Geleceğe vatandaşlar yetiştiriyoruz

Bir röportaj serimizin daha sonuna geldik. Bu bölümde konuklarım; Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Bayhan ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bengisu Koyuncu…

.

Pınar Bayhan Hoca, çocuklara ekolojik kavramları, hayatın içinde bir deneyim olarak, nasıl anlatabiliriz konusunda projeye katkı sağladı. Ve tüm oyun uygulamalarını, onların anlayabileceği yaşa göre düzenledi. Bengisu Koyuncu Hoca ise öğretmenlerin, ekolojik okuryazarlık eğitimi almaları konusunda destek verdi. Veee eğitimin, müfredata uyumlu hale getirilmesini sağladı. Geleceğe bilinçli vatandaşlar yetiştiren bu anlamlı projeye katkı sağlayan tüm hocaları ve emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.
.

Evet, teknoloji çağındayız. Ama teknoloji, geçmişten bu yana gelişiyor ve gelişmeye devam edecek de. Önemli olan, teknolojiyi geliştirirken; ekolojiyi koruyarak üretim yapan, ekolojik farkındalığı olan nesiller yetiştirmek. Hayata İyi Bakarız eğitim programıyla amaçlanan tam da bu! Doğayla bütünleşerek, onun bir parçası olarak yaşayan nesiller yetiştirmek.
.
Oyun yoluyla, dünyanın geleceği olan çocuklarımıza çevre bilincini aşılayan bu tür değerli sosyal projelerin artmasını diliyorum.

‘Hayata İyi Bakarız’ kapsamında, çocuklarımızı bilinçlendirecek öğretmenlerin, ekolojik okuryazarlık eğitimi almaları konusunda projeye katkı sağladınız…
-Evet. Bir eğitimci olarak, bu çapta bir projeyle öğretmenlerle bir araya gelmek çok keyifli bir yolculuk oldu.

Öğretmenler nasıl bir eğitimden geçti?
-İçerik ve uygulama süreçlerine hâkim olmaları bizim çok önemliydi. Bunun için iki farklı yol benimsendik. Biri, ‘öğretmen uygulama kılavuzu.’ Diğeri ise, ‘online temelli öğretim tasarımının uygulama biçimi.’ Kılavuzla beraber öğretmenlere, uygulamanın adım adım nasıl olacağını paylaştık. Hatta, bu materyallerin hazır olarak okullarına gönderilmesi, uygulamaya yönelik, rehberlik almalarını destekledi. İzlediğimiz bu yol sayesinde, öğretmenlerin kendilerini daha iyi hissettiklerini öğrendik. Buna ek olarak öğretmenler; Biyolojik çeşitlilik, iklim, ekolojik okuryazarlık, doğal kaynaklar, tüketim ve sürdürülebilirlik kavramlarının, bütüncül olarak alınmasının, öğrenme sürecini kolaylaştırdığını paylaştı. Her açıdan süreç çok verimli geçti.

‘Hayata İyi Bakarız’ sizin için ne anlama geliyor?
– Hayatı iyi yaşamak için onu korumak. Aynı zamanda yaşamımda duygusal olarak iyi olmam için doğal hayata iyi bakmak.. Tam bu noktada yapmamız gereken, ‘Hayata İyi Bakacak Nesiller’ için harekete geçmek, farkındalık yaratmak.

Geleceğe vatandaşlar yetiştiriyorsunuz. Dere yatağına ev yapmayan, su kaynaklarını kirletmeyen, doğayla uyumlu yaşam alanları tasarlayan… Bu projenin hedefi aslında doğayı korumak değil de doğayla bütünleşmek mi?
-Beyin, doğaya dönüktür. Aslında her aşamada, beyin, doğalı sever. İletişimde, yaşamda, beslenmede, nefes almada, duyguda, sosyallikte…. Yaşamın da doğanın içinde, yüreğinde, kalbinde, ruhunda olduğunu fark eden nesiller, doğada yaşamaz; doğayla bütünleşerek ve onun bir parçası olarak yaşar. Bizim bu projeyle amacımız; İnsanın zihin, duygu, sosyal yaşamına değer katan doğa ile doğanın ritmini bozmayarak yaşayan, hayatı anlamlandıran nesiller yetiştirmek…

Teknoloji bu kadar gelişmişken, taşra bile şehirleşmeye başlamışken, doğanın parçası olmak, diğer canlılarla entegre bir hayat yaşamak mümkün mü?
-Aslında teknoloji gelişimi sadece bu döneme özgü bir durum değil. Geçmişten bu yana teknoloji gelişiyor ve gelişecek de… Bugün ülkelerin de önemle üzerinde durduğu teknolojiyi geliştirirken, ekolojiyi koruyan üretim yapmak ve bunu geliştirecek, uygulayacak ekolojik farkındalığı olan nesiller yetiştirmek. Diğer bir nokta ise, doğayla bütünleşen ekolojik tabanlı yaşam alanları oluşturmak. Örneğin; Şehirlerde biyoçeşitliliğe dikkat eden parklar, siteler, gezi alanları kurmak gibi… Diğer yandan, bu alanların kurulmasında kullanılan teknolojik ürünlerin de doğaya uygun olması önemli. Sadece bunlar değil tabii, giysiler, evler, makinalar/aletler, ilaçlar, oyuncaklar, temizlik malzemeleri, ev-ofis donanım eşyaları, ulaşım ve iletişim araçlarının da doğayla uyumlu olması, teknolojiyle doğanın bütünleştirilmeye çalışıldığını gösteren durumlar… Yaşamda teknoloji, şehirleşme, sanayileşme, insana özgü durumların gelişmeye devam edeceğini biliyoruz. Bu projeyle gelişen bu süreci tasarlayacak yeni nesilde, doğanın, ekolojinin, biyoçeşitliliğin, iklimin, tüketimin önemini fark ettirerek, doğayla bütünleşen bireyler yetiştirmeyi sürdüreceğiz.

