Ülkemizde daha çok zihinsel engelli bireyi, spor yoluyla topluma kazandırabilmek istiyoruz


Huzurlarınızda TÖSSED Ülke Direktörü Murat Ağca

.

Murat Ağca, gazeteci… Önceleri sadece gazeteci olarak katkı sağladığı bu ailenin içine girince, zihinsel engelli bireylerin hayatlarına ve gelişimine tanık olunca kopamıyor. Bir dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı bu ailenin şimdi de ülke direktörü olarak hizmet veriyor.

.
Bugüne kadar 70 binden fazla bireye dokunan ve ülkemizde daha çok zihinsel engelli bireyi, spor yoluyla topluma kazandırabilmeyi hedefleyen TÖSSED’e ve Özel Olimpiyatlar’a gönülden bağlı…
.
Geride bıraktığı 20 yılda, ‘Özel gereksinimli sporculardan öğrendiğim en önemli şey, imkansuz diye bir şey olmadığı’ diyor ve ekliyor: ‘1982’den bu yana kurucularımız Prof. Dr. Hıfzı Özcan ve Sakıp Sabancı’nın cesareti, azmi ve vizyonu sayesinde çok mesafe kat ettik. Bu yolu yürümeye ve ülkemizde sayıları milyonla ifade edilen zihinsel engelli bireyleri, spor yoluyla topluma kazandırmak için çalışmaya devam edeceğiz!’


.

Özel sporcular, çeşitli sebeplerden dolayı IQ seviyesi 70 ve altında olan bireyler. TÖSSED, onların dört duvar arasına kapanmamaları ve sporla hayata tutunmalarına katkı sağlıyor. Söz şimdi Murat Ağca’da….

Özel Olimpiyatlar Dünya Oyunları nedir? Bildiğimiz olimpiyatlardan farkı ne?
-Aslında organizasyon olarak, bildiğimiz olimpiyat oyunlarından farkı yok. Katılım ve spor sayısı açısından benzer rakamlara sahip. Berlin’de 190 ülkeden yaklaşık 7 bin özel sporcu, 26 branşta yarışacak. Tek farkımız, bu olimpiyatta özel eğitim gereksinimi olan sporcular yarışıyor. Özel Olimpiyatlar, Olimpiyat Oyunları’ndan sonra dünyanın en büyük ikinci uluslararası spor etkinliği.

Kazanmak değil, katılmak mı önemli?

-Evet, tabii ki… Zaten olimpizm felsefesinin temeli de bu değil mi? Modern olimpiyatların kurucusu Baron Pierre de Coubertin, “Olimpiyatlarda en önemli şey kazanmak değil, katılmaktır. Tıpkı hayattaki en önemli şeyin zafer değil, mücadele olması gibi” sözlerine karşılık özel sporcularımızın yemini de “Bana kazanma şansı verin, kazanamasam bile çabamda cesur olmama yardım edin” diyor.

Kaç yılda bir düzenleniyor?
-Tıpkı olimpiyat oyunları gibi 4 yılda bir düzenleniyor. Fakat Yaz ve Kış Özel Olimpiyat Oyunları olarak düşündüğümüzde, 2 yılda bir yaz veya kış oyunları gerçekleşmiş oluyor. Bu yıl yaz oyunları 16. kez düzenlenecek. 17-25 Haziran tarihleri arasında Berlin’de gerçekleşecek.

Kaç ülke katılıyor?
-Yaklaşık 190 ülkeden, özel ve partner sporcu olarak 7 binin üzerinde sporcu katılacak.

Özel oyuncu ne demek, partner oyuncu ne demek?
-Özel sporcular, çeşitli sebeplerden dolayı IQ seviyesi 70 ve altında olan bireyler. Sporcular, kendi aralarında engel seviyelerine göre gruplandırılıyor. Özel sporcu olabilmek için yaş sınırı yok. Partner sporcu ise özel sporcuyla birlikte aynı ekipte karma olarak yarışan, özel sporcu olmayan bireyleri ifade ediyor.

‘Özel’ derken, zihinsel engel mi?
-Evet, zihinsel engelden bahsediyoruz. Down sendromlu ya da otizmli olabilir. IQ testinde 70 ve altında olan bireyler. Genetik, hamilelik veya doğum sırasında gelişen komplikasyonlar, kızamık, menenjit gibi hastalıklar zihinsel engelin sebepleri olabilir. Oyunlar sırasında önce gruplama karşılaşmaları yapılarak engel seviyeleri benzer özel sporcuların eşleşmesi sağlanıyor.

Peki zihinsel engelle birlikte bedensel engeli olanlar? Onlar da katılabiliyor mu?
-Özel Olimpiyatlar temelde zihinsel engeli olan bireyler için gerçekleştiriliyor. Fakat buna eşlik eden farklı bedensel engele sahip özel sporcular da oyunlarda yer alabiliyor.

