İlk Türk kadın DALGA SÖRFÇÜSÜ

Genç kızlara rol model olan şahane bir sporcu var şimdi sıradaaaa… Rüzgarın Kızı Aleyna Hadımoğlu.

Elidor’un Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Udemy’yle başlattığı, “Kendi Yolumuzda” projesinin rol modellerinden biri..

Aleyna, Türkiye’nin dalga sörfü dalında ilk olimpik milli sporcusu. Ne şahane di mi? Bir şeyin bu ülkedeki öncüsü olmak, başka gençlerin yolunu açmak…

Aleyna, Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu, ardından da hukuk eğitimi almış. Hem sporu hem akademik eğitimi bi arada götürmüş. İkisinden de vazgeçmemiş. ‘Denge’ ve ‘çok yönlü olmak’ hayatının kilit kavramları.

O da hayallerinin peşinde koşan genç bi kadın. Çoğununu da gerçekleştirmiş. Bravooo Aleyna Hadımoğlu‘na… Yolu açık olsun. Tutkusuyla, çalışkanlığıyla, azmiyle başka genç kadınlara örnek olması dileğiyleeee…

Bir şeyin ilki olmak, çok güzel bir duygu olsa gerek. 2017 Dünya Sörf Oyunları’nda kadınlar klasmanında yarışan “İlk Türk kadın dalga sörfçüsü” olarak tarihe adını yazdırdın… Nasıl bir his ilk olmak?
-Çok gurur verici ama insanın omuzlarına sorumluluk da yükleyen bir şey. Sizden sonra gelenlere örnek olmanız ve yol göstermeniz gerekiyor. Ben de bunun için uğraşıyorum aslında. Attığım bu ilk adımla, benden sonra gelecek kızlara ışık olmak, ilham kaynağı olmak istiyorum.

ÜSKÜDAR AMERİKAN LİSESİ’Nİ, ARDINDAN DA HUKUK FAKÜLTESİNİ BİTİRDİM, AYNI ANDA ŞAMPİYON BİR SÖRFÇÜ DE OLDUM

Nasıl bir hikâye seninki. Nasıl bir aileye doğdun?
-Annem özel bir lisede müdür aynı zamanda öğretmen, babamın ise dalga sörfü akademisi var. İkisi de güçlü karakterler. İkisinden de pek çok şey öğrendim. Ama gözlemlediğim en önemli şey, çok yönlülüktü. Ben de tıpkı onlar gibi, çok yönlü ama dengeli bir insan olmaya gayret ettim. Ne sadece sporcu olmak istedim ne de sadece kariyerine odaklanmış biri. İstedim ki, bende ikisi de olsun. Üsküdar Amerikan Lisesi’nden sonra hukuk fakültesini bitirdim. Spor da bir taraftan hep devam. Çok çalışırsak, başaramayacağımız hiçbir şey yok.

ÖNCELERİ, HAYALİM ÇOK İYİ BİR SÖRFÇÜ OLABİLMEKTİ, SONRA ŞAMPİYON BİR SÖRFÇÜ OLMAYA EVRİLDİ!

Kaç yaşında başladın sörfe?
-10 yaşında başladım. Televizyonda dalga sörfü yapanları görüp, “Ben de o sörfçü kızlardan olacağım” diyordum. Önceleri, hayalim çok iyi bir sörfçü olabilmekti, sonra şampiyon bir sörfçü olmaya evrildi!

Babanın nasıl bir etkisi oldu?
-Babamın, Kocaeli’ne bağlı Kandıra ilçesinin Babalı Köyü’nde bir sörf akademisi var. Benim sörfe başlamamın nedeni babam. Bana ışık tutan babam. Yolumu açıp, destekleyen babam. Lise zamanlarında dalga sörfünü tanıyıp tecrübe etmiş. Karadeniz’deki dalgaların da sörfe uygun olduğunu keşfedince, “Neden ülkemizde de sörf yapılmasın?” deyip Türkiye’nin ilk dalga sörfü okulunu açmış. Amacı, ülkemize sörf kültürünü kazandırabilmek, insanlara sörfü öğretebilmek, ülkemizi temsil ederek yarışabilecek sörfçüler yetiştirmekti. Amacına ulaştı aslında. Ülkemiz, artık sörfü biliyor, sörf yapan, deneyimleyen birçok kişi var. Babamın yetiştirdiği birçok sporcu var, aralarında milli sörfçüler de var.

