GAZİ YILMAZ YİĞİT

Gazilerin beş paralık değeri yok!

(Cumartesi)

GAZILER-10

Herkes gibi ben de izledim o videoyu. Ortada son derece aÅŸikâr bir sözlü taciz olayı var, bir gıcıklık, bir densizlik, bir terbiyesizlik örneÄŸi… Gazi olsun olmasın… Karşında engelli bir insan var. İki kolu, bir bacağı yok… Protez hayat yaÅŸayan biri. Bunu anlamamanın, görmemenin imkânı yok. Hak verilebilecek, “Ama öyleydi, böyleydi” denilebilecek bir durum yok. Åžoför kafadan haksız. Ve densiz! Bir özür dileyecek, “Kusura bakma görmedim, farkedemedim” diyecek, iÅŸ bitecek. Hayır, tırmandırdıkça tırmandırıyor. Belediye BaÅŸkanı Melih Gökçek’e kadar ulaşıyor. O da taraf tutacak ÅŸekilde olaya dahil oluyor. Yok “CHP’li bunlar” diyor, yok “Paralelci” diyor, yok “Tezgah” diyor, yok “Provokatör” diyor. Yazıklar olsun! Oysa ortada engellilere, gazilere karşı yapılmış büyük bir saygısızlık, terbiyesizlik var. Hepsi budur!

GAZILER-2Sizi tanıyalım?

-Adım Yılmaz Yiğit. 35 yaşındayım. Güneydoğu gazisiyim.

İki kolunuzu ve bacağınızı nerede, nasıl kaybettiniz?

-2007’de Şırnak’ta. Besta Dereler ve Teke Tepe mevkiinde. Çatışmada mayına bastım. Sol kolum dirsek üstünden, saÄŸ kolum dirsek altından ve saÄŸ bacağım diz üstünden koptu. Sol gözümde de yüzde 90 görme kaybı var.

Kaç yaşındaydınız?

-28.

Nerelisiniz?

-DoÄŸma büyüme Edirneliyim. AskerliÄŸimi Özel Harekat’ta yaptım. Uzman çavuÅŸ olarak beÅŸ yıldır Şırnak’ta görevdeydim. Tuzla’ya tayinim çıkmıştı. Gitmeme 20 gün vardı. Sporcuydum, güreÅŸle, boksla profesyonel olarak uÄŸraşıyordum.

Olayı hatırlıyor musunuz?

-Evet, mayına bastığımda şuurum yerindeydi.

En başından anlatır mısınız?

-Erzak götüren helikopterin tarandığı söylendi. Özel Hareket Taburu olarak Teke Tepe Mevkii’ne gittik. Arama tarama yaptık. Bir tona yakın patlayıcı madde bulduk. Büyük bidonlar içerisinde kablo düzenekleri çekilmiÅŸti. Yerin altına giriyordu. Tabur komutanımıza haber verdik, “Hemen çıkın oradan!” dedi, bölgeden uzaklaÅŸtık. Baktık, birkaç yeri ateÅŸe vermiÅŸler, bir de çay demlemiÅŸler. Bir çaydanlık gördük. Üstü yok. Ama altı yanıyor. Komutanımız, “Dikkatli bir ÅŸekilde kapağını kaldırın, çayın demi çökmüş mü, çökmemiÅŸ mi söyleyin” dedi. Baktık, daha çökmemiÅŸti. Dedi ki, “Temas muhtemel! En yakın hakim tepeyi alın!” Dedik ki “Komutanım patika var. Üstünden mi, altından mı geçelim?” “Kesinlikle üstünden!” dedi. O sırada Osmaniyeli bir uzman çavuÅŸ vardı, mayına bastı, iki bacağı kasıklarından koptu.

GAZILER-4Ölmeyi bekliyordum ama ölmedim N’aptınız onu?

-Helikopter çağırdık. Acil müdahalesini yapıp, gönderdik. Sonra Tugay Komutanımız geldi, olanları anlattık. O sırada öncülerimizden biri, dere yatağı tarafında bir iki kişiyi gördüğünü söyledi. Hareketlendik. Tam o sırada, sanki vücuduma elektrik verilir gibi oldu. Bütün bedenim sallandı, havaya uçtum ve düştüm. Baktım sırt çantam hâlâ sırtımda ama silahım yok. Sol koluma baktım, sol kolum yok. Sağ koluma baktım, sağ kolum var ama sadece kemikleri duruyor, eti, plastik gibi damlıyor, et yok. Bacağıma eğildim baktım, sağ bacağım yok. Arkamı döndüm bir baktım, devremin yüzü yanmış, gözleri komple erimiş. Sonra birden bire çukurda ayağımı gördüm, botumla beraber duruyordu.

