Hakkını ne yapsak ödeyemeyiz Darüşşafaka!!!

Engin Akyürek, kitabının gelirini Darüşşafaka’ya bağışladığını söyledi. Ve bana uzun uzun DARÜŞŞAFAKA’nın nasıl müthiş bi hazine olduğunu, hepimizin o güzel ilim irfan yuvasına sahip çıkmamız gerektiğini anlattı. Yüzde bir milyon haklı!!!

Gerçekten de Darüşşafaka, 158 yıllık bi çınar. Küçük yaşta anne veya baba kaybı yaşamış çocuklarımıza eğitimde fırsat eşitliği sunan olağanüstü değerli bi kurum…

Küçük yaşta annesini ya da babasını kaybetmiş ve bu yüzden iyi bir eğitim alamayacak çocukları yetiştirip hayata kazandırıyorlar. Bundan daha kutsal ne olabilir hayatta?

Dünyada başka bi örneği de yok. 158 yıldır sadece bağışlarımızla ayakta duran bi okul. Pırıl pırıl gençler yetiştiriyorlar. Hepsi iki dil konuşuyor. Sadece akademik olarak değil, sosyal hayatta da başarılı oluyorlar. Birkaç yıl önce ben de gezdim okulu, müthiş gerçekten. Onlara bağışlarımızla destek olmaya lütfen devam edelim. 30 Mayıs’ta da sınavı var. Çevremizde 4’üncü sınıfta okuyup, anne veya baba kaybı yaşamış çocuklar varsa, lütfen onları, aileleri ve öğretmenlerini sınavla ilgili haberdar edelim.

Darüşşafaka’nın felsefesini ve kuruluş hikayesini, Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Necipoğlu’yla konuştum. Teşekkür ederim verdiği değerli bilgiler için.

Sizi tanıyalım…
-Darüşşafakalı bir babanın kızıyım. Babam İsmail Hakkı Batuk, 1948 Darüşşafaka mezunu. Babamın görevi nedeniyle, çocukluğumun neredeyse tamamı yurt dışında geçti. İlk ve orta okulu Brüksel’de tamamladım. Ardından Türkiye’ye döndüm ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne devam ettim. Sonra pazarlama, iletişim, halkla ilişkiler alanlarında yöneticilik ve CEO’luk yaptım. Aynı zamanda derneklerde, STK’larda her zaman aktif olmaya gayret ettim. 2011’de Türk-Fransız Ticaret Odası’nın ilk kadın başkanı oldum. Bu benim için gerçekten büyük bir gururdu. Halen bu görevime devam ediyorum. Bu üçüncü dönemim.
Mart 2018’den bu yana da çok sevdiğim Darüşşafaka’da Yönetim Kurulu Üyesi ve Bağış, İletişim ve Kaynak Geliştirme Komisyonu Başkanı olarak görev yapıyorum.

158 YILDIR DEVAM EDEN BİR GELENEK BİR İLİM İRFAN YUVASI

Darüşşafaka, 158 yıldır devam eden müthiş bir gelenek. Siz, bu geleneği nasıl tarif edersiniz?
-Hani derler ya; ilim irfan yuvası diye. Darüşşafaka tam olarak böyle bir yer. Müthiş bir hazine. Ülkemizin hazinesi. Buna sahip çıkmak da bence hepimizin sorumluluğu. Benim bu görevi bu kadar büyük bir aşkla, tutkuyla yapmamın sebebi de belki bu. Tabii babamın da Darüşşafakalı olması da önemli bir etken. O zaman insan çok daha iyi anlıyor Darüşşafaka’nın değerini. Özellikle o havayı solumuş kişilerin hayatında nasıl büyük bir yer kapladığını…

DÜNYADA BAŞKA BİR ÖRNEĞİ YOK O YÜZDEN BAĞIŞLARIMIZI ESİRGEMEYELİM!

