Sezgi’nin ruhu nihayet huzura kavuştu

HANİ bir Sezgi vardı…

Sezgi Kırıt.

Hatırlayacaksınız, tecavüz edilip, yakılıp, cesedi, çıplak arı kovanlarının yanına atılan küçük kız.

Kolunda çikletten ejderha dövmesi olan kız. Sonunda ruhu huzura erdi.

Bütün sanıklar hak ettikleri cezayı aldı! Yani ağırlaştırılmış müebbet hapis!

Mahkeme heyeti, sanıklardan Osman Küçük ve Mehmet Mutlu Kurtlar’ı, cinsel istismar eylemi sonucu Sezgi’nin ölümüne sebebiyet vermekten ağırlaştırılmış ömür boyu hapse mahkûm etti. Ayrıca bu iki canavara, cinsel amaçla çocuğu hürriyetinden yoksun kılma suçundan da 21’er yıl hapis cezası verdi.

Bir de olayı örtbas etmek isteyen ve sanıklara yardımcı olan bir abla vardı.

Emine Karpi ise, cinsel saldırıya yardım ve iştirak suçundan 20 yıl, Sezgi’yi hürriyetinden yoksun kılmaktan 8 yıl olmak üzere, tam 28 yıl yedi.

Hiçbir sanığın cezalarında indirim yapılmadı.

Bu davada Avukat Sibel Önder’e mücadelesi için teşekkür ederim.

Mahkeme heyetine de örnek olacak ve başkalarını caydıracak ölçüde cezalar verdiği için de tebrikler!!!

YÜZDE 75’İN YÜRÜMEYE VAKTİ YOK ayse

ETİ’nin çok sevdiğim ve Türkiye için acayip yararlı olduğuna inandığım bir sosyal sorumluluk etkinliği var.

Eti Sarı Bisiklet.

Biz de Alya ile katılmıştık. Amaç, insanları aktif hayata teşvik etmek.

Bisiklet de bunun en güzel araçlarından biri.

Zaten Aktif Yaşam Derneği de bu işin içinde.

Eti Sarı Bisiklet’in desteklediği Aktif Yaşam Derneği’nin gerçekleştirdiği, hareket ve bisiklet konusunda Türkiye genelinde 12 şehirde kapsamlı bir araştırma yapıldı.

Yürüyüşle ilgili sonuçlar ilgimi çekti.

Sezginin ruhu nihayet huzura kavuştu

Ben de bu yürüyüş meselesini çözdüm diyemem.

Haftada en az üç gün yürüyorum.

Ama her gün yürüyebilmek istiyorum.

Diş fırçalamak gibi.

Sabah yataktan yuvarlanayım, yürümeye başlayayım.

Olmazsa olmazım olsun.

Dönem dönem beceriyorum, sonra yine haftada üçe düşüyor.

Anlayacağınız, yürüme konusunda bitmez tükenmez bir suçluluk duygum var.

Ayrıca yürümediğim zaman sinirleniyorum da…

Hayat, yürüyüşümle arama girdi diye!

Ama Hindistan’da üç gün yürüyüşe mutlaka, üç yoga, üç pilates ekliyorum.

Hareket ediyorum ama yanlış anlamayın kilo filan verdiğim yok.

Bunlar, beni ancak olduğum kiloda tutabiliyor! Çünkü maşallah iştahım yerinde, yemeği seviyorum, yiyerek de zayıflanmıyor. O bir slogan olarak havalı da gerçeği yansıtmıyor.

Neyse, ben yapabildiğim takdirde her gün yürümeye razıyım.

Hatta, benden mutlusu olmaz!

GELELİM ARAŞTIRMANIN SONUÇLARINA

– Yürümeye zamanım yok diyenlerin oranı yüzde 75.
– Yürümek ilgimi çekmiyor diyenler yüzde 51.
– Yürümekten keyif almıyorum diyenler yüzde 49.
– Yaşadığı şehrin yürümeye elverişli olduğunu düşünenlerin oranı Türkiye genelinde yüzde 30 iken, İstanbul ve Ankara’da bu oran yüzde 11’lere geriliyor.
– Günde yarım saatten fazla yürüyenlerin oranı yüzde 45. (Bu hiç fena değilmiş!)
– Mavi yakalıların yüzde 60’ı, beyaz yakalıların yüzde 40’ı yarım saatten fazla yürüyor. (Bu da fena değilmiş!)
– Günlük yürüyüşlerin yüzde 70’i işe, okula gitmek ya da iş gereği yapılan yürüyüşler.
– Spor maksatlı yapılan yürüyüşlerin oranı sadece yüzde 6’da.
– 1 kilometreyi kaç dakikada yürüdüğünü bilmeyenlerin oranı yüzde 84.
– Aktif yaşamdan en uzak kesimleri, 16-24 yaş arası gençler, masa başı çalışanlar ve evli olanlar oluşturuyor.

TAMİR EDİLECEK 500 BİSİKLET ANADOLU’YA GİDECEK arman

Bu arada, bu da bir güzel haber.

Eti Sarı Bisiklet ekibi ve Aktif Yaşam Derneği, Kadir Has Üniversitesi öğrencileri ile işbirliği yaptı; kullanılmayacak durumda bozuk olan bisikletleri topluyorlar.

Sezginin ruhu nihayet huzura kavuştuMeğer son bir yılda kullanılmamış, atıl bisikletlerin toplam sayısı 1.5 milyona ulaşmış.

10 Mayıs’ta bir “tamir şenliği” yapacaklar. Çocuklar, usta tamircilerden ders alıyor şu anda. 10 Mayıs’ta o atıl bisikletler tamir edilecek ve gıcır gıcır olan bisikletler Anadolu’da bir okula yollanacak.

Tahmini 500 bisikleti hayata geçireceklermiş!

Ne diyeyim…

Şahaneeeee…

Bir bisikletsever olarak sonuna kadar destekliyorum.

Yorum Bırak