Maalesef herkes sokakta Bodrum’da… Bir tecrit yok!

Bodrum’un sevilen, icraatlarıyla takdir edilen Belediye Başkanı Ahmet Aras’ı aradım ve bu belalı dönemde Bodrum’da neler yaşandığını öğrenmek istedim. Ne de olsa Bodrum, ülkemiz yazlık başkentlerinden biri. Sağ olsun, detaylı bir şekilde anlattı.

Siz, bu Corona salgınına karşı ne tür önlemler aldınız?
-Bu iş açıklandığından itibaren, tüm mesaimizi, enerjimizi Corona virüsle mücadeleye ayırdık. Çok hızlı bir şekilde, kriz masası oluşturduk. Acil eylem planımızı hemen devreye soktuk. Epey de yol aldık. İlk günlerden itibaren ilaçlama faaliyetlerine başladık. Dışarıda ve içeride, ortam dezenfektasyonu yaptık, hala da yapıyoruz. Bütün kamu kurum ve kuruluşlarında, eczanelerde, Emniyet, Nüfus Müdürlüğü aklınıza gelen pek çok birimde… Marketler, açık olan manavlar… Herkesin ilaçlama taleplerine karşılık verdik. Zaten ilk başta talep edilen, bu dezenfektasyon meselesiydi. Ondan sonra hemen arkasından, maskedir, eldivendir bunların teminine gittik. Ki o günden bugüne bir ay oldu. Şu anda sokaklarımızda sterilizasyon faaliyetleri ve ilaçlama devam ediyor. Yeni cihazlar aldık, onları da devreye soktuk. Vatandaşlarımızın maske, eldiven taleplerine karşılık vermeye çalışıyoruz. Şimdiyi kadar daha hiç kimseye, “Yok!” demedik. Belediye personelimize de yeni bir çalışma programını yaptık. Evden çalışabilecek olanları gönderdik. Sahada çalışanları da vardiyalara böldük. Çocuğu küçük olan ya da kronik hastalığı olan bütün arkadaşlarımızı da idari izne gönderdik. Kriz durumuna adapte olmaya çalışıyoruz. Allah’a şükür iyi gidiyor.

Nelerden şikayetçisiniz?
-Bazı tedbirler geç kaldı. Bizim tarafımızdan değil, genel olarak alınması gereken tedbirlerden söz ediyorum. Bunlar nedir? Tamam, virüs şu anda kontrol altında tutulabiliyor ama sonrasını bilemiyoruz. Bodrum sokakları, sokağa çıkma yasağının olmadığı günlerde dolu mesela. Herkes dışarıda. Pazar yerlerine gidiyorlar, marketlere gidiyorlar. Benim bir çağrım vardı biliyorsunuz, “Gelmeyin!” dedim. Çünkü böyle olacağını biliyordum. Geldikleri anda, burada, ekstradan trafik olacaktı. Ki oldu…

Neyin trafiği bu?
-Gelenlerin evlerinin tadilatı var, bahçelerinin bakımı var. Daha evleri hazır değil. Harıl harıl çalışma sürüyor. Şimdi daha çok inşaat ve yapı marketlerinde ve pazar yerlerinde yoğunluk var.

Gelenler, evlerini yaza hazırlamak için dışarı mı çıkıyorlar?
-Tabii. Bir de hava nefis! Herkes sokakta. Çünkü bir tecrit yok. Tamam 65 yaş üzerini eve koyduk. 20 yaş altına da sokağa çıkma yasağını uyguladık. Ama 20 ile 65 yaş arasındaki insanlar fıldır fıldır. Gerekçeli- gerekçesiz dışarı çıkıyorlar çok rahat bir şekilde. Hafta sonu, sokağa çıkma yasağına kesinlikle uyuluyor. Ama hafta içi, gereksiz bir dolaşım oluyor. Oysa mesela, İngiltere’de uygulanan çok güzel bir sistem var. Her evden bir kişi çıkıp alışveriş yapabiliyor.

“Burada da böyle olsun” mu diyorsunuz?
-Evet. Bence gereksiz dolaşım tamamıyla engellenmeli.

