Bu ülkede devlet erkek adalet erkek medya erkek!
Bugün sizi Michelle Demishevich’le tanıştırmak istiyorum.
O, benim trans kadın meslektaşım. T24’te çalışıyor. Makedon kökenli olduÄŸu için soyadı Demishevich ama Michelle, cinsiyetini deÄŸiÅŸtirip kadın olduktan sonra kendine verdiÄŸi isim… Türk yani Michelle. Sıkı bir gazeteci. Dünyada Michelle’i haber yapmayan yayın organı neredeyse yok! Bakın bazılarını sayayım… Time, Huffington Post, L’Expresse, Die Zeit, CNN, Der Spiegel, New York Times, Guardian… Üstelik adım adım, hayatının her dönemini haber yaptılar. Dünyada tanınıyor ve takdir görüyor. Kendi ülkesi hariç! Kendi ülkesinin LGBTİ’lere bakış açısı da ikiyüzlülüğü de ortada. O, burada hâlâ parmakla gösterilen, ‘travesti’ diye ötekileÅŸtirilen, küçümsenen, sözlü ve fiziksel tacize uÄŸrayan biri. Oysa ona böyle davranan bir sürü insanı cebinden çıkaracak bilgi birikimine sahip. Michelle ÅŸahane bir kadın. Hem hazırcevap hem donanımlı. İnsan onu dinlemeye doyamıyor. O, transların Jeanne d’Arc’ı! Ona ÅŸans diliyorum, umarım Türkiye, bir gün bütün farklı kimliklerin bir arada huzur ve barış içinde yaÅŸayabildiÄŸi bir ülke olur. İnÅŸallah biz de görürüz!
Michelle Demishevich… Sen, yabancı mısın? Türk müsün? Neden yabancı ismi taşıyorsun?
-Ben aynı bedende iki hayat yaÅŸadım. Biri erkek olan ben. Ama o bedene hapsolduÄŸumu fark ettiÄŸimde, cinsiyetimi deÄŸiÅŸtirip kadın olmaya karar verdim. Ve bir isim almam gerekiyordu. Ailem Makedonyalı. Skopje’den, yani Üsküp ÅŸehrinden. Soyadım gerçek. İlk isim olarak da Michelle’e karar verdim, Beatles’ın meÅŸhur ÅŸarkısı, ‘Michelle ma belle’den esinlenerek…
Çocukluğun nerede geçti?
-İzmir’de. Sevgi dolu bir ailede büyüdüm. En büyük hazinem ailem. Kuzenlerim, yeÄŸenlerim, teyzelerim, halalarım. Åžiddeti, aile içinde deÄŸil, toplum içinde yaÅŸadım. EÄŸitimimi tamamladıktan sonra da gazeteci olarak çalışmaya baÅŸladım.
Sonra peki…
– Cinsel yönelimimden dolayı ötekileÅŸtirilmeye maruz kaldım. Attılar beni iÅŸten. Bir sabah gazeteye geldiÄŸimde, turnikeden geçemedim. Ama iyi ki de böyle olmuÅŸ, her iÅŸte bir hayır var! Bu olay, Michelle’in doÄŸumuna vesile oldu. İzmir’i ve oradaki hayatımı geride bıraktım, 1999’dan beri İstanbul’da Michelle Demishevich olarak yaşıyorum…
İstanbul’da nasıl tutundun? Hemen gazeteciliÄŸe kaldığın yerden devam edebildin mi?
-Nerdeee! Erkek medya sektörümüz, bana yedi yıl gazetecilik yaptırmadı. Ama benim de bir şekilde para kazanıp, hayatta kalmam gerekiyordu. Eğlence sektörüne atıldım, garsonluk-marsonluk derken, basın danışmanlığı yapmaya başladım.
O sıkıntılı dönemde para kazanabilmek için fuhuş yapmamayı nasıl becerdin?
-Zor tabii. O dönemlerde bir erkek arkadaşım vardı, sekiz yıl birlikteydik, onun sayesinde belki de bazı ÅŸeyler yolunda gitti. Seks işçiliÄŸi de bir iÅŸtir bu arada. Zorunda bırakılırsam asla, “Ayıpmış! Günahmış!” diye düşünmem, yaparım. Aç kalıp ölmekten iyidir. Beni o duruma itenler ayıplansın, ben deÄŸil!
