Durdurun bu rezaleti! Tecavüze uğrayan minik kızın fotoğrafları internette!

 Bugün okuyacağınız bu haber benim kanımı dondurdu.

Olacak şey değil.

Dokuz yaşında bir kız…

Antrenörü tarafından sistematik olarak seks kölesi gibi kullanılıyor.

Tehditle, şantajla, güç ve iktidarını kullanarak üç sene boyunca kıza her şeyi yaptırıyor.

Tecavüz var, çıplak fotoğraf çektirmek var, sapık fotoğraflar var, akıllara ziyan yazışmalar var.

Aralarındaki yaş farkı 50’ye yakın.

Torunu yaşında, minik bir çocuğu cebren ve hileyle istismar ediyor.

Sapık fantezilerine alet ediyor.

‘Boyu devrilsin böyle pedofillerin’ demek istiyorum.

Allah’tan en üst sınırda ceza aldı. Şu anda hapiste…

Amaaaaa ailenin başına bela olmaya devam ediyor.

Şu an küçük kızın mahkemede delil olarak kullanılan iğrenç sapık fotoğraflarını internette herkese gönderiyorlar, kızın yüzü de görülecek şekilde!

Çünkü önceden de tehdit etmişler. “Şikâyeti geri çekmezseniz böyle yapacağız” diye. Şu anda da yapıyorlar.

Mağdur kız da, aile de perişan… Öğretmenlerine, okul arkadaşlarına, herkese göndermişler.

Bir an evvel bu iğrençlik durdurulmalı! O sapık antrenör de cezasını sonuna kadar çekmeli. Ben anneyle röportaj yaptım, sonra babayla da görüştüm…
Allah kimsenin başına böyle dert vermesin.

Sizi tanıyalım?

– 37 yaşındayım. Evliyim, iki çocuğum var.

Başınıza gelen nedir?

– (Ağlıyor) Sakin olmaya, normal konuşmaya çalışıyorum ama zaman zaman kendime hâkim olamıyorum. Özür dilerim. 1.5 yıldır terapi görüyorum. Kızımız da görüyor. Başımıza bir ailenin başına gelebilecek en kötü şey geldi…

Nedir o?

– Şu an 14 yaşında olan kızımız, bir pedofili kurbanı. Bu sapıklığı ona yapan da antrenörü. Dokuz yaşından beri voleybol oynuyor kızımız. Antrenörü olacak o şerefsiz adam, dokuz ile 13 yaşları arasında kızımızı iğrenç fantezilerine alet etmiş. Sistematik bir şekilde. Dokuz yaşında bir çocuğun beynini yıkamış. “Sen şöyle güzelsin, böyle güzelsin, seni çok seviyorum, ailen seni sevmiyor, sana değer vermiyor…” Sonunda iş, “Sen benim kadınımsın, karımsın…”a kadar gelmiş. Hem normal yolla, hem anal yolla birkaç kere tecavüz etmiş. İstediği her şeyi yaptırmış…

BİZ AFFETSEK ALLAH AFFETMEZ

Aman Allah’ım korkunç bir şey bu!

– Korkunç ötesi. Bu çocuk küçücük. Dokuz yaş nedir ki? Dokuz yaşındaki bir çocuğa istediğini yaptırırsın. Hele çok saygı duyduğu, korktuğu hocası ve antrenörüysen… Bu sadece sapıklık değil, gücünü kötüye kullanmak. Bir öğretmenin bu sapıklıkları yapması kabul edilebilir bir şey değil. Ellerimle boğmak istiyorum onu ama sonra ölümün de onun için bir kurtuluş olacağına inanıyorum. Zaten suçlu bulundu. 34 yıl yedi, şu an cezaevinde…

En yüksek cezayı almış…

– Evet. Ama şimdi yine başımızın belası durumunda! Yine rezaletle karşı karşıyayız. Mahkemede delil olarak kullanılan, kızımıza ait mahrem fotoğrafları, birileri, internetten paylaşıyor. Benim bütün takipçilerime, kızımın arkadaşlarına, okuluna, öğretmenlerine yolluyor. Bu iğrençliği kim yapıyor bilmiyoruz. Ama bize bu davayla ilgili birkaç ay önce şikâyetimizi geri almamız söylendi. “Yoksa fena şeyler olacak. Herkese rezil olacaksınız!” dendi. Mümkün mü şikâyeti geri almamız? Kızımızın hayatını kaydırdı. Onu rezil bir şeye alet etti. Daha önce de başka kız çocuklarına yaptı. O, insan içinde olmamalı. Dedesi yaşında bir adam. “Yapmış işte” deyip geçemeyiz. Bu adam hem sapık hem suçlu. Hak ettiği cezayı aldı, cezaevinde çürümeli! “Geri adım atmayacağız. Biz çocuğumuzun arkasında duruyoruz. Mahkeme 34 yıl verdi. Mahkemenin kararıdır” dedik. Biz vazgeçmeyince de, kızımızın çıplak fotoğraflarını yüzü de görülecek şekilde internete verdiler. Amaç, bizi yıldırmak. Küçük bir çocuktan ne istiyorlar? Kızım zaten dava sürecinde perişan oldu, hep psikolojik destek aldık. Şimdi üzerinden bir zaman geçmişti, bu sefer bu olay patladı. Okul müdürüne kadar yollamışlar. Aşağılık insanlar. Biz affetsek, Allah affetmez yaptıklarını… Ve altı aydır bunu yapanın kim olduğu tespit edilemiyor.

