Dudaktan öpüşmek de yasakmış daha neler!?

 AFFEDERSİNİZ ama Türk kültüründe insanlar öpüşmüyor mu?
Peki nasıl öpüşüyorlar? Yanaktan mı sadece? Ya da el mi öpüyorlar? Ya da alna buse mi konduruyorlar?
Dudak dudağa öpüşmek ayıp mı? Yasak mı?
Ne zamandan beri?
Nasıl seviyesizlik olur dudak dudağa öpüşmek, anlamadım gitti… Kadri Gürsel ve Nazire Gürsel’in şu fotoğrafının güzelliğine bakar mısınız?
Dudaktan öpüşmek de yasakmış daha neler
Aşk, hasret, sevgi, mutluluk, kucaklaşma, sadakat, bağlılık ve daha tonla duyguyu ifade eden bu şahane fotoğrafların altına… “Edepsizlik zirvelerde! Türk kültüründe edep ve dört duvar diye bir şey var. Çocuklar da görüyor bu fotoğrafı, yazık bu Avrupa özentisine yazmışlar!”
Üstelik bu türden bir değil, bir sürü yorum var.
Yuh!
Her şeyin gizli kapaklı yapıldığı, yasakların cirit attığı, o yüzden de sapıkların günden güne arttığı o dört duvar düşsün başınıza!!!!
Son yıllarda o dört duvarlar arasında neler neler yaşandığına tanık olduk.
Her şey Allah’ın belası yasaklarınız yüzünden!
Size göre her şey günah, her şey yasak, her şey edebe aykırı!
“Türk kültürünün edebi bu değil” lafı da sizin zırvanız… Ne var öpüşmekte!????
Dünyanın en güzel, en insani görüntüsü.
Aşk bu, aşk!
Biz insanız, sevişiyoruz, öpüşüyoruz, koklaşıyoruz.
Böyle iletişim kuruyoruz.
Ona da mı karşısın?!
Nasıl insanlarsınız anlamadım gitti.
İnadına daha çok öpüşelim…

Korkuyorlar öpüşmekten, sevişmekten, sevgiden, seksten… Yazık size…

HAMİŞ: Kardeşim siz istemiyorsanız öpüşmeyin, sizi zorlayan mı var? Ama öpüşenlere de karışmayın, size ne oluyor?

HAMİŞ 2: Yine de benden size tavsiye: Her gün bir miktar dudaktan öpüşmek gerekir. Sevgiye, sağlığa, bünyeye iyi gelir!

DİŞİNİ FIRÇALAYAN HERKES KOYUN MU?


GEÇTİĞİMİZ günlerde…
AKP Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz, diş macunundaki florürün beyni uyuşturduğunu söyledi.
Dedi ki: “Batılılar insanları koyun gibi yönetmek için bu yönteme başvuruyor!”
Haberin başlığı da: “Diş macunu insanları koyun gibi yapıyor!” idi.
E bana biraz tuhaf geldi.
Dudaktan öpüşmek de yasakmış daha neler
Komplo teorileri ve Batı düşmanlığı bir türlü bitmediği için…
Her bir illeti de Batı yapıyor kardeşim!
Dış mihraklar n’olacak!
Çok ciddiye almadım.
Hatta, tiye aldım.

Instagrama, “Onlar da kumla ya da zımparayla fırçalasınlar dişlerini!” yazdım.
O da ne!
Birden yorumlar yağmaya başladı.
“Asıl önyargılı sizsiniz!” diye, “AKP milletvekiliyle dünya görüşlerimiz taban tabana zıt ama bu sefer haklı olduğu yanlar var!” diyen diyene…
Meğer ben eksik kalmışım.
Böyle meşhur bir florür tartışması varmış!
Şimdi ben de köşemi bir süreliğine açıyorum bu tartışmaya. Bugün yazar Azra Kohen’in görüşlerine yer vermek istiyorum. Azra, bu konuda uzman değil ama yazar ve manyak bir araştırmacı, kitaplarında ve sunumlarında bu meseleye çok yer veriyor. Kafasına da güvendiğim biri.
Seyhan da benim dişçim. Onu da çok severim, son derece bilgili ve cool’dur. Ondan da görüş istedim…

