Kalbim büyüdü… Aklım küçüldü
Hep sevdim. Hep parlak buldum. Nil Karaibrahimgil… Bir yıldız o. Besteci, ÅŸarkıcı, ÅŸair, yazar olmasa da bir yıldız. Çünkü parlıyor. Görmemek için kör olmak gerekiyor. Gözlerinin içi gülüyor, çocuksu ruhu, yaratıcılığı ve coÅŸkusu her zaman dışına taşıyor. İyilik, güzellik akıyor ondan. Hep daha geliÅŸmek için uÄŸraşıyor. Hep farklıydı, yaptığı müzik de yazdığı yazılar da kafasını yorduÄŸu meseleler de… Tatlı bir uzaylı o!!! Bayılıyorum böyle insanlara. Kimselere benzememelerine. Herkesin birbirine benzediÄŸi bir ülkede, Nil, hep mavi gözlü, hayalperest bir ayrıkotu oldu. Küçücüktü, o da büyüdü. 37’de de büyük aÅŸkı, sevgilisi, kocası Serdar Erener’den bebeÄŸi oldu. Daha da mutlu bir aile oldular. Åžimdi oÄŸlu Aziz Arif bir yaşında. İstemedi birlikte fotoÄŸraf vermek, anlıyorum, bu yeni annelerde böyle bir hassasiyet oluyor. Fakat oÄŸlan, yemelik, bu kadar mı Nil’in aynısı olur, aynı ten, aynı gözler, Allah bağışlasın, erkek Nil olarak dünyaya meraklı meraklı bakıyor… Nil de ÅŸahane bir anne. İçinden taÅŸmış, kendini aÅŸmış… Onun da bütün annelerin de Anneler Günü kutlu olsun!!! HAMİŞ: Fethi Karaduman çekti bu fotoÄŸrafları, ona da teÅŸekkür ediyorum, bu da bize çektiÄŸi bir kıyaktır, saÄŸ olsun, var olsun
İnanamadım görünce! OÄŸlun Aziz Arif senin kopyan… Erkek Nil… Nil’in erkeÄŸi… Aynı beyaz ten, aynı muzur mavi gözler. Bu benzerlik seni ne kadar mutlu ediyor?
-Çok mutlu ediyor, ne yalan söyleyeyim! Dışı sana benziyor, içi
Serdar’a mı?
-Bir arkadaşım, “Annesinin gözleriyle babası gibi bakıyor!” dedi ama daha çok erken, kendisiyle yeni tanışıyoruz. Hayat hikâyemin ÅŸu ana kadar ki en güzel bölümü, ‘Aziz Arif Bey’in bebekliÄŸi.’ İçi, babasına benzesin isterim. Serdar, yanında durduÄŸu her ÅŸeyi, herkesi yeÅŸertir!
Aziz Arif ismini koyarken çok düşündünüz mü?
-Çok düşündük. İnsan bunu çok düşünmeyecek de neyi düşünecek! Birine isim koyuyorsun, ömür boyu ona seslenirken o kelime çınlayacak kulağında. Ona, nasıl bir insan olmasını diliyorsak, öyle kelimeler vermek istedik. Aslında insanın ismini başkalarının koyuyor olması saçma. Kızılderililer gibi, isimsiz doğup, belli bir yaşa gelince kendi ismimizi kendimiz koyabilirdik.
Biraz ağır, düşünen abi adı deÄŸil mi Aziz Arif? Saint Paul gibi…
-Serdar’la geceler boyu, onun elinde Arapça-Farsça sözlük, benimkinde Modern İsimler Sözlüğü isim aradık. Saçma ÅŸeylerden geçtik. EÅŸsiz, kimsede olmayan ÅŸeylerden geçtik. Özenti ÅŸeylerden geçtik, yani ben geçtim! Sonra sevdiÄŸimiz yedi ismi, kartonlara yazıp doÄŸuma öyle gittik. “DoÄŸsun, yüzüne bakalım, kartları yan yana koyar, ona yakışan iki ismi veririz” dedik.
Eeee?
