Yine alçakça işlenmiş, planlı, kasıtlı bir KADIN CİNAYETİ! Yarın ilk mahkemesi görülecek…

Gencecik bi kadını daha, Kadın Cinayetleri’ne kurban verdik… Her gün biri daha… biri daha… Kadın kıyımı yaşanıyor bu ülkede!!!! Yazıklar olsun!!!!!

Pınar Umay, kocası tarafından 6 bıçak darbesiyle canice katledildi. Geride 20 aylık minik kızı Nehir kaldı. Çok acı ve dehşet verici bi dava..

Katil Erhan Baykan‘ın yarın ilk duruşması var, hakim karşısına çıkacak.

’Canavarca hisle, eziyet çektirerek eşini öldürmek’ suçundan ‘Ağırlaştırılmış Müebbet’ ile yargılanacak. Ama katil, ‘tahrik’ ve ‘iyi hal indirimleri’nden yararlanmak için yalan ifadelere başvuruyor. Ben de öncesinde, olan biteni daha detaylı bilebilmeniz için Pınar’ın annesi Nimet Umay’la görüştüm.

Allahından bulsun bu kadın katilleri ama önce adalet, bu pisliklere hak ettikleri cezayı versinnnn!!!!!!

Başınız sağ olsun. Ne denir, nasıl denir bilmiyorum. Korkunç bir acı… Kızınız Pınar Umay, 7 yıldır evli olduğu Erhan Baykan tarafından alçakça, hunharca katledildi. 20 aylık yavrusu Nehir’e de doyamadı… Bu hayattan koparıldı…
-(Ağlıyor) Evet… Tarifsiz acılar yaşıyoruz! Evladımızın ölümüyle, biz de öldük. Yavruma kıydı o alçak! Çocuğunun annesine… İki yaşındaki torunumuz, annesiz kaldı. Benim dünyalar güzeli kızım, yok artık… Toprağın altında… Öyle bir acı ki… Bir kere ölmüyorsunuz… Her gün yeniden ölüyorsunuz… 4 ay oldu, acımız da azalmıyor, her geçen gün artıyor…. Torunum Nehir, her gün, annesini soruyor. Annesinin fotoğraflarına bakıyor, “Annem nerde?” “Gelecek mi?” “Eve gidelim, annemi görelim… Beni anneme götür anneanne” diyor. İnsanın yüreği kaldırmaz…

Yarın bu caninin ilk duruşması var…
-Evet, Allah’ından bulsun! Ama önce adalet, ona hak ettiği cezayı versin! Canavarca hisle öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak. Ama yalan ifadelerle tahrik ve iyi hal indirimlerinden yararlanmaya çalışabilir… Korkumuz bu… Biz, hak ettiği cezayı almasını istiyoruz. O cezaevinden hiç çıkmasın istiyoruz. Gün yüzü görmesin. Çürüsün orada… 4 aydır hepimiz gözyaşı döküyoruz uykularımız yok. Nehir büyüyor, kendini daha iyi ifade edebiliyor. Akşam olunca, pencerede beklemeye başlıyor. “Anne yine yok?” diyor. Pedagog, annesinin gelmeyeceğini kesinlikle söylememizi istedi.

“ANNE SENİ ÇOK SEVİYOR. AMA GİTTİ… GİTTİĞİ YERDEN GELMEYECEK” DİYORUM. SONRA, “NEREYE GİTTİ? NEDEN GİTTİ?” DİYE AĞLAMAYA BAŞLIYOR…

Korkunç acılar bunlar. Siz ne diyorsunuz Nehir’e…
-“Anne, seni çok seviyor. Ama gitti… Gittiği yerden gelmeyecek” diyorum. Sonra, “Nereye gitti? Neden gitti?” diye ağlamaya başlıyor. Ben bocalıyorum fakat, “Gitmek istemiyordu ama gitmek zorundaydı” diye dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Boğazım düğüm düğüm oluyor anlatırken, uykularım yok. Telefonumda kızımın resimleri var, onlara bakarak uyuyorum. “Öldü” gibi şeyler söylemiyoruz. Pedagog, “Gökyüzüne gitti, melekler aldı gibi şeyler de kesinlikle söylemeyin!” diyor. İşin kötüsü, cinayete tanık olup olmadığını da bilmiyoruz. Oyun grubuna aldı, tanık olup olmadığını öğrenmek için. Çünkü olay olduğunda evdeydi. Uyumuyordu bir şey gördü mü bilmiyoruz.

