Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında kapsamlı bir projeye hayat verdik: #BenimleGelecek

Şu hayatta beni en mutlu eden şeylerden biri, her gün yeni bir şey öğrenmek… Mesela bana şimdiye kadar çimento deseler: ‘İnşaat’, ‘temel’, ‘beton’ derdim. Sınırlıydı söyleyebileceğim şeyler. Ama artık çok daha fazla şey ifade ediyor…

Dünyada sudan sonra en fazla tüketilen ürün çimentoymuş!!! Çok ilginç değil mi?

‘Çimento’ üretiminde Avrupa’nın en büyük ve dünyanın beşinci büyük üreticisiymişiz.
Bitmediiiii!!!! Avrupa’nın en büyük, dünyanınsa ikinci büyük çimento ihracatçısı yine bizmişiz!

Tüm bu gurur verici rakamları kimden mi öğrendim? Hem akademik kariyerini hem meslek hayatını çimentoya adamış olan Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) Genel Sekreteri Dr. H. Serdar Şardan’dan.

Aslında sohbetimizin konusu sadece çimento değil. Bu büyük ekosistemin içerisinde, mühendisinden işçisine, canla başla üreten onbinlerce kişilik bi çalışan ordusu ÇEİS. Ve şimdi harika bi projeyi hayata geçiriyorlar. Alkışlıyorum… Adı #BenimleGelecek. ÇEİS, bu sosyal projeyle, bu büyük ailede, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda davranış değişikliği oluşturabilmek için harekete geçti.

Çimento sektöründe kadın varlığını artırmayı hedeflediklerini söyleyen Şardan, ‘’Çimento sektöründe kadına yer var!’’ diyor.

ÇEİS’İN GENEL SEKRETERLİK GÖREVİNİ 8 YILDIR TUTKUYLA SÜRDÜRÜYORUM

Sizi tanıyalım…
-Ankaralıyım. Gazi Üniversitesi’nde Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri okudum. Yine aynı üniversitede yüksek lisans ve doktora yaptım. 2002’de de Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası’nda Araştırma, Eğitim ve Dış İlişkiler Uzmanı olarak çalışmaya başladım. 20 yıla yaklaşan hikâyemin bugününde, ÇEİS’in Genel Sekreterlik görevini, 8 yıldır tutkuyla sürdürüyorum.

Siz aynı zamanda akademisyensiniz. Çimento sektörüyle ilgili sayısız bilimsel çalışmanın içerisindesiniz. Doktoranız da bu konular üzerine. Hayatınızı çimentoya mı adadınız?
-‘’Hayatımı adadım’’ demek meslek büyüklerimize saygısızlık olur. Ama evet, bu sektör, yaşam serüvenimde eşsiz bir yere sahip. Akademik kariyerimi çimento sektörü üzerine inşa ettim, harika projelerde yer aldım, hayatlara dokundum ve ömür boyu sürecek dostluklar kazandım. Uluslararası platformlarda ülkemi temsil ettim. Bana çok şey katan bu sektörün gelişimi için de var gücümle çalışıyorum.

Bu sektörde size heyecan veren nedir?
-İlk çimento fabrikamız, Atatürk’ün sanayi üretimini teşvik ettiği dönemde kuruldu. O günden bu yana da çimento sektörü gelişimini sürdürdü. 100 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren bir sektörüz. Bugün, Türkiye’nin yedi bölgesinde ve neredeyse her ilinde insanların hayatlarına dokunuyoruz. Çimento sektörü hem çok dinamik hem de çok kapsayıcı. Türkiye’nin dününde yer alan bu sektörün, yarınında da var olacağını bilmek beni heyecanlandırıyor.

ÇİMENTO DÜNYADA, SUDAN SONRA EN ÇOK TÜKETİLEN ÜRÜN!

Nasıl bir dünya çimento dünyası?
-Dünyada, sudan sonra en çok tüketilen ürün çimento. Barınma ve ulaşım gibi temel gereksinimlerin ana maddesi. Çimento, medeniyetlerin inşasından beri, hayatımızın merkezinde. İnsanoğlu varlığını sürdürdükçe, sektöre yönelik talep de sürecektir. Çok kapsayıcı ve renkli bir sektör.