Trans bireylerin hayatlarını genellikle fuhuÅŸ yaparak kazanmaları eleÅŸtiri konusu…
-Valla, “Niye fuhuÅŸ yapıyor translar?” diyenlerin zekâlarından şüphe ediyorum. Galiba onların beyinlerine oksijen gitmiyor! BaÅŸka alan bırakıyorlar da biz çalışmıyormuÅŸuz gibi! Bir semtte ev kiralıyorsun, ertesi gün mahalleli, muhtarla beraber imza toplayıp, seni oradan kovuyor, bu en basiti. “Öl” diyor bu toplum sana, öl! N’apacaksın peki? Nasıl yemek yiyeceksin, nasıl kafanı bir yere sokacaksın? Bir ÅŸekilde para kazanman gerekiyor…
Tecavüzcülere, katillere bizden daha çok değer veriliyor
Hortum Süleyman’dan bu yana bu ülkede trans bireylere bakış ne kadar deÄŸiÅŸti?
-Hiçbir ÅŸey deÄŸiÅŸmedi! Dün Hortum Süleyman, bugün baÅŸka bir isim. Dünkü ÅŸiddet, bugün baÅŸka ÅŸekillerde çıkıyor karşımıza. Mesela yeni İç Güvenlik Yasası olarak. Polis merkezlerinde trans kadınlara, ‘vatan haini’ muamelesi yapıyorlar.
Ev bulmak, iş bulmak eskiye göre kolay değil mi?
-Hayır hiç! Hâlâ çalışma hakkı, barınma hakkı, saÄŸlık hakkı, eÄŸitim hakkı sistem tarafından görünmeyen ve yazılı olmayan kurallarla engelleniyor. Ben, seks işçiliÄŸi yapmıyorum ama kiralık ev bulamıyorum. “Travestilere ev vermiyoruz!” deniliyor. Bu toplum katillere, tecavüzcülere, hırsızlara bizden daha çok deÄŸer veriyor. Bizi her fırsatta toplumun dışına öteliyor. Eskiden nasılsa, bugün de durum aynı yani. Bülent Ersoy ve Zeki Müren’i devleÅŸtiren toplum, sokakta bizi gördüğünde küfrediyor, aÅŸağılıyor, taciz ediyor. O yüzden, LGBTİ’ler olarak mücadelemizi artık Meclis’te vermek istiyoruz!
Nasıl o muhteşem erkek cinsiyetini reddetmiş ve kadın olmuşuz!
Ne kadar zor Türk toplumunda trans birey olmak?
-E çok zor! Sünni, Türk ve hetero kimliklere karşı LGBTİ kimlikler sürekli bir mücadele içerisinde… Benim metrobüse binmemin doÄŸru olmadığını, toplumun ahlakını bozduÄŸumu düşünen hâlâ çok büyük bir kesim var mesela.
Trans kadınları kafadan reddeden bir kültürde yaşıyoruz… Sence sebebi ne?
-Bence bu ötekileÅŸtirmenin temelinde de ‘kadın’ kimliÄŸi yatıyor. O muhteÅŸem erkek cinsiyetini reddetmiÅŸiz ve kadın olmuÅŸuz ya, aman Allahım bu, erkekliÄŸe bir ihanet! Asla kabul görmüyor! Çünkü devlet erkek, adalet erkek, namus, ahlak ve gelenekler hep erkek kimliÄŸi üzerine inÅŸa edilmiÅŸ. Erkek kimliÄŸi kutsal bir makam olmuÅŸ.
Bu ülkede kadının deÄŸeri yok ve bunun için bir savaÅŸ veriyoruz. Translar daha da kötü vaziyette…
-Aynen öyle! Ama olayın aslı, hepimiz, kadın olduÄŸumuz için ÅŸiddete maruz kalıyoruz. Kadının hâlâ adı yok maalesef. Hâlâ devam eden duruÅŸmalarda, geçmiÅŸte olduÄŸu gibi bugün de ‘iyi hal’ denen abuk sabuk bir indirimden yararlanıyor erkekler. Adam katil, tecavüzcü, manyak, sapık, tacizci ama mahkeme salonunda takım elbiseli ve biraz da beyefendi hallerindeyse, yargıçlar hemen indirim uyguluyor. Çünkü adalet de erkek!
Peki nasıl oldu da diğer transların kaderini paylaşmadın, aradan sıyrıldın?
