“O kadar para verdim, eğitim sorumluluğu okulda” anlayışı… Külliyen yanlış!

Ali Koç‘la röportajımızın bu bölümde biraz daha okul öncesi eğitim detaylarına giriyoruz. Çocukların profesyonel eğitimcilerle karşılaşma yaşının ne olması gerektiği gibi.
.
Ali Koç yine yerinde bir saptama yapıyor. Aile bütçesine bir ateş gibi düşen okul paraları yüzünden, anne-babaların her şeyi okuldan beklediği bir dönem yaşadığımızı ifade ediyor. Ama ‘Parayı verdim, gerisi okulun işi!’ bakış açısı çok da geçerli bir düşünce değil. Ali Koç’un çözüm yolu yaratıcı: ‘Okulun müşterisi değil ebeveni olun!’
.
Bir diğer değindiği konu da, yeni bir tartışma başlatacak gibi. ‘Büyükanneler dadılara alternatif olabilir ama okulun alternatifi olamaz!’ dedi sohbetimiz sırasında. Kral TV izleyerek büyüyen çocukların yerini, tablet çocuklarının aldığını belirtti.
.
Bu ropörtajdan edindiğim en güzel çıkarım; köyde doğayla baş başa hayvanlar ve akranlarıyla çocukluk dönemi geçirenlerin ne kadar şanslı oldukları oldu…

“Okula o kadar para verdim eğitim sorumluluğu okulda!” anlayışı külliyen yanlış diyorsun. Sen bize, okulun müşterisi değil, ebeveyni olmamızı tavsiye ediyorsun. Tam olarak ne demek istiyorsun?
-“Bir çocuğu yetiştirmek için bir köy gerekir” felsefesine inanırım. Bu kavram, çocuğun yetişme sürecinde, akranları ve çevresindeki yetişkinlerin aktif rol almasını kasteder. Yani bu kavram, çocuğun eğitimini köye bırakmayı değil, köyle birlikte yetiştirmeyi kastediyor. Böyle bakınca, evet, çocuk yetiştirmede, modern bir kurum olan okul, önemli roller üstleniyor. Ama çocuğun yetiştirilmesinde bütün rolü, köye bırakamayacağımız gibi okula da bırakamayız! Çocuğumuzun yaşı ilerledikçe ebeveyn olarak karşılayamayacağımızdan akademik, sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için okul, elimizdeki mevcut en iyi araç. Fakat günümüz ebeveynleri, eğitim sorumluluğunun -tamamını- okul üstlensin ve çocuğunu çok iyi yetiştirsin istiyor. Böyle bir şey mümkün değil.

ALTINDA YATAN YAŞADIKLARI YETERSİZ EBEVEYNLİK DUYGUSU

Peki ebeveynlerin bunu istemesinin sebebi ne? Kolay kaçmak mı? Bıkkınlık mı?
– Her şeyden önce, yaşadıkları yetersiz ebeveynlik duygusu… Yoğun iş yaşamı, diğer ebeveynlerin çocuklarına sağladıkları olanaklar ve aylık bütçesinden eğitime ayrılan payın gereğinden fazla olması, okuldan beklentiyi artırıyor. Aile, her şeyden vazgeçerek, çocuğunu okula gönderdiği için okuldan her şeyi yapmasını istiyor.

EBEVEYN OLARAK, BİZE DE REHBERLİK EDECEK İNSANLARA İHTİYAÇ DUYUYORUZ. O PARTNER, ÇOCUĞUMUZLA BİRLİKTE ASLINDA BİZİ DE EĞİTİYOR!

