Biz, gönül komisyoncusuyuz!

Müthiş bir şey başardı. İnanılmaz bir yardım ağı kurdu. İhtiyaç sahibiyle hayırseveri bir araya getirdi. Binlerce hayat kurtardı. Çocukları ameliyat ettirdi. İnsanlara ev buldu, iş buldu, hayatlarını değiştirdi. Hayatlarını yeniden kurmalarına yardım etti. Öyle böyle değil, son dört yıl içinde 500 milyon lira yardım yaptılar.

Anladınız, Haluk Levent’ten söz ediyorum. Son dönemlerin sosyal dayanışma kahramanı…

“AHBAP Platformu” deyince, hepimiz ayağa kalkıp, saygı duruşuna geçiyoruz, alkışlamaya başlıyoruz. O kadar inanıyoruz ki ona ve tüm AHBAP’lara… Hele şu Corona günlerinde yaptıkları, takdire şayandı. Haluk Levent’le uzun uzun konuştum. Yani öyle kolay bitmeyecek. 

TÜRKAN SAYLAN HOCA’YLA BAŞLADIM, BU İŞLERE

İçimizi ferahlatan, “İşte bu!” dedirten, bazen de gözümüzü yaşartan bir “sosyal dayanışma örneği”sin. Büyüksün hemşom! Kendini nasıl hissediyorsun?
-Mutlu hissediyorum. Bu söylediklerinden sonra daha da mutlu. Biraz yoruluyorum ama yapacak bir şey yok. Yaklaşık 25 gündür herkes karantinada. Ben de AHBAP Derneği’nde karantinadayım. Neredeyse 24 saat boyunca, ülkenin her yerindeki yardım faaliyetlerini, ihtiyacı olanların durumunu koordine ediyorum. Bizim çocuklar evlerinden çalışıyorlar, ben derneğin içinde tek başımayım. Sosyal mesafemi koruyarak markalarla toplantılar yapıyorum, tüm Türkiye’ye gönderdiğimiz gıdalar için market firmalarıyla görüşüyorum, dağıtımlar için kargo firmalarıyla irtibattayım. Koordineli bir şekilde yardımları organize ediyorum yani. Ne yalan söyleyeyim, bu da bana huzur veriyor, beni mutlu ediyor.

AHBAP Platformu’nun bu kadar büyük bir başarıya ulaşacağını düşünüyor muydun?
-Sivil toplumcu geçmişim epey eski. Annem gibi sevdiğim Türkan Saylan Hoca’nın “Cüzzamla Savaş Vakfı”nda gönüllü olarak çalışmaya başladım. Sonra yıllar içinde başka vakıflarda da görev aldım. Pek çok şey öğrendim. Ama eksiklikleri de tespit ettim.

ŞEFFAFLIK BİZİM GÖBEK ADIMIZ

Neydi en önemli eksiklik?
-Şeffaflık. Bizim derneklerimizde, vakıflarımızda genel olarak böyle bir sorun var. Yardım için para yatırıyorsunuz mesela. Hiçbir şekilde o yatırılan paraların ne olduğunu, nereye gittiğin bilmiyorsunuz. Adını vermek istemiyorum, birtakım şeyler yaşandı böyle bu ülkede…

Deniz Feneri’ni kastediyorsun…
-Evet, nerede o paralar? Ne oldu? Tamam şöyle bir durum var, bizler, vicdanımızı, “Yardım yaptık” diye rahatlatıyoruz. Bu, güzel bir şey. Fakat daha da güzelini yapmamız gerekiyor. Hem vicdanımızı rahatlatalım hem de gerçekten bu yaptığımız yardımın, ihtiyaç sahibine ulaşıp ulaşmadığını kontrol edelim.

MEYDAN OKUYORUM! BİR HAYIRSEVER; PARAYI, İHTİYAÇ SAHİBİNE DEĞİL DE BİZE VERMİŞSE ÇIKIP AÇIKLASIN… AHBAP BAŞKANLIĞINI BIRAKIRIM!