Çok korkunç bu anlattıklarınız…

-Ama nedense aÄŸzımdan çıkan laf, “TüfeÄŸim yok, tüfeÄŸimi bulun!” oldu. Tabur komutanı dedi ki, “OÄŸlum tüfek önemli deÄŸil artık! Buluruz onu…” Üzerimde dört ÅŸarjör ve tüfeÄŸim vardı. İki de el bombası. Biri duruyordu, biri yoktu, dört ÅŸarjör de erimiÅŸti.

Ne anlama geliyor bunlar?

-Eriyip ateÅŸ alması lazım. O mermilerin ateÅŸ alıp vücuduma girmemiÅŸ olması ÅŸans. Fakat el bombalarından biri muhtemelen patlamış. Sırt çantamda bomba mühimmatları vardı, Allah’tan onlar da patlamamış.

Sonra?

-Altı kere kelimeyi şehadet getirdim. Çünkü üç atar damarım kopmuştu. Kanın yedi dakikada boşalması ve benim şehit olmam lazımdı. Ölmeyi bekliyordum. Ama ölmedim. Sonra öğrendim ki, mayın 3000 kilovat ısıyla yakmış damarlarımı. Yani denk geldiği yerleri kopartırken, pişirmiş ve yapıştırmış. O yüzden de kan boşalımı olmamış. Bu sayede hayatta kalmışım.

GAZILER-3Biz hangi ülkenin gazisiyiz?

Sonra nereye götürüldünüz?

-Önce Şırnak Askeri Hastanesi’ne. Orada bir hafta yatmışım, hiç hatırlamıyorum. Sonra Ankara Gata. Herkes bağırıyor, inliyor, felaket bir ortam! Korkunç kabuslar görmeye baÅŸladım. DaÄŸlar üzerime çöküyordu. Beni denize atıyorlardı, çırpınmaya çalışıyorum ama kollarım yok, boÄŸuluyorum. Dev gibi insanlar üzerime geliyor. Kafayı sıyırıyordum. Bu kabusları yenmek istiyorum ama nasıl yapabileceÄŸimi bilmiyorum, rüyamda hep çatışmaya giriyordum. Bir süre de böyle geçti.

Size kim destek oldu?

-Özel Kuvvetler’den arkadaÅŸlar geldi. Koray abi, “Yılmaz neyin var?” diye sordu. “Neyim yok ki!” dedim. “İki kolum yok, bir bacağım yok. Gözümün biri görmüyor!” SaÄŸ olsun bana atlet, çamaşır getirmiÅŸ. İlk defa o zaman gördüm, altımda iç çamaşırım bile yok, çarÅŸafı kesmiÅŸler, dolamışlar. Koray abi bana güç verdi, yedi yıl oldu bu söylediÄŸim. Yedi yıldır abi-kardeÅŸ gibiyiz.

GAZILER-8

Sonra bir düzen kurulabildiniz mi?

-Kolay olmadı ama kurdum. Hastanede olduÄŸumuz dönem sadece BDP milletvekilleri bizi ziyaret etmek istedi. DiÄŸer partilerden kimse gelmedi. Onların içeri girmesini de Genelkurmay yasaklamış. Bir gün konferans için Ankara Üniversitesi’ne çağırdılar. Rektör dedi ki, “Devlet sana kol, bacak takmadı mı?” Ben de dedim ki, “Çok maliyetliymiÅŸ, ondan takılamadı herhalde!” “Kampanya baÅŸlatalım” dedi. Reddettim. Çünkü devletin gücü varsa yapar, yoksa benim kimseden bir ÅŸey istemeye niyetim yok. Rektör durdu, “OÄŸlum sana nasıl yardımcı olayım söyle” dedi. “Ben siyasilerimize ulaÅŸmaya çalışıyorum” dedim. Hemen Köksal Toptan’ı aradı, Meclis baÅŸkanıydı. Telefonu bana verdi. “Efendim” dedim, “Siz hangi ülkenin Meclis BaÅŸkanı’sınız?” “Türkiye Cumhuriyeti’nin” dedi, “Peki” dedim, “Biz hangi ülkenin gazisiyiz?” “Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’nin!” dedi. “EÄŸer öyleyse neden BDP’li milletvekilleri bizi ziyaret etmek isterken, sizler hiç etmediniz?” dedim. “Çok yoÄŸunuz, ayarlayamadık ama söz yarın geleceÄŸiz” dedi. Gerçekten de ertesi gün 10 milletvekiliyle rehabilitasyon merkezine geldi. “Niye bu kadar sitemkârsınız?” dedi. “Ben bu ülke için kolumu verdim, bacağımı verdim. Benim için insanlar hayırseverlerden para toplamak istiyorlar. Bizim ülkemiz bu kadar aciz mi?” dedim. Bakımı muhtacız ya, o zamanın parasıyla refakatçi ücretimiz 400 liraydı. Orada duran bir kadın milletvekiline dedim ki, “Ben size 400 lira versem, siz bana bakar mısınız?” Öyle durup baktı, bir cevap veremedi.

