Şule Çet soruşturmasında bence eksikler var

PROFESÖR Sevil Atasoy çok yönlü bir hoca.

Bir sürü işin altından kalkıyor. Bu arada Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu üyesi. Dünyanın çeşitli coğrafyalarında tecrübelerini paylaşıyor. Yeni çıkan kitabı ‘Çürük Elmalar ve Masum Mahkûmlar’ vesilesiyle buluştuk.

Pazar başlayan röportaj bugün de devam ediyor…

– Suçu aydınlatma konusunda biz ülke olarak ne vaziyetteyiz?
Her ülkenin polis teşkilatının yıldızlaşan soruşturmaları var. Ama herkes her suçu aydınlatamaz. Türkiye’nin de yıldızlaşan soruşturmaları var. Mucizeler kimi zaman otopsi salonunda, kimi zaman olay yerinde, kimi zaman da laboratuvarda yaşanır. Ayakkabıya takılıp kalmış bir cam parçası, kurbanın saçları arasındaki bir yaprak bile soruşturmayı başarıya götürebilir. İntihar süsü verilen cinayetleri, kaza sanılan intiharları, hatta cinayet sanılan intiharları… Kısacası, bazen fail tarafından sahnelenen, bazen olay yerini inceleyenlerin düştüğü tuzaklar ya da onaylama önyargısıyla hareket ettiği durumlarla karşılaşılabilir. Burada mesele, “olay yeri incelemesi”nin iyi yapılması…

– Bir türlü sonuçlanamayan Şule Çet davasında sizce sorun ne?
Bence soruşturmada eksikler var.

– Filmlerin, romanların ya da sosyal medyanın suç oranını arttırdığı, suça teşvik ettiğini iddiası için ne diyeceksiniz?
Suçu arttırdığını kesin olarak kanıtlayan bilimsel bir araştırma bulunmuyor. Ama bunların intiharı özendirdiği muhakkak! Romalı din bilgini Tertullianus, “Şu oyunları izlemeyin, toplumu şiddete ve kan dökmeye yöneltiyor!” demişti. Sözünü ettiği gladyatör dövüşleriydi. Demek ki 1800 yıldır aynı şey söyleniyor.

– İnsanların doğuştan suça eğilimi olabilir mi?
Bir “suç geni” bulunamadı. Aynı suç işlemiş anne-babadan doğma ikizlerin farklı ortamlarda büyümesi birini suça iter, diğerini itmez. Demek ki çevresel etkenler kalıtımdan daha güçlü!
Şule Çet soruşturmasında bence eksikler var

ŞİDDETTEN ÇOCUKLARI UZAK TUTMAK NEREDEYSE İMKÂNSIZ


– Şiddetin meşrulaştığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu şiddetten çocuklarımızı nasıl uzak tutabiliriz?
Günümüz koşullarında, televizyondaki ve sokaktaki şiddetten çocukları uzak tutmak neredeyse olanaksız. Onlarla daha fazla birlikte olmak, aynı sofrayı paylaşmak, konuşmak, dert dinlemek, eleştirmemek, sevmek gibi “insanca” davranışlar faydalı olabilir. Bir çocuğun, babasının annesine küfrettiğini ya da annenin ağladığını duyması bile onu şiddete yönlendirir.

UYKUMDA BİLE ÇALIŞIYORUM

– Siz günün kaç saati yazıyorsunuz, çiziyorsunuz? Gün kaç saat olsa size yeter?
Sanırım uykumda bile çalışıyorum! Çünkü başucumda defter kalem var, sabah fark ediyorum ki gece boyunca karanlıkta bazı sözcükler yazmış oluyorum… Neden yazdığımı anlamam biraz zaman alsa da işe yarıyor. Kötü tabii, ama bu saatten sonra vazgeçmeye çalışmıyorum doğrusu…