Dünyada başka bir örneği olmadığı doğru mu?
-Bildiğimiz kadarıyla yok. Dünyada bağışlarla yoluna devam eden, çok köklü eğitim kurumları var. Ama Darüşşafaka örneği gerçekten farklı. Toplumsal kalkınmaya hitap eden her unsuru Darüşşafaka’da bulmak mümkün. Dile kolay 158 yıl. Ve düşünün bu 158 yılda neler yaşamış ülke. Ona rağmen dimdik ayakta kalmış. Görkemli bir çınar edasıyla…

KÜÇÜK YAŞTA ANNE VEYA BABA KAYBI YAŞAMIŞ ÇOCUKLARA EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ SUNUYORLAR

Küçük yaşta annesini ya da babasını kaybetmiş ve bu yüzden iyi bir eğitim alamayacak çocukları yetiştirip hayata kazandırmanız olağanüstü. Bundan daha kutsal ne olabilir hayatta?
-Hiçbir şey! Daha yaşanabilir, daha çağdaş, daha aydınlık bir gelecek istiyorsak bunun yolu eşitlikçi bir eğitimden geçiyor. Bu çok net. “Eşitlik” buradaki en önemli noktalardan biri. İşte biz, elimizden geldiğince buna destek oluyoruz. Küçük yaşta anne veya baba kaybı yaşamış çocuklarımıza eğitimde fırsat eşitliği sunuyoruz. Tabii ki gönül ister, çok daha fazla çocuğa ulaşalım. Herkese dokunalım. Biz “İğneyle kuyu kazıyoruz”. Gerçekten de böyle. Ama yaptığımız iş o kadar kutsal ki, gücümüz hiç tükenmiyor; kararlılığımız hiç bitmiyor. En güzeli de o çocukların, gözünüzün önünde büyüdüğünü, geliştiğini, kabuklarını kırdıklarını görüyorsunuz. Bunun hazzı bambaşka.

KÜÇÜKLERE, BU ZORLU ANLARINDA KUCAK AÇAN BİR “ŞEFKAT YUVASI” DARÜŞŞAFAKA

Darüşşafaka, bir devlet okulu değil, vakıf okulu değil. Yani arkasında onu destekleyen bir vakıf da yok. Sadece ve sadece bağışlarla ayakta duruyor. Bunca yıl devam edebilmesi nasıl açıklanabilir?
-Her şeyden önce Darüşşafaka insanların kalbine dokunuyor. Anne veya baba kaybının ne kadar zor bir şey olduğunu hepimiz biliyoruz. Bazılarımız yaşadı, bazılarımız yaşayacak. Her yaşta canınızı yakan, tarifsiz bir acı. Küçük yaşlarda bunu yaşamak ise çok daha zor. Darüşşafaka işte bu küçüklere, bu zorlu anlarında kucak açan, bir “şefkat yuvası.” Ben her zaman Türk insanının empatisine, vicdanına, yardımlaşma kültürüne inandım. Hiçbir zaman bu inancımı yitirmedim. Darüşşafaka’nın 158 yıllık hikayesi de bence insanımızın bu yönünü çok net bir biçimde gösteriyor. 1863 yılından bu yana sadece bağışlarla ayakta kalan bir kurum. Bu sürede, ülkenin karşılaştığı tüm savaşlara, felaketlere, krizlere rağmen yoluna dimdik devam etmiş. Hep bu milletin destekleriyle ayakta kalmış.

TÜRKİYE’NİN KURUMSAL DERECELENDİRME NOTU EN YÜKSEK SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜYÜZ

Ama Darüşşafaka da bu desteklerin hakkını her zaman vermiş…
-Evet. Yıllardır, itibarına bir toz dahi konmasına izin vermemiş. Şeffaflığıyla, hesap verilebilirliğiyle, modern kurumsal yönetişimin tüm ilkeleriyle bağışçısına güven vermiş. Bugün de hâlâ Türkiye’nin kurumsal derecelendirme notu en yüksek STK’sı…