Türkiye, Berlin’de yapılacak Dünya Yaz Oyunları’na kaç branşta, kaç sporcu ile katılıyor?
– Atletizm, yüzme, bocce ve 3×3 karma basketbol branşlarında 4’ü kadın, 7’si erkek 11 özel sporcu ile katılıyoruz. Özel Olimpiyatlar Türkiye, üst üste 11. kez oyunlarda boy gösterecek. Yakın gelecekte, daha çok sayıda branş ve sporcuyla temsil edilebilmek için de çalışmalarımız sürüyor.

Katılacak sporcuları nasıl seçtiniz?
-Oyunlara katılacak sporcularımız, yıl boyunca yer aldıkları yarışmalardaki performanslarına göre teknik branş sorumlularımız tarafından tespit ediliyor. Ülkemize ayrılan kota çerçevesinde mümkün olan en çok sporcumuzu Özel Olimpiyatlar Yaz ve Kış Oyunları tecrübesiyle buluşturmaya çalışıyoruz.

Onları eğitecek antrenörler nasıl seçiliyor?
-Sporcularımızı eğitecek antrenörlerimiz, önce bu iş için eğitici eğitiminden geçiriliyor. Özel sporcularla çalışacak antrenörlerimizin hem bu alandaki kuralları iyi bilmeleri hem de özel bireylerle çalışabilecek formasyonu iyice kavramış olmaları önemli. Yıl boyu süren kurslarla birçok branşta yeni antrenörleri Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesine dahil ediyoruz.

Daha fazla zihinsel engeli özel sporcu çıkması için neler yapılmalı?
-Bugüne kadar Özel Olimpiyatlar Türkiye olarak, ülkemizde özel ve partner 70 binden fazla bireye dokunduk. Yine binlerce gönüllüyü ailemize kattık. Bu rakamları daha da yukarı taşımak için yoğun çaba sarf ediyoruz. Ülkemizde daha çok zihinsel engelli bireyi, spor yoluyla topluma kazandırabilmek için öncelikle aileleri hedef alıyoruz. Ailelere ulaşıp, onları ikna ettiğinizde, özel sporcuların sayısı da hızla artıyor.

TÖSSED, Özel Olimpiyatlar’ın, Türkiye’deki akredite kurumu. Bu ne kadar önemli?
– Special Olympics (Özel Olimpiyatlar), ABD’de Eunice Kennedy Shriver’ın kurduğu ve 1968’deki ilk Özel Olimpiyatlar’dan bu yana geçen 50 yılda, 190 ülkede, 5 milyondan fazla kişiye ulaşarak, dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri haline geldi. Türkiye’de de TÖSSED çatısı altında 40 yılı geride bıraktı. Bu süreçte Özel Olimpiyatlar Türkiye, on binlerce özel sporcu yetiştirdi. Toplumda bu bireylerin kabul görmesi için çalıştı. 1982’den bu yana kurucularımız Prof. Dr. Hıfzı Özcan ve Sakıp Sabancı’nın cesareti, azmi ve vizyonu sayesinde çok mesafe kat ettik. Bu yolu yürümeye ve ülkemizde sayıları milyonla ifade edilen zihinsel engelli bireyleri, spor yoluyla topluma kazandırmak için çalışmaya devam edeceğiz.


Özel Olimpiyatlar’da nasıl bir atmosfer oluyor? Sizi en çok ne etkiliyor?

-Hem olimpiyat oyunlarını hem de Özel Olimpiyatlar’ı yerinde görmüş biri olarak şunu açıkça söyleyebilirim ki, özel olimpiyatların duygu yükü her zaman çok daha üst seviyede oluyor. Farklı engel gruplarından bireylerin, oyunlarda yer almaktan ne kadar mutlu olduklarını görmek, onların sevinçlerine ortak olmak inanın tarifi imkansız bir his…

Bu olimpiyatlara katılıp dönen sporcularda nasıl bir değişim oluyor?
-Tüm yarışmalara katılan özel sporcularımız, sosyalleşme, öz güven ve empati geliştirme alanlarında eşsiz bir deneyim kazanıyor. Özel Olimpiyatlar’da bugüne kadar görmedikleri, farklı ülkelerden gelen sporcularla aynı ortamları paylaşarak, takım olmanın ve birlikte başarmanın tadına varıyorlar. Ve tabii ki o yarışmalara bir daha katılabilmek için de müthiş bir motivasyon ediniyorlar.