Kızgın mısınız herkese?

-E tabii ki. Protez takılması için bile inanılmaz bir mücadele vermek zorunda kaldım. Oysa kendiliÄŸinden olması gerekmez mi? Bu son olay da cabası. Evet, gelelim otobüste yaÅŸananlara… Şöyle mi hissediyorsunuz? “Ben saçma sapan insanlardan hakaret iÅŸitmek için mi kolumu, bacağımı verdim?” -Tamamen böyle hissediyorum. Ben bir ÅŸey istemiyorum. Para istemiyorum, mal istemiyorum, mülk istemiyorum. Sadece biraz saygı istiyorum.

O gün tam n’oldu? Åžoför bir kolunuzun olmadığını görüyor. Gördüğünü de söylüyor. Peki diÄŸerinin protez olduÄŸunu anlamamış olabilir mi?

-Kızımla birlikte otobüse binerken, kolumun olmadığını gördü ve hiçbir ÅŸey söyleyemedi. İnerken, “Kartınızı bastınız mı?” gibi bir laf etti. Montumu açıp protez kolumu gösterdim, öbürü de yok zaten. “Bu halde nasıl kart basayım?” dedim. İkna olmadı, ısrar etti, o zaman çaresiz kalıp, “Cebimden al” dedim. “Ben bakamam” diyor, “Benim de ellerim yok, nasıl göstereceÄŸim?” dedim. Saçma sapan ve terbiyesiz bir tartışma baÅŸladı. Ben de sinirlendim. Karşında bir bacağı ve iki kolu olmayan bir adam var, “Tamam kardeÅŸim kusura bakma” de, hayata devam et, hayır, zorluyor da zorluyor, hakaret ediyor.

GAZILER-5

Babam kuÅŸlar için 1 Lira’ya yem satıyor Sizi bu olayda en çok üzen neydi?

-Åžoförün yaptıkları vız gelir tırıs gider! Terbiyesizin teki! Ama o belediye baÅŸkanının, o terbiyesizin yanında yer alması akıl alır gibi deÄŸil. Beni, Twitter’dan, oradan buradan, paralelci, CHP’li, Fetullahçı, Dersimli filan ilan etmesi çok üzdü. Bunları hak etmediÄŸimi düşünüyorum. Benim babam, kuÅŸlara 1 liradan yem satarak hayatını kazanıyor, suçladığı gibi bir adam olsam, herhalde daha fazla param olurdu.

Siz sinirli olduÄŸunuzu kabul ediyor musunuz?

-Önce deÄŸildim. Ama kendimi anlatamayınca sinirlendim tabii, adama “Ellerim yok!” diyorum. “Gaziyim” diyorum, “Görmek istiyorsan bak” diyorum, “Bak bu protez” diyorum, anlamıyor. Benim yerimde kim olsa sinirlenirdi.

“Allah kimin kolunu alacağını biliyor” lafı ne kadar canınızı acıttı?

-Çok. Tüm bu yaşananları, şehit ailelerine ve gazilere yapılmış bir hakaret olarak görüyorum. Bakın, ben ne bir derneğe ne de bir partiye üyeyim. Ama bazı gazi dernekleri ve vakıfların belediyeden çıkarı var. Benim adıma gidip, özrü kabul ettiler.

Nasıl yani?

-Önce benim belediyeye gitmemi istediler. “Gitmem” dedim, sanki ben kabahatliymiÅŸim gibi. “Gelmek isteyen çalıştığım rehabilitasyon merkezine gelir” dedim. Bunu da onlar kabul etmedi. Sonrasında Gaziler Vakfı ve Türkiye Harp Malulu Åžehit Dul ve Yetimler DerneÄŸi, benim adıma gidip belediyeden özrü kabul ettiler. Ve bunun akabinde duyduÄŸumuz -bire bir dernek baÅŸkanının aÄŸzından duydum- 500 dönüm arazinin ve 5-10 dükkânın Gaziler Vakfı’na bağışlanacağı… “Senin olayın çok güzel oldu!” dediler bana. Bu olayın güzeli var mı? Artık bu ülkede iÅŸler çığrından çıktı! Yemin ederim, o kadar kötülük var ki, her ÅŸeyi yaparlar, her türlü iftirayı atarlar. Ama Allah’tan iyi insanlar da var. Otobüste yaÅŸananları görüp, iÅŸini gücünü bırakıp gelen ve lehime tanıklık eden o yedi kiÅŸiye teÅŸekkür ederim.