Sizin en önemli özelliğiniz bu mu? Şeffaf olmanız…
-Evet. Biz yaptığımız çalışmalarda, tam 10 bin aileye, hayırseverlerden yardım götürdük. Çocuklarını ameliyat ettirdik, tedavilerini üstlendik, ev tuttuk, iş bulduk. Daha pek çok şey. Hepsi ama hepsi şeffaftı. Meydan okuyorum: 10 bin görev yapmışız bugüne kadar, bir tanesinde bile; bir hayırsever, parayı, ihtiyaç sahibine değil de bize vermişse ya da başka bir yere, çıkıp açıklasın… AHBAP başkanlığımı bırakırım! Bu kadar emin her şeyden. Her şeyi, toplumun ve sosyal medyanın gözü önünde yapıyoruz.

Sistem nasıl işliyor?
-Bir ihtiyaç sahibi var, bir de hayırsever. Biz, onları buluşturuyoruz. “Buyurun kendiniz çözün!” diyoruz. Mesela bugünkü olay: Bir çocuğumuz var, adı Emre. Hastaneye kaldırıldı. Medical Park’a. Özel hastane. Tahliller yapıldı. Acilen ameliyat edilmesi gerekiyor. Bu çocuğun başka yere gitme ihtimali yok. 2,5 yıldır da tedavi görüyor. Küçücük de bir çocuk. Hastaneyle pazarlık yaptık, “50 bin lira” dediler. Bu kadar inebiliyorlar. Annesi Emre’nin başında. Perişan. Yardım istiyor bizden. Biz şunu yapıyoruz. İstanbul AHBAP’taki çocuklar, ailenin üzerine bir araba var mı, ev var mı, bir mal mülk var mı araştırmasını yapıyor. Çevresinden, mahalleden, muhtarlıktan, e-devletten gereken bilgiyi öğreniyor. Emin olunca diyorlar ki, “Haluk Abi, bu annemizin hiçbir şeyi yok!” O zaman, ben bir tweet daha atıp diyorum ki, “Her kim ki bu çocuğumuzun ameliyat parasını karşılayacak, Corona günlerinden sonra ilk konserimi onun evinde vereceğim. Gitarımı alıp, şarkılar söyleyeceğim…” Ve hemen bir hayırsever arıyor, ki aradı, sevgili Arzu Çebi Ablamız, “Tamam, ben bu çocuğumuzun tedavisini üsteleniyorum!” dedi. Dün akşam oldu bu. Hemen yayınladık, çocuğumuz ameliyat oluyor, ben de Corona günlerinden sonra Arzu Ablama gitar çalmaya gideceğim.

BAZEN ŞARKI SÖYLÜYORUM, BAZEN BÖREK AÇIYORUM, BAZEN BİRLİKTE KAVALA KURABİYESİ YAPIYORUZ…

Yanına gittiğinde tekrar tweet atıyor musun?
-Tabii ki! Tamamlıyorum görevi. Diyorum ki, “Hatırlarsanız Arzu Ablamız şu çocuğumuza yardım etmişti, şimdi ben de ona şarkı söylüyorum!” diye tweet atıyorum. Bunu 4 yıldır yapıyorum. Binlerce eve girdim, binlerce yere gittim. Onlar yardım ettiği için ben de küçük bir jest yapıyorum. Bazen şarkı söylüyorum, bazen börek açıyorum, bazen birlikte Kavala kurabiyesi yapıyoruz, maç izliyoruz. Pek çok şey. Bildiğimden de değil. Amaç, o dayanışmada, omuz omuza olmak. Yüzde 90’ı “Gelmene, şarkı söylemene, yemek yapmana gerek yok” diyor ama ben ille de gidiyorum. Onlar, o yardımı, sadece ben geleyim diye yapmıyorlar, gönülden yapıyorlar ama bu bir dayanışma, o yüzden mutlaka orada oluyorum. Hep beraber fotoğraf çektiriyoruz. Eğleniyoruz. Bu dayanışmayı ortaya koyuyoruz. 4 yıldır böyle gidiyor bu.