AZRA KOHEN: FLÖRÜR TEHLİKELİ BİR MADDE


– Ben bu florür meselesini çok önemsiyorum. Kitaplarımda da çok net bir şekilde ortaya koyuyorum. Florür tehlikeli bir madde. Bize söylenildiği gibi diş çürüklerine filan da yaramıyor.
– İlk defa Hitler zamanında toplama kamplarında kullanıldı.
– Özellikle de gelişim çağındaki insanlarda, 2 miligramın üzerinde kullanılmaya başladığında, orta beyinde epifiz bezi dediğimiz küçücük bir parçada kireçlenme yapıyor.
– O parça, melatonin hormonunun üretilmesine neden olan önemli bir bölüm. Duygularımızın hammaddesi olan hormonlarımızın üretildiği yer, hormon kontrollerinin yapıldığı yer.
– O merkez, gereğinden fazla florüre maruz kalırsa, epifiz bezi kendi işlevini yapamaz hale geliyor.
– Bu yüzden de fazla miktarda tüketilen florür, beyin için çok ciddi zararlı bir şeye dönüşürken, insanın, uyuşturan, zekâsını ve muhakeme yeteneğini kullanamayan bir varlığa dönüşmesine neden oluyor.
– Basbayağı zekâ geriliğine yol açıyor. Ben bunu çok detaylı bir şekilde açıklıyorum sunumlarımda.
– Kemik kanserine bile yol açabileceği fareler üzerinde yapılan bir deneyle ortaya konuldu.
– Fakat 1962’de Amerika, florürü sulara koymaya başlıyor. Amerikan halkının zaman zaman neden bu kadar tepkisiz olduğunun nedenini buna bağlayan araştırmalar da var.
– Halbuki florürün asla ve asla vücuda girmemesi gerekiyor. O milletvekilinin diş macunuyla kastettiği şey, büyük ihtimalle içindeki florürdü.
– Fakat son yıllarda bu konuyla ilgili makale bulamıyoruz. Çünkü bu alanda yapılan deneyleri genel sistem desteklemiyor. Araştırmalar yapılsa da makaleler yayınlanmıyor. Ve bu yüzden akademik datanın içinde yer alamıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve özellikle de Amerika’daki kaynaklarda, florür kullanımı teşvik edilirken Avrupa Bilim Konseyi odası florürü, vücuda girmesi çok tehlikeli bir zehir olarak kabul ediyor.
– Diş macunlarına konulan florürün üreticisi olan Çin’deki fabrikaya, normal kıyafetlerle bile giremiyorsun. Çünkü bu madde o kadar zehirli. Bir insanı 1 saatte öldürebilecek floid gazından yapılıyor. Diş macunlarında kullanılan florür genel olarak sentetik florür…

PEKİ DİŞ HEKİMLERİ NE DİYOR?

Dr. Med. Dent. Seyhan Gücüm
– Son günlerde florür tartışmaları yine hız kazandı! İnternet ortamında yazıların aksine, tüm gelişmiş Batı toplumlarında, çok uzun zamandır uygulamalar takip edilmiş ve bugün kullanılan ve bindelik oranlarla ifade edilen içeriklerin, genel sağlığa zararlı olmadığı, aksine, ağız ve diş sağlığına yararlar sağladığı gerek sağlık otoriteleri, gerekse üniversiteler tarafından defalarca açıklamalarla teyit edilmiş durumda.
– Yapılan araştırmalarda florürün zararının ancak ve ancak YÜKSEK doz aşımıyla olabileceği araştırmalarla desteklenmektedir ki, bu dozlar günlük kullanımlarla asla aşılamamaktadır!

Çocuk Diş Hekimi Sinan Urgancıoğlu
– Neredeyse florür bütün kötülüklerin anasıdır diyecekler! Zaten çürük açısından berbat bir haldeyiz. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan ve bizde hiçbir konuda olmayan hassasiyet, bu florür meselesinde patladı. Anlamak mümkün değil! Çocuk, mercimek tanesi kadar kullanmalı. Bu miktar macundan alacağı florür ne yapabilir merak ediyorum.

Yorum Bırak