-Aziz Arif doÄŸdu. İkinci gün oldu, ismi yok. Babaannesi de “Kulağına ismini kim okuyacak?” dedi. Derken, çaÄŸrılmış gibi Mustafa Ceceli geldi hastaneye. “Daha ismi yok ama ezanını sen okur musun?” dedik. “İsmi olmadan olmaz!” dedi. Odaya kapandık, bu iki kelimeyi bir araya getirdik. Sonra hastanenin bahçesinde yürüyüşe çıktım. Dönüşte, “Ben karar verdim, Aziz Arif tamam!” dedim. Mustafa Ceceli, onu kucağına alıp, dünyanın en müşfik sesiyle ezanını okudu. Ömür boyu unutmayacağım. O kadar güzeldi ki, kaydetmeyi bile düşünemedik. Sonra kulağına eÄŸildi. Üç kere, “Senin adın Aziz Arif… Senin adın Aziz Arif… Senin adın Aziz Arif… Aziz ol. Arif ol. Amin!” dedi. Halimizi tahmin ediyorsun. İki göz, iki çeÅŸme tabii! Harikaymış!
Aziz ve Arif’in anlamları hoÅŸunuza gitti o zaman…Â
-Evet. Aziz, Arapçada çok eski bir kelime. ‘Güçlü, istediÄŸini olduran‘ anlamına geliyor. Arif de ‘doÄŸuÅŸtan hakikatin sırrına vakıf‘ demek.
Bir de soyadınız Eren-er! Ağırbaşlı, sürekli düşünen, çok derin biri olmasından korkmadınız mı?
-Ultrasonunda bile düşünüyordu zaten! Ben böyle ultrasonlar görmedim! Eli çenesinin altında, derin düşünceli. Ama korkmadık… Düşünmeyi seven insanlarız, bir zararını da görmedik.
BİR KÜÇÜK MUCİZEM OLDU HAYATTA… ÇOK ŞÜKÜR!
Aziz Arif bir yaşına geldi… Nasıl geçti bu bir yıl?
-Rüzgâr gibi… Daha doÄŸrusu rüzgârgülü gibi… Sanki masaldaki gibi bir aÄŸacın kovuÄŸundan, harikalar diyarına yuvarlandım! Bir küçük mucizem oldu hayatta, çok şükür… “Tamam bebek önemli ama aile daha önemli” diyor doktorumuz
Şu anda varlık sebebin Azir Arif mi? Ondan önemli bir şey var mı?
-Doktorumuz, “Tamam bebek önemli ama aile daha önemli!” diyor. DediÄŸinde bir erdem var, bu meseleye kafa yoruyorum diyelim…
Artık hayatta kendinden daha fazla sevebileceğin birinin olması seni ne yönde değiştirdi?
-Kendimden çıkıp, bir başkasına taştım ilk kez. Bu, başkalarına taşabilmeyi gösterdi bana. Beni daha geniş yürekli yapar diye ümit ediyorum. Kendini, evrenin merkezi sananları sirk gibi izliyorum artık!
Kendini daha mı az önemsiyorsun artık?
-Evet. Çok da önemli değilim. Tabii ki önemliyim ama elmas madeni değilim! Bir insanım. Tozdan geldim, toza gideceğim. Biraz da önemliyim ama çünkü bir insanın varlığına vesile oldum.
Gelenekselle, cool anne arasında savruluyorum!!!
Peki en çok neye şaşırdın?
-Bir canlıyı içimde büyütüp, içimden çıkartıp, sütümle besleyip büyütebildiğime!
Nasıl bir anne çıktı içinden?
-Gördüğüm kadarıyla fena değilim! Gelenekselle cool arasında savruluyorum!!!
Sütmüşüm ben, ilaçmışım, balmışım, cennetmiÅŸim, sığınakmışım, yuvaymışım…
Nasıl bir şeymiş annelik?
-Åžimdi üç tane Kelebek yazımı okuyup, çıkacak mini toplama albümüme koyacağım. Biri, oÄŸluma yazdığım yazı. Okumak kesmedi, arada besteledim de bazı kelimeleri… “Sütmüşüm ben, ilaçmışım, balmışım/ cennetmiÅŸim, sığınakmışım, yuvaymışım…”
Seni ne kadar deÄŸiÅŸtirdi annelik… Aziz Arif’ten önceki Nil kimdi, nasıldı, ÅŸimdi nasıl?