DÜNYANIN 5. BÜYÜK ÇİMENTO ÜRETİCİSİYİZ

Dünyanın 5. büyük çimento üreticisi olduğumuz doğru mu?
-Evet. Yaklaşık 115 milyon ton kapasitemizle, Avrupa’nın en büyük, dünyanın 5. büyük üreticisiyiz. Ayrıca Avrupa’nın en büyük, dünyanın da ikinci en büyük çimento ihracatçısıyız. 100’ün üzerinde ülkeye, Türk çimentosunu sattık. Sadece ihracat değil, üretim rakamlarımızla da gurur duyuyoruz. İç pazarın ihtiyacını tamamen karşılıyoruz.

Sektör çalışanlarını incelersek, karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor?
-Edirne’den Kars’a, ülkemizin her coğrafyasında yer alıyoruz. 17 bin 500 çalışanımızın büyük bölümü, erkeklerden oluşuyor. Tüm çalışanların yüzde 35’i fakülte-yüksekokul-meslek yüksekokulundan…

Peki ya kadın oranı?
-Maalesef arzu ettiğimiz seviyede değil! Ama inanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda kadın çalışan sayımızı yukarıya çekeceğiz. Endüstri 4.0 ve otomasyon alanında ciddi yatırımlar yapılıyor. Artık çalışanların “kas gücü”yle değil, “fikir gücü”yle fark yaratmasını bekliyoruz. Bu sektör erkekler için neyse, kadınlar için de o olacak. Ne daha zor ne de daha kolay!

ERKEKLERE TAŞ ÇIKARTACAK KADAR BAŞARILI KADIN ÇALIŞANLARIMIZ VAR

Kadınlara karşı ön yargı var mı?
-Olmamalı! Hayatın hiçbir noktasında bir cinsiyetin diğerinden ayrıcalıklı olduğuna inanmıyorum. Tabii ki bireysel farklılıklarımız, yeteneklerimiz, zafiyetlerimiz olabilir. Ama bu okumayı, bir cinsiyet üzerinden yapmak doğru değil. Sektörümüzde, erkeklere taş çıkartacak kadar başarılı kadın çalışanlarımız var. Bu örnekleri çoğaltmak için “Çimento sektöründe kadına yer var!” diyoruz.

UZUN YILLAR SÜRECEK KARARLI VE İNANÇLI BİR MÜCADELE GEREKİYOR

Sektörünüzde daha fazla kadın istihdam edebilmek için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
-Kalıplaşmış ve köhnemiş inanışları ve ön yargıları yıkmak gerçekten zor. Uzun yıllar sürecek, kararlı ve inançlı bir mücadele gerekiyor. Biz bu amaçla somut bir adım attık ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanında, çok gurur duyduğumuz kapsamlı bir projeye hayat verdik: #BenimleGelecek

Gerçekten de şahane bir proje! Tebrik ediyorum.
-Teşekkür ederim. Kadının ve konumunun güçlendirilmesi için toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısının, politika, strateji ve uygulamalara yansıtılması gerektiğine yürekten inanıyoruz. Bu inançla, değişim kıvılcımını çimento sektöründen ateşlemeye karar verdik. Uzun yıllara yayılacak projemizin, toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliği, günden güne yok etmesini ve sağlıklı aile ilişkilerine pozitif katkı sunmasını hedefliyoruz.

ON BİNLERCE AİLEYE DOKUNABİLİR VE BU SORUNLA MÜCADELEDE KRİTİK BİR ROL ÜSTLENEBİLİRİZ DİYE DÜŞÜNDÜK

ÇEİS, neden #BenimleGelecek projesini hayata geçiriyor?
-Bugün ülkemizin en önemli meselelerinden biri toplumsal cinsiyet eşitsizliği. Aile yaşamının da en temel sorunlarından biri bu. Biz, “aile”nin huzurlu geleceği için de, bu alanda sorumluluk almak istedik. Çalışanlarının büyük çoğunluğu erkeklerden oluşan sektörümüzde, on binlerce aileye dokunabilir ve bu sorunla mücadelede kritik bir rol üstlenebiliriz diye düşündük.