Bizler aslında, okul seçerken, çocuğumuzun geleceği açısından “partner” mi seçiyoruz? Ve o partner, sadece çocuğumuzu değil, bizi de mi eğitiyor?
-Evet. Eğitim, uzun süreli bir yolculuk ve bu yolculuğun her aşamasında rehbere ihtiyaç duyuyoruz. Geçilecek bazı yollar var ki ebeveyn olarak o süreçte bize de rehberlik edecek insanlara ihtiyaç duyuyoruz. O partner, çocuğumuzla birlikte, aslında bizi de eğitiyor. Ebeveynler olarak bizim acemisi olduğumuz konular, eğitimciler açısından sıklıkla karşılaşılan durumlar olduğundan, tecrübeleri bizim için önemli.
Çocuk eğitimi, kaç yaşında ve nasıl başlamalı?
-Çocukların anaokuluna başlaması için en doğru zamanın, 36 aylık oldukları dönem olduğunu düşünüyorum. Anaokulları, fiziksel ve pedagojik olarak bu yaş grubunun ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş yerler. Çocuğun, ailesinden belirli sürelerle ayrılma ihtiyacının oluştuğu ve fiziksel/psikolojik olarak, topluluk içerisinde yaşama deneyimine hazır olduğu bir dönem. Doğru zamanda, doğru karşılaşmalar öğrenmenin sırrıdır bence.

 

Peki anaokulu ne kadar önemli?
– Anaokulu eğitimi, tüm eğitim kademeleri düşünüldüğünde, harcanan zaman, para ve emeğin karşılığının en yüksek alındığı dönem. O yüzden, anaokulu eğitimini, tüm eğitim sürecimizin başlangıcı ve en önemli safhası olarak değerlendirebiliriz.
‘En iyi okul, eve en yakın okul’ yargısı palavra mı?
-Prensip olarak doğru. Ama tek başına iyi okul kriteri olamayacağı gibi Türkiye’de okullar arası nitelik farkı yüksek olduğu için uygulanabilir olmaktan uzak ne yazık ki. Evine en yakın okulda nitelikli eğitim alma şansının olmadığı durumlarda en iyi okul, çocuğunuzun karakterine ve aile kültürünüze en uygun okuldur.

36 AY İTİBARİYLE, ÇOCUKLARIN ONLAR İÇİN DÜZENLENMİŞ MEKANLARDA, AKRANLARI VE ÖĞRETMENLERİYLE OLMALARI DAHA ZENGİN BİR YAŞAM DENEYİMİ SUNAR

Türkiye’de özellikle anneanne ve babaannelerin evdeki varlığı bilinen bir durum. Büyükanneler eğitimin neresinde durmalı? Büyükanne eğitimi, anaokuluna bir alternatif mi?
-Büyükanneler, çocukların yaşamında koşulsuz sevgi sunmaları ve kültürel aktarım sağlamaları nedeniyle çok değerli. Ama günümüz kent yaşamında, apartman dairesinde, büyükanneyle yaşayan çocuğun, yüksek hareket, akranlarıyla zaman geçirme gibi ihtiyaçlarını büyükannelerin karşılaması mümkün olmuyor. Bu nedenle, 36 ay itibariyle, çocukların onlar için düzenlenmiş mekanlarda, akranları ve öğretmenleriyle olmaları daha zengin bir yaşam deneyimi sunacaktır.

Bir zamanlar, Kral TV kuşağı vardı. Çocukları Kral TV önüne oturturlardı. Şimdi de büyükanneler, başa çıkamadığı için çocukları tablet önüne oturtuyor ve YouTube kuşağı mı oluşuyor?
-Bir büyükanne, 36 aylık bir çocuğun hareket ve öğrenme ihtiyacına karşılık veremeyeceği için kolay bir yol olan tablet ve bilgisayarı seçebilir. Kaldı ki bu konuda anne ve babalar da masum değil! Çocuğunuzun kiminle zaman geçireceğine karar verirken çocuğunuzun yaş dönemine uygun ihtiyaçlarını göz önüne alın. Kiminle zaman geçirdiğinden daha önemli olan, nasıl zaman geçirdiği…

