliyor.

TANIŞTIRAYIM… ÇÖPKAPAR! DENİZ YÜZEYİNE YERLEŞTİRİLMİŞ ÇÖP KUTULARI

Gelelim projenin en dikkat çekici parçalarından olan çöpkapar isimli arkadaşlara. Bunlar, deniz yüzeyine yerleştirilmiş çöp kutuları gibi bir şey mi?
-Evet. Yüzeydeki çöpleri topluyor, denizin dibine batmasını önlüyorlar. Çöpkapar, projenin en çok konuşulan, konuşturan ve bizim de ekip olarak anlatmaktan çok keyif aldığımız bir parçası. İlhamını, Avustralyalı iki sörfçünün geliştirdiği bir cihazdan alıyor. Ama onların kullandığı sistem, Boğaz koşullarına uygun olmadığı için biz, çöpkaparları özel olarak tasarlattık. Boğaz’ın dalga ve akıntı şartlarına uygun patentli bir cihaz. Mikroplastikleri de toplayabildiği için, deniz canlılarının bunları tüketmesinin de önüne geçmiş oluyor. İlk aşamada, Eminönü, Karaköy ve Kadıköy sahillerinde toplam 20 adet vardı. Ancak yakın zamanda Ortaköy ve Aşiyan sahillerine eklenenlerle birlikte sayıları 25’e çıktı. Gece-gündüz hiç durmadan çalışarak bu bölgelerde deniz yüzeyini temiz tutuyorlar.

BU ÇÖPKAPAR ADINDAKİ ARKADAŞLAR, MÜSİLAJ TEMİZLİĞİNE DE KATKI SAĞLIYOR!

Peki müsilaj temizliğine katkı sağlayabiliyorlar mı?
-Evet! Müsilaj, İstanbul Boğazı’nı tehdit etmeye başlayınca, bu konuda da bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük. Hemen çöpkaparların filtrelerini, müsilajları da toplayabilecek filtrelerle değiştirerek, yapılan çalışmalara destek olmak istedik. Temelinde sürdürülebilirlik olan bir projeden de aksi beklenemezdi sanırım.

SEN ÇOK YAŞA ÇÖPKAPAR! GÜNDE ORTALAMA 15 KİLO PET ŞİŞE, METAL ATIK, CAM ŞİŞE, SİGARA İZMARİTİ, POŞET, PLASTİK ARTIK GİBİ YÜZEN ATIKLARI YAKALIYORLAR!

25 ton atığı, bu 25 tane çöpkapar mı topladı?
-Evet. Çöpkaparlar, günde ortalama 15 kilo pet şişe, metal atık, cam şişe, sigara izmariti, poşet, plastik artık gibi yüzen atıkları yakalıyor. Gün içinde pek çok kez boşaltılıyor hazneleri. 1 yılda 25 ton atık topladılar Boğaz yüzeyinden… Bu, çok ciddi bir rakam. Hatta, öyle büyük bir rakam ki, biz bu plastikleri geri dönüştürerek Cif Krem şişelerinin üretiminde kullandık ve geri dönüşüme katkı sağladık.

ÇOK ÜZÜCÜ!! EVLERİMİZİN TEMİZLİĞİNİ SAHİPLENİYORUZ AMA SOKAK SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA BAŞKALARININ HAREKETE GEÇMESİNİ BEKLİYORUZ!

Boğaz’daki müsilaj için kıyameti koparıyoruz ama güzelim Boğaz’ı o hale getiren aynı zamanda biziz… Biz, güya temiz olmakla gurur duyan bir toplumuz. Eve girince ayakkabımızı çıkarıyoruz, terlik giyiyoruz. Giymeyenleri kınıyoruz. Bir sürü milleti bizim kadar temiz olmadıkları için suçluyoruz. Ama bir de yaşadığımız şehre bakın… Siz bunu nasıl açıklıyorsunuz?
-Özellikle büyük şehirlerde bununla daha fazla karşılaşıyoruz. Aslında yaptığımız araştırma, her 10 kişiden 9’unun, mahalle ve şehirlerinin temiz ve düzenli olmasını en az evlerindeki kadar önemsediğini gösteriyor. Biraz, insanların şehirle kurduğu ilişkiyle, aidiyet duygusuyla alakalı. Evlerimizi sahipleniyoruz ve sorumluluğunu üstleniyoruz ama sokak söz konusu olduğunda, başkalarının harekete geçmesini bekliyoruz.

