130.YILIMIZI LONDRA MAĞAZAMIZLA KUTLUYORUZ

130 yıllık bir hikâye…
İstanbul’un kalbinden çıkıp Londra’nın en popüler caddelerinden Marylebone’a uzanıyooo 

1895’te, Rue de Pera’daki o tarihi eczanede başlayan Rebul yolculuğu, bugün Atelier Rebul olarak Londra’da yepyeni bi sayfa açtı.
Eczacılıktan gelen bilgi, parfüm zanaati, incelik, merak, ustalık…
Hepsi bu yeni mağazada yeniden hayat buluyooo

Bana sorarsanız, bu sadece bi mağaza açılışı değil… Bi İstanbul markasının dünya sahnesinde aldığı alkış! 
Köklere sadık kalıp globalleşebilmek, işte asıl ustalık bu

Atelier Rebul benim için çok özel bir marka.
Hayatıma değen anılarımı, kokularla hatırlatan ürünleri var.
Babam Rebul Lavanta kullanırdı… O kokuyu hâlâ unutmam.
Her duyduğumda çocukluğuma dönerim.
Evde, İstanbul koleksiyonunun kokusunu ve mumlarını kullanıyorum. Dünyanın neresinde yaşarsam yaşayım, onları da yanında götürüyorum.
İstanbul hep benimle!
Ömer’in de kendi favorileri var.

Ve şimdi Rebul 130 yaşında!
3 kıta… 21 ülke… 50 mağaza ve 1000’in üzerinde satış noktası!

Bu büyüleyici hikâyeyi, Rebul Holding Co-CEO’su sevgili Nüket Filiba ile konuştum.
Köklerden geleceğe uzanan 130 yıllık koku mirasını ve kadın liderliğini konuştuk

@atelierrebul @rebul @nuketfiliba #İşbirliği

İSTANBUL’DAN DÜNYAYA KÖKLERDEN GELECEĞE

Bir önceki söyleşiyi yaparken, Rebul’ün 125. yılını konuşuyorduk. Şimdi 130. yıldasınız…

Evet, 5 sene ne kadar hızlı geçti değil mi?
Bu 5 senede Avrupa, Orta Doğu ve Asya Pasifik’te büyümemiz devam etti. 2022’de Türkiye’den Çin’e yapılan kozmetik ihracatında en yüksek rekor, markamız tarafından kırıldı. Ortadoğu’da büyümemizi hızlandırırken, Avrupa ve Fas’taki açılımımız, global vizyonumuzun önemli parçalarından biri oldu. Ve son olarak 3 Ekim’de Londra mağazamızın kapılarını açtık.

Çok tebrik ediyorum. 5 yıl önce Rebul için, “Üçüncü çocuğum” demiştin. Şimdi artık o çocuk büyüdü, yurtdışında yaşıyor :))) Şaka bir yana, kişisel olarak sen bu büyüme sürecinden nasıl etkilendin?

Evet gerçekten üçüncü çocuğum. Global ölçekte büyürken, her yeni ülke ve mağaza yeni bakış açıları kattı. Kişisel olarak da bu yolculuk bana büyük bir çalışma disiplini, sabır ve dayanıklılık kazandırdı. Ama çocuk, ne kadar büyürse büyüsün, ilk günkü tutku ve heyecan devam!

KOKU TASARIMI BİZDEN SORULUR!

Gelelim Londra’daki yeni mağazaya…

İngiltere, bizim için önemli bir pazar. Markamızın
130 yıllık köklü geçmişini ve aynı zamanda parfüm zanaatkarlığımızı en iyi aktarabileceğimiz ülkelerden biri. Atelier Rebul’ü Londra gibi küresel bir metropole taşımak gurur verici. 130. yılımızı Londra mağazamız ile kutluyoruz. Marylebone High Street’deki mağazamız, Atelier Rebul’ün dünyaya açılan yeni yüzünü temsil ediyor. Bu açıdan da önemli bir dönüm noktası. Yeni konseptimizi hem “heritage” hem de modernizmi bir arada sunacak şekilde, uluslararası alanda tanınan disiplinlerarası bir stüdyo olan Autoban tasarladı. Mağazamız, iki kattan oluşuyor; üst katta otantik koku koleksiyonlarımızı sunarken, alt katta ise bespoke ürün deneyimini aktaracağımız bir alanımız var. Eczacılık geçmişindeki uzmanlığımızı taşıyan formüllerle kişiye özel ürünler hazırlanırken, aynı zamanda kişiselleştirilmiş hediyeler için de özel kurgularımız olacak. İlerleyen dönemde de burada parfüm atölyeleri düzenleyeceğiz. Sadece bu mağazaya özel hazırladığımız Marylebone67 koleksiyonumuzla da bu mağazayı daha da anlamlı hale getirdik.