-Ben, ‘ben ben‘dim. Sonra Serdar’la ‘biz biz biz‘ oldum. Åžimdi de sadece o, o, o, o! Kalbim büyüdü. Aklım küçüldü. Birini bu kadar sevebileceÄŸimi, kalbimin taşıyamayacağı duygulara bulanacağını hiç tahmin edemezdim. Fazla geliyor her ÅŸey. “Biri, birazını alsa, azıcık taşısa!” diyorum bazen…
BEN DE BİR SÜPER KAHRAMANMIŞIM KARANLIKTA GÖREBİLİYORUM
Kendinde fark ettiğin en büyük değişiklik ne?
-Süper kahraman olduğum ortaya çıktı! Karanlıkta görebiliyorum. Ellerimle sakinleştirip, sesimle uyutabiliyorum birini. Ayrıca tek elimle neler yapabildiğime inanamazsın.
Daha derin, daha katmanlı bir kadın mı oldun? Ama sen zaten derindin…
-Bende ‘saudade‘ var. Bu kelimenin tam karşılığını anlatmak zor. Bitmeyen özlemlere, melankoliye iÅŸaret ediyor. NeÅŸe de var ama… İkisi arasında çok ‘gel git’li biriyim. Åžimdi bunlara bir de bitmeyen endiÅŸeler eklendi! Aziz Arif bana, bugüne kadar kimsenin tutamadığı bir aynayı tutuyor. Kendimi olduÄŸum gibi çırılçıplak görüyorum, çünkü sınırlarımı görüyorum. Tahammülümü…. “Aa buna nasıl tepki verdim? Åžunu nasıl beceremedim” filan diyorum. Kendimi tanıyorum ilk kez. “Hey dostum sakin ol ha!” diyorum sık sık, kovboy filmlerindeki gibi…
AKŞAM DUAM SADECE ŞÜKÜR
Akşamları nasıl dua ediyorsun?
-Sadece şükür. Teşekkür.
Aziz Arif’le kurduÄŸun en güzel düş ne?
-Åžu an.
Serdar ara ara “Onu daha mı fazla seviyorsun?” diye kıskanmıyor mu?
-Serdar’a ÅŸakayla karışık hep diyorum, “Senin sevginden yemedi, o kendi sevgisini üretti!” diye. İkisine de kalbimde yer var. Serdar hiç böyle bir soru sormadı. Bana hep, “Benim çocuÄŸum oldu, ben o duyguyu yaÅŸadım. Senin de anneliÄŸi yaÅŸamanı isterim!” diyordu. Şimdi anlıyorum niye öyle dediÄŸini ve ona da çok teÅŸekkür ediyorum.
Oğlumu besleyip büyütmek şu an her şeyden önemli
“Bir yıl oldu, aman ben hemen zayıflayayım, sahnelere fırlayayım” hissi oldu mu?
-“Åžu halime bakmayın, dönüşüm muhteÅŸem olacak!” diye arkadaÅŸlarıma çok ÅŸakalar yaptım. “Minnacık eteklerle, hatta mayolarla, topuklu ayakkabılarla saçlarımı şöyle savuracağım ve hatta eskisinden de zayıf olacağım, bol fotoÄŸraf çektireceÄŸim!” gibi… Ama inan içimde bu konuyla ilgili zerre panik yok. Zayıflamak için hiçbir ÅŸey yapmadım. Yeni baÅŸladım spora! Hemen de kilo verdim. Hayatımda hiç tartılmamıştım. OÄŸlumla zaman geçirip, onu besleyip, büyütmek, güldürmek ÅŸu an her ÅŸeyden daha eÄŸlenceli ve mutluluk verici.
Sen bir çocuk yap!