CHP’ye üye misiniz? Melih Gökçek, öyle olduÄŸunuzu ve sizin provokatör olduÄŸunuza söylüyor…

-Tabii ki yok! En çok istediÄŸim televizyona çıkıp tüm bunları anlatmak, yalanlarını yüzüne vurmak. Ama ne hikmetse Genelkurmay, memur olduÄŸum için iÅŸimden atılacağımı söyledi ve izin vermedi. Ama “Görüntülü konuÅŸma!” dediler. Siz, gazeteye yazacağınız için sorun yok. O ÅŸoförün göreve iade edilmesi ne anlama geliyor? -“Siz gaziler beÅŸ para etmiyorsunuz, bu ülke için bir deÄŸeriniz yok!” anlamına geliyor. Melih Gökçek, “Gaziler deÄŸersizdir!” demeye getiriyor. Aslında sadece bize deÄŸil, bütün Türk milletine, bayraÄŸa, herkese hakaret ediyor. Ve biz, sesimizi çıkaramıyoruz…

GAZILER-6

Koray Gürbüz: Åžoför, müdürüne “Darp yok” diyor Melih Gökçek darp raporu aldırıyor!

Olayda sizin de adınız geçiyor… Sizi tanıyalım?

-Yılmaz’ın yakın arkadaşıyım. Basın açıklamasını ben yaptım. O yüzden Melih Gökçek bana da saldırdı. Adım Koray Gürbüz. Ben de gaziyim. 95 ve 98 yılında, iki ayrı çatışmada yaralandım. İç organlarımın bir kısmı yok. Böbrek, dalak, safrakesesi ve bağırsaklarımın bir bölümü alındı. Sol dirseÄŸim yok, sol ayak kısa ve sol tarafımı hissetmiyorum. Devlet Üstün Hizmet madalyası sahibiyim. Åžu an Bilkent Üniversitesi’nde AraÅŸtırma Görevlisiyim. Doktora yapıyorum.

Olan biteni bir de sizden dinleyelim…

-Yılmaz. 26. 10. 2014 tarihinde otobüse biniyor. Åžoför otobüse binerken, kolunun olmadığını görüyor. Çünkü sonradan müdürüyle telefonda konuÅŸurken diyor ki, “Ben bir kolunun olmadığını gördüm.” İnerken de, sanki özel olarak gıcıklık yapmak ister gibi, “Kartınızı bastınız mı?” diyor. Bu, maraza çıkarmak isteyen bir insanın tavrı, görmüşsün adamın kolunun olmadığını, niye üstüne gidiyorsun, niye tahrik ediyorsun? Yılmaz da kollarını göstererek diyor ki, “Lütfen bakar mısınız?” “Lütfen” diyor. “Ellerim yok, nasıl basayım?” diye ellerini gösteriyor. Åžoför, “Hadi kardeÅŸim, hadi uzatma in, uÄŸraÅŸtırma beni!” diyor. O zaman Yılmaz da diyor ki, “Niye uÄŸraÅŸacaksın kardeÅŸim! Sordun bakacaksın ellerime” diyor, o da “Ben söylemeden sen çıkartıp göstereceksin. Ne demek elim yok!” diyor. “Ben elimi senin cebine mi sokayım?” diyor. Yılmaz da diyor ki, “Kartı soruyorsun, tabii ki sokacaksın!” Sonra tartışma büyüyor. Yılmaz’a “Hayvan oÄŸlu hayvan!” diyor. İlk küfürü ÅŸoför ediyor. Yılmaz, “Sen benimle nasıl konuÅŸuyorsun ÅŸerefsiz!” diyor. Åžoför de buna karşılık veriyor, “Åžerefsiz sensin! Hayvan oÄŸlu hayvan! Enayi” diyor, arkasından saydırıyor. Otobüsten inince de durmuyor, camı açıp diyor ki, “Ben ÅŸerefsizlere ÅŸerefsiz derim! Åžerefsizsin ki Allah senin iki kolunu almış! Benim için mi gazi oldun?” gibi hakaretler ediyor. O otobüsün içinde, ÅŸoförün haksız olduÄŸunu söyleyen ve tanıklık eden 7 kiÅŸi var! Artık daha ne olsun?

