TARKAN

Tarkan sen başkasın

Onu çok seviyoruz.

Çünkü sahici, çünkü bizim en büyük starımız, çünkü o başka, bambaşka. Alya ile Tarkan konserindeydik.

Yılın yine o zamanları… Tarkan zamanları. Ama aksi gibi, bu yıl Alya’nın okulu erken baÅŸladı. Aldı beni bir düşünce… “Konser 12’de bitecek, çocuk nasıl 6’da uyanıp neredeyse Bulgaristan sınırındaki okuluna gidecek? Ben, sorumsuz anne miyim?” Bu annelik bitmez tükenmez bir suçluluk duygusu! Sonra, “Amaaaan ne sorumsuzluÄŸu! Söz konusu olan Tarkan’sa, akan sular durur!” dedim ve soluÄŸu Açıkhava’da aldık. Alya, IICS diye bir okulda okuyor. İstanbul International Community School. Yıllardır orada. Bir gün, “Hayatta en sevdiÄŸim üç ÅŸeyden biri okulum” dedi, ÅŸok yaÅŸadım. Yani tuhafıma gitti, bir çocuÄŸun deli gibi okulunu sevmesi. Kılığa kıyafete karışılmayan, saça baÅŸa takılmayan, çocukları sıkboÄŸaz etmeyen bir okul. Ivır zıvır ÅŸeylerle deÄŸil, eÄŸitimin kalitesiyle ilgileniyorlar. Åžu anda beÅŸinci sınıfta, sınıf arkadaÅŸları da dünyanın farklı ülkelerinden, farklı milletten. Genellikle de dünya müzikleri dinliyorlar, Alya da öyle. Türkçe müziklere pek yüz vermiyorlar. Amaaaaa söz konusu Tarkan olunca, yine akan sular duruyor! Alya’nın İskoçyalı öğretmeni bile Tarkan’a bayılıyor. İki gece üst üste konserine gitmiÅŸ ve öğrencilerine büyük bir heyecanla anlatmış.

TARKAN-3

En sevdiÄŸi siyah ÅŸortunu giydi. Üzerine de gri tişört ve siyah deri yelek. Ayağına siyah kısa çizmelerini giyince artık dayanamadım, “Kızım piÅŸersin bu sıcakta!” dedim. Ama kendime bile yaÅŸlı geldim! Baktım ki karizması bozulacak, “Peki ne istersen giy!” dedim. Dedi ki, “Senden bir ÅŸey rica edebilir miyim?” Kulaklarımı diktim. Bakalım ne gelecek? Bu konularda çok dikkatliyim. Ola ki, olmayacak bir ÅŸeye “Tamam” dedin, ergenliÄŸin kapısında olduÄŸu için yandın, seni sonsuza kadar zorluyor! Hafif tedirgin, “N’apabilirim senin için?” dedim. “Tırnaklarıma mavi oje sürebilir miyim?” dedi. Ben oje sevmem. Çocukta hiç sevmem. Babası da nefret eder. Ama ÅŸimdi Tarkan konseri öncesi kavga etmenin manası var mı? Zaten her ÅŸeyin, ‘benim yüzümden’ olduÄŸu bir çağındayız Alya’nın. Bu yaÅŸlarda çocuÄŸu olan bütün anneler için geçerli bu aslında. Her ÅŸeyin suçlusu biziz! Havanın aşırı nemli olması bile bizim yüzümüzden! En son, yanında bile olmadığım bir zamanda sahilde ayağına kıymık battı. “Bundan da ben sorumlu deÄŸilim herhalde?” dedim. Gözlerini kısarak baktı ve “Kıymığın ayağımın üçüncü parmağına batması tesadüf mü sence?” dedi, “Senin de ayağının üçüncü parmağı defolu!” “Yok artık daha neler!” dedim. Anlayacağınız bir gün içinde 5 bin duyguyu bir arada yaşıyoruz. Ama Tarkan konseri öncesi gerginlik olsun istemedim. Mavi ojeye, konser sonrası baba görmeden silmesi kaydıyla “Tamam” dedim.

