Sadece Hatay’da değil, Adıyaman, Maraş ve depremden çok etkilenmiş olan diğer şehirlerde de İçecek su yok!

Depremin üzerinden 28 gün geçti. Bu süreçte, Türkiye’nin dört bir yanından bölgeye binlerce tır yardım kolileri gönderildi, milyarlaca lira bağış toplandı. Ancak son üç gündür, Hatay başta olmak üzere, depremden çok etkilenmiş olan diğer şehirlerden de su feryadı yükseliyor!
.
Ben de durumu, ilk günden beri deprem bölgesinde yardımları organize eden STK’lardan biri olan İhtiyaç Haritası’na sordum. Yönetim Kurulu Üyesi Esra Arslan, yardımlarla ilgili gözlem ve tecrübelerini paylaştı.
.
Özellikle yardımların kademeli ama sürekli olması gerektiğinin altını çiziyor Esra. Çünkü yaraları sarmak için önümüzde uzun bir süreç var. Ve desteklerin mutlaka sahadaki STK’larla koordineli bir şekilde bölgeye ulaşması gerektiğini belirtıyor.
.

Hatay’da acil su ihtiyacından söz ediliyor. Büyükşehir belediyesi, şebeke suyundaki inceleme tamamlanana kadar, şebeke suyunun kullanılmaması uyarısında bulundu. Herkes, tabii haklı olarak, su feryadında…
-Doğru. Ama sadece Hatay değil, Adıyaman, Maraş ve depremden çok etkilenmiş olan bütün şehirler, ne yazık ki aynı durumda. Üstelik sadece su değil. Böyle bir açıklama yapıldığı için su ön plana çıktı. Ama bunun yanında, gıda, su olmadığından insanlar yıkanamadıkları için hijyen kitleri ve iç çamaşırı da çok ciddi bir ihtiyaç bölgede. Yani “Sadece su ihtiyaç!” gibi bir yanılgıya düşülmemesi gerekiyor. Belli bir barınma sistemine geçilinceye kadar temel malzemelere hala ihtiyaç var.

İHTİYAÇ HARİTASI OLARAK, İLK GÜNDEN BERİ SAHADA, HEM YARDIMLARIN İHTİYAÇ SAHİPLERİNE ULAŞTIRILMASI HEM DE DEPOLARA GELEN DESTEKLERİN DÜZGÜN ORGANİZE EDİLMESİ KONUSUNDA OPERASYON YÜRÜTÜYORUZ

İhtiyaç Haritası olarak siz, su ve diğer temel ihtiyaçlar konusunda neler yapıyorsunuz?
-Biz, ilk günden beri sahada yardımların, hem ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması hem de depolara gelen desteklerin düzgün organize edilmesi ve ihtiyaç sahiplerine çıkması konusunda operasyon yürütüyoruz. Aynı zamanda teknik altyapımızı da kullanarak, bir WhatsApp hattıyla öncelikle Adıyaman ve Hatay üzerinden gelen ihtiyaçları toplayıp, depolara iletiyoruz. Gün içinde de bu depolarda, destek kutularının hazırlanıp, ihtiyaç sahipleriyle buluşmasını sağlıyoruz. Şu anda ortaya çıkan su ihtiyacıyla ilgili de hemen tüm networkümüzle iletişime geçtik.

SU DA DİĞER TÜM YARDIMLAR GİBİ UZUN SÜRELİ BİR İHTİYAÇ

Elimizden geldiğince, su firmalarına ve su gönderebilecek şirketlere, destek çağrısında bulunduk. Çoğu da buna olumlu cevap verdi. Ama bunun uzun süreli bir ihtiyaç olduğunu bildiğimiz için bir yandan da fon başvurularına yöneldik. Turkish Philanthropy Funds (TPF), İhtiyaç Haritası’na, bölgeye 5 ay devamlı su gönderme konusunda söz verdi.

MAALESEF SAHADA BÜYÜK BİR YOKLUK SÖZ KONUSU! İNSANLARIN SUSUZ VE GIDASIZ YAŞAYAMAYACAĞI BİR GERÇEK

Bütün temel ihtiyaçlar bir tarafa… Ama içecek su olmadan nasıl yaşar insanlar?
-Tabii ki yaşayamaz! İnsanların susuz ve gıdasız yaşayamayacağı bir gerçek ama insanların, insani değerlerden ayrı yaşayamayacağı da bir gerçek. Düzgün yaşam koşulları olmadan, hayat çok zor. Şu anda maalesef sahada büyük bir yokluk söz konusu.


