Hayat normale dönecek…


MUTLUYUZ.Sevinçliyiz.Bir felaket önlendi.

Amaaaaa endişe duygusu bitmedi.

Bundan sonra n’olacak, nasıl olacak, her şey nasıl şekillenecek?

Bitmez tükenmez bir bekleme hali.Belirsizlik hali.O kadar çok olay yaşadık ki; ruhumuz, zihnimizin gördüğü, tanık olduğu olaylara yetişemiyor artık…

Geride kalıyor.Bir tarafta hayatını kaybeden siviller, linç edilen emir kulu askerler, tankların önünde ezilen arabalar, Meclis’e atılan bombalar, askerin askeri öldürmesi, kimin asker, kimin Fetullahçı olduğunun karışması…

“Adınıza, darbecilerin listesinde rastlandı, şu kadar para getirin” diyen dolandırıcılar… “Arama yapacağız” bahanesiyle eve girip her şeyi götüren hırsızlar…

Hâlâ halkı meydanlara çağıran davetler…

SIKIŞTIK KALDIK

Bu yüzden insanlarda gelişen, “Daha bitmedi mi bu iş?” duygusu… Güvensizlik, tedirginlik, belirsizlik, korku…

Güvenlik güçlerinin, insanların elinden telefonlarını alıp WhatsApp konuşmalarını kontrol etme gibi doğru olup olmadığı bilinemeyen söylentiler… “Sakın sokağa çıkmayın, şuralara, şuralara bombalar kondu” gibi 20 yerlik bir liste yayınlanması… “Toplu taşımaya binmeyin” lafları…

Söylenen her lafın, provokasyon olup olmadığını tartma çabasının yoruculuğu… Herkesin elinde telefon, “Yeni bir şey var mı?” diye bakması… İnsanı çok ama çok yıpratıyor. Ve hayatı feci halde zorlaştırıyor.

Akmaz hale geliyor.Hayat devam edemiyor ve normale dönemiyor.Normale dönmek isteyenlere de izin verilmiyor.Ciddi bir mahalle baskısı var.Ama zaten insanın içinden normale dönmek de gelmiyor.Sıkıştık kaldık.

BU DA GEÇECEK

Başbakan’ın, “Normale dönmemiz gerek!” demesine rağmen, bir türlü olmuyor… Bunun şimdilik çözümü de yok.Bilen varsa söylesin.Her şeyi okumak, izlemek, sular seller gibi içmek ve memleket hakkında komplo teorisi üretenleri dinlemek çözüm mü?

Yoksa kafayı kuma gömmek mi?İkisi de değil.Benim içimde, derinlerden şu cümle yükseliyor: “Bu da geçer yahu!” Evet, bazı şeyler değip, bazı şeyler delip geçiyor.Ama netice de geçiyor. Bu da geçecek, geçecek, geçecek… Ve her şey sonunda iyi olacak.

Dibe vurduk işte.Daha dibi var mı bilmiyorum.Ama inşallah hepimiz ders alacağız, aynı çatı altında, farklılıklarımızla, barış içinde birlikte yaşamayı öğreneceğiz.

ESAS OLAN BİRLİK BERABERLİK

DOĞAN Grubu’na o kadar kızılıyordu.

Edilmedik laf bırakılmadı.

Hürriyet’e hain bir saldırı da yapıldı.

Ama hepimizin tanık olduğu gibi, darbenin önlenmesinde çok önemli bir rol oynadı.

Cumhurbaşkanı’na ulaşarak, halkın meydanlarda toplanmasına ve darbecilerin başarısızlığa uğramasına sebep olanlardan biriydi.

O kadar küfredilen, hakaret edilen, “Adam değil!” denilen Kılıçdaroğlu, daha ilk andan itibaren “Darbeye karşı hükümetin yanındayız!” diye beyanat verdi…

Aynı şekilde MHP de…

Bahçeli de darbeyi tanımadığını, darbecileri reddettiklerini açıkladı ve bütün partilerin milletvekilleri en önde CHP olmak üzere toplandılar…

Meclis’in bombalanma ihtimaline rağmen…

Nitekim bombalandı da.

Ama onlar darbeye karşı dimdik durmaktan geri durmadılar, korkmadılar, yılmadılar…

O gece Hürriyet de basıldı, CNN Türk de…

Ama gazeteciler asla pes etmediler.

Seslerini kesmediler.

Herkes, gördüğünüz gibi hükümetin yanında, demokrasinin yanında yer aldı.

Bütün bunlar gösterge değil mi?

Bundan sonrası için kutuplaşmanın değil, birlik beraberliğin çözüm olduğunun kanıtı değil mi?

Tüm bu endişe hali içinde, işte bu sağduyu ve akıl bana ümit veriyor.

CESUR KADIN: HANDE FIRAT

BENCE bu başarısız darbe girişiminin en önemli kadın kahramanıydı.

Tam 20 yıldır habercilik yapıyor. Televizyon haberciliğinin her alanında çalışmış.

Tecrübeli. Soğukkanlı. Kendine güvenli. Açıksözlü. Ve dürüst.

CNN Türk’ün Ankara temsilcisi Hande Fırat, 11 yaşında bir çocuk annesi. O da hepimiz gibi kızı Nehir’in “Darbe nedir? Başımıza ne gelecek? Bitmedi mi işin? Ne zaman eve geleceksin? Korkuyorum, eve gel” cümlelerine maruz kalmış.

Hiç kuşkusuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlanması son zamanların en büyük gazetecilik olayıydı. Kendisini kutluyorum.

Yorum Bırak