TARKAN-2

Arkadaşı Sera’yı da davet etti… O iki kızın heyecanını görmeliydiniz. Alya, tüm konser boyunca gözlerini Tarkan’dan ayırmadı. Hani ona gülümser, selam verir belki diye. Gerçekten de bir ara güldü Tarkan buna, öpücük yolladı. Muhtemelen tanıdığından deÄŸil, orada heyecanlı bir çocuk gördüğünden. Bizimki eridi. Ve en en en acayip an, Tarkan’ın ter havlusunu sahneden seyircilere attığı andı… O havlu havada döndü, döndü… O sırada bizim Alya havalandı… Ve kaptı! Mutluluktan öldüğü andı!!! O gri havlu, ÅŸu an odasında baÅŸköşede duruyor. Dün de espri yaptım, “Yıkayım istersen!” diye. Kötü kötü baktı bana. Ha bu arada mavi ojeler çıktı…

TARKAN-1

Alya, Tarkan’ın ter havlusunu odasının baÅŸköşesinde tutuyor.

Tek başına bir fabrika

-Gerçekten öyle. 10 gün boyunca yaklaşık 70.000 kiÅŸiyi coÅŸturuyor, eÄŸlendiriyor, kalplerine dokunuyor…

-Ama aynı zamanda her konseri, aşağı yukarı 1000 kişinin geçindiği bir ekonomik faaliyete dönüşüyor. Her birinin de iki-üç kişilik ailesi olduğu düşünülürse, bir tek konseri 3000 kişiye ekmek kapısı yaratmış oluyor.

-Dünyada müzik endüstrisi, internetten indirilen ÅŸarkılar, Spotify, Apple music gibi uygulamalar yüzünden zaten zor durumda. Sponsorluk ÅŸartları da ağırlaÅŸtırılmış. Türkiye’de durum daha da fena. O yüzden albümler ve konser biletleri satmıyor. Mevcut kalabalık, sponsorların dağıttığı davetiyeyle gelmiÅŸ oluyor. Çok az sanatçı mekânları doldurabiliyor. Anladınız, bunlardan biri Tarkan! Hakkını teslim etmek gerekiyor…

TARKAN-4Çünkü sahicisin

Yılda bir defa insanların karşına çıkıyor, ortalığı kırıp geçiriyor. Oysa ne yeni bir albüm var ne yeni bir ÅŸarkı. Bakın biz bu konserde neler hissettik…

-Kim ne derse desin, o, bizim en büyük starımız. Bizim Michael Jackson’ımız.

-Ona bayılıyoruz. Hipnotize olmuş şekilde sahneye bakıyoruz. Zıplıyoruz, coşuyoruz ve azıyoruz. Bizi, fevkalade mutlu ediyor. O üç saat içinde dünyanın geri kalanını unutuyoruz.

-Bu da herkesin başarabileceği bir şey değil! Zamanın nasıl geçtiğini unutturabilmek -hele bu devirde- ciddi bir maharet. Tarkan, bütün izleyiciyi avcunun içine alabiliyor. Tek tek herkesle flört edebiliyor. Öyle bir enerjisi var.

-Ne yapsa gidiyor adama. Çünkü ‘mış’ gibi yapmıyor. Gerçekten sahici. Ruhu güzel, müziÄŸi güzel, dansı güzel, enerjisi güzel, gülüşü güzel, kalbi güzel. Öyle bir hali var.

-Ve sevildiğini biliyor. O yüzden kendine güveni tam. Ama asla kibir değil, o ince sınırda durmayı biliyor. Hiçbir şey üzerinden akmıyor.

-Hem Batılı hem DoÄŸulu, hem yabancı hem lokal, hem seksi hem ÅŸefkatli, hem modern hem klasik, hem cüretkâr hem mahcup, hepsi, hepsi… Ama en önemlisi, samimi ve sahici.

-Bir sürü sanatçı var, o sahnede ‘uzaylı’ gibi duruyor. Sadece bir kesime hitap ediyor. Tarkan öyle deÄŸil iÅŸte. En bizden türküleri de söylüyor, sonra çıkıyor göbek atıyor, sonra romantik takılıyor. O, biziz aslında.

-Alya o kadar sevdi ki, “Bir kere daha gidebilir miyiz?” dedi. Ne var ki ikinci tur konserlerin de biletleri tükenmiÅŸ durumda, düşünün… Helal olsun Tarkan’a!

Yorum Bırak

5 × three =