DIŞARIDAN 125 BİN DEĞİL 70 BİN KİŞİ GELDİ

Gerçekten Bodrum’a, Mart sonunda, dışarıdan 125 bin kişi mi geldi?
-Yok, o rakam, biraz abartılı. 125 değil, 70 bin civarında. Normal nüfusumuz, çalışmaya gelenlerle 230 bin. Şu an 300 bin civarı.

70 bin eklendi yani…
-Evet.

O 70 bin, yazlıklarındalar şu anda…
-Aynen öyle! Onlar, haliyle hareketli nüfus. Sokağa çıkma yasağının olduğu günler dışında, sahillerdeler yürüyüş yapıyorlar, denize giriyorlar, şezlong koyup güneşlenenler var. Tutamıyoruz onları.

9 VATANDAŞIMIZI DEFNETTİK.. 100 CİVARINDA VAKA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ

Dışarıdan gelenler ne zannediyor, “Güneş var, o yüzden Bodrum’a Corona gelmez mi!” Nasıl bir kafa bu?
-Sanırım öyle düşünüyorlar. Ama tabii şu da var: Bodrum’daki tablo çok da kötü değil, şu anda. Hastanelerimiz dolu değil. Yoğun bakımlar, hastalarla dolu değil. Televizyonlarda gördüğünüz o tıklım tıklım hastane görüntüleri yok burada. O yüzden de Bodrum’da bir rahatlama var gibi. Bu da çok iyi bir şey değil. Sahil kenarlarında yürüyüşe çıkanları kolluk kuvvetlerimiz uyarıyor ama bu yeterli değil.

Bir ara giriş yasaktı, şu an durum ne?
-Şehirler arası dolaşım biliyorsunuz hala yasak. Bütün Türkiye için geçerli. Bir ara, “Bunu, Bodrum’da ilçeler arasında da belli bir oranda da uygulayalım!” diye düşünmüştük. Gerekçesiz gidilemesin oraya buraya. Gerçekten ihtiyacı olan gitsin. Ama bu, yapılmadı. Maalesef bizim yetkimizde değil. Merkezi hükümetin yetkisinde.

Görülen vaka sayısı kaç?
-Hastanelerimizde, tespit edilen 100 civarında Corona vakası olduğunu düşünüyoruz. Ama net bir rakam bilmiyorum. Çünkü bize de bilgi verilmiyor. Biliyorsunuz, her şey, Sağlık Bakanlığı’nın yetkisinde. Vakaları açıklamak da duyurmak da. Biz, Corona vakası ve Covid-19 şüphesiyle, 9 vatandaşımızı defnettik. Ama onlar, “Covid şüphesi vardı” ama sonra “Testi negatif çıktı!” diyorlar. Benim verdiğim rakamları da aslında çok beğenmiyorlar. Bazen bütün semptomları gösteriyor ama test pozitif çıkmıyor. Ya da önce bir test yapıyorsunuz pozitif çıkıyor, 15 gün sonra tekrar yapıyorsunuz, negatif çıkıyor. O yüzden ben, “9 vatandaşımız bu yüzden vefat etti!” diye açıklayınca hoşlanmadılar, biraz kızdılar.
Sizin, “Burası kaçmıyor. Ortalık sakinleşinceye, Corona kontrol altına alınıncaya kadar gelmeyin!” demeniz işe yaradı mı?
-Kısmen. O çağrımız, insanları biraz olsun tuttu. Ama gelen zaten gelmişti. Onlar için yapılabilecek bir şey yok. Diğerleri, çağrımızdan sonra kaldılar. Çünkü bu, aynı zamanda kendilerini de riske atmaları demek. Bodrum’daki nüfusa göre, hasta yatak sayımız ve yoğun bakım ünitemiz yetersiz. Bodrum biliyorsunuz, biraz da emekli kenti olarak tanınır. Bir sürü emekli, yaşlı insan var burada. Allah korusun hastalık yayılırsa, inanın çok kaybımız olur Bodrum’da.