20 YILDIR ‘MASUMİYET PROJESİ’Nİ YÜRÜTÜYORUZ

– Türkiye’de delillerin iyi toplanmaması ve kısa süre sonra imha edilmesi gibi bir sorun var. Bu sizin deyiminizle, “masum mahkûmlar” yaratıyor. Uzun süredir ‘Masumiyet Projesi’ adı altında bir çalışma yürütüyorsunuz. Serbest bırakılan kaç kişi oldu?
Yaklaşık 20 yıldır Masumiyet Projesi’ni yürütüyoruz. Elbette faydamız olanlar oldu. Ama sayı ve kimlik, bizim gizli tuttuğumuz bilgiler. Beni her bayram ve yılbaşında arayanlar olur. Yakınları, çocukları arar. Hayatına dokunduğum kişilerin sayısını hatırlamıyorum bile. Hepsinin kalbinde ve aklında olduğumu bilmek bana huzur verir…

MASUM MAHKÛMLARIN YAŞAM ÖYKÜLERİ

– Hiç cinayet romanı okumuyormuşsunuz. Neden? Sizi kesmiyor mu?
Kesip kesmeme meselesi değil. Suçlu ya da mağdurun psikolojisine fazla yer veriliyor. Oysa bizim işimiz fen bilimleri. Ders olarak “kriminal profilleme” bile anlatırım. Ama dayanağım “duygular” olmaz!

– Peki, sizin okuyacağınız türden bir cinayet romanı yazmayı düşünmediniz mi?
Cinayet romanı değil de yayınevime “masum mahkûmlar”ın gerçek yaşam öykülerini bir araya getirdiğim roman tadında bir kitap yazma sözüm var. Belki okuyup ders çıkaranlar olur.

HER SERİ KATİLİN GEÇMİŞİNDE HAYVANA EZİYET VAR

– Hayvanlara eziyet eden bir çocuğun ileride şiddet eğilimleri olacağını söyleyebilir miyiz?
Evet, kesinlikle! Hayvan öldürenin mutlaka insan öldüreceği söylenemez ama hemen her seri katilin geçmişinde hayvana eziyet var! Kedileri boğma, köpek yavrularını canlı olarak toprağa gömme, civcivlerin boynunu kopartma gibi davranışlar sergileyen çocukların mutlaka profesyonel desteğe ihtiyacı var. Aile umursamazsa bile, bakkalın, kasabın, komşunun dikkatli olması gerekiyor.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ADINA ÇALIŞIYOR

– En son neredeydiniz?
Madagaskar’da. Yakın zamanda Zimbabve’ye gideceğim. Madagaskar’ın fakirliği insanın içini acıtıyor. Rüşvetle mücadele etmeye çalışsalar da henüz pek başarılı değiller. Yaygın biçimde esrar kullanıyorlar ve bunu önleyecek maddi imkânları bulunmuyor.

– O ülkelerde hiç tedirginlik yaşadığınız olmuyor mu?
Birleşmiş Milletler adına misyona gidebilmek için özel bir eğitimden geçmek gerekiyor. Gittiğimiz ülkede karşılaşabileceğimiz tehlikelerde ne yapacağımızı öğreniyoruz. Otelin hangi odasında kalacağımızdan içinde bulunduğumuz aracın kaçırılmasına kadar değişik senaryolarla çalıştırıyorlar. Dolayısıyla tedirgin olmuyoruz, ama çok dikkatli oluyoruz…

Yorum

  1. Muthis doyamadim okumaya.ikunizde sahsnesiniz

  2. Keşke Şule çet davası hakkındaki düşüncelerine biraz daha yer verseydiniz. Soruşturmada eksik olan şeyler ne mesela? Bu eksiklikleri gördüğü halde #suleceticinadalet in hızlı sonuçlanması için gönüllü danışmanlık yapmayı dusundu mu? Bu konudaki en bilgili ismin söyleyeceği şeyler birilerinin ufkunu acabilir dava hızlı sonuclanabilir belki.

Yorum Bırak