Peki köyde büyükanneyle tarladan bahçeye, oradan oraya giden ve hatta akranlarıyla açık havada oyunlar oynayan çocuklar… Onların, ille de anaokuluna gitmesi gerekir mi?
-Erken çocukluk döneminde, en kıymetli öğrenme deneyimi doğada yaşanıyor. Çocuğun evden uzaklaşma, akranlarıyla temasta olma, anadil becerisini geliştirme ihtiyaçlarının tabii yollardan sağlandığı bu ortam, doğal bir anaokulu ortamı aslında. Kentte bu olanaklara sahip olmadığımız için bu ihtiyaçlara cevap vermek üzere anaokulları var.

BÜYÜKANNELER, BAKICININ ALTERNATİFİ OLABİLİR ANCAK OKULUN ALTERNATİFİ OLAMAZ!

Sen, “büyükanneleri köyden getirip, şehirde eve çocukların başına dikmenin bir faydası yok” mu demek istiyorsunuz?
-Evet, tam tersi çocukları köye gönderebiliyorsak, çok önemli bir deneyim yaşatmış oluruz. Kendi doğasından koparılmış büyükannenin, bir apartman dairesinde torunuyla kurduğu ilişki, doğal ortamda gelişen bir ilişki değildir. Büyükanneler bakıcının alternatifi olabilir ancak okulun alternatifi olamaz!

DADILARIN, ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİYLE UZUN SÜRELİ VE NİTELİKLİ ZAMAN GEÇİRMESİNE ENGEL OLMASI NEDENİYLE SAKINCALI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM

Bir gurup ebeveyn de yabancı uyruklu dadıları, eğitim sürecine dahil ediyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
-Yabancı dil eğitimini desteklemek için olsa dahi, bu durum büyükanne-torun ilişkisinden farksız. Çocukların ebeveynleriyle uzun süreli ve nitelikli zaman geçirmesine engel olması nedeniyle sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Çocuğun erken yaşta yabancı dile maruz bırakılması, dil öğrenimi açısından çok değerli ama doğru kişi, bu konuda eğitim almış olan öğretmenlerdir. MİA gibi yabancı dil eğitimine önem veren anaokulları, bu konuda daha doğru seçenek olacaktır.

Türkiye’de anaokulu eğitimi nasıl bir yapıda ilerliyor?
– Türkiye’de okul öncesi eğitime verilen önem sevindirici ki gün geçtikçe artıyor. Kamu ve özel sektörün yatırımlarıyla derslik sorunları büyük ölçüde çözülmüş durumda. Ama okul öncesi eğitim, kadınların istihdama katılımı gibi önemli bir soruna çözüm bulma araçlarından olduğu için bakımevi ve iyi zaman geçirilen yer olma görevini aşabilmiş değil. Ebeveynin ihtiyacından çok çocuğun ihtiyacına odaklanırsak, nitelik olarak daha da ilerleyeceğimize inanıyorum.

Çocuk, köyde yaşıyor diyelim. Doğayla iç içe. Tarlada, bahçede oynuyor. Arkadaşları var… O çocuk şimdi anaokuluna gitmiyor diye çok mu şey kaybediyor…
-O koşullarda yaşayan çocukların, anaokuluna erken başlamak gibi bir ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorum. O yaşamın doğal parçası olarak, önemli bir öğrenme deneyimi yaşıyorlar.

Devlet okullarının ana sınıfları, anaokulu yerine geçer mi?
-Geçmez çünkü devlet okulları bünyesindeki anaokulları, sadece hazırlık sınıfı eğitimi veriyor. Ve anaokulu için 60 ay çok geç. Devlet daha çok bağımsız anaokulu açarak, bütün çocuklarımızın, 36 ay itibariyle okul öncesi eğitime başlamasını hedeflemeli. Çok sayıda bağımsız devlet anaokulunun nitelikli eğitim verdiğini yakinen biliyorum. Özel okullaşma oranının en yüksek olduğu eğitim kademesi okul öncesi. Çocuklarımızın yaşama eşit fırsatlarla başlamasını sağlamak istiyorsak, devletin bağımsız anaokulu sayısını hızla artırması gerekiyor.