HER KOKU, İSTANBUL’UN BENZERSİZ HİKAYELERİYLE ÖRTÜLÜ

130 yıllık bir markayı, çağın ruhuna uyarlarken, en dikkat ettiğiniz konu ne oldu?

Geçmişle bugünü doğru bir şekilde bir araya getirmek bizim için çok çok önemli.

Rebul Lavanda, hâlâ markanın kalbi mi?

Rebul Lavanda, Atelier Rebul’ün kalbinde her zaman özel bir yere sahip. Bugün hâlâ Atelier Rebul’ün en tanınan, en ikonik kokusu olarak geçmişle bugün arasında köprü kurmaya devam ediyor. Ama 2014’de çıkan İstanbul Signature Koleksiyonu da ikonikleşti. Dünyanın her yerinde en çok tanınan koleksiyonumuz İstanbul. Şimdi sıra JCR’de. 130. yılımızla birlikte, yepyeni bir signature koleksiyonumuz daha oldu: J.C.R Kurucumuz Jean Cesar Reboul’a ithafen hazırladığımız bu koleksiyon, Atelier Rebul’ün geçmişine saygısını ve geleceğe olan kararlılığını simgeliyor. Kurucumuzun baş harflerini taşıyan bu seri, amber tonlarındaki şişesiyle zamanda bir yolculuğu hatırlatıyor. 130. yılımızı hem bu koleksiyonla hem de Londra’daki mağazamızla kutlamak, bizim için hem anlamlı hem de gurur verici.

KOKU, YALNIZCA BİR ÜRÜN DEĞİL İNSANIN KENDİNİ İFADE ETME BİÇİMİ

Rebul artık sadece koku üreten bir markası değil, bir mekân ve deneyim markası mı…

Evet. İnsanların hayatına dokunan, onlarla birlikte yaşayan, sanatla iç içe olan bir deneyim haline geldi. Çünkü koku, yalnızca bir ürün değil; insanın kendini ifade etme biçimi. Herkesin kokusuyla kurduğu kişisel bir bağ, kendine ait bir hikayesi var. Biz de bu hikayelerin bir parçası olmayı önemsiyoruz. Ayrıca 130. yılımızı kutladığımız gecede, markamızın tarihini ve birlikte yürüdüğümüz ilham dolu yolculuğu anlatan “Celebrating 130 Years Together: Voices” adlı kısa filmi, ilk kez davetlilerle paylaşacağız. Bu filmde, 130 yıllık hikâyemize katkı sunan parfümörler, tasarımcılar, mimarlar, sanatçılar, otel yöneticileri, partner marka yöneticileri ve global iş ortaklarımız köklü mirasımız hakkındaki düşüncelerini dile getiriyor. Atelier Rebul’ün yalnızca bir koku markası değil, aynı zamanda ilham ve yaratıcılığı bir araya getiren bir topluluk olduğunu vurguluyor.

USTALIĞIN EVRİMİ

Markanızla, dünyaya İstanbul’u hangi hislerle anlatıyorsunuz?

Bizim için İstanbul’un en belirgin hissi gizem. Atelier Rebul’ün hikayesi de bu gizemin içinde şekillendi. Her koku biraz merakla başlıyor, ardında keşfetme isteği ve anlatılmamış bir hikâye barındırıyor. Biz bu gizemi koruyarak, onu ustalıkla yorumluyoruz. Her bir koku, gizemin zarafetle buluştuğu bir dengeyi taşıyor. İstanbul’un çok katmanlı kültürel yapısından doğan bu ruh, Atelier Rebul’ün her kokusunda hayat buluyor. Koku sanatını, zamanın ustalığıyla buluşturuyoruz. 130 yıllık koku zanaatkârlığımızı kutluyoruz.

Aileden devralınan bir mirası, global vizyonla büyüttünüz. Bravooo! Hangi değerlerinizden asla ödün vermediniz?

130 yıl önce Jean Cesar Reboul’un başlattığı bu hikâye, Cumhuriyet’in ilk eczacılarından Kemal Müderrisoğlu ile birlikte kalıcı bir mirasa dönüştü.
O günden bugüne bilimsel titizlik, güven ve kaliteye olan bağlılığımızdan asla vazgeçmedik. Kurucumuz Jean Cesar Reboul’ün “Kalite ve güven Rebul Ailesinin en önemli mirasıdır” sözü, bugün yaptığımız tüm çalışmaların özünü oluşturuyor.

BAŞARIMIZ GÜÇLÜ BİR EKİP RUHUNUN VE ORTAK BİR VİZYONUN SONUCU

Bir kadın lider olarak, Atelier Rebul’ü bugünkü konumuna taşımak nasıl bir yolculuk?