DÜZENLİ BAĞIŞLARLA BİR YA DA BİRKAÇ ÖĞRENCİYE 8 YILLIK DARÜŞŞAFAKA YAŞAMI BOYUNCA “YOL ARKADAŞI” OLABİLİYORSUNUZ

Bağış yöntemini sürdürülebilir hale nasıl getirdiniz?
-Bu, bizim için en öncelikli konulardan biri. Özellikle kurumsal iş birlikleri bizim için çok önemli. Mesela Türkiye İş Bankası’yla 2008’den beri yürüttüğümüz “81 İlden 81 Öğrenci” projesi var. Sadece Türkiye’de değil, dünyadaki örnek iş birliklerinden biri. Bu örneklerini artırıyoruz. Bununla birlikte “yol arkadaşlığı” kavramımız var. Kişiler veya kurumlar, düzenli bağışlarıyla bir ya da birkaç öğrenciye, 8 yıllık Darüşşafaka yaşamı boyunca “yol arkadaşı” olabiliyor. Diğer yandan Darüşşafaka’ya her türlü bağışı yapmak mümkün. Mesela gayrimenkul, ya da vasiyet bağışı. Ama az-çok demeden yapılacak düzenli bağışı daha çok artırmamız gerektiğinin farkındayız. Daha iyi eğitimin, daha fazla çocuğa dokunabilmemizin tek yolu bu.

İNSANIMIZA MİNNET BORCUMUZ VAR!

“Ya bu sene bağış olmazsa?” diye endişelendiğiniz oldu mu hiç?
-Olmaz mı? Oluyor. İlk bütçe toplantıları karın ağrılarıyla geçiyor her yıl. Bizim diğer STK’lardan en büyük farkımız şu: Biz çocuklarımızı 8 yıl tam burslu, yatılı eğitim vaadiyle alıyoruz. Yani 2 yılın sonunda, “Hadi paramız bitti!” deme lüksümüz yok.
Düzenli bağış işte bu yüzden çok önemli. Önümüzü görmemizi sağlıyor.

Pandemi, bağışları etkiledi mi?
-Özellikle ilk aylarda çok etkiledi. Bu da doğal. Herkesin gündemi değişti, insanlar -tabir-i caizse- canının derdine düştü. Ama çok şükür 2-3 ay içinde, yeniden eski seviyelere geldik. İnsanımıza büyük minnet borcumuz var.

ENGİN AKYÜREK’E TEŞEKKÜR EDİYORUZ! ROL MODEL OLDU, BİR İŞARET FİŞEĞİ YAKTI HAYRANLARI, ONUN DOĞUM GÜNÜNDE DARÜŞŞAFAKA’YA BAĞIŞ YAPIYOR

Engin Akyürek’in kitap gelirini size bağışlamasını nasıl karşıladınız?
-İnanılmaz mutlu olduk! Tabii ki maddi bağışlar bizim için çok önemli. Ama bundan öte, bizim ihtiyacımız olan şey rol modeller. Rol modellerin yakacağı işaret fişekleri. İşte Engin Akyürek böyle bir işaret fişeği yaktı. Onun yaktığı işaret fişeği herkesi harekete geçirdi. Hayranları onun doğum gününde Darüşşafaka’ya bağış yapıyor. Kendisine tüm kalbimle teşekkür ediyorum. Var etti, var olsun…

İYİLİK BU TOPRAKLARDA HER ZAMAN VARDI OLMAYA DA DEVAM EDECEK

Bunca yıldır bu okulun devam etmesi, iyiliğin devam ettiğinin göstergesi mi?
-Kesinlikle! “İyilik” bu topraklarda her zaman vardı, olmaya da devam edecek. Kötü şeyler; bizi çok üzen şeyler olmuyor mu? Tabii ki oluyor. Ama daha büyük resimde bence, iyiliğin gücü de artıyor.