Yoğun bakım yatak sayısı ne kadar sınırlı?
-Normalde 17 yataklıydı ama pandemiden sonra, yapılan düzenlemelerle 34’e kişiye kadar hizmet verilebiliyor. Ama o kadar. Allah’a şükür, şu an hastanelerimizde, aşırı bir yoğunluk yok. Ama tabii ki dışarıdan gelenler, farkında olmadan buraya virüs taşıyabilir. Mesela biz, ilk kaybımızı, İstanbul’dan gelen bir büyüğümüzü defnederek verdik. Onun temas ettiği insanlar vardır belki. O yüzden hem kendi iyiliğiniz hem bizim iyiliğimiz için gelmeyin diyoruz. Ben gerçi hep İstanbul’u ön plana çıkarmak istemiyorum. O zaman da kızıyorlar bana. “İstanbul’dan ekmek yiyorsunuz, sonra da İstanbulluları vebalı gibi gösteriyorsunuz!” diye. “Bodrum’a dışarıdan gelenler” diye ifade etmek daha doğru olacak. Dışarıdan getirildi, sonuçta bu virüs.

AVRUPA KONSEYİ BAŞKANI “TATİL İÇİN, EYLÜL’DEN ÖNCE REZERVASYON YAPTIRMAYIN!” DEDİ

2020 yazı, sizce nasıl geçecek?
-Turizm açısından kayıp bir yaz olacak! Şu anda sadece zincir marketlerin ekonomisinden söz edebiliriz. Bunun da Bodrum’un yereline pek bir faydası yok. Bir de pazarlar canlı. Bir de inşaat marketleri. Ama restoranlarımız, kafelerimiz, eğlence merkezlerimiz, otellerimiz hep kapalı. Asıl can damarı sektörümüz olan turizm, oldukça karamsar bir tablo çiziyor. Ne zaman düzelecek, onu da bilemiyoruz. Bununla ilgili bir yorum yapmak için de erken, çünkü daha hastalıkla, ölümle uğraşıyoruz. “Turizmde şöyle bir öngörümüz var” diyemeyiz yani. Çünkü bu, bütün dünyanın uğraştığı bir küresel kriz. Avrupa Konseyi Başkanı bile, “Tatil için, Eylül’den önce rezervasyon yaptırmayın!” diyor.

Turizm de boyut değiştirecek!

Corona turizmi etkileyecek?
-Eğer bu tablo, biraz toparlanır, sokağa çıkma yasakları kalkar, şehirler dolaşıma açılır, salgının yayılma hızı azalırsa, o zaman insanlar Bodrum’a gelecektir tabii ki. Ben diyorum ki, Corona’dan sonra hiçbir şey aynı olmayacak, turizm de bence boyut değiştirecek. Daha münferit turizm yöntemleri söz konusu olacak. Ki Bodrum, bu açıdan şanslı. Biliyorsunuz ikinci konutlar ve butik otelcilik çok fazla Bodrum’da. İkinci konutların ve bu yeni yapılan projelerin, birçoğu da otel rezidans, turizm artı konut projeleri. Onlar da kendi özel havuzlarına sahip. O açıdan belli gelir gruplarına çok rahat hizmet verebilecek bir yapımız var. Sonra Mavi Yolculuk gibi nispeten biraz daha izole bir tatil anlayışından söz edebiliriz. Eğer oradaki çalışan arkadaşlar, önlemlerini alırlarsa, bir ailenin denize açılıp, Gökova’da dolaşması çok da fazla risk taşımayacaktır. O yüzden Bodrum biraz daha şanslı diyorum. Ama şu anda uluslararası uçuşlar yok, yurtiçi uçuşlar yok. Açılırsa, ikinci konut sahipleri, pandemi tehlikesi geçtikten sonra, Bodrum’a gelirlerse, belli bir hareket olacaktır. Biz yine de şanslıyız, Antalya gibi değiliz. Antalya’da koca koca, 5 bin yataklı, 3 bin yataklı oteller söz konusu. Onlar, nasıl bir önlem alabilirler ki? “Her şey dahil turizm”in de belki yeniden tartışılması gerekecek.

Bir Corona vakası çıkarsa, bütün otel, tamamen kapatılacak değil mi?
-Tabii ki. Bir kısmı bu yaz hiç açmayacak bile. Bizde de büyük otellerin bazıları, bu yaz açmayacaklarını ilan ettiler. Bazı oteller ücretli izne çıkardı, personelini. Ve tamamen kapattı otelleri.