Bu yolculuk benim için her zaman tutkuyla ve inançla ilerleyen bir süreç oldu. Kadın olmanın kattığı sezgi, sabır ve detaylara dikkat etmek, Atelier Rebul’ü şekillendiren önemli unsurlardan biri oldu. Ortaklarım ve ekibimle Atelier Rebul’ü bugünlere taşıyabildiğim için çok mutluyum. Başarımız, birlikte güçlü bir ekip ruhunun ve ortak bir vizyonun sonucu. İyi bir liderin, her şeyden önce etrafındaki insanları güçlendirebilmesi gerektiğine inanıyorum. Başarı, ancak herkesin aynı hedefe inanarak birlikte hareket ettiği bir ortamda mümkün oluyor.

KOKU SANATI ZAMANIN USTALIĞIYLA HAYAT BULDU

3 kıtada, 21 ülkede, 50 mağazada ve 1000’in üzerinde perakende noktasına ulaşmak… Bu tabloya baktığında ne hissediyorsun?

Tarifsiz bir gurur. Bizim için sadece bir başarı değil; yıllardır süren emeğin, inancın ve tutkunun somut bir karşılığı. Koku sanatı, zamanın ustalığıyla hayat bulmaya devam ediyor.

Atelier Rebul’ün geleceğini nasıl hayal ediyorsun? 150. yılda nasıl bir tablo görüyorsun?

İstanbul, Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan eşsiz bir köprü. Atelier Rebul de tıpkı bu şehir gibi, Doğu ile Batı arasında bir buluşma noktası.
150. yıla geldiğimizde bu köprünün daha da güçlendiğini; İstanbul’da doğan ama dünyanın dört bir yanında kendi hikayesini anlatmaya devam eden bir Atelier Rebul gördüğümü hayal ediyorum.

İSTANBUL’UN KOKUSU GİZEMLİ VE BÜYÜLEYİCİ

Peki İstanbul’un kokusu sence ne?

İstanbul’un kokusu, tek bir notadan oluşmuyor. Tıpkı şehrin kendisi gibi, çok katmanlı; geçmişle bugünün, Doğu’yla Batı’nın iç içe geçtiği bir bütün. Bu çok yönlü karakteri İstanbul İmza Koleksiyonu ile yaşatıyoruz. İstanbul koleksiyonu, şehrin sıcak, gizemli ve büyüleyici ruhunu taşıyor. Baharatlı sıcaklığıyla enerjik, çiçeksi dokusuyla zarif… Bir de İstanbul Bosphorus, yani Boğazın ferah tuzlu kokusu var tabii.

Kokuların coğrafyası olur mu?
Bence kesinlikle var.

Avrupa, Ortadoğu ve Uzak Doğu’da en çok hangi kokular seviliyor?

Avrupa’da daha sade, pudralı ve zarif kokular öne çıkıyor. Gerçi son dönemde Avrupa’da da yoğun koku modası var. Ortadoğu’da oud, yoğun amber, misk ve baharat notaları seviliyor. Uzak Doğu’da ise ferahlık hissi veren yeşil tonlar ve beyaz çiçekler öne çıkıyor. Aslında her koku tercihi, o coğrafyanın ruhunu ve yaşam tarzını anlatıyor.

KOKU, GÖRÜNMEYEN AMA EN ÇOK HATIRLANAN İMZAMIZ

Sence koku, bir güzellik unsuru mu, bir hafıza tetikleyicisi mi, bir kimlik mi?

Bence, hepsinin bir bileşimi. Bir güzellik unsuru çünkü duygularımıza dokunarak kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyor. Aynı zamanda güçlü bir hafıza tetikleyicisi. Çünkü geçmişi, anıları ve insanları bir anda yeniden karşımıza çıkarabiliyor. Ama belki de en çok bir kimlik, herkesin kokuyla kurduğu bağ kendine özgü bir hikâye anlatıyor. Koku, görünmeyen ama en çok hatırlanan imzamız haline geliyor.

HAFIZAMIZA KAZINMIŞ KOKULAR

Kokularla aran her zaman güçlü müydü?

Her zaman güçlüydü ama Rebul’le birlikte bu bağ daha da derinleşti. Önceden sadece hoşuma giden kokulara yönelirdim; şimdi ise her kokunun bir hikâyesi ve duygusu olduğuna inanıyorum. Artık yalnızca parfümlerle değil, mumlar ve yaşam alanı kokularıyla da kendimi ifade ediyorum. Atelier Rebul’le birlikte koku, benim için bir beğeniden çok, yaşamın her anına yayılan bir anlatım biçimine dönüştü.

Peki kendi çocukluğundan hafızana kazınmış bir koku var mı? Seni geçmişe götüren…

Olmaz mı? Çok var. Mesela annemin ve babamın kokusu. #İşbirliği

Yorum Bırak