-Aslında ‘ben ve diÄŸerleri’ diye bir ÅŸey yok. KimliÄŸimi kabullendikten ve kendimi iyice tanıdıktan sonra, içimdeki mücadeleci kadını ortaya çıkardım. Bir Jeanne d’Arc gibi. Ama benim seks işçiliÄŸi yapan bir transtan farkım yok. Mesailerimiz ve sektörlerimiz farklı sadece. YaÅŸadığımız ÅŸiddet ve ayrımcılık aynı. Bu toplum, seks işçisi trans kadını da gazeteci trans kadını da ötekileÅŸtiriyor. Bunun bir ayarı, ortası yok. Ben gazeteci olmayı seçtim ve insan hakları savunucusu olarak hayatımı idame ettireceÄŸime kendi kendime söz verdim.
Peki kendini gazeteci olarak nasıl kabul ettirdin?
-Üniversite bitirmiÅŸ bir insanım. Kafam çalışıyor. Meraklı biriyim. Çok okurum. Soru sormayı ve araÅŸtırmayı severim. Çalışkanım. Elim kalem de tutar. GazeteciliÄŸe tutkuyla baÄŸlıyım. E daha ne olsun? Zaten geçmiÅŸ yaÅŸamımdan -yani Michelle’den önce- bir gazetecilik zeminim vardı. İstanbul’da baÅŸta zorlandım. İş vermediler ama sonra kendimi bir ÅŸekilde kanıtladım. Åžu an T24’te çalışıyorum. Ve iyi bir gazeteci olduÄŸumu düşünüyorum. Ama bu, sadece benim baÅŸarım deÄŸil. Bu ülkede, 40 yıldır devam eden örgütlü trans aktivizminin bir kazanımı.
Herkes ahlaklı, bir tek trans kadınlar ahlaksız… öyle mi?
Herkes namuslu, ahlaklı da bir trans kadınlar mı namussuz ve ahlaksız! Ahlak nedir? Namus nedir ayrıca. Kız çocuklarına tecavüz eden, dokuz yaşında kız çocuklarıyla imam nikâhıyla evlenen, kadın ve LGBTİ cinayetlerinin her geçen gün arttığı bu toplumun, bizleri eleştirmeye hakkı yok! Biz barış istiyoruz, bütün kimliklerle bir arada yaşayabileceğimiz bir Türkiye istiyoruz.
MEDYA BİZİ NE ZAMAN HABER YAPSA BİZ ÖLDÜRÜLÜYORUZ!
Transmışsın, erkekmiÅŸsin, kadınmışsın ne fark eder… GazeteciliÄŸi hakkıyla yapmak gerekir, cinsiyetin, yönelimin zerre kadar önemi yok! Ama vicdan eksikliÄŸinin var. Ben gazeteciliÄŸi, insan hakları odaklı yapmaya gayret ediyorum. Medyanın eril dilini deÄŸiÅŸtirmek de en büyük hedefim. Ama meslektaÅŸlarımın mesleki egosu nedeniyle bir ÅŸeyler öğrenmek istemeleri bazen mümkün olmuyor.
Travesti, terörize edilmiş bir kelime, kullanma!
Mesela arkadaşımız Eylül Cansın öldüğünde, önce “BoÄŸaz’dan genç bir kadın cesedi çıkarıldı” diye verildi haber. Sonra, “Yapılan incelemeler sonucunda çıkarılan cesedin travesti olduÄŸu anlaşıldı!” dendi. Burada bir aÅŸağılama var. O, bir kadın. Hayatından bile bu uÄŸurda vazgeçmiÅŸ. Hâlâ niye ona ‘travesti’ diyorsun. Travesti, terörize edilmiÅŸ bir kelime! Asla kullanmamak gerekiyor.
Ölüsüne saygı duy bari Travesti yazma
Dora arkadaşımız da KuÅŸadası’nda 36 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Haberi, “Dora takma isimli Muhammed öldürüldü!” diye verdiler. Bu nasıl bir pespayeliktir. Dora, muhteÅŸem bir kadındı, bebek gibi bir kadındı. O, artık, bir kadın olmuÅŸ. Üstelik seksi bir kadın. E o zaman ölüsüne saygı duy, fotoÄŸrafının altına ‘travesti’ yazma, ‘o bir erkekti’ yazma. Çünkü yazarsan, “Erkek dünyasından kopmayın. Travesti olursanız, bunun sonu ölüm” demeye getirmiÅŸ oluyorsun. İnsanları bizlere karşı kışkırtıyorsun. Kullandığın dile dikkat et.