Toplumsal fayda amacıyla gerçekleşen projelerin başarıya ulaşması için, proje partnerleri çok önemli. Siz, bu proje için, içerisinde gazeteciden, sosyoloğa, hatta sivil toplum kuruluşu temsilcisine kadar bir takım oluşturmuşsunuz bile…
– Evet. Çünkü çalışmalarımızı bilimsel bir temele oturtmak istedik. Temas edeceğimiz her konunun, uzmanlarından oluşan bir danışma kurulu oluşturduk. Bu kurulda, çimento sektörü temsilcileri yanı sıra; nöro araştırmacı, sivil toplum çalışmaları uzmanı, sosyolog, bilişsel bilimler uzmanı, gazeteci ve iletişim danışmanı yer alıyor. Danışma kurulumuz, projenin filizlendiği ilk günden itibaren değerlendirmeleri, yönlendirmeleri ve analizleriyle projemize değer kattı, katmaya da devam ediyor. Eşsiz birikimleriyle, yolumuzu aydınlatan tüm danışma kurulu üyelerimize teşekkür ediyorum.

Projenin çıkışı, bir araştırmayla başlıyor. “Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Kalıplarına Bakış Araştırması.” Bu araştırmayı neden yaptırdınız?
-#BenimleGelecek projesini hayata geçirmeye karar verdiğimizde, kendimize bir yol haritası çizmemiz gerekiyordu. Bu haritayı çizmek için, bilimsel nitelik taşıyan bir “durum analizi” yapmaya karar verdik. Yani “Neredeyiz? Nereye gitmek istiyoruz? İstediğimiz yere nasıl gidebiliriz?” sorularına cevap aradık. Ama klasik araştırma yöntemlerinden farklı olarak, davranışı tetikleyen “bilinç dışı”ndaki bulgulara odaklandık.

“Bilinç dışındaki bulgulara odaklandık” ne demek?
– Sözel beyanın ardında yatan, gerçek düşünceleri ortaya çıkarmak istedik.
Yeri geldiğinde, politik doğrucu bir tavır takınarak, inanmadığımız eşitlik türküleri söyleyebiliyoruz. Peki ama “bilinç dışı”mızda da bu gerçekten böyle mi? ThinkNeuro iş birliğinde gerçekleştirdiğimiz “Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Kalıplarına Bakış Araştırması”, oldukça doyurucu ve ilham verici bir çalışma oldu. Ayrıca, toplumsal cinsiyet eşitliği literatüründe de, hem ülkemizde hem de dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor.

KATEDİLECEK ÇOK YOLUMUZ VAR VE BU YOLCULUKTA BİZİ HEDEFE ULAŞTIRACAK EN DEĞERLİ YOL ARKADAŞIMIZ EĞİTİM!

Araştırmanın sonuçları sizi şaşırttı mı?
-Şaşırtmadı demek mümkün değil! Örneğin katılımcılar, bilinç dışında, “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir” diyor. Ancak, “Erkekler aynı pozisyonda çalışan kadın meslektaşından daha fazla kazanmalıdır” şeklindeki ifadeye, katılımcı grupların “bilinç dışı verisi” nötr oluyor. Yani “Eşitiz” diyoruz ancak “Erkekler aynı işi yaparak daha fazla kazanabilir” ifadesini de reddetmiyoruz. Büyük çelişki! Bazı noktalarda, eşitliğe olan inancımızın oldukça güçlü olduğunu, bazı noktalarda kafalarımızın hâlâ karışık olduğunu gördük. Günün sonunda, fikir birliğine vardığımız tek konu şu oldu: Katedilecek çok yolumuz var ve bu yolculukta bizi hedefe ulaştıracak en değerli yol arkadaşımız eğitim!

BABALAR KADINLARA KOLAYCA YÜKLEDİKLERİ CİNSİYET ROLÜNÜ KENDİ KIZLARINA YÜKLEMİYOR!

Araştırma sonuçlarında sizi en çok etkileyen ne oldu?
– Araştırmamızın, aile yaşamı ve çocuk bakımını konu edinen bölümünde, erkeklerin, “Kadının en önemli görevi eviyle ilgilenmek ve ailesine yemek pişirmektir” düşüncesiyle özdeşleştiği, “Kızımın en önemli görevi eviyle ilgilenmek ve ailesine yemek pişirmektir” düşüncesine ise nötr kaldığı ortaya kondu. Yani babalar, kadınlara kolayca yükledikleri cinsiyet rolünü kendi kızına yüklemiyor! Sanırım eşitlik konu olduğunda daha adil olmak gerekiyor.