DAMADIM DEMEYE DİLİM VARMIYOR, “O CANİ” DİYEYİM

Olan biteni anlatır mısınız?
-Şöyle, o sabah Nehir’i getirdi… “Damat” demeye dilim varmıyor… “Cani” diyeyim… Her sabah 7:30’da getiriyordu zaten… Çünkü o da işe gidiyor, kızım da… Eşim, torunumuzu kapıda karşılıyor. Eğer Nehir uyuyor oluyorsa, direkt yanıma yatırıyor. Yatmıyorsa, birlikte kalkıyoruz… O gün, uyuyarak geldi yavrucak. Birlikte yattık. Akşamdan mesajlaşmıştık kızımla. 22:00 gibi uyuduğunu yazmıştı, sonra “00:00’de kalktı seninki anne” diye bir mesaj daha attı. Ben de içimden, “Eyvah!” dedim, “Bu şimdi 02:00’ye 03:00’e kadar uyumaz!” En son 00:20’de mesajlaşmışız… Sonra o evde ne yaşandı bilmiyoruz…

Sabah Nehir’i getirdi… Sonra?
– Bizim bir aile whatsapp grubumuz var. Oğlum, “Günaydın” yazdı, ama kızım yazmadı. “Şubeye geçince yazar” diye düşündüm. 8:20’de, “Babası getirdi Nehir’i, hala uyuyor göğsümde!” yazdım kızıma. Cevap yok… 9’a doğru, baktım, yine mesaj yok… Kötü bir his geldi içime… O canavara mesaj attım. “Pınar’ın telefonu kapalı mı?” diye. “Yok anne, kapalı değil. Ben de mesaj attım, bana da geri dönmedi” diye, yanıt verdi. “Tekrar sen bir arasana” dedim. “Aradım ulaşılmıyor!” dedi… Kızımı öldürmüş, çocuğu bana bırakmış, işe gitmiş… Ve hala numara çekiyor!

KIZIM BANKADA MEMURDU

Katil nerede çalışıyor?
-Cerrahpaşa Hastanesi’nde göz bölümünde, randevu veriyor… Kızım da bir bankada memurdu… Bir de demesin mi? “Sabah, ben size Nehir’i bıraktıktan sonra, eve uğradım, “Pınar, başım ağrıyor, ben biraz uzanacağım!” dedi. Öyle deyince, tansiyon problemi var kızımın, içimden “Herhalde tansiyonu yükseldi düştü kaldı!” diye telaş yaptım. “Şubeyi aradın mı?” diye yazdım. “Aradım anne, gitmemiş” dedi. Hala bana “anne” diyor alçak! Ben şubeye de gitmediğini öğrenince, iyice panik yaptım. “Hemen eve babanı gönderiyorum, bir baksın!” dedim. Anahtar vardı bizde…

BABASI KAPIYI AÇINCA BİR KAN GÖLÜYLE KARŞILAŞMIŞ!