HER YIL 120 ÖĞRENCİ BAŞLIYOR DARÜŞŞAFAKA’YA

Ebeveynini kaybetmiş miniklerin, ruh halleri, okulunuza ilk geldiklerinde nasıl oluyor? Bu konuda tespitleriniz var mı?
-Her yıl yaklaşık 120 öğrenci başlıyor Darüşşafaka’ya. Çoğu ilk günlerde tabii içine kapanık oluyor. Aileden ayrılmanın yanında, bir de yatılı okula geliyorsun. Gerçekten çok zor. Ama biz Darüşşafaka olarak çok profesyonel bir rehberlik hizmeti veriyoruz çocuklarımıza. İlk günden itibaren. Bunun çok faydasını görüyoruz. Ama şahsi fikrimi sorarsanız; bence onlara en iyi gelen şey, hayatta benzer tecrübelere sahip arkadaşlarıyla bir hayatı paylaşmaları oluyor. Gün geçtikçe, kabuklarını kırdıklarını görüyorsunuz. İlk hafta yatağında ağlayan çocuk, 1 ay sonra bambaşka bir çocuğa dönüşebiliyor. Ama bunun tek bir reçetesi yok. Hepsi bir arada. Profesyonel bir rehberlik, arkadaşlık, onlara sunulan ortam… Hepsi bunda etkili.

BİR DE MÜTHİŞ DAÇKA KARDEŞLİĞİ VAR… ÖYLE BİR KARDEŞLİK Kİ, BAŞLIYOR VE KOPMUYOR!

Bir de meşhur “Daçka Kardeşliği” var. Ne kadar güçlü bir kardeşlik bu?
-Valla, tarifi yok. Başlıyor ve kopmuyor… Zaten süre içinde arkadaştan çok kardeş gibi olunuyor. Daçka’nın açılımı da o zaten. “Darüşşafakalı Çocuklar Kardeştir.” Ben en net babamdan biliyorum.

Darüşşafaka mezunları ne kadar sahip çıkıyorlar birbirlerine? Ve okullarına…
-Geçenlerde eski bir mezunun konuşmasını okumuştum. Diyor ki: “Darüşşafaka bir çınar… Bu çınardan dökülen her yaprak, toprakta bir umut, bir filiz olur. Nerede olursa olsun bu yapraklar bir zamanlar dalında olduğu ağacı asla unutmayacak.”
Darüşşafakalılar için vefanın anlamı sözlükte yazandan çok daha fazlası. Bunun da hakkını her zaman veriyorlar.

KUMBARASINDAKİ PARAYI BİZE YOLLAYAN ÇOCUKLAR VAR

Bağışçılarınızı genelde kimler oluşturuyor?
– Bizim her yaştan, her kesimden bağışçımız var. 10’lu yaşlarda kumbarasındaki parayı yollayan çocuklar da var. Ama farklı bir trend de öne çıkmaya başladı. Yeni işe başlamış, genç profesyonellerin özellikle düzenli bağış konusunda aktif olduğunu görüyoruz. Burada miktarı çok önemli değil. Bazıları ayda 50 lira, bazıları 250 lira gönderiyor. Önemli olan ilk maaşlarıyla bunu düşünmeleri. Bu beni hem mutlu ediyor hem de geleceğe çok daha güvenle bakmamı sağlıyor.

1 LİRA DA 1000 LİRA DA BİZİM İÇİN O KADAR DEĞERLİ Kİ

İnsanlara bağışlar konusunda neler söylemek istersiniz?
-1 lira da 1000 lira da bizim için o kadar değerli ki… Paylaşmadan, yardımlaşmadan bence bir şeylere sahip olmanın gerçekten anlamı yok. Bu yüzden biz onların bağışlarına, desteklerine talibiz. Emin olsunlar ki, onların her türlü desteğine gözümüz gibi bakıyoruz. Bu kaynakların doğru yerde kullanılması için içeride müthiş şeffaf bir organizasyonumuz var. Hatta bu şeffaflığımız ve güvenilir duruşumuz da 9.66 olan Kurumsal Derecelendirme notumuz ile ispatlıdır. O yüzden de gönül rahatlığıyla Darüşşafaka’ya destekte bulunabilirler.