Kaçırdığın bir ÅŸeyler varmış, bir ÅŸeyleri ıskalıyor gibi hissediyor musun? Yoksa aksine tamamlanmış gibi mi hissediyorsun?Â
-Yıllar önce, Mazhar Abi’den duyduÄŸum bir cümle içimde florasanlar yaktı! Bahçede oturuyorduk. Benim albümüm çıkmıştı, heyacanlıydım, klip, konser filan… Dedi ki, “Bak bu böyle döngü olup kendini sürekli tekrar edip duracak! Albüm yapacaksın, klip, Açıkhava’da konser verecek miyim? Turneye çıkacak mıyım?” diyeceksin sonra hop taksici soracak: “Yeni albüm ne zaman?’ Yine aynı ÅŸeyler, aynı sorular… Hayat hep böyle tekrarlanıp duracak. Sen en iyisi bir çocuk yap!”
‘Mutlak mutluluk’ bu mu?
-Mutlak mutluluğu kim bulmuş? Mutlu anlarımız olsun yeter!
Türkiye gündeminden ne kadar haberdarsın? Ne kadar kendi çocuklu gündeminin içine gömüldün?
-Türkiye gündemi beni yoruyor! Neden kavganın bitemediÄŸi bir yer burası bilmiyorum. Çok daha geniÅŸ kucaklı bir ülkede yaÅŸamak isterdim. ÇocuÄŸumun eÄŸitimiyle, geleceÄŸiyle ilgili hiç kaygı duymamak isterdim. Buradaki politika, “O kazanmasın diye bu!” mantığıyla ilerliyor. Etrafımda çok tartışılıyor. Tartışmak, yazmak, çizmek, karşı da çıkmak lazım. İçimden ses çıkarmak geldiÄŸinde köşemde yazıyorum.
Serdar, emzirmek dışında her şeyi yapabilen babalardan
Aziz Arif kendini sizinle tanıştırdı mı? Nasıl bir kişiliği var?
-Aziz Arif’le ilgili tek kelime söylemem gerekseydi, “Meraklı” derdim. Hepimizin kelimesi bu.
Serdar hep çok iyi bir babaydı, ÅŸimdi Aziz Arif’le nasıl?
-Serdar, çocukçu biri. Çocukları yetiÅŸkinlerden daha çok seviyor. Aziz Arif’le de çok iyi anlaÅŸtılar. Babasını hayranlıkla izliyor. Bazı erkekler, anneyle çocuÄŸun kozasına girmeyi beceremez.
Serdar onlardan deÄŸil o zaman…
-DeÄŸil. Her sabah Aziz Arif’in poposunu yıkıyor. Sabahları aÄŸaçları inceliyorlar. Sabah, onu güne birlikte baÅŸlatıyoruz, akÅŸamları da Serdar gelebilirse, beraber yıkayıp, uyutuyoruz. Oynuyor da Serdar. Yediriyor da… Emzirmek hariç her ÅŸeyi yapabilen babalardan.
Sence Aziz Arif, Serdar’ı ne kadar deÄŸiÅŸtirdi?
-Kendisine sormak lazım içeride neler oldu ama dışarıdan çok daha sevgi dolu ve gençleştikçe, gençleşiyor.
Aziz Arif, bana uÄŸurlar getirdi! İlk defa bir ÅŸarkım YouTube’ta 38 milyon hitte
MüziÄŸini nasıl etkiledi? Daha verimli mi hissediyorsun kendini? Yoksa “Beste yapmaya vaktim kalmıyor” gibi ÅŸikâyetler var mı?
-Aziz Arif bana uÄŸurlar getirdi! ‘Kanatlarım Var Ruhumda‘yı yedi aylık hamileyken yazdım. İlk defa bir ÅŸarkım, YouTube’ta 38 milyon hitte. En güzel reklam cıngıllarımı da son zamanlarda yazdım. İçimden müzik fışkırıyor. İlham geldi içime yerleÅŸti. Ona her gün ÅŸarkı yazıyorum, unutuyorum sabahları o ayrı… Ama asıl istediÄŸim bütün bebeklere hayattan kısaca bahseden masallar, ninniler yazmak.
KARBONATIM BEN KABARTMAM LAZIM HER ŞEYİ ABARTMADAN YAŞAYAMAM
Bazen kendini ‘görmemiÅŸ‘ gibi hissediyor musun, Aziz Arif’in varlığını abartarak?.