GECE ROCKSTAR’IM, GÜNDÜZ BİR ÇOCUĞUN AMELİYAT PARASI İÇİN BAŞHEKİMLE PAZARLIK EDEN ADAM…

Sivil toplumculuğun, neredeyse müzisyenliğinin önüne geçti. Şarkı da söyleyebilen STK lideri muamelesi yapılıyor sana. Hoşuna gidiyor mu? Yoksa sıkıntı yaratıyor mu?
-Şarkı söylemek çok sevdiğim bir şey. O, hep kalbimde. Konserlerim devam ediyor. Fakat şöyle şeyler oluyor. Binlerce insana konser vermişim, rockstar’ım o gece. Ama ertesi sabah, Bingöl’den gelen bir çocuğun ameliyatı için hastanenin başhekimiyle pazarlık etmek zorunda olan biriyim.

O anda ne hissediyorsun?
-Tamam, başhekim, sanatçı olduğumu biliyor ama orada, o anda müşteriyim. Karşısında, nasıl desem süklüm büklüm oturuyorum, “Bu çocuğun ameliyatı 300 bin liraymış, n’olur 200 bine düşürün. Biz onun için yardım toplayacağız. Anca bu kadarına yetiyor gücümüz!” diyorum. Yani bir gece önce, insanların peşinden koştuğu, camları kırdığı, “N’olur bir fotoğraf çektirelim Haluk Abi!” dediği adam değil, küçük bir çocuk için hastane koridorlarında indirim bekleyen bir vatandaşım. İkisi arasında bir fark olabilir ama kendini soylu hisseden insanlar için pek bir fark yok. Ben de öyle hissediyorum. Sivil toplumculuğumun şarkıcılığımın önüne geçmesi bana sıkıntı yaratmıyor yani…

4 YILDA 500 MİLYON LİRAYA YAKIN YARDIM YAPTIK

AHBAP Platformu ve AHBAP Derneği iki ayrı kurum mu?
-Evet. Ahbap Platformu, yıllardır yaptığımız yardımlar. Demin anlattığım dayanışma modeli, ihtiyaç sahipleriyle hayırseverlerin buluşması noktası. AHBAP Derneği ise AHBAP Platformu’nu yönlendiren kuruluş. Resmi bir kurum. Sadece afet günlerinde filan, hesapta para varsa dağıtıyoruz. Esas işimiz AHBAP Platformu; dernek yüzde biri ya da yüzde yarımı bile değil.

Afet günlerinde, insanlar, otomatik olarak, sen çağrı-mağrı yapmadan AHBAP Derneği’ne para mı yatırıyorlar?
-Aynen öyle oluyor! Elazığ depremi Cuma akşamıydı. Ben Bursa’daydım. Konseri iptal etmek zorunda kaldık. Cuma günü, atıyorum, dernek hesabında 396 bin lira mı vardı, yayınladık, “Arkadaşlar bizim bu kadar paramız var! Hemen depreme harcıyoruz” dedik. Pazartesi sabahı, bir buçuk milyon liraya yakın bağış gelmişti. Üstelik hafta sonuydu. Bu kadar güveniyorlar…

Siz bu yeni gelen bağışı da açıkladınız…
-Tabii, biz de her şey şeffaf! Depremde en büyük ihtiyaç nedir? Konteyner. Önce barınma ihtiyacını halletmeniz gerekiyor. Bu tür durumlarda idari yönetimlerle, yerel yönetimle omuz omuza çalışmak zorundasınız. Bunun lamı-cimi olmuyor. Biz de belediyeyle ve Vali beyle oturup, “Sizler ihtiyaçları biliyorsunuz. Ne yapmamız gerektiğini söyleyin, biz yapalım!” dedik. Vali Bey de “Burada bir konteyner kent kuracağız. Burası için destek olabilirsiniz!” dedi. Bağışın 1 milyonunu Elazığ Valiliği’ne konteyner için, 500 bin lirasını da Elazığ’ın Arıcak ilçesinde 9 tane ev yapımı için verdik. Hemen parayı dağıttık yani. Bununla birlikte, orada depremden zarar görmüş vatandaşların küçük ihtiyaçlarını da karşıladık. Yani elimizden gelen her şeyi yapmaya çalıştık. İnekleri, atları, hayvanları kurtardık. Bu, işin dernek kısmı. Ama AHBAP Platformu’nda para olayı yok. Bu çok net. AHBAP’larda para olmaz. 4 yıldır, 500 milyon liraya yakın yardım yapmışız. 4550 tane büyük yardım (20 ile 50 bin lira arası) 10 bine yakın da daha küçük yardım. Ama bizim elimize bir tek kuruş gelmedi. Gelmez de. Hiçbir AHBAP üyesi, bir eşyayı alıp, başka bir yere götüremez. Bizde böyle bir kural var. Çünkü bu, dünyanın en farklı platformu. Biz gönül komisyoncusuyuz! Hayırseveri buluruz, ihtiyaç sahibini buluruz. Onların işi görülür. Bizim komisyonumuz da aldığımız gönüldür!

