YAŞASIN GİRİŞİMCİ KADINLAR

Kadınlara alan açıldığında, bu ülkenin nasıl hızla dönüştüğünü görüyoruz.
Hepsiburada’nın yürüttüğü Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü Programı da bunun en güçlü örneklerinden biri 8 yılda tablo şöyle:

🔺 67 binden fazla kadın girişimci
🔺 310’un üzerinde kadın kooperatifi
🔺 75 milyonu aşkın ürün
🔻 7 binden fazla kadın kendi markasını kurmuş
Gerçek bir ekosistem…
Ve söz verdiğim gibi, bugün o ekosistemden iki harika kadın girişimciyle daha karşınızdayımm.
Tuğçe Duman Pedük – Defne & Apollon İpekçilik
🔻Tuğçe, ipek böcekçiliği geleneğinin 3. kuşak temsilcisi. Ailesi, kuşaklardır ipek böceği besiciliği ve dokumacılığı yapıyor.
🔻Ve çok özel bir şey:Türkiye’de ipek böceklerine zarar vermeden, barış ipeği kumaşı üreten tek firma.
🔻Doğaya saygılı, etik ve sürdürülebilir üretim modelleriyle ilerliyorlar.
Hatay’ın unutulmaya yüz tutmuş dokuma yöntemlerini yaşatıyorlar.
Hatta kaybolmuş endemik Hatay Sarısı’nı yeniden üretip coğrafi işarete katkı sağlamışlar
Mine Gürses Bozarslan & Gülben Sabuncu Gürses – Heaven on Earth
İkisi de 13 yılı aşkın ilaç sektörü deneyimine sahip. Gülben’in oğlunun egzeması için güvenilir ürün arayışı onları bir araya getiriyor.
Gelin–görümce, iki kimyager…
Doğal, güvenilir ve etkili bakım ürünleri üreterek Heaven on Earth’ü kuruyorlar.
Bu kadınlar; cesaretin, emeğin, inovasyonun ve sürdürülebilir üretimin canlı örnekleri
Yaşasın kadınlar!
Yaşasın kadın emeğine destek veren kurumlar! @hepsiburada @kagider_ marka adı geçtiği için mecburen #işbirliği #reklam 

İPEK BÖCEKLERİNE ZARAR VERMEDEN ÜRETİM YAPAN TEK FİRMAYIZ

Tuğçe Duman Pedük’ün ailesi, kuşaklardır ipek böceği besiciliği ve dokumacılığı yapıyor. Kendisi de 3. kuşak.

Türkiye’de ipek böceklerine zarar vermeden üretim yapan, yani “barış ipeği kumaşı” üretimi yapan tek firma.
Doğaya ve doğala saygılı, etik ve sürdürülebilir bir üretim biçimi benimsiyorlar.

Hatay’ın unutulmaya yüz tutmuş
üretim yöntemlerini aile geleneğiyle birleştirerek yollarına devam ediyorlar. Yıllar önce kaybolan endemik bir tür olan Hatay Sarısı’nın yeniden üretimini de gerçekleştirerek coğrafi işaret alınmasına katkı sağladılar.

HATAYLI BİR TEKSTİL MÜHENDİSİYİM

Seni tanıyalım…

Hataylıyım. Tekstil mühendisiyim. Üzerine İstanbul’da moda tasarımı okudum. Ve memleketime geri döndüm. Hayalim, Hatay’ın unutulmaya yüz tutmuş ve özen isteyen üretim yöntemlerini geliştirmek ve aile işletmemizi büyütmekti. Ailem, ben kendimi bildim bileli ipek böceği besiciliği ve dokumacılığı yapıyor.

İpek böceklerine zarar vermeden yaptığınız üretim yöntemini anlatır mısın?

Tabii ki. Dünyadaki ipek üretiminin yüzde 98’inde; ipek böceği, kozasını ördükten sonra, içinde canlı haldeyken haşlanır. Bu şekilde hepimizin bildiği parlak ve dökümlü ipek kumaşlar üretilir. Bizim uyguladığımız “barış ipeği” yönteminde ise, biz içindeki ipek böceğinin kelebeğe dönüşüp, kozayı delerek dışarı çıkmasına müsaade ediyoruz. Üretimi geriye kalan delik kozalardan yapıyoruz.

Müthişmiş! Doğaya ve canlılara saygılı bir yöntem…

Evet. O yüzden de işimizi çok severek yapıyoruz.

HATAY SARISI’NIN ÜRETİMİNİ YENİDEN BAŞLATTIK

Bu yöntemi başka kim uyguluyor?

Hindistan’da uygulayan bizim gibi bir aile işletmesi var, ikincisi de biziz… Bir de Hatay Sarısı’nın da üretimine yeniden başladık.

Hatay Sarısı nedir?