BİZ, İHTİYAÇ HARİTASI OLARAK, HER AFETTE OLDUĞU GİBİ ASLINDA SİSTEM KURMAK VE BUNU SÜRDÜREBİLİR KILMAK İÇİN SAHADAYIZ. O YÜZDEN MUTLAKA STK’LARA KULAK VERİLMELİ

İlk etapta TIR’larla, kamyonlarla fazla fazla gelen yardımlara ne oldu? Hazır sular geliyordu mesela… Üstünden zaman geçtikçe, desteklerin miktarı azalıyor mu?
-Evet azalıyor. Neden? Çünkü biz o duygusal yükseklikle bir anda elimizdeki her imkanı kullanıyoruz. Bir de bir şeyler yapma, destek olma güdümüz ağır basıyor. Ki bu, iyi bir şey. Değerli bir şey. Ama daha değerli olan, destekleri zamana yaymak. Evet firmalar, ihtiyaçları göndermeli, göndermeye devam da ediyorlar. Herkes elinden geleni yapıyor. Ama firmaların bu desteği ne kadar uzun süre yapabileceği konusu var. Bütün bu dayanışma, bir sisteme sokulmalı. Biz, her afette olduğu gibi aslında sistem kurmak ve bunu sürdürebilir kılmak için sahadayız. O yüzden STK’lara kulak verilmeli. Herkes bir araya geliyor, su TIR’ları göndermeye çalışıyor. Eğer destekler, bir sistem ve sahayla koordineli bir şekilde yapılıyorsa büyük bir fark yaratıyor.

Bireysel yardım yapmak isteyen ne yapacak? Kurumsal destek yapmak isteyen ne yapacak? Ne öneriyorsunuz?
-Herkesin bir şey yapmak istediğini biliyoruz. Ancak bunu toplu ve sahayla organize bir şekilde yapmak, çok değerli.

Nasıl yapacaklar?

-İhtiyaç Haritası ya da sahada olan diğer STK’lara kulak verilmeli. Şu anda Afet Platformu’na üye olan pek çok STK var sahada. Hepsi ihtiyaç sahibi depremzedelere destek olmak için canla başla çalışıyor. Hepimizin, Afet Platformu ya da kendi sosyal medyalarımız aracılığıyla yaptığımız sosyal çağrılar var. Bu çağrılara kulak verilmesi çok değerli. Çünkü o zaman gerçekten neye ihtiyaç olduğunu bilip, ona göre hareket edilebilecek. Mesela ilk günlerde gönderilen giysiler, aslında insanlar konteyner kentlere ve yaşam alanlarına yerleştiklerinde, büyük değer kazanacak. Çünkü o insanların, konteynerlerin içinde, o eşyalara ihtiyacı olacak. Bunları zamanına göre göndermek, oralarda hayat kurmaya destek olacak. Sahadan gelen yönlendirmelere göre hareket edilmesi ve adım atılması çok önemli. Önümüzde uzun bir yol var. Oralarda yeniden hayatlar kurulacak, o şehirler yeniden yapılanacak. Mesela; su ihtiyacı var dendiğinde, ilk gün 10 TIR’ın yola çıkması yerine, ilk gün 5, sonraki gün 5 ve sonraki gün yine TIR’ların yola çıkması gerekiyor. Sayılar afaki tabi. Ben desteklerin sürdürülebilir olması gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Desteklerin, kademeli ama sürekli olarak sahaya intikal etmesi çok önemli. Bu, oradaki hayatı daha sürdürülebilir kılacaktır.

İNSANLAR, YERELDEKİ İŞLETMELERLE İLETİŞİME GEÇİP, ARALARINDA TOPLADIKLARI DESTEKLERLE
ORALARDAN ALIRLARSA HEM BÖLGEYE DAHA HIZLI ULAŞTIRABİLİRLER HEM DE ORADAKİ YEREL İŞLETMELERE DESTEK VERMİŞ OLURLAR

Desteklerin kademeli ama sürekli olması gerektiğinin altını çiziyorsun. Başka?
-Bir de yerelin desteklenmesi çok önemli. Mesela sudan söz ediyorsak, ihtiyacın yerelden tedarik edilmesi, esnaf için hayati önem taşıyor. Neden dersen? Paylaşım ekonomisi böyle afet zamanlarında, yerel işletmeleri olumsuz yönde etkiliyor. O yüzden de böyle afetlerde, bizim yaptığımız, hemen yerel bir tedarik zinciri oluşturmak. Ayakta kalan ve çalışmaya devam edebilen yerel işletmelerle iletişim halinde olup, sahada ne ihtiyaç varsa onlardan tedarik ederek, depolara ve oradan da ihtiyaç sahiplerine yönlendirmek. Özellikle de bireysel desteklerden söz ediyorum. İnsanlar aralarında topladıkları desteklerle, yereldeki işletmelerle iletişime geçip, oralardan alırlarsa hem bölgeye daha hızlı ulaştırabilirler hem de oradaki yerel işletmelere destek vermiş olurlar. İhtiyaç Haritası Sosyal Pazaryeri uygulamamızı, deprem bölgelerinde kullanılmak üzere güncelliyoruz. Destek olmak isteyenlerin, yerel tedarikçilerden satın alım yapmasına sadece şimdi değil, uzun dönemde de aracı olacağız.

