Toplum, henüz Z kuşağını nasıl yetiştireceğini bilmiyor

Röportaj serimizin son bölümünde Psikolog Nur Erdil ile karşınızdayııımmm.
.
Erdil‘e göre, günümüzde gençlerin en büyük sorunlarından biri, toplum tarafından yetişkin olarak görülmemeleri. Aileler ve eğitim kurumları, gençlerin sorumluluk almalarını isterken, aynı zamanda onlara bağımlı kalmalarını da bekliyor. Bu durum, gençlerin kendi kimliklerini oluşturmalarında ve sağlıklı bir şekilde büyümelerinde zorluklara neden oluyor!!!
.
“Gençlerin en önemli ihtiyacı FIRSAT!!!” diyor Nur Erdil. “Ama maalesef biz toplum, henüz Z kuşağını nasıl yetiştireceğini bilmiyoruz” diye de ekliyor…. Sorunlarının çözümü için gençlerin duygularını önemsemek ve onlara fırsat vermek gerekiyor. Kendi potansiyellerini keşfetmelerine ve yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olmak gerekiyor.
.
Z kuşağı; en çok uzun dönemli ilişkiler, cinsel yönelimler, depresif eğilimler, mesleki ve akademik kaygılar gibi konularda destek almaya ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Lafı fazla uzatmadan sözü Nur Erdil‘e bırakıyorum…

TÜRK AİLE YAPISINDA GENÇLER SORUMLULUK ALSIN AMA KARAR AŞAMASINDA BİZE BAĞIMLI OLSUNLAR İSTİYORUZ! BU O KADAR SAĞLIKSIZ Kİ…

Günümüzde gençlerin çok ciddi sorunları var. Şiddet, zorbalık, bağımlılık, mükemmeliyetçilik, beden imajı bozukluğu, korku, takıntılar ve hatta depresyon. Say say bitmiyor… Çok üzücü. Sizce sebebi ne tüm bunların?
-Pek çok sebebi var. Biri şu: Toplum, henüz Z kuşağını nasıl yetiştireceğini bilmiyor. Özellikle Türk aile yapısında, gençler sorumluluk alsın ama karar aşamasında bize bağımlı olsunlar istiyoruz! Bu o kadar sağlıksız ki…
Gençler; biz istesek de istemesek de internet, sosyal medya ve fenomenlerle büyüyor. Dolayısıyla sosyal ağları, aile bağlarının önüne geçebiliyor. Haliyle, çağın gerçek gerekliliklerini yakalamakla, zihinlerine sokulan sabun köpüğü kıvamında sahtelikler arasında bocalıyorlar. Herkes açısından durum zor. En büyük zorluğu da gençler yaşıyor. Sıkışmış vaziyetteler.

Size gençler en çok hangi sorunlarla başvuruyorlar?
-En başta yetişkin kimliklerini oturtmakta sıkıntıları var. Bazı sorunlar kök ailelerinden gelen, çocukluklarından miras. Bazıları, çevre ile etkileşimle oluşuyor. Uzun dönemli ilişkiler, cinsel yönelimler ve depresif eğilimlerle baş edememe konularında da başvuruyorlar. Bir de mesleki ve akademik kaygılar var elbette. Okula gitmek ve ders çalışmak birçok genç için anlamsız hale geldi.

Eskiden olmayan ne tür sorunlar baş gösterdi günümüzde…
-Teknoloji ve internet öyle hızlı yol aldı ki artık akıllı bir telefon olmadan yaşanamıyor. Bir de artık yapay zeka var. Bir program ile gençler, ödev yazıp tez hazırlar hale geldi. Emek vermek, araştırma yapmak, gerçek bir üretimde bulunmaktan uzaklaştılar.
İnterneti, telefonları hayatımızdan çıkaramayacağımıza göre, sosyalleşme sorununu çözmek için neler yapmak gerekiyor?
-Üniversite programlarının içinde mutlaka eğitsel değeri de olan sosyal etkinlikler bulunmalı. Festivaller de çok önemli. Gençler, hayatlarından maalesef sosyal medyaya koyabildikleri kadar mutlular. O zaman onların ilgisini azaltmadan ama içeriğini sığlıktan kurtaracak projelere kafa yorulmalı.

