Sevgilisini ormana kaldırtıp dövdüren biri, ‘devlet görevlisi’ olabilir mi? Kırklareli Valisi neden hâlâ görevde?


Dün Meltem Özkalfa’yla konuştum.
Biliyorsunuzdur hikâyeyi.
Sağır sultan duydu, ben yine de özetleyeyim.
Orhan Çiftçi denilen zat, Mudanya Kaymakamı. Evli ve çocukları var. Meltem Özkalfa da, belediye özel kaleminde çalışan hayat dolu bekâr bir memur.
Bir şekilde tanışıyorlar.
Orhan Çiftçi, belli ki genç kadını beğeniyor, arıyor, ediyor, telefon sohbetleri başlıyor. Özkalfa da adamın ilgisinden hoşlanıyor. Kaymakam, “Beni evine çaya davet etmeyecek misin?” filan diyor. Ve sonunda kafasına kasket takarak, boynuna atkı dolayarak eve geliyor.
O eve iki kere geliyor.
Birlikte görünemeyecekleri için araba yolculukları yapıyorlar.
Bol miktarda telefon sohbetleri var.
Orhan Çiftçi daha sonra her şeyi inkâr ediyor, evli olduğu için, “İftira bu, komplo bu, ilişkimiz yoktu!” diyor. Ama Meltem Özkalfa’yla 5 dakika konuşan herkes, o anlattığı ayrıntılardan hemen ilişkileri olduğunu anlar.
Benim için buraya kadar haber değeri yok.
İnsanların ilişkileri olur, biriyle evliyken başka birileriyle aşk da yaşayabilirler. İdeali bu değil ama oluyor. Orijinal ya da ilginç bir tarafı yok, sıradan bir gönül hikâyesi.
Benim anladığım, kaymakam bir süre sonra bu ilişkiden tüymek istemiş.
Ama Meltem Özkalfa istememiş.

Kaymakamın her gün onu aramasını istemiş. Yani, ‘sen benimle birlikte oldun, yok öyle ben seni artık istemiyorum, aramayacağım’ muhabbeti…
Bu durum da, belli ki kaymakamın canını sıkmış.
Dediğim gibi buraya kadarı, evli bir adamın sıradan bir kaçamak hikâyesi.
Ama bundan sonrası fena!!!
Olacak şey değil.
Basbayağı magandalık.
Kadına şiddetin dik alakası.
Resmen rezalet!
Üstelik görüntülerle de sabit.
Muhtemelen kaymakam, kendisine kafa tutan Meltem Özkalfa’nın kulağını bükmek için, korkutmak için, yıldırmak için, kısacası onu cezalandırmak için bir takım insanları görevlendiriyor.
Nasıl buluştuklarının ifadesi de var, arabayla geliyorlar, 4 erkek, bir kadın, aralarında kaymakamın kendisi de var…
Meltem Özkalfaya’ya otoparkta yumruk atıyorlar, onu arabaya sokup ormana götürüyorlar, dövüyorlar, tehdit ediyorlar, yani inanılacak gibi değil…
Feci şiddet uyguluyorlar.

İki saat kilitli tutuyorlar, darp ediyorlar, “Öldürürüz nehre atarız” diyorlar.
Sonra, “Bir şartla seni salıveririz” diyor kaymakam:
“Ayakkabıların altını öpersen…”
Kadın da öpüyor.
Ağzı burnu kan içinde oradan ayrılıyor ve sonra hastaneye gidip darp raporu alıyor.
Fakat Meltem Özkalfa dişli çıkıyor, yılmıyor.
Olay, adalete intikal ediyor.
İçişleri Bakanlığı soruşturma başlatıyor.
“Soruşturma devam ediyor, tamamlanınca size haber vereceğiz” diyorlar.
Meğer 2017 Aralık’ta kapatmışlar dosyayı. Meltem Özkalfa da bunu üzerine olayı basına veriyor.
Olan biteni gazeteler yazınca, vali, açıklama yapıyor. Ama açıklamada, “Böyle bir olay olmadı. Ben onu dövdürtmedim” demiyor, diyemiyor.
Görüntülere hiç değinmiyor.
Gazetecilerin soru sormasına da izin veriyor.
İftira, komplo, itibar suikastı, kumpas gibi bir değeri olmayan boş lafların ardına sığınıyor.
Ama ortada görüntüler var ve bir tanık var, Meltem Özkalfa’yı dövmekle suçlananlardan biri de içeride, diğerleri de denetimli olarak serbest durumda.
Bu sözünü ettiğim gelişmelerden bu yana kaymakamla ilgili elde var sıfır, hiçbir gelişme yok!
Ama pardon, artık kaymakam değil vali!
Bir de ödüllendirildi, vali yapıldı!
Hâlâ ne İçişleri Bakanlığı’nın açtığı soruşturmadan bir ses var ne de başka bir şey!
Ortada ciddi bir iddia var, tutanak var, deliller var, raporlar var, tanık var…
Nasıl olur da hiçbir hareket olmaz?
Bir devlet görevlisinin, birtakım adamlar tutarak bir kadını ormana kaldırması, şiddet uygulaması, olacak şey mi? Bu nasıl kabul edilebilir?
Böyle bir insan, vali olmaya nasıl devam edebilir?
Devlet gücünden yararlanarak bir kadını dövdürmek olacak şey midir? Her şeyi geçtim, insanlığa sığar mı? Bir de kadına özür diletip, ayakkabılarının altını öptürmüş!
El insaf!
Ben de şimdi size soruyorum…
Bu adam hâlâ nasıl valilik yapabiliyor?