İŞİNİ KAYBEDENLERE, ALDIKLARI MAAŞIN, EN AZINDAN ASGARİ ÜCRET OLAN KISMININ DEVLETİMİZ TARAFINDAN ÖDENMELİ

Bu dönemde işini kaybedenler için ne tür önlemler alıyorsunuz?
-O işte büyük sorun! Ne yazık ki belediyenin imkanları bunu karşılamaya yetmeyecek. Biz şu anda sadece bazı şeylerde destek olabiliyoruz. Mesela büyükşehir belediyesi olarak su paralarını almıyoruz. Yine belediye mülklerinden kira vs… almıyoruz. Onlara istediklerinde, yiyecek içecek desteği veriyoruz. Ama o kadar. İşini kaybeden insanlara yapılması gereken destek, sanki normal çalışıyorlarmış gibi, aldıkları maaşın, en azından asgari ücret olan kısmının devletimiz tarafından ödenmesi. Başka türlü hiçbir çözümü yok. Şimdi 1000’er lira dağıtılmaya başlandı Kaymakamlık Sosyal Yardımlaşma Vakfı vasıtasıyla. Ama 2 gün önce 1000 lira alan biri yanıma geldi ve “1000 bin lirayı kirama verdim, yine parasız kaldım! Bana yardım edin lütfen” dedi. Bizim ülke olarak bence başka şansımız yok. İşini kaybeden insanlar, en azından asgari ücret tutarında bir parayı, gene kasalarına sokabilmeliler. Sonuçta o para, yine piyasaya gelecek, oradan esnaf alacak, esnaftan tekrar öbür tarafa, derken bir dolaşım sağlanacak. Ama işini kaybeden insanlara, kesinlikle kendilerini yaşatacak bir tutarın devlet tarafından ödenmesi gerekiyor. Biz belediye olarak ne yapabiliyoruz? Sosyal finansman imkanlarımızla, gıda yardımları yapıyoruz, maske veriyoruz, çöplerini topluyoruz. Belediyelerin de bütçeleri gitti. Bütün vergi gelirleri, her şey, şu anda altüst oldu. Kendi personelimizin maaşlarını bu ay ödedik. Bir dahaki aya, kredi aldık ödeyeceğiz ama ondan sonraki ay nasıl ödeyeceğiz, o da muamma şu anda. Yani aslında büyük bir kriz var. Bu krizle ilgili alınması gereken önlemler çok ciddi önlemler. Ülkemiz, ciddi bir ekonomik krizle uğraşıyordu bu işe girerken. Bir de bu çıktı. O yüzden de hükümet, “Kardeşim, ben sizlerin ihtiyaçlarını karşılayacağım. Esnafların zararlarını karşılayacağım diyemiyor!” Bu yüzden de insanlar çok ümitsiz şu anda. “Ben n’olacağım?” diye herkes kapımıza geliyor. Çünkü bekledikleri açıklamalar yapılmıyor. Belediye başkanı olarak ben ne yapabilirim ki? Ancak çöpünü alabilirim, yapabileceğim diğer sosyal hizmetleri yapabilirim. Ama insanların ihtiyaçları çok başka. Çocuklarının altına bağlayacak bezleri yok, çocuklarına verecek mamaları yok. Hasta olduklarında, ilaç alacak paraları yok. Türkiye’de, hele Bodrum’da, günü birlik yaşayan çok insan var. Bodrum sonuçta hizmet sektörünün ağırlıkta olduğu bir bölge. Ve bu insanlar, günlük, haftalık alıyorlar. Çoğu da zaten turizmde çalışıyordu. Şimdi turizm sektörü de yok.

Gittikçe daha da mı kötüleşecek Haziran, Temmuz ve Ağustos’ta?
-Evet. Buna kesinlikle daha makro bir çözüm düşünülmeli.

“EVDE KALIN” AFİŞLERİ EFSOOOOO!

Afişler efsane olmuş! Nasıl geri dönüşler aldınız?
-Muhteşem! Twitter’da filan, bayağı yıkıldı ortalık!