Sen, kariyer odaklı bir eğitim anlayışına karşısın değil mi?
– Evet. Kariyer odaklı bir eğitim yaklaşımı, bireyi göz ardı ederek, kişiliğini yok ediyor. Ne iş yapıyor olursak olalım, kendimiz olmak değerli. Nitelikli bir anaokulu eğitimi, kendilik algısının oluştuğu yaşlarda, çocuğun özgün karakterini ortaya çıkarmasına ve beslemesine olanak sağlar. Bizim MİA’da, çocuğun dünyayı ve kendini kavramak için yüz dili olduğu inancına sahip olmamızın nedeni de bu. Çocuk, dünyayı ve kendini ne kadar çok dille kavrarsa, o kadar zengin bir dünyası olur. Bu dünyada, kariyer de hak ettiği kadar değer görür ve kariyeriyle sınırlı bir hayatı olmaz.

Çocuğu, okul öncesi dönemde yabancı dille tanıştırmak için anaokulu kullanımı doğru mudur?
-Asıl işlevi, yabancı dil eğitimi olmamakla birlikte, yabancı dil eğitimi için uygun bir dönemdir. Yani çocuk erkenden dil öğrensin amacıyla anaokulu seçimi yapılırsa, bu yanlış olur. Ama yabancı dil eğitimi anaokulunda başlamalı mı? Evet, kesinlikle…
Okul öncesi eğitimde bir sürü ekol var. Hangi ekol daha baskın? Peki ana sınıfında ille de bir ekole ihtiyaç var mıdır?
-Okul öncesi eğitimde bir ekolü takip etmek kurumlara ve öğretmenlere izleyebilecekleri bir yol haritası sunar. Ortak bir dildir ve dünyanın her yerinden eğitimcinin deneyimiyle zenginleşmektir. Reggio Emilia, Waldorf, Montessori, Orman Okulları en yaygın ekoller. Ama herhangi bir ekolü takip etmeden de nitelikli bir okul öncesi eğitimi vermek mümkün.

Bir ebeveynin, okul öncesi eğitimde en çok dikkat etmesi gereken 5 madde nedir?
-1. Okulun kuruluş felsefesi. 2. Öğretmen niteliği. 3. Fiziksel koşullar. 4. Ebeveynle kurulan açık iletişim. 5. Çocuk yararını merkeze alması.

Türkiye’de, okul öncesi eğitim sisteminin iyileştirilmesine dönük çözüm önerilerin neler?
-Nitelikli okul öncesi eğitimin, her çocuğun temel hakkı olduğu ilkesini baş tacı etmeliyiz. Eğitime erişimde ülke olarak yol almış olmamıza rağmen, okullar arası nitelik farkı ne yazık ki açılıyor. Türkiye’de doğan her çocuğun hayata eşit başlamasını istiyorsak, okul öncesi eğitim, bunun en önemli aşamasıdır.


Sizin verdiğiniz eğitimin temelinde Reggio Emilia eğitim sistemi yatıyor. Neye dayanıyor bu yaklaşım?

-Çocuğun sonsuz merakından kaynaklanan, yaratıcı bir yaklaşım. Çocuğun bilişsel ve iletişimsel potansiyeline saygı duyar. Çocukların, hayatın her haline dair merakla sordukları sorulara hazır cevaplar vermek yerine, onları kendi özgün cevaplarını aramaları için yüreklendirir. Doğadan ilham alarak ve kent kültüründen beslenerek büyürler. Bizde öğretmen, çocuğa, didaktik dil kullanan öğreten pozisyonundan çıkarak, çocuğu gözlemleyen, provoke eden öğrenme deneyiminin eşlikçisi olarak konumlandırılmaktadır.

Yorum Bırak