‘Otizmli Bireyler İş Gücünde” projesiyle ilgili yorumlarınızı okuyorum, mutluluktan eriyorum, yaşasın siz de benim gibi çok sevmişsiniz!!! Desteklenmeyi hak eden ve diğer şirketlere de yayılması gereken bir proje…
.
Eker Süt Ürünleri ve Tohum Otizm Vakfı’nı yürekten kutluyorum…
.
Dün söz verdiğim gibi bugün projenin ortaya çıkış hikayesini ve işleyiş sürecini, Eker Süt Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Nevra Eker’den dinleyeceğizz.
.
“Fransız ortağımızın üst düzey yöneticilerinden Jean-François’in otizmli bir oğlu var. Babası geleceğiyle ilgili kaygı duyduğu için böyle bir modeli hayata geçiriyor. Biz de çok etkilendik. 4 yıldır Bursa’daki fabrikamızda bu modeli uyguluyoruz. Türkiye’deki çalışan otizmlilerin üçte biri bizim fabrikada” diyor Nevra Eker…
.
Veee “Farklılıklar fark yaratır. Biz başardık, sıra sizde… Siz de şirketlerinizde otizmli bireylere istihdam imkânı verin!” diye tüm kurumlara açık davette bulunuyor..
Bunu çok değerli buluyorum. Bütün şirketlere örnek olmasını diliyorum.
Sen çok yaşa Eker!
Sen çok yaşa Tohum Otizim Vakfı!
Çok çok tebrik ediyorum! Gerçekten büyüksünüz! Öncüsünüz! Çok kıymetli bir şey yapıyorsunuz. 4 yıldır, “Otizmli Bireyler İş Gücünde” adında şahane bir projeyi hayata geçiriyorsunuz. İyi ki davet ettiniz beni. Otizmli gençleri, fabrikada iş başında çalışırken görüp, etkilenmemek mümkün değil. Onları da sizi de alkışlıyorum…
-Çok teşekkürler. İnanılmaz mutlu oluyoruz bunları duyunca. İyi ki geldiniz! En büyük hayalimiz, başka kurumlara da örnek olmak. Olacağımıza da inanıyoruz.
Türkiye’de 1 milyon 900 bin otizmli olduğu düşünülüyor. Ama ne yazık ki sadece 30’u çalışabiliyor. Dehşete düştüm bu rakamı öğrenince! 10’u da sizin fabrikanızda çalışıyor…
-Evet, rakamlar yürek burkucu! Oysa çalışmak, otizmli bireylerin de en doğal hakkı. Biz, herkese “Farklılıklar fark yaratır. Biz başardık, sıra sizde… Siz de şirketlerinizde otizmli bireylere istihdam imkânı verin!” mesajı vermek istiyoruz.
“Otizmli Bireyler İş Gücünde” istihdam modeli nasıl doğdu?
-Biz, yüzde 50 Fransız ortaklı bir şirketiz. Ortağımız Andros. Andros’un üst düzey yöneticilerinden Jean-François’in da otizmli bir oğlu var. Luc’un geleceğiyle ilgili kaygı duyduğu için, çözüm yolu olarak böyle bir çalışma modeli hayata geçiriyor. İlk etapta, 12 otizmli genci istihdam ediyorlar. Bir bakıyorlar, model yürüyor. Tabii ortağımız vizyoner biri olduğu için bunun sürdürülebilir ve çoklanabilir bir model olmasını hedefliyor. Her şeyi de buna uygun planlıyor.
GEREKLİ SABRI, KOŞULLARI VE EĞİTİMİ SAĞLARSANIZ, OLUYOR!
AMA MODELİN HAYATA GEÇEBİLMESİ İÇİN HER 3 OTİZMLİYE, BİR “İŞ KOÇU” GEREKİYOR
Peki n’apıyor?
-Gerekli sabrı, koşulları ve eğitimi sağlarsanız, otizmli bireyler çalışabiliyorlar. Önce bunda anlaşalım. Bu istihdam modeli de gayet başarılı bir şekilde işliyor. Ama modelin hayata geçebilmesi için, her 3 otizmliye, bir “iş koçu” gerekiyor. Mesela bizde 12 otizmli çalışıyor, başlarında 4 iş koçumuz var.
N’apıyor bu iş koçları?
-Otizmli gençlere, iş ortamında destek veriyorlar. Bir tür “kontrolör” gibi. Ama yanlış anlaşılmasın: Otizmli gençler, işleri kendileri yapıyor. Sadece belli kurallara dikkat etmek gerekiyor. Jean-François, sözünü ettiğim bu “iş koçu” desteğini, Fransız hükümetinden alıyor, projenin başlamasını sağlıyor. Yıllardır da bu istihdam modeli, son derece başarılı bir şekilde devam ediyor. Şu anda çoklanması için de yoğun bir şekilde çalışıyor.
Devletin, bu iş koçlarının finansmanını mı sağlaması gerekiyor?
-Evet. Fransa’da böyle. Bizim de Türkiye’de yapmamız gereken bu. O zaman model çok sağlıklı işliyor.