Fikir nereden çıktı?
-Valla hepimizden! Sonuçta ben de bazen şiveyi bozuyorum, İstanbul şivesiyle konuşmadığım, Bodrum şivesine döndüğüm oluyor. Netice de buralıyız. Arkadaşlarım da bundan esinlenip dediler ki, “Ya Başkanım, böyle bir şey yapsak olur mu?” “Yapalım” dedim. Yazdılar getirdiler bir şeyler, ben beğenmedim, tam Bodrum şivesi olmamıştı. “Getirin bakem şunu” dedim. Sonra yeniden bu haliyle yazıverdim, böylece paylaştık, insanların hoşuna gitti. Faydalı da oldu.

GERÇEKTEN BÜYÜK BİR KRİZ KAPIDA BİZİ BEKLİYOR

Bir mucize olur da Haziran’da eski Bodrum’u yaşayabilir miyiz?
-Eğer bu şekilde giderse, biz hiç sanmıyoruz ki, her şey birdenbire toparlanıversin! “Bu iş bitti!” desek de büyük bir ekonomik kriz, şu anda bizi bekliyor. Çünkü insanlar, bankaya kredisini ödeyemiyor, SGK’sını ödeyemiyor, ev kirasını ödeyemiyor. Küçük bir örnek, burada Güzel Sanatlar Fakültesi var biliyorsunuz, komşumuz. Oradan 40 öğrencimiz gidememişler evlerine, kaldılar burada. Çalışıyorlardı, işlerini de kaybettiler. Çocuklar, birdenbire aç açıkta ve kiralarını, faturalarını ödeyemez hale geldiler. Böyle tablolarla karşılaşıyoruz. Bunların hemen düzelmesi imkansız. Hayırseverlerimiz, sağ olsunlar, birileri, kiralarını ödedi, birileri cep telefon faturalarını ödedi. Biz, gıda yardımı yaptık. Onları ayakta tutmaya çalışıyoruz ama ne kadar daha yapabiliriz? Hadi bir ay daha yaptık ama bundan sonra büyük bir muamma. Gerçekten büyük bir kriz kapıda bekliyor. “Bu yaz düzelir!” demek için çok fazla iyimser olmak lazım.

GELMEYİN DEMİYORUM… SALGIN TEHLİKESİ GEÇİNCE, SEYAHAT YASAĞI KALKINCA GELİN

Biz de gelmeyelim o zaman yaz… Biz de problem olmayalım size…
-Yok. Ben öyle bir şey demiyorum. Salgın tehlikesi geçince, bulaşıcı hali kontrol altına alınınca, seyahat yasağı kalkınca gelin tabii… Bodrum, gene bakmayın, insanların münferit yaşayabildiği bir alan. Çünkü evler müstakil. Bahçesi var, balkonu var, terası var. Ben İstanbul’dakileri de anlıyorum, onuncu katta, çoluk çocuk nasıl yaşayacak insanlar? Gelmek istiyorlar, anlıyorum. Ben açıkçası biraz buna da dertleniyorum. En azından gelsin burada evi olan, bahçesinde, serasında rahat rahat yaşasın. Ama tabii ki virüsün yayılma tehlikesi geçince…

ŞEZLONGLAR ARASI ARTIK 5 METRE OLACAK

Peki havalar daha da ısınınca, insanlar mesafe duygusunu kaybetmeyecek mi? Denize girecek, yan yana güneşlenecek… Tehlike, daha da artmayacak mı?
-Biliyorsunuz, ben de turizmciyim aynı zamanda. Şezlonglar arasında artık bir 5 metre falan aralık bırakacağız. İnsanlar da dikkat edecek. Artık karı- koca, yan yana durmuyor. Herkes, birbirine mesafeli. Ben akşam eve gidiyorum, Esra bana diyor ki, “Önce üstünü başını çıkar, duşunu yap. Beni de tehlikeye atma!” Doğru. Ben 10 Mart’tan beri el sıkışmayı bıraktım. Kimseye yaklaşmıyorum. Tehdidin ne kadar büyük olduğunu anladım. Çünkü kendimin değil, bir başkasının katili olabilirim, bunu fark ettim. Bu prensiple, en baştan beri uzak durmaya çalışıyorum, özellikle risk gruplarından. Anne babama bile merdivenden el sallıyorum. Bir ihtiyaçları varsa, kurallara uyarak, uzaktan halletmeye çalışıyorum. Hiç yanlarına gitmiyorum. Herkes bunu yapmalı.