Medyanın eril dili değişmeli
Eskiden ‘arkadan iliÅŸki’ gibi laflar kullanılırdı, o kadar fena bir düzey ki, gerçi hâlâ adliye tutanaklarından toparladıkları haberlerde ara ara geçiyor. Bu dil, kesinlikle deÄŸiÅŸmeli.
Hiç araştırmadan translar suçlu ilan ediliyor
Sonra sürekli ‘travesti terörü’ diye baÅŸlıklar atılıyor. Diyelim ki bizim arkadaÅŸlarımız polisle çatışıyor. Tamam, orada bir çatışma var ama orada trans kadınlara iÅŸkence yapılmış olabilir ya da birinin parası çalınmış olabilir, itiraz ediyordur. Hiç araÅŸtırmadan kafadan translar suçlu ilan ediliyor. Hiçbir ÅŸekilde bir hak ihlali olduÄŸu anlatılmıyor haberde. “Bunlar travesti, her ÅŸeye müstahak!” mesajı veriliyor. Zaten medya, bizi ne zaman haber yapsa, biz hep ölüyoruz!
İşkence yetmedi, tecavüz ettiler, sonra da don-sutyen sokağa attılar!
Senin başından bir sürü korkunç olay geçti. Biri de 2006’da polis merkezine götürülüşün ve tecavüze uÄŸraman… Ne kadar büyük bir travmaydı?
-Hayatımı deÄŸiÅŸtiren olaydır! Kutsalım kalmadı o günden sonra… Ama yine de benim yaÅŸadıklarımın, 80’li, 90’li yıllarda trans kadınların yaÅŸadığı baskı, ÅŸiddet ve iÅŸkencelerin yanında lafı bile olmaz!
Sen neler yaşadın?
-O dönem BeyoÄŸlu ve çevresinde yaÅŸayan trans kadınların tahliye edilmesi adına her gün ev baskınları oluyordu. Bunun arkasında da rant vardı. Evime polisler geldi. Yaklaşık 20 kiÅŸi. Erkek arkadaşımı öldüresiye dövdüler. Tekmeleri savururken de “Sen nasıl erkeksin! Nasıl Türksün!” dediler… Köpeklerimiz, kedilerimize kıydılar, ÅŸiddet uyguladılar. Beni saçlarımdan sürükleyerek dışarı çıkarttılar. Üzerimde de külot ve sutyen var. Mahalleden bir kiÅŸi de “N’apıyorsunuz? O, bizim Michelle!” demedi, herkes izledi.
Sonra?
– Merkeze götürüldüm. İşkence yaptılar. Yetmedi tecavüz ettiler. Sonra beni bir köpek gibi sokaÄŸa attılar. Üzerimdeki iç çamaşırlarıyla. O gün aÄŸlayarak yürürken, benim için kutsal olan ne varsa anlamını yitirdi.
Nasıl üstesinden geldin?
-Önce gelemedim. Ama benim iki deli kız kardeÅŸim var, ikisi de avukat. Harika ve Rozerin. Tam ben, “Buraya kadarmış!” diyor. Hayatımdan bile vazgeçmeye hazırlanıyordum, beni yeniden hayata döndürdüler. Onların sayesinde ben bir savaşçıyım artık!
Nefrete inat, yaşasın hayat!
Bu hayat hepimizin. Bu ülkede bir arada yaÅŸamak zorundayız. Bizi sevmek zorunda deÄŸiller ama saygı duysunlar, bizim en temel yaÅŸam haklarımızı engellemesinler. Renkler mutluluktur, zenginliktir. GökkuÅŸağının altında sevgi var, huzur var, hayat var… Bizleri gettolara hapsetmesinler, bizleri seks işçiliÄŸine mahkûm etmesinler. Hetero kimlik, ayrıcalık, üstün bir cinsiyet ya da ırk deÄŸil… Hepimiz aynıyız. EÅŸitiz. LGBT renkleriyle bir arada, barış içinde hep birlikte yaÅŸamak istiyoruz. Nefrete inat, yaÅŸasın hayat!
İŞTEN ATILDIM
Sence dernekler, Türkiye’de LGBT’lerin haklarını yeteri kadar savunabiliyor mu? Yoksa daha fazlası mı gerekiyor?
