Ortada bir “suç” yok, “suç” yaratılmak istenmiş… Bu çok açık!


Ve bi Melis Alphan röportajıyla karşınızdayım. Lütfen dikkatlice okuyun. Melis de yanında olduğumuzu, onu sonuna kadar desteklediğimizi bilsin.

Mutlaka haberiniz vardır. Hakkında, örgüt propagandası yaptığı iddiasıyla dava açıldı, Melis’e!

6 yıl önceki bir Instagram paylaşımı yüzünden terör propagandası yapmakla suçlanıyor! 7,5 yıla yakın hapis istemiyle yargılanacak.

Gerçekten, inanılır gibi değil! Hepimiz onun yanında yer almalıyız. Çünkü tabii ki ortada ‘suç’ filan yok, ‘suç’ yaratılmaya çalışılıyor. Pek çok gazeteciye yapıldığı gibi…

Bu neden önemli? Çünkü bugün Melis’e, yarın size… Gazeteci filan olmanız da gerekmiyor. Siyasi konjonktüre göre, samanlıkta iğne arar misali, hepimiz, her an, herhangi bir paylaşımımızdan dolayı yargılanabiliriz.

Sizi Melis’le baş başa bırakıyorum…

Melis’ciğim, çok çok geçmiş olsun. Hakkında örgüt propagandası yaptığın iddiasıyla dava açıldı. Gerçekten inanılır gibi değil. Sen nasıl karşıladın?
-Öfkelendim. Adliye’de Basın Suçları Bürosu’nda, dosyayı önüme koyduklarında, neyle suçlandığımı görünce sadece öfkelendim. Bir öfke patlaması yaşamadım tabii ki ama bu mesnetsiz suçlamaya, içten içe çok öfkelendim. Çünkü ortada bir suç yok, sadece bir suç yaratılmak istenmiş. Bu çok açık…

SAÇMALIĞIN DİK ÂLÂSI

Senin suçlandığın madde ne?
-Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2 maddesi. Devletin, terörle mücadelesi kapsamında yargılanacağım yani. Beni bulmaları da 6 yıl sürmüş! Bu madde, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Cezanın yarı oranında artırılıp, en üst hadden verilmesi halinde 7,5 yılı buluyor. Evet tabii ki, saçmalığın dik alası! 6 yıl önce, herkesin türevlerini paylaştığı bir fotoğrafı paylaştığım için, hakkımda hazırlanan iddianamede, “silahlı terör örgütünü destekler mahiyette paylaşımlarda bulunmak ve terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren ve bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapmak suretiyle atılı suçu işlediğim” ifade ediliyor. Olacak şey değil. Ben de bir yandan öfkelenirken, bir yandan da gülüyorum.

Çok açık ki bu, basına karşı susturma, sindirme kampanyasının bir parçası…. Sen, öyle mi olduğunu söylüyorsun?
-Elbette! Benim başıma gelen, pek çok gazetecinin başına geliyor. Ben tek değilim yani. Çok sayıda meslektaşım, benzer temelsiz suçlamalarla gözaltına alınıyor, bomboş iddianamelerle cezaevine konuluyor. Ben yine iyi durumdayım. Beni nazikçe karakola davet ettiler, sonra Savcılığa gidip ifademi verdim ve evime döndüm. Birçok gazeteci doğrudan gözaltına alınıyor, suçsuz olmalarına rağmen tutuklu yargılanıyorlar. Ve çoğunun ismini kamuoyu bilmiyor bile. Benim hakkımda açılan davayla hem kamuoyu hem de muhalefet partileri yakından ilgilendi. Teşekkür ediyorum. Ama onlardan sadece kamuoyunun yakından tanıdığı değil, tüm gazeteciler için seslerini yükseltmelerini rica ediyorum.

TÜRKİYE DÜNYANIN EN BÜYÜK GAZETECİ HAPİSHANELERİ‘NDEN BİRİ OLARAK ANILIYOR

Basın özgürlüğünün derinden yara aldığı ülkemizde, ne yazık ki 80’e yakın gazeteci cezaevinde. Türkiye, ‘Dünyanın en büyük gazeteci hapishanelerinden biri’ olarak anılıyor. Gazeteciler, keyfi olarak gözaltına alınıyor ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle, uzun süre cezaevlerinde tutulmaya devam ediliyor. Gazetecilik, terörle ilişkilendirilmeye çalışılıp, gazetecilere de terörist muamelesi yapılıyor.