Dalga sörfüne 2007’de başlıyorsun, 2017’ye kadar bir federasyonu bile olmayan bir spor dalında mücadele ediyorsun…
-Evet. Başlarda ailem dışında bir desteğim yoktu. Ama bu beni yıldırmadı, federasyon kurulmadan önce de yurt dışına gidip sörf yarışlarına katılarak ülkemizi temsil ettim. Kendi imkanlarımla gidip antrenman yaptım ve yarışlara katıldım. Bu zorlu süreçten sonra beni destekleyenler oldu. Öğrencilik dönemimde okulu ve dalga sörfünü bir arada götürmek önemliydi. Sörfün yanında her zaman okula giden, derslerini asla aksatmayan bir öğrenciydim. Şimdi ise mezun oldum ve çalışmaya başladım. Eski düzenim halen devam ediyor. Hafta içi çalıştığım için İstanbul’da olmak durumundayım. Bu nedenle hafta içi kara antrenmanı yapıyorum. Hafta sonu ise, sörf evine gidip, sörf antrenmanlarımı yapıyorum.

ANNEM DE İYİ SÖRFÇÜDÜR

Peki ya annen, o nasıl bakıyordu bu sörf olaylarına?
-Annem okul müdürü, öğretmen dedim ama oldukça sportif biridir. O da çok güzel sörf yapar. Birlikte yurt dışında yarışlara bile gittik. Bu arada kondisyonu da oldukça yüksektir. Sörf yapmak için suya girdiğinde, kimse onu sudan çıkaramaz hahaha.

DALGAYI BEKLEDİĞİM AN EN ÖZGÜR OLDUĞUM AN

Sörf tahtasının üstü sana ifade ediyor?
-Ah! Ne zaman tahtanın üzerine yatıp paddle yapmaya (kulaç atmaya) başlasam, kendim oluyorum, çocuklar gibi mutlu oluyorum. Paddle yaparak lineup’a (dalgayı beklediğimiz yer) geldikten sonra ise, tahtanın üzerine oturduğum işte o an, en özgür olduğum, en huzur duyduğum an… Suda olmak çok farklı, o sırada sadece tahtanız, dalgalar ve siz baş başasınız…

DOĞA, GÜÇ, DENGE

Denizi mi, rüzgarı mı, kendi gücünü mü yoksa dengeni mi hissetmek daha güzel?
-Hepsini bir arada hissetmek kadar güzel bir duygu yok aslında. Sörf de zaten bu üçünün kombinasyonu diyebilirim, doğa, güç ve denge. O dalgaları geçmek ve yakalamak için güce, dalganın üzerinde iken tahtada ayağa kalkmak için ise dengeye ihtiyacınız var. Bu ikisinin kombinasyonunu yakalayınca ise, doğayı kontrol etmeye, onunla birlikte hareket etmeye başlıyorsunuz.

DALGALARDAN BAŞKA HİÇBİR ŞEYE ODAKLANMIYORUM

Açık denizde düşünce hiç korkmaz mı insan?
-Sörfte, dalgalardan başka hiçbir şeye odaklanmıyorum. Güzel dalga varsa, biz sudayız, o kadar! Zaten o sırada, ‘’denizde ne var’’, ‘’kıyıdan ne kadar uzaktayım’’, “Düşersem ne olur?” gibi şeyleri kafanızda kurmuyorsunuz. Sörfte hızlı olmanız çok önemli, dalganın nereye geldiğini takip edip, oraya paddle atmanız, o dalga geldiğinde yakalayıp, zaman kaybetmeden ayağa kalkmanız gerekiyor. O yüzden sudayken, düşündüğünüz tek şey sörf oluyor. Bunun yanında sörf tahtanız, sizin can simidiniz. Tahtanız yanınızda ise hiçbir şeyden korkmayın!