Siz 5 yıl önce Fransa’da, bizzat bu iş modelini yerinde mi ziyaret ettiniz…
-Evet. Giderken de Tohum Otizm Vakfı’yla beraber gittik. Çünkü bir uzman desteği olması şart. Onlar da bu konuda inanılmaz başarılı. Gördüğümüz şeyden çok etkilendik. “Mutlaka bu modeli Türkiye’de de uygulamalıyız!” dedik. Sonra Bursa’da Mustafakemalpaşa’da bulunan fabrikamızı buna göre yapılandırdık. Fabrikada otizmli çalışanlara destek olacak süpervizörümüz, Tohum Otizm Vakfı Özel Eğitim Okulu’nda eğitim aldı. Ve ardından, “Otizmli Bireyler İş Gücünde” iş modelini hayata geçirdik. Önce 2 personelle başladık. Şu anda, 10 otizmli genç, 4 iş koçu ve 1 süpervizörle devam ediyoruz.
Hangi bölümlerde çalışıyor otizmliler?
-9’u iş koçunun desteğiyle, fabrikada paketleme ve ambalaj ayıklama alanlarında görev yapıyorlar. 1’i ise genel merkezde, veri giriş sorumlusu olarak, yöneticisinin koçluğuyla bağımsız çalışıyor. Hepsi ile aile olduk.
Çalışmaya başlayan otizmlilerde neler gözlemlediniz?
-İnanılmaz olumlu şeyler! Bir kere öz güvenleri artıyor. Sosyalleşiyorlar. Hayata katılıyorlar. Hedefleri oluyor. Geleceğe dair planları, hayalleri oluyor. Bizim için çalışmak ne kadar önemliyse, onlar için de öyle. Çalışmayı çok seviyorlar. Akıl almayacak kadar verimli çalışıyorlar. Çalışma hızlarında ve verimliliklerinde, sadece 2021 yılında ortalama yüzde 97’lik bir artış yaşandı.
Aileler de mutludur…
-Hem de nasıl! Ailelerin en büyük endişesi, “Bizden sonra ne olacak?” düşüncesi. Evlatları için kaygı duyuyorlar. Var güçleriyle, gelecekte, kendi ayaklarının üzerinde durabilen bireyler olabilmeleri için uğraşıyorlar! Biz de bunun için uğraşıyoruz.
Peki bu projeyi Türkiye’de hayata geçirirken tereddüt etmediniz mi?
-Etmez miyiz? Hem de çok ettik. “Otizmli gençlere böyle bir şey teklif ettiğimizde, acaba gelip çalışırlar mı?” dedik. “Ailelerin tepkisi ne olur?” dedik. “Peki bizim fabrikamızdaki insanlar nasıl yaklaşır? Yöneticiler müdürler, beyaz yaka, mavi yaka…” Ama zaman içinde tüm bu kaygılarımızın yersiz olduğunu anladık. Size, şu 4 yılda nasıl olumlu geri dönüşler aldığımızı anlatsam, inanamazsanız! Bu projenin içinde yer almak isteyen o kadar çok otizmli genç var ki. Türkiye’nin her yerinden aileler, çocuklarını alıp Bursa’ya taşınmak istiyorlar… O kadar çaresizler ki…
Eğitim süreleri bittiğinde otizmli gençler ne yapıyorlar?
-İşte en acısı o! 23-24 yaşına geldiklerinde, yapılacak hiçbir şey kalmıyor. Bütün gün boncuk ve resim yapamazlar! Bu mesele, ülkemizin kanayan bir yarası! Bu gençlerin, bir işe yaradıklarını görmeye ihtiyaçları var. Sosyalleşmeye ihtiyaçları var. Her birey gibi onların da çalışmaya ve çalışma hayatına katılma hakları var. Ama ülkemizde maalesef bu mümkün olamıyor. O yüzden, uyguladığımız bu çalışma modelinin yaygınlaşmasını istiyoruz. Tamam, böyle bir projenin çok bilinçli bir şekilde koordine edilmesi gerekiyor. Ama önemli olan karar vermek. Karar verdikten sonra her türlü engel aşılabiliyor. Şu anda olabildiğini gördükçe, “niye daha fazlası olmasın” diyoruz? Biz bunu Eker’de yapabildik. Niye başka fabrikalar da yapmasın? Niye bir milyon genç kapalı kapılar ardında, ömürleri boyunca sadece ailelerine bağımlı olarak yaşamak zorunda kalsın?
Ben hala inanamıyorum!!! Nasıl olur da Türkiye’de 1 milyon 900 bin otizmli birey olabiliyor da sadece 30 tanesi çalışıyor… Korkunç bir şey bu!
-Çok haklısınız! Üstelik bu rakam da bir projeksiyon. Yani daha fazla da olabilir. Çünkü hiçbir kayıt, veri yok. Birkaç sebebi var: Bir tanesi, otizm teşhisi aldığınız zaman; bu, gideceğiniz okuldan, çalıştığınız iş yerine kadar bütün hayatınızı etkiliyor. İnsanlar, size farklı gözle bakıyor. Okula almıyorlar, iş vermiyorlar. Dolayısıyla, birçok kişi tanı almadan hayatına devam ediyor. Topluma karışıyor, çalışabiliyor veya çalışamıyor. Oysa, eğer gerekli koşulları sağlayabiliyorsak, otizmlileri çalıştırabilmek mümkün. Biz de bu istihdam modeliyle, en temelde, otizmli gençlerin, iş hayatına katılabileceklerini göstermeye çalışıyoruz. Verimli çalışabileceklerini ve aslında iş yerlerine, eğer “iş koçu” devlet tarafından karşılanırsa, herhangi bir yükleri olmayacaklarını ispatlamaya çalışıyoruz. Üstelik otizmli gençlerimizin hepsi, diğer çalışanlarımızla aynı verimlilikle çalışıyor. Hatta daha bile fazla!