KEYFİ ŞEKİLDE YARGILANDIĞIM ORTADA KORKMUYOR DEĞİLİM. EĞER BU SAÇMA DAVA AÇILDIYSA, SONUNDA YİNE HUKUKSUZ BİR KARAR ÇIKABİLİR

Korkuyor musun?
-Korkmuyor değilim. Hukukun ayaklar altına alındığı bir yerde, bence hepimiz korkmalıyız! Keyfi şekilde yargılandığım ortada. Eğer bu saçma dava açıldıysa, sonunda yine hukuksuz bir karar çıkabilir. Hiç ihtimal vermiyorum ama velev ki hapis cezası çıktı… Normal şartlarda mümkün değil ama “Hayatta olmaz” da diyemiyorum.

Şu anda pek çok hak savunucusu ve gazeteci işlemedikleri suçlardan cezaevinde. Dolayısıyla benim de başıma gelebilir. Bu da insanı elbette korkutur. Kim ister ki hapis yatmak? ama işte, insan bu ülkede, korkuyla yaşamayı da öğreniyor… 

2 Mart 2015’teki Nevruz söz konusu olan…
-Evet. Bu izinli Nevruz’a, 1 milyondan fazla kişi katılmış, Abdullah Öcalan’ın mesajı, Kürtçe olarak meydanda okunmuş ve hem bu hem de kutlamalar ulusal kanallardan canlı yayınlanmıştı. Son 30 yılda, barışçıl çözüme en çok yaklaşılan, barış müzakerelerinin devlet tarafından gerçekleştirildiği bir zaman diliminden söz ediyoruz.

6 YIL SONRA ÖRGÜT PROPAGANDASI YAPMAKLA SUÇLANIYORUM

Sen, orada mıydın?
-Hayır. Milyonlarca insan gibi kutlamaları televizyondan izliyordum. Sosyal medya, alandan fotoğraflarla dolup taşmıştı. Ben de o fotoğraflardan birini rastgele seçip, altına, ‘Nevruz kutlu olsun!’ diye yazıp Instagram hesabımda paylaşmıştım. Üzerinden 6 yıl geçtikten sonra, bu paylaşımı, o günkü bağlamından koparıp, bugüne taşımak ve bunun üzerinden beni örgüt propagandası yapmakla suçlamak abesle iştigal! Herkes de bunun farkında.

ERTESİ GÜN TÜM GAZETELER NEVRUZ ALANINDAN FOTOĞRAFLARI, 9 SÜTUNA AÇMIŞTI!

Hakkımda açılan davanın ve beni terörle ilişkilendirmeye çalışmanın saçmalığı da burada! Benim şu anda, terör propagandası yaptığım iddiasıyla yargılandığım fotoğrafın türevleri bütün medyada yer bulmuş; milyonlarca kişi tarafından paylaşılmıştı. Dolayısıyla eğer ben bir suç işlediysem, şu durumda devlet mensupları, yüzlerce iktidar yanlısı gazeteci ve milyonlarca insan da suç işlemiş oluyorlar!

Durumun böyle olmadığı ve kimsenin suç işlemediği açık. Bu davanın hukukla bir ilgisi olmadığı da açık! Herhalde yazdıklarımdan rahatsız oldular ve sosyal medya hesaplarımın taranması sonucunda da ancak 6 yıl önceki bu paylaşımımı bulabildiler ve beni bununla ilgili yargılayarak susturabileceklerini düşünüyorlar.

İZİNLİ BİR KUTLAMADAN BİR KARE FOTOĞRAF PAYLAŞMIŞIM… ALLAH AŞKINA, NEYİN PROPAGANDASINI YAPIYOR OLABİLİRİM?