1863’TE DÖNEMİN GENÇ AYDINLARI TARAFINDAN KURULUYOR

Darüşşafaka hangi fikirden doğuyor? Ne zaman, nasıl?
-Kuruluş tarihi 30 Mart 1863. Dönemin önde gelen genç aydınları Yusuf Ziya Paşa, Gazi Ahmed Muhtar Paşa, Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa, Sakızlı Ahmet Esat Paşa ve Ali Naki Efendi tarafından, padişah fermanıyla kuruluyor. İlk kurulduğunda da misyonu aynı: Yoksul ve yetim çocukların eğitim-öğretimine destek olmak. Başlangıçta amaç, Kapalıçarşı ve çevresinde çalışan çırakların okutulması. Ama yıllar geçtikçe Darüşşafaka’nın kapsamı ve etki alanı da genişliyor.

Dönemin padişahı Abdülaziz bu konuya nasıl bakıyor?
-Her açıdan sahipleniyor Darüşşafaka’yı. Elini üzerinden hiç çekmiyor. Fatih’teki okul için şahsi hazinesinden 2100 altın bağışlıyor ve okulun inşasına önemli bir katkı sağlıyor. İtalyan mimar Barironi tasarlıyor okulu. Planı ise aynı zamanda Dolmabahçe Sarayı’nın mimarbaşı olan Ohannes Kalfa çiziyor. İnşaatın maliyeti de bağışlarla karşılanıyor. Özellikle Kapalıçarşı esnafı o dönemde çok büyük destek veriyor.

FATİH’TEKİ İLK BİNA, KIZ VE ERKEK ÇOCUKLARIN AYNI ÇATI ALTINDA EĞİTİM ALABİLMELERİNE UYGUN PLANLANMIŞ MÜTHİŞ BİR İLERİ GÖRÜŞLÜLÜK

Yanılmıyorsam kurulduğu zaman, okula hem kız hem erkek öğrenci almak istiyorlar. Fatih’teki kampüs de öyle tasarlanıyor. Tek bina ama iki ayrı girişi var…
-Evet. Darüşşafaka’nın o binası, kız ve erkek öğrencilerin aynı çatı altında eğitim almalarına uygun, çağın çok ilerisinde imkânlara sahip, büyük bir eğitim kompleksi olarak düşünülmüş. Müthiş bir ileri görüşlülük. Bir de o dönemi düşünün. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş dönemi. Her yerde isyanlarla uğraşılıyor. Savaşlar veriliyor. Ama tüm bunlara rağmen bir yandan da böyle bir vizyon koyuyorlar ortaya. Gerçekten hayranlık uyandırıcı.

Fiilen kızların alınması ne zaman gerçekleşiyor?
-Uzun bir süre sadece erkek öğrencilere açık Darüşşafaka. İlk kez kız öğrenciler 1971 yılında kabul ediliyor. O yüzden de içinde bulunduğumuz bu yıl, bizim için anlamlı. Okula ilk kız öğrencilerin kabul edilişinin 50’nci yılı.

NAMIK KEMAL, YAHYA KEMAL BEYATLI, AHMET MİTHAT EFENDİ GİBİ PEK ÇOK AYDIN GÖNÜLLÜ ÖĞRETMENLİK YAPMIŞ

Bu arada, önceleri öğretmenler gönüllerden oluşuyor… Ama ne öğretmenler! İsimlerini sayar mısınız bir kısmının…
-Evet, ilk kuruluş dönemlerinde pek çok aydın Darüşşafaka’da gönüllü öğretmenlik yapıyor. Namık Kemal, Yahya Kemal Beyatlı… Dönemin çok önemli yazarlarından Ahmet Mithat Efendi var. Ressam Agah Efendi, Selim Sırrı Tarcan, tarihçi Yusuf Akçura, Tahir Olgun, ressam Hoca Ali Rıza, Recaizade Mahmut Ekrem, bestekar Zekai Dede Efendi ve oğlu Ahmet Irsoy, Kazım Uz, Halil Ethem Eldem, Emile Lacoine yine bu isimlerden bazıları… Ayrıca, matematikçi Salih Zeki, matematikçi Mehmet İzzet, edebiyatçı Ahmet Rasim ve İsmail Safa, tarihçi Osman Nuri Ergin, ressam Mahmut Cûda, Mehmet Emin Kalmuk gibi birçok değerli sanatçı, bilim ve fikir insanı da Darüşşafaka’dan yetiştikten sonra burada uzun yıllar öğretmenlik yapmışlar.