Türkiye’de ipekböceğinde tescilli 3 ırktan biri. Ama 1960’larda üretimi durdurulmuş. Hastalıklı olduğu iddia edilerek, yumurtaları toplanmış ve beslenmesi yasaklanmış. Şu anda Türkiye’de sadece bir ırkımız var. Melezlenmiş bir beyaz koza dağıtılıyor, isteyenler onu besleniyor. Benim annem, kendi annesinden hatırladığı bu sarı kozaların peşine düşüyor. Yaklaşık 7 sene kadar araştırdıktan sonra, Osmaniye’de yaşlı bir amcanın, sırf bu ırk kaybolmasın diye gizli gizli beslediğini öğreniyor. Gidip ondan, yalvar yakar birkaç tane yumurta alıyor. 5 sene kadar önce, annemin evinin alt katını atölyeye çevirdik ve gizli gizli beslemeye başladık. Bu yaptığımız iş, Mustafa Kemal Üniversitesi, Çanakkale Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi’ndeki hocaların ilgisini çekti. Çok şükür ki geçen ay, valiliğin ve üniversitenin desteğiyle coğrafi işarete başvurduk ve geçen ay alındı patenti.

TEKRAR ÜRETMEK BİZİ HAYATA BAĞLADI

Deprem sonrası bölgede üretim sürecini sürdürmek tabii ki çok zordu. O dönemde sizi ayakta tutan ne oldu?

Hepsiburada ile tanışmamız. Hepimiz için çok acı bir dönemdi, moraller çok bozuktu. Üretim tamamen durmuştu. Kadın girişimci olarak bizi buldular, bulmakla kalmadılar, Hatay’da ziyarete geldiler. Resmen ayağa kalkma sebebimiz oldular! Moral verdiler, enerji verdiler, bizi görünür kıldılar. Bugüne kimlere kendimizi anlatmak istediysek de, çok da ciddiye alınmamıştık. Ama onlar bizimle ilgilendiler. Bizi ziyaret ettikleri zaman tek tek hepsinin boynuna sarılmak istedim.
O kadar çok uzun süre yalnız kalmıştı ki…

Güçlerinizi birleştirince ne oldu?

Silkelendik ve “İşe devam etmemiz lazım!” dedik. Yıllardır çabalayıp gösteremediğiniz şeyleri biri görmüş ve sahip çıkmıştı. “Size hemen Hepsiburada’da mağazayı açalım, fotoğraflar çekelim, ürünleri satalım” dediler. Bize eğitim verdiler. Biz de kendi çalışanlarımıza moral olabildik. “Hadi bakın sipariş geliyor, onu yapmalıyız, bunu yapmalıyız!” dedik. Tekrar üretmek bizi hayata bağladı.

VEGANLARIN TERCİH ETTİĞİ ÜRÜNLER

Ürünleriniz tamamen doğal, hiçbir kimyasal kullanılmıyor di mi?

Kullanılmıyor. Yazın serin, kışın sıcak tutuyorlar. Üretim şeklimiz sebebiyle, veganların da birinci sırada tercih ettiği ürünler.

Kadın girişimcilere neler tavsiye edersiniz?

Asla pes etmesinler! Evet, uzun zaman alabiliyor bazı şeyleri başarabilmek. Ama bence o zorlu yolculuk da keyif veriyor. Yola devam etsinler ve savaşmaktan asla vazgeçmesinler!

Senin hayallerin ne markan ile ilgili?

İpek böceğine zarar vermeden üretim yapılabildiğini insanlara daha fazla duyurmak istiyorum. Çoğu insan bilmiyor.

BİZ YAPTIK SİZ DE YAPABİLİRSİNİZ!

Mine ve Gülben’in ilaç sektöründe 13 yıldan fazla tecrübeleri bulunuyor.

Gülben’in oğlunun egzaması olduğu için hassas cildine iyi gelen ürün arayışı var, sonrasında gelin ve görümce olan iki kimyacı, girişimci kadın olarak yola çıkıyorlar.

Sürdürülebilir, mutlu ve sağlıklı yaşam vizyoyla yola çıkarak bir sağlık markası kuruyorlar.

Kendileri ve sevdikleri için doğal içerikli, güvenilir ve etkili bakım ürünleri üretiyorlar.

GELİN GÖRÜMCE İKİ KİMYACIYIZ

Sizi tanıyalım….

Gülben: Heaven on Earth markasının kurucularından biriyim. “Gelin görümce”nin geliniyim. Kimyagerim. Organik kimya üzerine doktora eğitimi aldım. Uzun yıllar ilaç sektöründe çalıştım.

Neden girişimciliğe soyundunuz?

Gülben: Oğlum Can, küçükken hassas cildli bir çocuktu. Cilt problemleri yaşadı. Hala yaşıyor. Ayaklarında mesela hâlâ devam eden bir egzaması var. Bazen dirseklerinde de oluyor. Pek çok şey denedim ama bir türlü kalıcı çözüm bulamadım. Aradığım ürünler Türkiye’de yoktu. Hep birilerine sipariş veriyordum. “Ne olur yurt dışından dönerken şunu şunu getirir misiniz?” diye.