Çocuklara, ekolojik okuryazarlığı, oyunla öğretiyorsunuz. Oyunla öğretmek neden önemli?
-Çünkü çocuklar, oyunla aktif olarak keşfederek öğrenebiliyor. Yeni fikirler üretebiliyorlar. Öğrenme grupları içinde iş birliği yapabiliyorlar. Rekabetçi bireysel çalışma yerine, iş birlikçi çalışmayı gerçekleştirebiliyorlar. Ve en önemlisi eğlenerek öğrenebiliyorlar, bu da öğrenmenin kalıcı olmasını sağlıyor.

Aileleri de ev ödevlerine dahil ediyorsunuz. Bunun öğrenmeye katkısı nedir? Öğrendikleri bilgiyi günlük hayata geçirdiklerinde daha mı kalıcı oluyor?
-Ailelerin, çocuklarının aile dışındaki sosyal hayat deneyimlerini yorumlamalarına ve rehberlik etmelerine yardımcı olduğu düşünülürse bu projedeki aile katılımının ne kadar önemli olduğu daha iyi ortaya çıkıyor. Ailece iş birliği içinde çalışmaları için düzenlenmiş bu oyunlarla; ebeveynlerin çocuklarıyla beraber araştırması, keşfetmesi, gözlemlemesi, sebep-sonuç ilişkilerini tartışıp, sonuca varması sağlıyor. Yani, çocukların aileleriyle tam bir ekip çalışması içinde iletişim kurmaları destekleniyor. Böylece çocuğun evde de oynayarak öğrenmesini, bilginin kalıcı olmasını ve öğrendiklerini hayata geçirmesini sağlıyor.

Çocukların, öğrendikleri bilgileri içselleştirebilmeleri için başka ne tür çalışmalar hazırladınız?
-Hazırlanan tüm ev ve sınıf oyunlarını, çocukların yaşına, gelişim özelliklerine uygun hazırladık. Çocuğun yaşına göre gelişimsel uygunluğu, öğrenmeleri daha çabuk içselleştirmeyi sağlar. Ayrıca oyunlarda kullanılan eğitimde, drama yöntemi de var. Ki bu, karar verme, yaratıcı olma konularında, çocuğun araştırıcı ve gelişimci bir kimlik kazanmasını destekler. Oyun etkinliklerinin, ekolojik felsefeye göre hazırlanmış olması, çocuğun doğal çevreyle etkileşimde bulunmasını artırır. Yani doğaya ilgi duymasına, doğayla empati kurmasına yardımcı olur. Bu da doğa ile olan ilişkilerinde, kendi istek ve çıkarlarını düşünürken, doğanın isteklerini de hesaba katmayı öğrenmesine yol açar. Oyunlar, 21. yüzyıl becerileri olan, iş birliği, inovasyon, yaratıcılık, iletişim, problem çözme, eleştirel ve kritik düşünme, hayat boyu öğrenme ilkelerini destekler. Bu konuları, yaşlarına göre oyun yoluyla öğrenmeleri ile bu öğrenmelerin içselleştirilmesi ve kalıcı olmasının sağlanıp, yaşama uyarlamaları desteklenecektir.

Çocuklara hem çevre bilinci konusunda farkındalık kazandırıyorsunuz hem de aile etkinlikleri yaptırıyorsunuz… Bunun, ekolojik okuryazarlığa katkısı ne?
-Çocuklar, bugünkü nüfusumuzun üçte birini, geleceğimizin ise tamamını oluşturuyor. Dünyanın geleceği olan çocuklara, tam da bu yüzden, doğal kaynaklar, çevre, çevre sorunları, sürdürebilirlik, biyoçeşitlilik, iklim değişikliği, ekolojik okuryazarlık konularında çevre bilincini aşılamalıyız. Dünya için yapabilecekleri çok şey olduğu bilincine ulaşmaları, bu bilinci kazanmaları önemli. Dolayısıyla bu proje gerçekten çok değerli. Çocuklar ne kadar erken yaşlarda farkındalık kazanırlarsa o kadar ekolojik okuryazarlığı sürdürülür hale getirecek, bu konuda kendini geliştirecek, doğa için yapabilecekleri olduğunun farkına varıp günlük yaşamında öğrendiklerini uygulayacak ve çevresindeki kişilerin de bu konuyla ilgili farkındalıklarının artmasına aracılık edeceklerdir.

Yorum Bırak