Eşiniz, eve ulaşınca nasıl bir görüntüyle karşılaşmış…
-(Ağlıyor) Sormayın… Bir kan gölüyle… Eve girdiğinde, kızımız, salonda kanlar içinde yatıyormuş. Ben aradım o sırada eşimi, “Ne oldu?” diyorum, “Tansiyon mu?” diyorum. “Yok” diyor, “Kan akıyor… Burası kan!” diyor. “Ne demek kan? Başından mı? Neresinden kan akıyor?” diyorum, “Vücudundan” diyor. O da şoke olmuş halde tabii… “Nasıl yani, düşmüş, vücudunu mu vurmuş?” diye soruyorum. Eşime de kal gelmiş, bir şey diyemiyor. “Hemen Erhan’ı ara, biz, açık adresi bilmiyoruz, ambulans çağırsın!” diyorum. Ben torun hala uyuduğu için evden çıkamıyorum… Biz hala damada güveniyoruz, 7 yıllık eşi Erhan… Hiç şüphelenmiyoruz. O arada oğlum da gitmiş olay yerine… Eşi olacak cani de gelmiş… Ambulans da… Bana bir şey söylemiyorlar tabii… Bizim eve o sırada konu komşu gelmeye başladı. Eczacımız falan da geldi, ille de “Zanax iç!” diyor. İçirdiler zorla. Ben anladım bir terslik var. Feryat ediyorum, “Ne var? Kızıma ne oldu? Niye söylemiyorsunuz?” diyorum… Çok geç söylediler bana.

KİMSE ONDAN ŞÜPHELENMEDİ TABİİ.. AMA POLİS “AVUCUNU AÇ!” DİYOR, NE GÖRÜYORLARSA O ZAMAN ANLIYORLAR ZATEN SORGUDA DA İTİRAF EDİYOR!

Peki, kızınıza kıyan damadınız Pınar’ın cesedinin başında n’apıyormuş?
-Ağlıyormuş! “Pınar’ıma kim kıydı? Nasıl benden aldılar onu? Bunu kim yaptı?!” diye. Herkese sarılıp ağlamalar…. “Pınar’ım da… Pınar’ım…” demeler. Yalanın bu kadarına pes! E kimse de ondan şüphelenmedi başta tabii… Herkes onu sakinleştirmeye çalışıyormuş… Ama polis anlamış hemen…

Nasıl?
-6 bıçak darbesi almış, Pınar. Öldürücü darbeler. Kanlar içindeymiş… O, kendi yapmamış gibi gösteriyor fakat polis orada, onu sorguya çekiyor. Akabinde, cinayet büro ekibi geliyor. “Avucunu aç” demişler, Erhan’a. Avucuna bakınca, artık darbe izi mi oluyor, kan izi bilmiyorum, hemen anlıyorlar. “Alın bunu…” demiş, direkt başkomiser… Sorguda da itiraf etmiş zaten.

BİZ KADINA ŞİDDET HABERLERİNİ OKUR, ÇOK ÜZÜLÜRDÜK, “ALLAH SABIR VERSİN BU AİLELERE!” DERDİK, BİZİM DE BAŞIMIZA GELEBİLECEĞİ HİÇ AKLIMIZA GELMEZDİ… AMA GELDİ!!!

Siz ne zaman öğrendiniz?
-En son ben öğrendim. Zaten insan konduramıyor. Bu kadar zaman kadına şiddet haberleri okudum, sizin yazdıklarınızı da… Hatta Pınar’la beraber okurduk, “Allah sabır versin bu ailelere! Ne korkunç bir vahşet bu!” derdik… Asla bizim de başımıza gelebileceği aklıma gelmezdi. Ama geliyormuş… Polisler, “Anneler her şeyi bilir” diye benim de ifademi aldı sonra. Çok acı ki, bildiğim bir şey yoktu. O caniyle de karşılaştım orada, hala bana, “Anne, ben yapmadım!” diye ağlıyordu…

Evlilikleri nasıl gidiyordu?
-Kızımla yakındık biz. Daha doğrusu benim en yakın arkadaşımdı o. Babası, uzun yol kaptanı olduğu için, biz hep birlikte vakit geçirirdik. Tansiyon problemi vardı. Hastaneye yattı. Eşiyle orada tanıştı. İsteyerek evlendiler. Evliliğiyle ilgili bir problem anlatmadı… Ne oldu aralarında? Bizim için bunlar bir sır… Gerçi hiçbir şey, bir cinayeti meşru kılmaz, haklı gösteremez… Yarın ne söyleyecek mahkemede, nasıl yalanlar atacak, onu da bilmiyorum. Yaptığını itiraf etmiş, Gayrettepe’de. Öldürücü darbeleri göğsüne saplamış. Canavarca bir hisle yapmış, öyle yazıyor dosyasında.