Peki bu sorunların asıl kaynağı ne? Gençler aslında ne istiyor?
-Fırsat! Bakın bir gençle biraz sohbet ettiğinizde, bir yerinde mutlaka “Fırsatım olsa…” diye bir cümle kurar. Gençlerimiz artık daha akıllı, özgürlükçü, yaratıcı ve anti-otoriter. Bu istedikleri fırsatın, iyicil olması ve bunun için doğru yol haritaları oluşturulması önemli. Bunun için de biz ruh sağlığı çalışanları, aile ve eğitim kurumlarının en büyük destekçisiyiz.

Bilinçlenmeye yatkın ebeveynler artıyor mu?
-Artıyor. Ama insanlar ancak öğrendiği, tecrübe ettiği ve anladığı kadar uygulayabilir. Hala genlerimizde, geleneksel cinsiyet rolleri kodlu. Çocukluktan başlayan bu cinsiyetçi sistem, 20’li yaşlara gelindiğinde arkadaşlıklara, ikili ilişkilere, komşuluklara, her şeye yansıyor. Bizim toplumumuzda, duygulara nadiren değer veriliyor. Hele erkekler, hala duygularına odaklanmayı ve paylaşmayı pek bilemeden yetişiyor.

EN BÜYÜK HATAMIZ, “GENÇLERİN TUZU KURU” GİBİ BİR PSİKOLOJİYLE ONLARI YOK SAYMAK

Peki ülke olarak biz nerede yanlış yapıyoruz? Neden gençler, bu kadar sorunla baş etmeye çalışıyor?
-Türkiye’de de tüm dünyada olduğu gibi pandemi sonrasında üniversiteye uzaktan bağlanan, eğitim hayatını uzaktan sürdürmeye çalışan gençler, kampüse dönüşleriyle beraber uyum ve dikkat eksikliği gibi sorunlar yaşamaya başladılar. Aynı zamanda kuşak çatışmaları varken; bir de üstüne pandemiyle birlikte global anlamda yaşanan ekonomik sorunlar eklendi. Bu sorunlar aslında sadece bize özgü değil. Tüm dünya benzer sorunlar yaşıyor. Bir de dramatik boyutta afetler yaşadık. En büyük hatamız, “gençlerin tuzu kuru” gibi bir psikolojiyle onları yok saymak! Oysa yakın gelecekte bizlere yön verecek olan onlarken, kulaklarımızı seslerine daha fazla açık tutmalıyız.

AHBAP ve HiDoctor’ın “Üniversitelilerin konuşacağı biri var” mottosuyla hayata geçirdiği proje ne kadar kıymetli?
-Çok kıymetli ve tam da ihtiyaca cevap veren bir proje. Daha sağlıklı bir toplum oluşturmak gayesiyle böyle bir projenin içinde olmak istedik.

Peki aileler bu desteğin neresinde? Sürece dahiller mi?

-Sürece özellikle dahil değiller.

Online psikolojik desteğin avantajları neler?
-Öncelikle Türkiye’nin herhangi bir yerinden bağlanıp, online psikolojik destek almak mümkün. Bu, çok büyük bir özgürlük. Seanslarını ders saatlerine göre ayarlıyorlar. Ayrıca psikolojik destek aldıklarını kimsenin bilmesine gerek kalmıyor. Zaten bu gençler bütün ihtiyaçlarını online platformlar üzerinden karşılıyor, sisteme çok alışıklar. Onlar için çok büyük kolaylık.

TAVSİYE VE TAKİP BAŞKA BİR ŞEY KONTROL BAŞKA!

Gençleri anlamak ve destek olmak için aileler ne yapmalı?
-Öncelikle evlatlarının sorumluluk almalarını istiyorlarsa kararları da onlara bırakmalılar. Tavsiye ve takip başka bir şey, kontrol başka! Türkiye’deki en büyük çarpıklık burada. Genç ya da yetişkin fark etmez, hiç kimse, kendisinin vermediği kararda, yüzde yüz sorumluluk hissetmez. Başarısız olduğunda ya da bir şeyler ters gittiğinde, bahanesi hazırdır çünkü. “Siz böyle istediniz, ben istemedim” der ki Z kuşağı, çok rahat bunu söylüyor zaten.

Yorum Bırak