Siz, yıllarca özel sporcularla çalıştınız. Onları önce yazdınız, çizdiniz. Şimdi onların içindesiniz, onların yöneticisisiniz. Onlardan neler öğrendiniz?
-20 yılı aşkındır bu güzel ailenin bir parçası olmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorum. Önceleri gazeteci olarak katkı sağlamaya çalıştığım Özel Olimpiyatlar Türkiye’de, daha sonra yönetim kurulu üyesi ve derken şimdi de ülke direktörü olarak hizmete devam ediyorum. Bu sayede o kadar güzel insanlarla tanıştım ki… Onlardan öğrendiğim en önemli şey, imkansız diye bir şey olmadığı. Hayatta bahaneleri bir tarafa koyup, gerçekten isterseniz neleri başarabileceğinizin kanıtı işte özel sporcularımız…

TÖSSED’in dernek olarak varlık sebebi nedir? Sizce bugüne kadar yaptığı en önemli şeyler? Türkiye’ye engelli hakları açısından nasıl bir bilinç sıçratması yaşattı?
-Özel eğitim gereksinimi olan bireyler hakkında, birçok ön yargı var. Bunların başında özel sporcuların hiçbir şey başaramayacağı inancı geliyor. Oysaki özel sporcular, diğer bireyler gibi birçok sporda başarılı olabiliyor. Spor vasıtasıyla güçlerini daha olumlu bir yöne kanalize etme şansı bulabiliyorlar. Bunun yanı sıra sosyalleşmek, toplumla bütünleşmek, öz güven kazanmak ve farklı kültürleri öğrenmek için de spor en etkili araçlardan birisi. Bu nedenle TÖSSED olarak, sportif faaliyetlerle onları topluma kazandırırken, zengin sosyal etkinliklerle de hayatın daha fazla içinde olmalarına yardım ediyoruz.

Toyota Türkiye gibi bu tür etkinliklere sponsor olan kurumlar neden artmalı?
-Toplumsal ön yargıları gidermek ve özel eğitim gereksinimi olan bireylere becerilerini daha fazla gösterme fırsatı verebilmek için sponsor desteği son derece önemli. Bir dernek olarak bizler ancak bu tip desteklerle daha geniş kitlelere, daha etkin şekilde ulaşabiliyoruz. Bu vesileyle Özel Olimpiyatlar Türkiye’nin Berlin Yaz Oyunları için ana sponsoru olan destekçimiz Toyota Türkiye’ye, bir kez daha teşekkür ediyoruz.

Siz bir gazetecisiniz, şimdi bambaşka bir misyonunuz var. Kendinizi bu pozisyonda nasıl buldunuz?
Halen TV ve gazete tarafında gazeteciliği aktif olarak sürdürüyorum. Diğer yandan, sivil toplum kuruluşlarında görev alarak, toplumsal dayanışmanın bir parçası olmayı, özellikle sporla ilgili toplumsal konularda sorumluluk alarak, katkıda bulunmayı son derece önemsiyorum. Bu nedenle spor odaklı birçok STK’da görev üstlenmiş durumdayım.
Başkan yardımcımız, eski milli basketbolcu Tamer Oyguç ve iletişim direktörümüz Ebru Çıdal ile başkanımız Dilek Sabancı liderliğinde, bir takım oyunu oynamak üzere yola çıktık. Özel Olimpiyatlar Türkiye ekibimizle birlikte, spor alanındaki tecrübelerimizi sunabileceğimiz, sanırım bundan daha kutsal ve maneviyatı yüksek bir görev bulunamazdı.

Sizin Gazeteciler Cemiyeti’nde bir ödülünüzü hatırlıyorum, çok etkilenmiştim. Zihinsel engeli olan bir sporcuyla ilgili. Onu da anlatır mısınız?
-Dünya Yaz Oyunları 2007 Şangay’ı takip etmek üzere Çin’e gitmiştik. Kafilemizde masa tenisi oynayan Garip Olcaş adında Yalovalı dilsiz bir gencimiz vardı. Maddi imkansızlıklar nedeniyle hiç kapsamlı sağlık taramasından geçmemişti. Oyunlar sırasında yapılan sağlık testlerinde, orada görevli bir Türk odyolog tarafından Garip’in ağır işitme sorunu olduğu ve bu yüzden konuşamadığı ortaya çıktı. Yani Garip, zihinsel engelli olduğundan değil, duymadığından yeterli gelişimi gösterememişti. O dönem çalıştığım Milliyet Gazetesi, bu haberi ‘Garip’in garip hikayesi’ başlığıyla manşetten yayınladı ve ben de bu haberle o yıl Gazeteciler Cemiyeti’nden Yılın Gazetecisi Ödülü’nü kazanmıştım. Garip Olcaş, daha sonra İşitme Engelliler Milli Takımı’yla birçok madalya kazandı. Şimdi de Paralimpik Oyunları’na gitmek için çalışıyor.

Yorum Bırak