GAZILER-9

Ben de izledim videosunu. Sonra müdürünü arıyor…

-Evet. Olayı anlatıyor. Müdür soruyor: “Darp var mı?” diyor. O da cevap veriyor: “Herhangi bir darp yok!” Oysa Melih Gökçek, darp raporu aldırmış ÅŸoföre. Güya Yılmaz ÅŸoförü darp etmiÅŸ! Halbuki ÅŸoförün kendisi söylüyor darp yok diye. Artık hangi doktordan nasıl öyle uydurma bir rapor aldılarsa… Åžoför, telefonda müdürüne anlatırken diyor ki, “Ben binerken kolunun olmadığını gördüm!” Bu da önemli. Otobüse ücretsiz binmek sadece gazilere verilen bir hak deÄŸil, bütün engelliler için geçerli. Kolunun olmadığını görmüşse, ki öyle diyor, engelli olduÄŸunu anlamıştır, onu ücretsiz geçirmek zorunda.  Ayrıca Yılmaz ÅŸoföre, “Ben gaziyim” diyor, buna raÄŸmen tartışmaya devam ediyor. Gazi dedikten sonra, tartışmayı keseceksin, arkasından “hayvanoÄŸlu hayvan” demeyeceksin. “Kusura bakma!” deyip geçireceksin.

Sizi de provokatörlükle suçladı Melih Gökçek…

-Evet. Önce, “Biz olayı araÅŸtırıyoruz. Olay, Gazi’mizin dediÄŸi gibiyse ÅŸoförü açığa alırız” dedi. Bir gün açıkta kaldı ÅŸoför. Ertesi gün iÅŸe iade edildi. Biz Ankara ve Türkiye’nin çeÅŸitli yerlerinden gelen gaziler tepkimizi belirtmek için belediyenin önünde toplandık ve basın açıklaması yaptık. Bunun üzerine Melih Gökçek, “Biz olayı araÅŸtırdık. Basın açıklamasını yapan Koray Gürbüz CHP üyesidir, bu olayı da CHP planlamıştır. O yüzden ÅŸoförü iÅŸine iade ettik ve provokatör Koray Gürbüz’ü kınıyoruz!” dedi. Bir baÅŸka Tweet’inde Yılmaz YiÄŸit’in nikah ÅŸahidinin Kemal KılıçdaroÄŸlu olduÄŸunu söyledi.

Olayın aslı nedir peki?

– Yılmaz, evlenirken bütün siyası partilerinin liderlerine nikah ÅŸahidi olmaları için davette bulunduk. CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül’e, baÅŸbakan ErdoÄŸan’a, Meclis BaÅŸkanı’na, BDP hariç bütün siyasi parti liderlerine ve Genelkurmay baÅŸkanına davetiye gönderdik. Sadece İlker BaÅŸbuÄŸ mazeret bildirdi. O tarihte burada olmayacağını söyledi. Bu davete karşılık veren DP BaÅŸkanı Hüsamettin Cindoruk, Kemal KılıçdaroÄŸlu oldu, aynı zaman MHP Genel BaÅŸkan yardımcısı Hidayet VahapoÄŸlu da nikah ÅŸahidi oldu. Genelkurmaydan da bir korgeneral bir de tümgeneral geldi. Ama Melih Gökçek bunu saptırıyor, kaseti montajladığı gibi, fotoÄŸrafı da kesmiÅŸ sadece KılıçdaroÄŸlu’nun resmini koymuÅŸ. Oysa Yılmaz’ın nikah ÅŸahidi hepsiydi.

Ama siz, CHP’ye üyesiniz…

-CHP’li olabilirim ama burada olay baÅŸka. Melih Gökçek’in yaptığı ÅŸey, her zamanki olayı özünden yani Gazi’ye yapılan hakaretten uzaklaÅŸtırıp, baÅŸka yere çekmek. Benimle ilgili de bir sürü tweet atıyor. Facebook’ta yayınladığım bir fotoÄŸrafı almış, “Koray Gürbüz, Gezi olaylarına katıldı, otobüslerin camlarını kırdı, hakkında suç duyurusunda bulunuldu” diyor. Tabii ki böyle bir ÅŸey yok! Beyaz TV’de bu konuyla ilgili Yılmaz’a “provokatör”, bana da “paralelci” dediler. Yılmaz’ın CHP ayağını ben oluÅŸturuyormuÅŸum, paralelciymiÅŸim. Artık ne iftira atacaklarını ÅŸaşırdılar!

Yorum Bırak

15 + 3 =