Çocukları obeziteden kurtarma operasyonu


BUGÜN Cuma…
Yürünmemiş yollarda yürüyen cesur kadınları, kadın girişimcileri huzurlarınıza getirdiğim gün… Onlardan biri de Taylan Kümeli, siz zaten onu tanıyorsunuz. Yıllardır pek çok insanı sağlıklı beslenmeye teşvik etti, ideal kilolarına inmelerini sağladı. Şimdi de çocukları obeziteden kurtarmak için eğitim programı gerçekleştiriyor. Gerisini kendisinden dinleyin…

– Gümbür gümbür ve çok faydalı bir eğitim projesiyle karşımızdasın. Nedir “Mutfağın Çocukları”?
Bu, 5-11 yaş grubundaki çocuklar için sağlıklı ve dengeli beslenme eğitimi. Aslında yeni bir hayat tarzı. Bir velimizin söylediği gibi, “Yemeği bir mecburiyetten çok, zevkle yapılan sağlıklı bir alışkanlık” haline getirmek. Çocuğun okuldaki akademik başarıdan tut da günlük hayattaki performansına kadar, onun sağlığını sahiplenmesine destek olmak. İlerleyen yıllarda, önem taşıyan hayati hastalıklardan kendisini uzun vadede korumasına sağlamak. Bunun için uğraşıyoruz.

– Neredeyse tüm hayatını sağlıklı beslenmeye adamış senin gibi biri diyet uzmanı için ne ifade ediyor bu proje? Ne kadar önemli?
Çoooook önemli! Bir neslin sağlıklı yetişmesinden söz ediyoruz. Sağlıklı olma bilincinin küçük yaşta kazandırılmasından… Bu alışkanlığın ömür boyu devam etmesinden… Heyecanlanmamaya olanak var mı? Gelecek neslin sağlıklı olması demek, daha üretken, daha dinamik bir toplum demek. Ayrıca bozulan toplum sağlığı için harcanan milyarların geri kazanılması demek, o milyarların eğitim sisteminde, araştırma-geliştirmede kullanılması demek!

– Sen çocukların kafasına neyi yerleştirmek istiyorsun?
Onların bilinçli birer gıda tüketicisi olmasını istiyorum. Yani mesela, yedikleri yiyecekler sağlıklı mı sağlıksız mı bilmeliler, seçici olmalılar. Sevdikleri ama sağlıksız gıdaların yerine ne koyabileceklerini öğrenmeliler. Limonatayı, patlamış mısırı, pizzayı çok mu seviyorlar? Hepsinin sağlıklısı var! Burada önemli olan bilinçli olmak. Vücutlarının ihtiyaçlarını anlamalı ve ondan gelen sinyalleri tercüme edebilmeliler. Bilmeliler ki gün içinde çişi sarı olan çocuk daha fazla su tüketmeli… Ve tabii ki sağlıksız beslenmenin sonunda ortaya çıkabilecek olan risklerin de farkında olmalılar.

– Çünkü günün birinde o risklerin sonuçlarına önce kendileri katlanmak zorunda kalacaklar!
Aynen öyle! Ama bu eğitimi verirken, çocukların beslenme konusunda “takıntılı” olmamaları konusuna da özen gösteriyoruz. Sonuçta her şey sağlıklı olabilmek için! Biz sağlık konusunda bilinçli bir neslin peşindeyiz.

OBEZİTE HIZLA ARTIYOR!

– Peki böyle bir şey aklına nereden geldi?
Ben yıllardır, her yaş grubundan insana sağlıklı beslenmeyi öğreterek ideal kilolarına gelmeleri için uğraşıyorum. Ama gördüm ki “Ağaç yaşken eğilir” sözü çok doğru. Çocuklarımıza doğru beslenme eğitimini küçük yaşta verebiliriz. Ve bunu didaktik bir şekilde değil, dramayla, eğlenceyle yapabiliriz. İşte bu fikirle yola çıktık. Tek başıma da değilim. Engin Şenel benim eski bir danışanım. Londra’da yaşıyor. Benim bilimsel tarafımla onun finans, satış ve strateji bilgisi bir araya geldi ve ortaya sağlıklı bir işbirliği çıktı. Ve biz bu eğitim projesine ilk Londra’da başladık.