BÖYLE BİR CANİ, İYİ HAL İNDİRİMİNDEN YARARLANMAMALI!
HAK ETTİĞİ CEZAYI ÇEKMELİ

Yarın, canavarca hisle öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacak. Ama yalan ifadelerle tahrik ve iyi hal indirimlerinden yararlanmaya çalışabilir… Bu sizi ne kadar yaralar? Birini, kasten öldürmüş biri, nasıl iyi hal indiriminden yararlanabilir?
-İşte yararlanamaz, yararlanmamalı! Uğraşlarımız bunun için! Hiçbir şey kızımızı geri getiremez ama ağırlaştırılmış müebbet almalı, hak ettiği cezayı çekmeli… O hapishanede çürüsün, asla çıkamasın. Hücrede bir başına kalsın, kendi kendine kafayı yesin… Ne yaparsa yapsın ama hiçbir şekilde affedilmesin. Benim kızıma yazık, torunuma yazık.. Hayatlarını çaldı, bu pislik…

BİR “GEÇİM SIKINTISI ÇEKİYORDUK” DEMİŞ… BİR “VAJİNİSMUSTU” DEMİŞ… AMA SONRA “HAFTADA BİR İLİŞKİYE GİRİYORDUK” DEMİŞ… SAÇMA SAPAN YALANLAR… BÜTÜN KADIN KATİLLERİ AYNI YALANLARI SÖYLÜYOR YIRTABİLMEK İÇİN…

Ben dava dosyasında çeşitli şeyler okudum. Ama söyledikleri birbirini tutmuyor…
-Ayşe Hanım, bir insanı öldürmek için bir gerekçe olabilir mi? Benim kızım bir düşük yaptı, bir de çocuk doğurdu. “Vajinismustu” demiş bir ifadesinde. Sonra demiş ki, “Haftada bir ilişkiye giriyorduk.” Vajinismus ise, nasıl haftada bir ilişkiye girebilir? Böyle abuk sabuk şeyler… Zaten öldürmeyi ne mübah kılabilir ki? Paçayı kurtarmak için artık ne yalana baş vuracağını şaşırdı. Kızım, poğaça yapmış kızı için. Bu cani, onu öldürdükten sonra hastaneye poğaçaları götürüp, “Eşim yaptı” diye iş arkadaşlarına ikram etmiş.

Kızınız boşanmayı düşünüyor muydu?
-Bana hiç böyle bir şey söylemedi. Ama ben de “Neden?”de kilitli kaldım. Sürekli “Neden?” diyorum. Gerçekten bilmiyorum… Bildiğim tek şey kızım artık yok… Bu cani onu öldürdü ve sebep olarak da yalanlar uyduruyor, gerçek nedir bilemeyeceğiz… En ağır cezayı almalı!

NEHİR BABASINI HİÇ SORMUYOR

Torununuz babasını soruyor mu?
-Hayır, tuhaf bir şekilde babayı hiç sormuyor. Pedagog dedi ki, “Anneyi kesinlikle unutturmayacaksınız, anneyi sürekli anlatacaksınız. Resimlerini göstereceksiniz. Yoksa unutur!” Biz de unutturmamaya çalışıyoruz. Zannedersem, 5-6 yaşında annenin öldüğü söylenecek. Daha sonra da bunun, babanın yaptığı söylenecek. Sırayla… Şu an babayı hiç sormuyor zaten… Ama anneyi sürekli konuşuyor, resimlerine bakıyor. Akşam bebeklerini yatırdığı zaman, annesini de onların yanına yatırıyor. Sabahleyin uyandırıyor. Annesinin videosunu izledi, annesi gözükmüyor aslında, sadece Nehir dans ederken, ona alkış yapıyor. 17 saniyelik bir video. Birdenbire, büyükler gibi, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Kim bilir içinde ne fırtınalar kopuyor… Pedagoga sordum hemen “Orada bir anısını hatırladı. O da büyükler gibi yasını tutuyor!” dedi.

Yorum Bırak