BİZ KADINLAR, ÇOK GÜÇLÜYÜZ HER ŞEYİ YAPABİLİRİZ YETER Kİ İSTEYELİM!

Daha çok erkek sörfçü mü var?
-Dünyada pek çok kadın sörfçü var. Ama doğru, erkek sörfçü sayısı daha fazla. Ülkemizde ise erkek sörfçü sayısı, kadınlara göre kat kat fazla. Bunun sebebi de sörfün extrem bir spor olması. Dalgalardan korkuluyor olması ve sörfün güç gerektiren bir spor olması olabilir. Fakat biz kadınlar, çok güçlüyüz, her şeyi yapabiliriz. Yeter ki isteyelim!

HEDEFİNİZ OLUNCA YOLLAR SİZİN İÇİN ZORLUKTAN ÇOK BİR KEYİF HALİNE DÖNÜŞÜYOR

Okul için İstanbul’a gelip, sörf yapmak için Kocaeli’ne gidiyormuşsun. Bu çok zor olmadı mı senin için?
-Yoo. Bir hedefiniz olunca, yollar sizin için zorluktan çok bir keyif haline dönüşüyor. İstanbul’dan Kocaeli’ne dans ederek, şarkılar söyleyerek giderdim, sörf yapacağım diye. Dönerken, içimde bir burukluk olsa da dönmemin de bir amacı olduğunu düşünüp, kendimi teselli ederdim. Bir amaç uğruna yol alınca, bir hayalin gerçekleşmesi için çalışınca, birkaç saatlik yol bile çok keyifli bir hal alıyor. Çünkü hayallerinizi gerçekleştirmek hepsine değiyor.

DAHA ÇOK GENCİN BU SPORA YÖNLENDİRİLMESİ ÖNEMLİ

Türkiye’de bu spora başlamak isteyenlere ne öneriyorsun?
-Ülkemiz dalga sörfünü öğrenmek için, çok uygun bir yer. Hem dalgalarımız çok uygun hem de denizimiz güvenli. Öncelikle bunun bilincinde olsunlar. Sadece istemesinler, yapsınlar. Birçok insan sörf yapmak, deneyimlemek istiyor fakat bunu gerçeğe çevirebilen çok az insan var. Bilinmediği için insanlarda bir çekince oluşuyor. Şunu bilsinler ki, biz her zaman buradayız. Destek almaktan çekinmesinler. Bizim, beş yaşında öğrencimiz de var, elli-altmış yaşında da. O yüzden sörfe başlamak istiyorlarsa, düşünmeyi bırakıp hayallerinin peşinden koşsunlar. Vakit kaybetmesinler, bize gelsinler.
Türkiye’den şampiyon sporcular çıkarılabilmesi için ne yapmalı?
-Daha çok gencin bu spora yönlendirilmesi önemli. Ayrıca yeni gelişmekte olan bir spor dalı olduğu için sporcuların daha fazla desteklenmesi, önlerinin açılması gerekiyor.

ŞU HAYATTA, HAYALLERİMİZİ GERÇEKLEŞTİRMEKTEN DAHA KEYİF VEREN BİR ŞEY YOK!

Bu sporun sana en keyif veren yanı ne?
-Denizi, dalgaları okumanız gerekiyor. Dalgayı yakaladıktan sonra da dalgaya göre hareket etmeye ve doğayla bütünleşmeye başlıyorsunuz. Bu bana çok huzur veriyor. Bir diğer keyifli yanı da dalgayı beklerken ya da dalgaları geçmeye çalışırken, sabırlı olmanız ve stratejik düşünmeniz gerekiyor. Pes etmemeniz gerekiyor. Sörfün beni sürekli geliştiriyor olması da benim için ayrı bir keyif. Bunun haricinde dalga sörfü her zaman hayalimdi. Hayallerimi gerçekleştiriyorum ben sörf yaparken. Bana kalırsa, şu hayatta, hayallerimizi gerçekleştirmekten daha keyif veren bir şey yok!