CESARET ETTİK, SUYA ATLADIK İYİ Kİ DE ATLAMIŞIZ!

Oğlun Can’ın egzaması gerçekten bu markanın çıkış noktası…

Gülben: Tabii tabii. Her şey Can’la başladı. Ama girişimcilik söz konusu olunca, başta çekimser oluyorsun, belki de korkuyorsun, kurumsal hayatta devam etmek daha konfor alanının içinde bir şey. Ama işte Can’ın egazamaları bizi hızlandırdı, cesaret ettik, suya atladık. İyi ki de atlamışız!

Mine: Evet, verdiğimiz en iyi kararlardan biri oldu. Ben, “görümce” bu arada. Ben de kimya mühendisiyim.

BASİT FORMÜLASYONLARLA BAŞLADIK

Aranızdaki iş bölümü nasıl?

Mine: Gülben daha çok laboratuvar tarafında. Ben daha çok analiz, AR-GE, molekül keşfi…
Can tabii ki, çıkış noktamızdı. Can’a faydalı olmak için yola çıktık… Gülben yurt dışından ürünler getiriyordu ya da sipariş ediyordu. Etiket okumayı da biliyoruz. Şöyle bir şey dedik sonunda: “Ya bunları getiriyorsun da, bunları biz de yapabiliriz aslında… Deneyelim mi?”

Gülben: Önce basit formülasyonlarla başladık. Lip balm, krem… Baktık gayet iyi oluyor…

Mine: Yaptıklarımızı etrafımıza vermeye başladık. Hep olumlu yanıtlar geldi. Bu da bize cesaret verdi. 2020’de firmayı kurduk. Pandemi döneminde herkes kapandı. Ama bu, bizim işimize yaradı. Biz de o sırada, işin kozmetik tarafını araştırdık. Bize fırsatı oldu açıkçası. Yurt dışındaki çok iyi kozmetik enstitüleri, eğitimlerini hep online açtılar. Oralardan da çok şey öğrendik.

DOĞAL İÇERİK, GÜVENİLİR VE SÜRDÜRÜLEBİLİR

Heaven on Earth, sadece bir bakım markası değil o zaman…

Mine: Bakım markasından çok, iyi yaşam markası. Hatta, felsefesi. Markanın kalbinde üç kavram var: Doğal içerik, güvenilir ve sürdürülebilir olmak. Bunlara inanılmaz dikkat ediyoruz.

Gülben: Sürekli araştırma halindeyiz. Hammade olarak yeni ne var? Doğal mı? Nasıl bir prosesle elde ediliyor? Sürdürülebilir mi? Bunlara kafa yoruyoruz. Çünkü ekosisteme saygılı bir markayız.

Kadın olarak bu alanda üretim yapmanın en zor yanı ne oldu?

Gülben: Erkek egemen bir sektör bu. Önce sizi dikkate almıyorlar. Kendinizi zaman içinde kabul ettirebiliyorsunuz. Onun dışında, bir ürünle ilgili deneme yapmak istiyorsunuz. Çünkü ilk defa piyasaya çıkacaksınız, “Acaba olur mu, olmaz mı?” bilemiyorsunuz. Ufak adette üretim yapıp bir görmak, nabız yoklamak istiyorsunuz. Ama maalesef sektör bunlara izin vermiyor.

BAZEN GÖZÜ KARARTMAK LAZIM

Peki Hepsiburada’da satışa başlamanızın, markanıza ne tür katkıları oldu?

Gülben: Marka bilinirliğimiz, görünürlüğümüz arttı. Kadın Girişim Programı’nda satıcı mağazamızda bir kadın girişim etiketi aldık. Bu da bizim için çok önemliydi. Kadın girişimini destekleyen kullanıcılarımızdan destek görmek, herhangi bir kampanyaya bizi dahil etmeleri, ekstra görünürlük sağlamaları çok değerliydi.

Mine: Her geçen gün daha fazla insana ulaşabiliyoruz. Yine Hepsiburada’nın komisyon destekleri bizim için çok önemli oldu. Enflasyon paketleri hazırlandı. Pazarlama aktivitelerine bizi dahil etmeleri de bize çok iyi geldi.

Son olarak, yola çıkan kadın girişimcilere neler söylemek istersiniz?
Mine: Bazen gözü karartmak lazım. Çok düşününce adım atamıyorsunuz. Atın o adımı…

Gülben: Evet cesaretinizi toplayın ve yola koyulun. Bu hikayeler de bence güzel bir motivasyon sebebi. Biz yaptık, siz de yaparsınız!  #işbirliği #reklam

Yorum Bırak