Gerçekten bu kadar mesnetsiz bir suçlama olabilir mi? İddia edilen suç, ucundan örgüt bayrağının görünmüş olması mı? Senin onu oraya dikmiş olman mümkün mü? Böylesine manasız bir şey; bir insanı, örgüt propagandasıyla itham etmeye yeterli midir?
-Elbette değil! Söz konusu olamaz! Zaten, bu izinli bir kutlamaydı ve o alandaki herkes izinliydi. Ben o fotoğrafı paylaşırken, bayrakların farkında bile değildim. Zaten o bayrakların görünmediği bir fotoğraf olduğunu da sanmıyorum çünkü bütün alan, onlarla doluydu. Ben, izinli bir kutlamadan bir kare fotoğraf paylaşmışım… Allah aşkına, neyin propagandasını yapıyor olabilirim?

GAZETECİLER VE GAZETECİLİK FAALİYETİ TERÖRLE İLİŞKİLENDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR!

O dönem, ülkede başka rüzgarlar esiyordu. Başbakan yardımcısı bile, “Bu Nevruz, önemli bir kilometre taşı olacaktır!” diyordu. Şimdi aradan 6 yıl geçtikten sonra, akıl var mantık var, nasıl olur da suç unsuru olabilir?
-Olamaz, ortada bir suç yok! Olan şu: Gazeteciler ve gazetecilik faaliyeti, terörle ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Gazetecilere de terörist muamelesi yapılıyor. Haberleri “örgüt propagandası” diye nitelenerek, gazeteciler cezalandırılmaya çalışılıyor. Bana yapılmak istenen de bu.

Bu ülkedeki günah keçisi ilan edilenlerden biri olduğunu mu düşünüyorsun?
-Son dönemde, özellikle hak savunucularına ve hak ihlallerini kamuoyuna taşıyan gazetecilere yönelik bir sindirme çabası var. Ben de ağırlıklı olarak kadınlara, çocuklara, ekolojiye yönelik hak ihlallerini haberleştirdiğim, sosyal medya kanallarında yaygınlaştırdığım için, bundan payımı almış olabilirim. Ama tekrarlamak isterim, tek değilim; adliyeler bomboş iddianamelerle yargılanan gazetecilerle dolu! Hatta, sosyal medya paylaşımlarından dolayı binlerce vatandaş yargılanıyor. Bu yargılamaların sadece gazetecilerle sınırlı olmadığının da altını çizmek isterim.

BU ‘TERÖRİST’ YAFTALAMASI, ARTIK O KADAR ABSÜRT BİR HAL ALDI Kİ, MEMLEKETİN YARISI TERÖRİST İLAN EDİLİYOR!

Sence, onlara göre AK Parti karşıtı olan herkes terörist mi?
-Valla, doğrudan bir karşıtlık da gerekmiyor. Politikalarını eleştirmek, uygulamalarını sorgulamak bile ‘terörist’ diye etiketlenmeye yetiyor. Ama bu ‘terörist’ yaftalaması, artık o kadar absürt bir hal aldı ki, memleketin yarısı terörist ilan ediliyor! Bu da aslında, bu yaftalamayı yapanları ciddiye alınmaz kılıyor.

YAMAN AKDENİZ’E VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DERNEĞİ’NE VERDİKLERİ HUKUK DESTEĞİ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM

15 Nisan’da 32. Ağır Ceza’da başlayacak yargılama… Sana nasıl destek olabiliriz?
-Serbest bir gazeteci olarak benim en çok hukuki desteğe ihtiyacım oluyor. Bu dava henüz soruşturma aşamasındayken, İfade Özgürlüğü Derneği’nin (İFÖD) kurucularından Yaman Akdeniz’le iletişime geçtim. Uzman hukukçular, akademisyenler ve insan hakları alanında çalışan uzmanlar tarafından kurulan İFÖD, ifade özgürlüğü ihlalleriyle ilgili hukuki destek, stratejik dava takibi projeleri yürütüyor. Benim davamda da, bana hukuki destek verecekler. Serbest gazeteciler için bu destek çok kıymetli. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Bana ve benim gibi gazetecilere destek olma noktasında, bu davaları gündemde tutabilir ve duruşmada bizleri yalnız bırakmayabilirsiniz.

Yorum Bırak