Bir de biz insanların ciğerine kadar gideriz diyorsunuz… O ne demek?
– Yani iki tane evinin boyasını yapayım sonra çocuklarına bir burs bağlayayım yok bizde. Biz, bize başvuran aileyi inceler, onun hayatını kurtarmaya yönelik destekler buluruz. En az bir yıllık barınmasını çözeriz. Üstüne işini buluruz, üstüne çocuklarının bursunu veririz. Yani o ailenin bir gün önceki hayatı tamamıyla değişir. Öyle bir platformuz biz.

“TÜRKİYE’NİN EN GÜVENİLİR ÜNLÜSÜ’’ SEÇİLDİ

“Türkiye’nin En Güvenilir Ünlüsü” seçildin. Bu nasıl bir şey? Altın Plak almak gibi mi?
-Bence daha değerli. Bu güven, verdiğim sözleri tutmamdan kaynaklanıyor bence. AHBAP, enteresan bir yapılanma. Bizde İnsanlık Kurulu var, Hak Hukuk Kurulu var, Bilim Teknoloji Kurulu var, Eğitim Kurulu var, Çevre Kurulu, Sanat Kurulu, Medya Kurulu var… Ve bunların yürütme kurulları, yardımlaşma başkanlıkları da var… AHBAP’ın yardımları bu kurulların sadece bir tanesi. Biz pek çok şey yaptık, çevre hareketlerinde de sözümüzü tuttuk. Şeytan Sofrası yakıldığında söz verdik. Dedik ki, “Biz buraya villa diktirtmeyeceğiz!” Bakanlıkla beraber orada gittik fidan diktik. Ardından Mudanya’da aynısını yaptık. Yakında Göcek’te de aynısını yapacağız. Çünkü orada da yakılan ormanlar vardı ve orası rant alanına dönüşüyor. Sadece çevre değil, kadına şiddetle de mücadele ediyoruz. Bugüne kadar şiddet gören birçok kadınımızın arkasında durduk, avukat desteği sağladık. Kadın dernekleriyle birlikte çalıştık. Kimi zaman mahkemelere kadar gittim, hakimin karşısında oturdum. İnsanlar bu faaliyetlerin içinde beni gördükçe, en önemlisi de sözünü tuttuğumu gördükçe “En Güvenilir Ünlü” seçiyor. Bundan büyük ödül yok.

5 K’DAN HEP UZAK DURDUM! KİBİR, KISKANÇLIK, KİN, KAPRİS VE KOMPLEKS.

Şaka maka “Superman” değerinde bir adam oldun, halktan biri, halktan kopmamış, burnu büyümemiş, kibirli olmayan, halden anlayan, empati yapabilen… Bütün bu özelliklerinde Adanalı olmanın payı ne kadar?
-(Gülüyor) Muhakkak vardır. Bizim orada samimiyet vardı, yardımlaşma vardı, böyle büyüdüm ben. “AHBAP” kelimesi bile, Adana’nın sıcaklığını hatırlatır bana. “Hey dostum, canım gardaşım!” dersin. Sokaktan geçen bir kadın görürsün “Ablam” dersin. Bizim oralar öyledir, ama aslında bütün Anadolu öyledir.

10 yıl önce sana böyle bir başarıdan söz etselerdi, inanır mıydın?
-Aslında ben, çocukluğumdan beri bu hayalleri kurdum. Onları satmadım. Her şeyi, o hayallere sadık kalmak için yaptım. Güç, insanı zehirleyebilir. 5 K’yı getirir. Kibir, kıskançlık, kin, kapris ve kompleks. Ama işte bunlara kapılmadığın anda, insan, çocukluk hayallerine dönebilir. Benim gibi.