-Derneklerimize laf söyletmem! Vallahi, kim ne derse desin, benim omletimi yesinler. Dernekler iyi ki var ve iyi ki bu kadar aktif çalışıyorlar…
Åžu an T24’te çalışıyorsun. Ama bir önceki iÅŸyerinden atıldın. Hangi gerekçeyle?
-İki yöneticimin iÅŸgüzarlığı nedeniyle. Uzun süre mobbing’e maruz kaldım. Sigortamı da yapmadılar. Ama onlar, iÅŸ ahlakına uymadığımı iddia ediyorlar. Ahlaksız bir çalışanı 2 yıl nasıl barındırdılar anlamak zor! Her ÅŸey yalan dolan bu ülkede! Davalıyız. Uzun bir yol var önümüzde ama hakkımızı alacağız.
Dünyada tanınıyorum ülkemde tanınmıyorum
Türkiye’den ayrılmaya karar verdin. Neden? Bütün bu yaÅŸadığın ötekileÅŸtirme için mi?
-Aynen öyle! Çünkü bıktım. Her geçen gün daha fazla zorlanıyorum. İnsanların bana uyguladığı sözlü ve fiziksel şiddetten ve asla anlayamadığım bu ötekileştirmeden artık çok sıkıldım!
Siyaseten mi reddediyorsun Türkiye’de yaÅŸamayı yoksa trans birey olarak yaÅŸamaya imkân kalmadığını mı düşünüyorsun?
-Siyaseten her ÅŸey zaten yerlerde sürünüyor. Demokrasi, insan hakları ve eÅŸitliÄŸin olmadığı bir ülkede barıştan bile söz edemez hale geldik! Ama benim derdim, ‘trans kadın’ kimliÄŸimden dolayı yaÅŸadığım ÅŸiddet. Gazeteye ya da adliyeye giderken kullandığım metrobüs ve metroda her gün ötekileÅŸtiriliyorum. Parmakla gösteriliyorum “A bak travesti!” “Lan tro’ya bak, metrobüse binmiÅŸ!” diyorlar. Bunlar tabii hafifleri, çok daha ağır ve çirkin hakaretlere, küfürlere, sözlü ve fiziksel tacizlere maruz kalıyorum. Evden çıktığım an ÅŸiddet baÅŸlıyor, ta ki akÅŸam olup eve gelinceye kadar! Buna yürek dayanır mı sence? Sabır taşı olsa çatlar!
Hayatını gazetecilik yaparak kazanan baÅŸka trans kadın örneÄŸi yok bu ülkede. Dünyada da pek yok. Bu da zaten dünya basını tarafından çok yazıldı, çizildi…
-Evet. Time, Huffington Post, L’Express, Agence France Presse, France 24, Die Zeit, De Standaard, The Advocate, CNN, Der Spiegel, Bern Zeitung, Same Same, Glaad, Yagg, Canal Plus, New York Times… Åžimdi aklıma gelmeyen baÅŸka yayınlar da vardır… Hayatımla ilgili her geliÅŸmeyi seneler içinde haber yaptılar. Ben dünyada tanınıyorum, ülkemde tanınmıyorum!
Ötekileştirilen bütün kimlikler için hak mücadelesi veriyorum
Sen nasıl oldu da translar adına mücadele veren biri konumuna geldin?
-Planlanan bir şey değil. Benim içimde çocukluğumdan beri mücadeleci bir ruh vardı zaten. Kendimi bildim bileli, hep daha iyisini, doğrusunu ve adilini sorguladım. Toplumun ikiyüzlülüğü nedeniyle maruz kaldığımız şiddeti ya kabullenip köşeye çekilecektim ya da savaşacaktım. Ben ikinci şıkkı tercih ettim. Bugün şiddete maruz kalan, ötekileştirilen bütün kimliklerin hak mücadelesi için savaşıyorum. Çünkü bir şey yapmalı.
Kendini transların sözcüsü gibi mi hissediyorsun?
-Ben kimsenin adına konuşamam, herkes kendi özelinde bir birey çünkü. Ancak evet, başta translar olmak üzere bütün LGBTİ bireyler için hak mücadelesi vermem gerektiğine inanıyorum. Trans kadın kardeşlerim de sağ olsunlar benimle gurur duyuyorlar, bu da beni mutlu ediyor. Hepsi tarafından takdir ve kabul görmek, sanırım en büyük ödül olsa gerek.