ELİDOR, “KENDİ YOLUMUZDA” PROJESİYLE, HAYALLERİNİN PEŞİNDEN GİDEN GENÇ KADINLARA DESTEK OLMAYI AMAÇLIYOR

Şimdi Elidor’un “Kendi Yolumuzda” projesiyle genç kadınlara rol model olarak gösteriliyorsun. Neler hissediyorsun?
– Heyecanlı ve gururluyum. Hem birilerine ilham kaynağı olabilme fırsatı yakaladığım için hem de böyle bir projeye öncülük eden bir markaya sahip olduğumuz için. Hepimizin bir hayali var, bu yolda yalnız olmadığını bilmek ve desteklenmek çok önemli. Elidor da “Kendi Yolumuzda” projesiyle hayallerinin peşinden giden genç kadınlara örnek ve destek olmayı amaçlıyor.

Bir de Elidor Türkiye’nin ülke çapında yaptırdığı bir araştırma var…
-Evet, sonuçları düşündürücü. Her 10 genç kadından 6’sı, hayallerine giden yolda engeller olduğunu düşünüyor. Maalesef, bunun sebebi de sınırlayıcı beklentiler ve ön yargılar. Bu proje, işte bu konularda, binlerce genç kadın için değer yaratacak. Üniversitede öğrenim gören ve maddi zorluk yaşayan öğrencilere, Elidor ve Toplum Gönüllüleri Vakfı iş birliğiyle burs imkânı sağlanacak. Uzmanlaşmak istedikleri alanda, bilgi arayanlar içinse Udemy’den alabilecekleri eğitimler söz konusu. Ayrıca, “Adım Adım Kendi Yolumuzda” kişisel gelişim programıyla, yola nasıl çıkacağını merak edenlere de destek verilecek. Yurt dışından ve ülkemizden uzmanların hazırladığı bu program, genç kadınların hayallerini fark etmelerini, hedeflerini belirlemelerini, kendilerini tanımalarını ve hayallerine giden yolculuğu planlamalarını kolaylaştırmayı hedefliyor.

ÖN YARGILARA, BEKLENTİLERE, OLUMSUZ DÜŞÜNCELERE KULAK TIKAYIN VE HAYAL KURMAKTAN ASLA VAZGEÇMEYİN!

Zeynep Bastık’la aynı klipte oynamak nasıl bir histi?
-Şahane! Zeynep Bastık da hayallerinin peşinden giden, çalışan, üreten bir kadın. Çok yetenekli ve yaratıcı bulduğum biri. Bu denli ilham verici bir müzisyenle aynı projede yer almak gerçekten keyifliydi.

Genç kadınlara hayallerini gerçekleştirmeleri için sen ne tavsiye edersin?
-Ön yargılara, beklentilere, olumsuz düşüncelere kulak tıkasınlar ve hayal kurmaktan asla vazgeçmesinler! Her yol hayal etmekle başlar, disiplinli çalışmakla devam eder. Olumlu düşünmek ve yol arkadaşlarının olması da ilerlemelerini sağlar. Her zaman hayallerinin peşinden gitsinler ve unutmasınlar ki biz kadınların yapamayacağı hiçbir şey yok!

HAYALLERİMİZE GİDEN YOL, UZUN OLABİLİR, YORUCU OLABİLİR. KARŞIMIZA ENGELLER DE ÇIKABİLİR. AMA BEN DEVAM ETTİM. BAŞARDIM. HERKES BAŞARABİLİR!

Bu projede nasıl bir rolün var?
-Klipte yer almak dışında, Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın “Adım Adım Kendi Yolumuzda” isimli bir gelişim programı var. Bu proje kapsamında, hikâyemi herkesle paylaşarak, genç kadınlara hayal etmekten vazgeçmediklerinde neler yapabileceklerini göstermek istiyorum. Hayallerimize giden yol, uzun olabilir, yorucu olabilir. Karşımıza engeller de çıkabilir. Ama ben devam ettim. Başardım. Herkes başarabilir!

Yorum Bırak