İSTANBUL’U TEMİZ VE GÜZEL KILACAK BİZİZ! HEPİMİZE DÜŞEN GÖREVLER VAR…

İnsanlar çöpünü denize, sokağa atmaktan vazgeçmezse, siz isterseniz 625 tane çöpkapar koyun, sorun çözülmeyecek ki… Tıpkı toplumsal cinsiyet eşitliği gibi, çevreyi kirletmeme konusunda da insanların farkındalık kazanması gerekiyor. Bu konuda neler yapıyorsunuz?
-Toplumsal fayda için soruna ve çözüme dair insanların farkındalığını artırmak elbette değerli. Ama dünyanın bugünkü hızında, eyleme dönüşmeyen ya da eyleme dönüşmekte geciken farkındalık, çözüme istenen oranda katkı sağlamıyor. Söylem ve eylem el ele vermiyorsa, değişim mümkün olmuyor! Bu yüzden, bu projede, doğrudan aksiyon alarak, önce çözüme ortak olup, daha sonra insanları bu çabaya katkı vermeye yönlendirdik. Çünkü bu şehri koruyup kollayacak, onu güzel kılacak olanlar, yine bu şehirden faydalanan, onun sokaklarında yürürken mutlu olan ve huzur bulan insanlar… Bu noktada hepimize düşen bir rol var aslında, yapabileceğimiz şeyler var. Hepimizin bir etki alanı da var: Yaptıklarımızla kendi çevremiz için bir rol model olabiliriz. Bunu hatırlatmak için, herkesi, şehrin temizliği ve bakımı için üzerine düşeni yapacağına dair web sitemizden (temizkenguzel.com) söz vermeye davet ettik. Verilen her 100 bin söze karşılık, biz de denizlerimizi bir Cif Çöpkapar’la daha buluşturmaya söz veriyoruz!

PLASTİĞİN YERİ KESİNLİKLE AMA KESİNLİKLE DOĞA VE DENİZLER DEĞİL

Boğaz’dan çıkan plastik atıklar, yüzde 100 geri dönüştürülebilir Cif Krem şişelerine dönüştü. Plastik, yine plastiğe mi dönüştü yani… Cehaletimden soruyorum bilmiyorum çünkü…
-Boğaz’dan toplanan atıklar arasından geri dönüşüme uygun olan plastikler, ayrıştırıldı, geri dönüştürüldü. Ardından Cif Krem şişelerinin üretiminde değerlendirildi. Yani yeniden kullanıma girdi. Bu yeni plastik şişeler de -yüzde 100 geri dönüştürülebilir olduğu için- yeniden kullanılabilecek. Kısacası proje, “döngüsel ekonomi açısından” da güzel bir örnek. Temizken Güzel projesinin, en iddialı adımlarından biri bu. Bizim plastik konusunda çok ciddi taahhütlerimiz var. Daha az plastik, daha iyi plastik veya plastiksiz çözümlere odaklanıyoruz. Plastiğin hayatımızda yeri var ama o yer kesinlikle ve kesinlikle doğa, denizler değil! Bu yüzden plastiğe ikinci, üçüncü, dördüncü kez hayat verecek döngünün bir parçası olarak kalmasını sağlayacak ve böylece birincil plastik kullanımının önüne geçecek çözümlere gidiyoruz.

TEMİZKEN GÜZEL, UZUN VADELİ BİR YOLCULUK

İstanbul’dan sonra başka şehirler var mı sırada?
-Temizken Güzel, uzun vadeli bir yolculuk. Elde ettiğimiz sonuçlara göre önümüzdeki dönemde neler yapabileceğimize bakıyor, yol haritamızı şekillendiriyoruz. Ülkemizdeki tüm şehirlere bu projeyi taşıma imkânımız olmasa da, farkındalık yaratmak, insanlara ilham vermek, onları harekete geçirmek de işin önemli bir parçası. Bu nokta da, inanılmaz güzel dönüşler alıyoruz. Tam 42 ilçe belediyesinden talep aldık. Hatta bazı belediyeler, imza kampanyası bile başlattı. İnsanlara ilham kaynağı olabilmek bizi çok mutlu ediyor.

Yorum Bırak