HER ÖĞRENCİMİZ, İKİ YABANCI DİLİ ÇOK İYİ DERECEDE KONUŞARAK MEZUN OLUYOR

Eğitim kalitesi hep çok yüksekti. Sanatta, kültürde, bilimde, sporda hep çok başarılıydı Darüşşafaka… Hala öyle mi?
-Evet. Ama bizim için önemli olan sadece akademik başarı değil. Çocuklarımızın sosyal hayatlarına katkıda bulunmaya, onları yeteneklerine uygun alanlara yönlendirmeye çalışıyoruz. Bugün okulda 50’nin üzerinde sosyal kulübümüz var. Her öğrencimiz kesinlikle bir spor ya da bir müzik dalıyla uğraşıyor. Yine her öğrencimiz, iki yabancı dili çok iyi derecede konuşarak buradan mezun oluyor.

BU YILKİ SINAV 30 MAYIS’TA ANNE VEYA BABA KAYBI YAŞAMIŞ 4. SINIF ÖĞRENCİLERİ KATILABİLİYOR SINAV ÜCRETSİZ

Kaç öğrenci okuyor şimdi? Kaç farklı ilden?
-Şu an 72 ilden 905 öğrencimiz var. Öğrencilerimizin 433’ü kız, 472’si erkek. Kız öğrenci oranımız yüzde 48.

Öğrenciler nasıl seçiliyor?
-Her yıl Mayıs ayında düzenlediğimiz bir sınavımız var. Bu yılki sınav da 30 Mayıs’ta. Bu sınava, anne veya baba kaybı yaşamış 4’üncü sınıf öğrencileri katılabiliyor. Türkiye’nin 28 il merkezinde düzenliyoruz bu sınavı. Katılım ücretsiz. Hatta eğer sınava gelmek için maddi durumu yoksa, velilerin ve öğrencilerin yol paralarına destek de oluyoruz. İki bölümden oluşan bir sınav. Çok bilgiye dayalı değil. Çünkü her yerde bilgiye erişim aynı seviyede değil. Daha çok çocuğumuzun yeteneğine, öğrenme potansiyeline bakıyoruz. Ardından bir liste oluşturuyoruz. Her yıl yaklaşık 120 öğrencimizi kabul ediyoruz. Yukarıdan aşağıya, 120 öğrencimizi evlerinde ziyaret edip, onların maddi durum kontrollerini gerçekleştiriyoruz. Tabii işin bir de sağlık boyutu var. Öğrencilerimizin sağlık durumlarının da yatılı okulda okumaya müsait olması gerekiyor. Sonrasında 120 öğrencimize 8 yıl boyunca okulumuzda tam burslu, yatılı eğitim imkânı sunuyoruz.

“EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ” İLK OLARAK SINAVDAN HABERDAR OLMAKLA BAŞLIYOR

Siz bu röportajı okuyanlara son olarak neler söylemek istersiniz?
– Darüşşafaka sadece bağışlarla ayakta kalan bir kurum. Söyledim, yineliyorum, 1 lira da 1000 lira da bizim için çok önemli. Darüşşafaka’ya destek olup, küçük yaşta anne ya da baba kaybı yaşamış çocuklarımızın kabuklarını kırmasına yardımcı olabilirsiniz. Her türlü bağışın öğrencilerimizin geleceği için kullanılacağına emin olabilirsiniz. Bir diğer konu, sınav. Çevremizde 4’üncü sınıfta okuyup, anne veya baba kaybı yaşamış çocuğumuz varsa lütfen onu, ailesini ve öğretmenini sınavla ilgili haberdar edelim. “Eğitimde fırsat eşitliği” ilk olarak sınavdan haberdar olmakla başlıyor. Bu çabamıza ortak olsunlar. Hep birlikte 30 Mayıs’ta Türkiye’nin 28 ilinde gerçekleştireceğimiz bu sınavı, herkese duyuralım.

Yorum Bırak