Otobüsteki tecavüzcüye ibret olacak bir ceza verilsin!


GEÇTİĞİMİZ günlerde yine korkunç bir tecavüz yaşandı, okumuşsunuzdur.
Ankara’da…
37 yaşında iki çocuk annesine, Allah’ın belası bir otobüs şoförü tecavüz etti.
Özel bir okulda İngilizce öğretmeni olarak çalışan S., bir AVM’nin önünden saat 23.30’da, özel bir toplu taşıma aracına bindi.
Yaptığı tek şey bu!
Herkesin yapacağı bir şey, toplu taşıma aracına binip, bir yerden bir yere gitmek.
“200 metre sonra inmem gerekiyor. Mümkün mü?” dedi. İnsan kılığındaki aşağılık yaratık, “Hay hay” dedi.
Ama bir daha da o aracın kapılarını açmadı!
“Ben isteyince ineceksin!” dedi.
Karanlık, boş bir arazi buldu, aracı oraya çekti. Kadını otobüsün orta yerine yatırdı, iki eliyle boğazını sıktı ve tecavüz etti.
İnanabiliyor musunuz, bu vahşet, bu ülkenin başkentinde yaşanıyor, hem de şehrin ortasında!
Kadıncağız nasıl mı hayatta kaldı?
Kendisiyle de avukatıyla da konuştum, siz de yarın okuyacaksınız…
Tamamen şansı eseri.
Adam, iki eliyle boğazını o kadar sıkıyor ki, aslında boğulmanın son aşamasına geliyor, hatta bu son aşamada yaşanan birtakım fiziki reaksiyonlar oluyor bedeninde… Kadıncağız öldü ölecek… Yani adam sadece tecavüz etmekle kalmamış, aynı zamanda canına da kastetmiş… Can çekişirken, “Beni gündüz görsen tanır mısın?” diye soruyor, dehşet içindeki kadın, can havliyle “Hayır” diyor. “Bana numaranı ver… Bu yaşananları da kimseye anlatma yoksa yine tecavüz eder, boğazını keserim!” diyor ve kadıncağızı bırakıyor.
Sonra kadın, polise başvuruyor.
Adamı yakalıyorlar, cehennemin dibine gitmesi gereken aşağılık mahluk, o bilinen yalanları sıralıyor.
– Kendi isteğiyle oldu…
– Beni beğendi, istedi…
– Karanlık bir yere çek dedi…
– Önce yap dedi, sonra yapma dedi…
– Onun rızasıyla oldu…
– Seni seviyorum dedi…

YAŞAMA HAKKIMIZI DA MI KULLANAMAYACAĞIZ

Evet, hepimiz sosyal medyada, Ankara’da yaşanan bu vahşete isyan ettik.
Azerbaycan ve Türk vatandaşı olan bu öğretmenin yanında yer aldık.
Ama yeterli mi?
Ben S. ile konuştum… İçim parçalandı.
O kadar kötü durumdaki psikolojisi, kendini sorguluyor, kendinde kusur arıyor.
Ona bu zulmü yaşatan aşağılık şoföre de bütün tecavüzcü erkek zihniyetine de lanet olsun!
S. şu anda intihardan söz ediyor.
Çok güzel bir kadın bu arada.
Düşünebiliyor musunuz, “Keşke güzel olmasaydım!” diyor.
Bunu sorguluyor. Ağlama krizleri yaşıyor. Sonra duruyor. Öfkeleniyor. Adama kızıyor. Kendine kızıyor. İsyan ediyor. Ölmek istiyor. “İnsan içine çıkamam!” diyor. Başına gelenlerden utanç duyuyor.
Oysa, onun ne suçu var?
Ama kadın perişan.
“Beni öldürseydi keşke!” diyor, diyebiliyor.
“Mini etek de giymemiştim!” diyor.
Allah kahretsin.
Bir kadını bunları söyleyebilecek hale getiren herkese, bütün tecavüzcü zihniyete lanet olsun!
Sözünü ettiğim kadın da eğitim seviyesi düşük biri değil.
Ama buna rağmen kendini sorguluyor.
Oysa, bunlar bizim temel haklarımız.
Seyahat etme hakkı.
Yaşama hakkı.
Can güvenliği hakkı.
Bu hakların da bize sağlanması gerekiyor.
Eğer sağlanmıyorsa bu işte bir yanlışlık var demektir.
Daha da kötüsü S., tecavüzcüsü tutuksuz yargılanacak diye korkuyor, “Beni gelir bulur, boğazımı keser ve bu sefer kesin öldürür! Ben acı çekmeden ölmek istiyorum, keşke orada ölseydim!” diyor.
Yazık kadına!
Yarın bütün yaşadıklarını daha detaylı okuyacaksınız.
Bu adamın en ağır cezayı alması gerekiyor.
Ki başka tecavüzcülere ibret olsun!

KADINI KORUMAK DEVLETİN SORUMLULUĞU DEĞİL Mİ?

Peki ne kadar denetim var?
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, toplu taşıma hizmeti veren şoförlerin mutlaka psikolojik testlerden geçmesi ve bunun belgelendirmesi gereğiyle ilgili olarak Şoförler Odası Federasyonu’nu defalarca uyardı.
Bu konuda bir şey yapıldı mı?
Hayır!
Federasyon Başkanı Canan Güllü diyor ki, “O zaman suçlu, halka hizmet verecek insanları kontrol etmeyenlerdir. Suçlu, odalardır. Suçlu Ankara’nın yerel yönetimidir. Suçlu, Malatya Belediyesi gibi pembe otobüsle kadının güvenliğinin yine kadının sorumluluğunda olduğu algısını yaratan belediyelerdir. Suçlu, devletin resmi kanalında, halkın vergisiyle, yayın saatlerinde, hamile kadınların sokakta dolaşmasının günah olduğunu söyleyen zihniyettir. Suçlu, ‘Önden fermuarlı veya düğmeli pantolon giyen kadınlar kâfirdir’ diye beyanat verenlerdir. Suçlu, kadın-erkek eşitliğine inanmadığını her an, her yerde söylemekten çekinmeyenlerdir!”
Haklı…
Çünkü tüm bunlar, kadına karşı şiddeti, tacizi, tecavüzü bu ülkede cesaretlendiriyor.
Ve ne oluyor?
Şöyle bir sonuç çıkıyor: “Erkek dediğin tecavüz eder, kadın kendini korusun. Devletin onu korumak gibi bir sorumluluğu yoktur! İkinci sınıflığını bilsin, evinde otursun…”
Biz de bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz…

Yorum Bırak