Sanatçı Haluk Levent’in sivil toplumcu olduğu için artık konserlerden para kazanamadığı oluyor mu?
-Yoo kazanıyorum. O, benim profesyonel olayım. Ama bazen biri arıyor ve menajerime diyor ki, “Bilmem nerede bir kermes yapıyoruz. Bu parayı, durumu olmayanlara dağıtacağız ya da bir çocuğu ameliyat ettireceğiz. Lütfen konser versin, ücret de almasın!” diyor. Bunu düşünen 100 bin tane yer de bir tanesinin örneğini veriyorum. Biz diyoruz ki, “Ya konserlerimiz bizim profesyonel yaşamımız. Başka geçim kaynağımız yok!” Ertesi gün, pat diye sosyal medyada, ‘Haluk Levent bizden bu kadar para istedi! Hani bu adam yardımseverdi!’ yazıyorlar. Halbuki ben diyorum ki, “Yardıma ihtiyacı olan biri varsa, AHBAP’a gelsin, biz elimizden geleni yapıyoruz zaten!” Ama ben konserlerimi her gün yardım için yaparsam, 3 gün sonra yine icra dosyalarıyla uğraşan bir Haluk olacağım. Ne gerek var!

BİZİMLE HER AN ÇALIŞMAYA HAZIR 75 BİN İNSAN VAR… 300 BİNİ AŞKIN DA AHBAP GÖNÜLLÜSÜ VAR

AHBAP için profesyonel çalışanlar da var değil mi? Maaş alan…
-Evet. Daha önce gönüllü çalışıp, kaybetmek istemediğimiz yaklaşık 12 kişilik bir grup var. Onları istihdam ettik. “Biz size maaş verelim, bizimle çalışmaya devam edin!” dedik. İlk 2 yıl kendim finanse ettim her şeyi. Sonra yavaş yavaş bağışlar ufak ufak gelmeye başladı. Onlar maaşlarını dernekten çıkarmaya başladılar, problem kalmadı. AHBAP’ta 12-13 kişilik profesyonel bir ekip var. 75 bin kişi sahada. Şu anda hazır. Ellerinde telefon, Twitter’dalar. “Haydi AHBAP’lar!” dediğim zaman, 75 bin kişi geliyor. Dışarıda da 300 bini aşkın AHBAP gönüllüsü var. Ama bu 75 bin insan, her an bizimle. Saniyesinde çalışmaya hazır olan insanlar.

Ve şehirlerin başındaki başkanlar kadın öyle mi?
-Evet! Çünkü kadına şiddet, çocuğa şiddet ve çocuk istismarı bizim en ağırlık verdiğimiz konulardan biri. Kadınlar, Ortadoğu’da, Hindistan’da ve bizim coğrafyamızda bu açılardan ne yazık ki kaybedenler oldu, bu yüzyılda. Geçmiş yüzyıllarda da öyle oldu. Ama yavaş yavaş kadın, kimliğini ortaya çıkarıyor, yavaş yavaş değişiyor her şey. Bizim ülkemizde de resmen kadın kıyımı yaşanıyor. Biz bunu reddetmek, protesto etmek ve kadınların maruz bırakıldığı bu şiddetle ilgili farkındalık oluşturmak için dedik ki, AHBAP başkanlarının tamamını kadınlardan yapıyoruz. Çünkü ister ülke yönetiminde ister parti yönetimlerinde olsun, bakıyorsunuz kadın kotası çok az. İş hayatında da öyle. Hep erkek egemen. Biz de dedik ki, “AHBAP’ta farklı olsun…”

Herkes AHBAP gönüllüsü olabiliyor mu? Şarta mı bağlı?
-Herkes olabilir. AHBAP sayfasını beğenen herkes AHBAP gönüllüsüdür. Ama “Ben sahada, sokakta çalışmak istiyorum!” diyenler ahbap.org sitesine giriyor, bir form dolduruyor, sonra biz onu değerlendirip, AHBAP yapıyoruz.

DEVAM EDECEK: Corona günlerinde bakın neler yaptılar…

Yorum

  1. Harika birv roportaj olmuş ulkemizdeki 5K bağımlısı olsn sanatci i,unlu is adami ve zenginlere gelsin…

  2. 2 hemşerim de harikasınız.
    Selamlar, saygılar…

Yorum Bırak