İHTİYAÇ HARİTASI OLARAK, İLK GÜNDEN BERİ SAHADAYIZ

Ne tür zorluklar yaşıyorsunuz? En çok hangi konuda işe yaradınız? En çok hangi konuda zayıf kaldınız?
-İhtiyaç Haritası olarak biz, ilk günden beri sahadayız. Afet bölgelerine, anında intikal edebildik. Adana’da bir ekip vardı. Aynı anda, İstanbul’dan, Ankara’dan ve İzmir’den de birer ekip sahaya gitti. İlk günün akşamında ulaşabildiler. Sahada olmak zor. Yüz yüze gelinen o acıyı, yıkılmışlığı kaldırmak hakikaten kolay değil. Gönüller için de aynı şey geçerli. İnsanın psikolojisinin, stabilite’sinin, fiziki gücünün yerinde olması lazım. “Sahaya gidip, bir şeyler yapayım” derken, aslında biraz bunlara da dikkat etmek gerekiyor. Dolayısıyla dönüşümlü çalışmak, ekipleri ara ara biraz dinlendirmek gerekiyor. Biz de öyle yapıyoruz.

BİR YIĞILMA HALİNDE DEĞİL DE UZUN SÜRELİ NELER YAPMAK LAZIM, ONA ODAKLANARAK HAREKET ETMEK VE BUNUN İÇİN ÇALIŞMAK ÇOK ÖNEMLİ

Bizim en kuvvetli olduğumuz konu, organizasyon ve koordinasyon yeteneğimiz. Zaten İhtiyaç Haritası, destekçi ve destek olmak isteyeni, ihtiyaç sahibiyle buluşturan online bir platform olduğu için bu reflekslerimiz çok gelişmiş durumda. Bunu sahaya taşımak da zor olmuyor. Üstelik biz bunu sadece destekçi ve ihtiyaç sahibi arasında yapmıyoruz. Aynı zamanda orada koordine olmaya çalışan STK’lar, kurumlar ve ihtiyaç sahipleri arasında da yapabiliyoruz. Desteklerin, koordineli çıkması konusunda da sahada etkin bir rol oynuyoruz. Biz, başından beri birlikteliğin gücüne inanan bir oluşum olduk. Birlikte hareket etmenin, birlikte fark yaratmanın gücüne inandık. Herhangi bir konuda, elden gelenin yetmediği noktalarda, zayıf kalmaktan söz edebiliriz. Bugüne kadar pek çok afette etkin roller üstlendik. Elazığ’da, İzmir’de, orman yangınlarında, sellerde… Elimizden geleni yaptık. Ama hep tek şehirdi söz konusu olan. Şu anda 10-11 şehirden söz ediyoruz. Dolayısıyla ülke olarak eksik kaldığımız birçok şey oldu tabii ki. Yetemediğimiz. Nedeni, biraz da yıkımın derecesiyle alakalı. Bir şehre ancak yeterken, 11 şehre birden yetmeye çalışmak, hiç kimse için kolay değil. O yüzden burada eksikliklere değil, yapabileceğimiz şeylere odaklanmak çok önemli. Hakikaten şunu söylemek istiyorum: Bir yığılma halinde değil de uzun süreli neler yapmak lazım, ona odaklanarak hareket etmek ve bunun için çalışmak çok önemli.

1 SENE ÇOK İYİMSER OLUR, HERHALDE ORTALAMA 2-3 SENEYİ BULACAKTIR DİYE DÜŞÜNÜYORUZ

Bölge, bir yılda ayağa kalkar mı, siz ne öngörüyorsunuz?
-Gölcük Depremi’nde, 4-5 sene konteynerde kalan vatandaşlar varmış. Şu andaki yıkıma bakarsak, 2-3 sene gibi bir ortalamayla insanların konteynerlerde kalabilme ihtimalleri var. Dolayısıyla 1 sene çok iyimser olur, hatta 1 ayın da geçtiğini düşünürsek… Herhalde ortalama 2-3 seneyi bulacaktır diye düşünüyoruz.