– Çocuklarda da obezite her gün artıyor mu?
Maalesef evet! Daha da kötüsü, artış hızı da artıyor. Ayrıca kilo/boy kare oranında yüzde 30’un üzerine çıkma eğilimi, yani fazla kiloluya değil, obeziteye direkt geçiş trendi gözleniyor. Yani tablo pek olumlu değil!

ÇOCUK-EBEVEYN-OKUL ÜÇGENİ ÇOK ÖNEMLİ

– Siz bu eğitimle çocuklarının sağlıklı beslenme konusundaki tutum ve davranışlarını nasıl değiştiriyorsunuz?
Bir taraftan bilgi seviyelerini arttırırken, onların el becerilerini de geliştiriyoruz. Aynı zamanda anne-babaları da sağlıklı beslenmede rol modelliği konusunda bilinçlendiriyoruz.

– Peki, bir çocuk sizin eğitimizi aldığında obez olma ihtimali azalıyor mu?
Tabii ki. Ama iş sadece çocukta bitmiyor. Dış faktörler de zaman içerisinde çocuğun sağlıklı beslenme bilincini erozyona uğratabiliyor. Bu yüzden çocuk, ebeveyn ve okul üçgeni çok önemli. Biz çocuğu ve ebeveynleri eğitiyoruz. Okullara gelince, bilinçli okullar yemek menüleri konusunda da bizden işbirliği istiyorlar. Böylece önemli dış faktörler kontrol altına alınmış oluyor. Bu ortamda da obezite ihtimali minimum iniyor.

EĞİTİM HİÇ BİTMESİN İSTİYORLAR

– Öğrettiğiniz en temel şey ne?
Besin gruplarını öğretiyoruz, nedenleri ve niçinlerini anlatıyoruz. Vücudumuz için çok önemli olan girdilerden bahsediyoruz: Protein, kalsiyum, su, demir vs gibi. Bunun yanında lif, yağ, tuz, vitamin, mineral gibi konulardan da bahsediyoruz. Eğitimlerimizde taze besin kullanıyoruz. Seanslara hem sağlıklı olanı hem de sağlıksız olanı getiriyoruz ki hem çocuklar daha bilinçli olsun, hem de el becerileri gelişsin. Örneğin sağlıksız başlığı altında ballı/şekerli/çikolatalı kahvaltılık gevrek de gösteriyoruz çocuklara. Sağlıklıya örnek olarak tam tahıllı yulaf da! Meyve veya sebze seansında 15-20 çeşit taze besin oluyor masanın üstünde. Çocukların eğitim esnasında duydukları şeyleri görmeleri, koklamaları, tatmaları çok faydalı oluyor. Mesela Londra’da bir anne, “Yıllardır çocuğuma yulaf yediremiyordum. Sizin tahıl eğitiminizin akşamında bana ‘Ertesi gün kahvaltıda yulaf istiyorum!’ dedi”. Böyle şahane geribildirimler alıyoruz!

– Ne kadar sürelik bir eğitim söz konusu?
Çocuklara 10 saat, anne ve babalara ise 2 saatlik bir eğitim…

– Peki o yaştaki çocukların ilgisini nasıl canlı tutabiliyorsunuz?
Dramayla, sanatla, oyunlarla, taze besinlerle… Klişeleşmiş öğrenme şekillerinden farklı olarak onların anlayacağı bir şekilde eğitim veriyoruz. Çocuklar değişik aktiviteler yapıyorlar. Şarkıcı oluyorlar, orkestra elemanı oluyorlar, ressam oluyorlar. Bazen en sevdikleri sağlıksız gıda bile oluyorlar! Rol yapıyorlar, yaratıcılıklarını ortaya çıkartıyorlar. Ve tabii bu kadar eğlencenin sonunda da eğitim hiç bitmesin istiyorlar!

Yorum

  1. Taylan Hanım gelecek kuşaklar için harika bir iş yapıyor. Özellikle okullarımızın yemekhanelerinde neredeyse her gün çıkan makarna ve pilav çok endişe verici. Zaten menüde onlar yoksa öğlenleri çoğu çocuk sadece ekmek yiyor.
    Maalesef çoğunluk her gördüğü problem karşısında ya söyleniyor ya duyarsız kalıyor. Oysa hepimiz gördüğümüz eksiklerden birine yoğunlaşıp onu düzeltmek için kolları sıvasak dünya çok daha güzel bir yer olur.

Yorum Bırak