BAŞIMA GELENLER İNSANLIK DIŞI!

Sevgilisini ormana kaldırtıp dövdüren biri, ‘devlet görevlisi’ olabilir mi Kırklareli Valisi neden hâlâ görevde
Teybimi kaptım, Meltem Özkalfa’ya sordum…

– Dava ne durumda?
Hâlâ soruşturma aşamasında. Gerekli araştırma yapılıp deliller toplandıktan sonra iddianame hazırlanıp mahkemeye sunulacak. Başıma gelenler insanlık dışı. Sonuna kadar mücadele edeceğim…

– Beklentiniz nedir?
Şüpheliler hakkında, ‘tasarlayarak kasten yaralama’, ‘cebir’, ‘tehdit’, ‘hile yoluyla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘insan onur ve haysiyetine yakışmayan davranışlarda bulunma’ suçlarından kamu davası açılması! Bu davada işlenen suçlar, birden fazla kişi tarafından ve birlikte uygulandı. O yüzden de TCK’nın 220. maddesi kapsamında, ‘suç işleme amacıyla örgüt kurmaktan’ yargılanmalarını bekliyoruz.

HAKLI MÜCADELEMDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİM!

– Orhan Çiftçi olay tarihinde kaymakamdı şimdi de vali statüsünde…
Evet. O yüzden de hakkındaki dosya, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülüyor. İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma izni verdiğine dair bir belge henüz elimize ulaşmadı. Olayda azmettirmekten şüpheli vali hakkında soruşturma izni verilmesi ve HTS kayıtlarının toplanmasından sonra dava açılacak…

– Siz, olayı basına vermeseydiniz üstü kapatılacak mıydı?
Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Olayın ertesi günü, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyette bulundum. Hastane raporları, kamera görüntüleri ve görgü tanığının beyanları üzerine soruşturma başlatıldı. O soruşturmada sadece Orhan Çiftçi’nin adı vardı. Diğer şüpheliler ‘faili meçhul’ olarak geçiyordu. Orhan Çiftçi, olay tarihinde kaymakam olduğu için soruşturma dosyası, yetkisizlikle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Olay medyada ele alındıktan sonra Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma yürütüldü ve o ‘faili meçhul’ denilen şüpheliler bulunmaya başladı…

– Şüphelilerden biri şu anda tutuklu…
Evet. Diğeri adli kontrol şartı ile serbest.

– Peki, şu anda ne bekleniyor?
Şüphelilerin ve benim telefonlarıma ait HTS kayıtlarının gelmesi bekleniyor. Bu kayıtlar geldiğinde dosya içerisindeki delillerin büyük kısmı toplanmış olacak. Orhan Çiftçi ile birlikte bana karşı suç işleyen şüphelilerden biri, olay günü bir araya geldiklerini kabul ediyor ki zaten bu konuda elimizde kamera görüntüleri de var. Tutuklu bulunan şüpheli ise hiçbir şekilde olaydan haberi olmadığını iddia ediyor.

– HTS kayıtları nedir?
Tüm telefonların olay saatinde aynı yerde olduğunu tespit eden kayıtlar. O zaman benim anlattıklarımın gerçek, şüphelilerin beyanlarının gerçeğe aykırı olduğu anlaşılacak… Sabırla bekliyorum. Onurum ayaklar altına alındı, haklı mücadelemden asla vazgeçmeyeceğim!

Yorum Bırak