İlginçmiş çok…
-Evet. Bir diğer örnekte, “Oğlum da, kadınlar gibi çocuklarının bakımını üstlenebilir” ifadesine erkeklerin nötr kaldığı, ancak aynı grubun, “Babalar da anneler gibi çocuklarının bakımını üstlenebilir” ifadesi ile güçlü bir özdeşleşme gösterdiği görüldü. Babalar çocuk bakımında sorumluluk almalı diyoruz, ancak oğlumuz kendi çocuğunun bakımını üstlenmeli mi emin olamıyoruz! Kendi içimizde bile toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kararsızız. Konu, söz ile beyan olduğunda eşitlikçiliği kimseye bırakmıyoruz. Beyin verilerimiz ise maalesef tam aksini söylüyor! Araştırmanın da temel amacı esasen buydu; ne söylediğimize değil de ne düşündüğümüze odaklanmak.

EĞİTİM PARTNERİMİZ AÇEV’DEN DOĞAN BİR SOSYAL GİRİŞİM: EŞİTLİĞE DEĞER

#BenimleGelecek projesi kapsamında neler yapılacak?
-Öncelikle, sektörün ofis çalışanlarına toplumsal cinsiyet eşitliği temalı eğitimler vereceğiz. Bu eğitimlerin ardından, karar verici pozisyonlarda bulunan yöneticilerimizle çalıştaylar yapacak; fabrikalar özelinde gelişim alanlarını belirleyeceğiz. Bağımsız bir araştırma şirketi tarafından da, proje öncesi ve sonrasında araştırmalar yapılacak. Tüm bu sonuçlardan hareketle, ikinci fazda, saha çalışanlarına yönelik bir eğitim tasarlayacağız.

Eğitim partneriniz kim?
-Anne Çocuk Eğitim Vakfı’ndan (AÇEV) doğan bir sosyal girişim olan Eşitliğe Değer. Projenin ilk fazında, çimento sektörünün, tüm ofis çalışanlarına “Eşitliğin Farkındayım” eğitimi uygulanacak.

Eğitimler ne zaman başlayacak?
– Kasım’da. Ve yaklaşık bir yıl süre ile ÇEİS’e üye kurumların online erişimine açık olacak. İlk fazdaki diğer eğitim ise, “Eşitlik için Harekete Geçiyorum” olacak. Eğitim sonunda katılımcılardan, çalıştıkları kurum içinde değişime liderlik etmeleri, konuyu şirket gündeminde tutmaları ve bu alanda yapılan çalışmaları yaygınlaştırmaları beklenecek. Eğitimden yaklaşık 2 ay sonra gerçekleştirilecek buluşmalarla, ‘’Değişim Liderleri’’ kurumlarına özgü hedefler ve faaliyetler belirleyecek. Böylelikle, #BenimleGelecek projesinin saha çalışanlarına yönelik tasarlanacak ikinci fazı, her kurumun ihtiyaç ve beklentilerine göre etkili bir şekilde kurgulanabilecek.

ÇİMENTO AİLEMİZ DEĞİŞİRSE TÜRKİYE DEĞİŞİR!

“Çimento ailemiz değişirse, Türkiye değişir” diyorsunuz. Bayıldım bu bakış açısına! Esas olarak değiştirmeyi hedeflediğiniz ne?
-Algılarımız. Çünkü, insanlar hayatı algıladıkları gibi yaşıyor. Kadın ve erkek eşitliğinin “olağan” olduğunu, güçlü bir şekilde anlatabilirsek, “fırsat eşitliği”ni sağlama yolculuğunda önemli bir adım atarız diye düşünüyoruz. İş dünyasında yaşanan pozitif bir ivmelenme, ülkemize ve vatandaşlarımıza da sirayet edecektir. Günün birinde, mesleklere cinsiyet atamaktan vazgeçersek, belki toplumsal cinsiyet eşitliğini tam anlamıyla içselleştirmiş olmayız ancak eminim epey yol gitmiş oluruz!

Yorum Bırak