HERKES BİR UCUNDAN TUTACAK… BİRİ EĞİTİMLE İLGİLİ FAALİYETLERİ YÜRÜTÜRKEN, DİĞERİ SPOR, ÖTEKİ PSİKOSOSYAL DESTEK ALANINI ÜSTLENECEK VE HEP BERABER BURALARI YENİDEN HAYATA GEÇİRECEĞİZ!

Bu röportajı okuyanlar, bireysel veya kurumsal olarak ne yaparlarsa sürdürülebilir olur?
-Birçok kurum, aslında şu anda uzun dönemde fayda yaratmak adına projelendirme ve “Neler yapabilirim?” aşamasına geçti. Biz kurumsal toplantılarda da elimizden geldiğince uzun dönemli projeler üzerine konuşuyoruz. Yaşam alanları üzerinde duruyoruz. O alanlarda yaşayacak insanların sadece barınmaları değil, sosyallikleri, psikolojileri, iyi olma halleri de çok önemli olacak. Dolayısıyla buna imkan verecek yaşam alanları yaratmak, her şeyden önemli. Bunu tek başına bir kurumun desteklemesi, tek bir STK’nın yapabilmesi zaten mümkün değil. El birliğiyle olması gerekiyor. Herkes bir ucundan tutacak. Biri eğitimle ilgili faaliyetleri yürütürken, diğeri spor, öteki psikososyal destek alanını üstlenecek. Ve hep beraber, buraları hayata geçireceğiz. Biz hep bu şekilde yaklaşıyor ve yol alıyoruz. Çok uzun bir süreç var önümüzde. Ve evet, kesinlikle daha fazla desteğe ihtiyacımız olacak.

NAKDİ VE AYNİ KAYNAKLARIN DOĞRU KANALLARLA BULUŞMASI, DESTEKLERİN İHTİYAÇ SAHİPLERİNE ULAŞMASI AÇISINDAN EN ELZEM KONU

Onun dışında toplanan destekleri, sahada görev alan sivil toplum örgütleriyle paylaşmak her zaman daha anlamlı. Çünkü nakdi ve ayni kaynakların, doğru kanallarla buluşması, desteklerin ihtiyaç sahiplerine ulaşması açısından en elzem konu.

İLK DEFA KOLAY KOLAY UNUTULMAYACAK! UNUTULMAYA KALKILIRSA DA BİRİLERİ UNUTTURMAYACAK

İlgi başka bir tarafa kayıyor gibi hissediyor musunuz?
-Destekler konusunda hissediyoruz. Bu, gündem kaymasından mıdır yoksa çok uzun süre olduğundan mıdır, imkanların azalmasından mıdır? Bilemiyorum… Ama ben şuna inanıyorum: Hakikaten ilk defa kolay kolay unutulmayacak! Çünkü ortada bir gerçek var. 3 Hollanda büyüklüğü mü dersin, 3 Belçika büyüklü mü dersin… Çok ciddi ve büyük bir yıkım var. Dolayısıyla -eskiden de unutulmamalıydı- ama bu sefer unutmak mümkün olmayacak! Sanırım unutulmaya kalkılırsa da birileri unutturmayacak. Ben buna da güveniyorum. Biz en azından, oralarda yeniden hayatın yeşerdiğini görene kadar destek olmaya ve destek çağırmaya devam edeceğiz.

KAYNAKLARIN NEREYE HARCANDIĞINI SORMAK ÇOK HAKLI BİR TALEP!

Türkiye’nin dört bir yanından bölgeye binlerce tır yardım kolileri gönderildi, hem devlet kurumlarına hem STK’lara milyarlaca lira bağış yapıldı. Peki neden hala bölgede su yok? İnsan elinde olmadan merak ediyor, bu paralar nereye harcandı?
STK kimliğim yanında bir vatandaş olarak, toplanan tüm yardımlarla nasıl aksiyon alındığı konusunda şeffaflığın ve bilgi akışının her kurum ve organizasyon için geliştirilmesi gereken önemli bir nokta olduğuna inanıyorum. Kaynakların doğru şekilde desteğe dönüştüğünü öğrenmek istemek çok haklı bir talep!
Biz İhtiyaç Haritası olarak, bölgelerde yenilenme ve kalkınma üzerine çalışacağımız iki ofis, üç şehirde yaşam alanı, iş alanları, çocuklar için de yine üç alan kurma aşamasındayız. Yerel yönetimler ve ticaret odaları ile koordineli olarak bu alanda destek vermeye ve sistem kurmaya devam edeceğiz. Gönüllü mimarlar ve şirketlerle oluşan bir imece ağı ile tüm bu çalışmaları yürütüyoruz.

Yorum Bırak