-Evet! Ama abartmadan yaÅŸayamam. Çünkü karbonatım ben. Kabartmam lazım her ÅŸeyi. Åžarkı da yazamam, yazı da yazamam yoksa…
Pedagoga bile şoförle gidenler varmış Modern hayat, anneyi rahatlatma adına bebeği yalnızlaştırıyor
Kaç bakıcı ablası var?
-Her bebek gibi haremini kurdu! Evimizde elimiz ayağımız Aynurumuz vardı! Åžimdi bir de yardımcımız var, annem de çok sık uÄŸruyor. Ben hep evdeyim ve onunlayım. Parka götüren, uyutan, oynayan benim genellikle. Çocuklarına yemek yediremeyen, uyutamayan annelerden olmak istemedim. Pedagoga bile ÅŸoförle gidenler varmış. Modern hayat, anneyi rahatlatma adına, bebeÄŸi yalnızlaÅŸtırıyor bence. Modaları da dinlemiyorum. Yok bireyselleÅŸsin, yok bilmem ne… Ben oÄŸlumun gözlerini ve kalbimi dinliyorum.
Oğlunu birilerinden kıskandığın oluyor mu?
-Hayır. O benim değil, kendinin! Başkalarıyla tek tek ve özel ilişkileri var. Araya girmem.
Senin babanla arası nasıl?
-Dedesine çok benziyor! Müzik âşığı. Dedesi, akşamüstleri uğrayıp, ona gitar çalıp, şarkı söylüyor. Ama gitara yapışıp, tellerini iki eliyle sıkı sıkı tuttuğu için akorlar pek duyulmuyor!
İyi ki 37’de anne oldum İçimde kalan hiçbir ÅŸey olmadı
Neden 37’ye kadar beklemiÅŸim diyor musun? Sahi neden bekledin?
-İyi ki bekledim! Aklımda, içimde kalan hiçbir ÅŸey olmadı. EÄŸer ben bir kitapsam, kitabın önceki bölümlerinde hayallerini gerçekleÅŸtirmek, gezmek tozmak, âşık olmak, baÅŸarmak, kendi paranı kazanmak hepsi oldu… Çok şükür! Kendimden çok mutlu bir haldeyken, anne oldum. İleride onu bunu suçlamam, “Senin yüzünden şöyle oldu! Åžunu bıraktım. Buna konsantre olamadım!” demem. Saçlarım yeterince savruldu, süpürge olabilir ÅŸimdi.
Daha iyi anne olabilmek için neler yapıyorsun?
-Anneme bakıyorum. O harikaydı! Bir de okuyorum, soruyorum. Anneler grubu kurduk bir tane. MaÅŸallah herkes zehir gibi…
Annenin babanın sana yaptığı neleri yapmak istemezsin ve neleri kesinlikle yapmak istersin?
-Aziz Arif’i kendi soruları ve sorunlarıyla baÅŸ baÅŸa bırakabilmeyi isterim. Bizimkiler her ÅŸeye koÅŸar. Ama annemle babamın bana hissettirdiÄŸi sevginin ve nasıl olursam olayım kabul görme duygusunun binde birini verebilsem oÄŸluma ne mutlu bana.
Hangi değerleri ona geçirmek istersin?
-Kendini bilsin. Kendini arttırmayı bilsin. Başkalarını da görsün.
Kadınlara saygım da muhabbetim de arttı
Kendini bütün kadınlarla neden birleşmiş hissediyorsun?
-Doğurgan olduğunu anlayınca, kadınlara saygın da muhabbetin de artıyor. Eskiden erkek arkadaşlarım vardı benim. Kızlardan sıkılıyordum. Şimdi tam tersi kadınlara bayılıyorum, konuşmaya doyamıyorum onlarla.
Geç anne olmanın avantajları neler?
-İçinde bir şey kalmıyor. Hayatı daha iyi biliyorsun. Kendini daha iyi tanıyorsun. Yine de genç anne olsun herkes! Böylece bir sürü çocuk yapabilirler!!!
Bir tane daha sıkıştıracak mısın araya?
-Kısmet. Oğlumla zaman geçirelim istiyorum.