İŞLERİNİ KAYBEDEN BODRUMLU MÜZİSYENLERİN INSTAGRAM KONSERLERİNE HAYIRSEVERLER SPONSOR OLUYOR

İşsiz kalan müzisyenlerle birlikte güzel bir çalışma başlattınız…
-Evet. Bodrum’da biliyorsunuz, yaz- kış çalışan müzisyenlerimiz var, buradaki emekçilerimiz bizim. Onlar da işlerini kaybettiler haliyle. Onlara güzel bir ortak çalışma yaptık. Her akşam bir grup çıkarıyoruz sosyal medyada ve o gruba bir hayırsever sponsor oluyor. Bir otelci, bir işadamı. Ve onları yaşatmaya devam ediyoruz.

Şahane fikir…
-Evet. İnsanlar de sevdi. Instagram’dan online canlı yayın yapıyoruz. Müzisyenler evlerinden bağlanıyorlar, biz de belediye kanallarından yayın yapıyoruz. Performans yaptılar diye, hayırseverlerden aldığımız parayla, kaşelerini ödüyoruz.

BAKARSINIZ, DENİZE DE ONLİNE GİRİLİR BU YAZ!

Yoksa bu yaz, denize de online mi girilecek?
-(Gülüyor) Evet, denize de online girmek durumunda kalabiliriz! Bakın, “Bu virüs, yarın yok olur!” demek için çok erken. Fazla iyimser bir yaklaşım bu. Biz önlemlerimizi alacağız. Çok temiz bir kent yaratacağız. Belediye olarak üzerimize düşenleri biliyoruz. Bodrum artık, kent hijyeninin üzerinde daha fazla duracak. Denetimlerimizde sosyal mesafeyi korumak için, gereken bütün uyarıları yapacağız. Restoranlar, oteller, tekneler, plajlar herkes artık bu yeni yönteme, yeni tarza alışacak.

ORTAKENT MEYDANA ÇEKMİŞLER ARABALARI, BİRA İÇİP, ALEM YAPIYORLAR! EMNİYET, 3 BİN 150 LİRA CEZA KESTİ TABİİ…

Diyorsunuz ya sokaklar dolu diye, belediye olarak n’apıyorsunuz bunun önüne geçebilmek için?
-Zabıta ve diğer kolluk kuvvetlerimiz, herhangi bir şekilde, bir ortamda bir araya gelinmişse, sosyalleşiliyorsa, maske filan yoksa uyarı yapıyoruz ya da ceza kesiyor. Şöyle söyleyeyim, Ortakent meydanda, geçen gün arabaları çekmişler, biraları da almışlar, içiyorlar. Alem yapıyorlar resmen! Hemen Emniyet gitti, 3 bin 150 lira ceza kesti. Bu tür denetimler devam ediyor.

HER ŞEY DURDU, KAÇAK İNŞAATLAR DURMADI
AMA ENSELERİNDEYİZ… YIKIMLAR DEVAM!

Kaçak inşaatlar peki? Durdu mu Corona’da, yoksa son sürat devam mı?
-Valla, o durmadı işte! Ama biz de hiçbir şekilde geri adım atmıyoruz. Yıkımlar devam ediyor. İnsanlardan alacağımız kiraları, şunları, bunları hepsini durdurduk ama yıkımlar devam! O konuda tavizimiz olmayacak. Her zaman söylüyorum: Sakın kimse, krizi fırsata çevirmeye çalışmasın! Enselerindeyiz. O kaçak yapıları yıktırırız.

Yorum

  1. Sizi ve yazılarınızı çok özlemiştim.Uzun süre hürriyette aradım sizin ,bekledim.Sonra öğrenince çok mutlu oldum.57 yasında bir öğretmenim.Çok uzun yıllardır okuyor ve takip ediyorum sizi.Saglık,sevgi,huzur,aşk takipçiniz olsun hiç peşinizi bırakmasın emi❤

Yorum Bırak