Allah yardımcınız olsun! Gerçekten felaket anlattıklarınız. Başa dönelim… Siz bu antrenörle nasıl tanıştınız?

– Ben o ailenin yanında yaklaşık beş yıl çalıştım. 2011’de onların evine taşındık. Müştemilatlarına… Eşine yardım ediyordum. Hamileliğim orada geçti. Kızım da, ilkokul üçe gidiyordu. Evin beyinin bir kulübü vardı, Beykoz’da. Voleybolcu yetiştiriyordu. Ama sadece kız çocuklarını alıyor. Kendisi de eski voleybolcu. Çok disiplinli biriydi. Çocuklar aynı zamanda korkuyordu ondan.

Sizin kızınız voleybola ne zaman başladı?

– Yine o yaşlarda, dokuz. Teklif onlardan geldi. Bu kadar çok geçiyor elimizden, “Sizinki de gelsin” dediler. Yazları da Beykoz’un köylerinden birinde yeşillik içinde kamp oluyordu. Hem yardım ediyordum hem de gönüllü anne olarak çalışıyordum. Eşim de inşaat sektöründe çalışıyor, 17 yıldır evliyiz, onun da kampa gelip gittiği oluyordu. 2016’da onlar evlerini sattı, biz de kiraya çıktık. Ama voleybol antrenmanları hep devam ediyordu, kamplar da…

Sonra?

– Sonra kızımız içine kapanmaya başladı. Ve biz bilemedik. “Ergenlik” dedik, “Zamanın çocukları böyle” dedik (ağlıyor). Hiç aklıma gelmedi böyle bir sorunu olabileceği. Zaten insana en çok ağır gelen de bu: “Nasıl fark edemedim?” Kafamı taşlara, duvarlara vurasım geliyor ama yapacak bir şey yok. Fark edemedim. Hatta okuldaki rehber öğretmeni de, “Pek sessiz. Bir sorun mu var evde” demişti “Hocam, bildiğimiz bir sorun yok ama çok az yemek yiyor, neredeyse hiç konuşmuyor, hep elinde o telefon, birilerine bir şeyler yazıyor. N’olur siz bize yardımcı olun!” dedim.

Olay nasıl ortaya çıktı?

– Yine kamptaydık. Babamız, hafta sonu bizi aldı, eve geldik. Kızım, kanepeye uzanmış, elinde telefon, birilerine mesajlar yazıyordu. Eşim dedi ki, “Kızım, bu telefondan bir türlü başını kaldırmıyorsun. Haftada iki gün birlikte bu evdeyiz. Birlikte bir şey yapalım”. Cevap vermedi, biz de bir şey demedik. Çünkü bir şey deyince susuyor, üstüne gidince de ağlamaya başlıyordu.

Sonra?

– Gece yarısı eşim kalkıyor. Bakıyor, elinde telefon uyuyakalmış. Üstünü örtmek istiyor. Telefonunda güvenlik kilidi vardı, o sapık antrenörü koydurmuş. Kızıma yazdığı o sapık şeyleri ve fotoğrafları kimse görmesin diye. Ama çocuk elinde telefon uyuyakalınca, parmağı ekrana değdiği için mi ne, bir şekilde kapanmamış telefon… Alıyor babası telefonu, bir bakıyor cinsel bir görüntü. “Bu ne ya” derken antrenörüyle yazışmaları görüyor. Tabii beyninden vurulmuşa dönüyor. Beni uyandırdı. “N’oldu” dedim. Telefonu koydu önüme. Baktım fotoğraflara. Ne yalan söyleyeyim, “Bir yanlışlık vardır, antrenörü olamaz!” dedim. Koca adam o. Ya da “Allah korusun, bunları yazan oysa, bizim kızımıza yazmamıştır, başkasına gönderecekken yanlışlıkla göndermiştir” dedim. Kızımızı uyandırdık. Babası, “Kızım bu ne?” dedi, “Ne olduysa bize anlat. Kızmayacağız. Sadece öğrenmek istiyoruz. Bu adam sana bir şey yaptı mı?” Birden kızımız kendini kaybetti, titreme krizlerine girdi, ağlıyor, haykırıyor, “Anlatamam” dedi. Babası, “Kızım, ben hepsini okudum zaten. Bu şerefsiz sana ne yaptıysa anlat!” dedi. “Hayır, anlatırsam size bir şey yapacak!” dedi. Meğer öyle tehdit etmiş…

Nasıl yani?

– Dokuz yaşındayken kampın oradaki ormana götürüp çıplak fotoğraflarını çekmiş. Sonra da, “Bu ikimiz arasında bir sır. Kimseye söylemeyeceksin! Annene, babana bile… Söylersen, onları öldürürüm!” demiş. Sonra biraz büyüyünce ondan daha fazla cinsel talepleri olmuş. İnanılır boyutta değil sapıklığı. Sonra da, “Annenle de yaptık bunları. O da benim sevgilimdi. Sen de olabilirsin. Kötü bir şey yok ki bunda!” demiş.

Morarıyordu, parmakları kasılıp kalıyordu

İnsan çıldırır!

– Aynen öyle. Fakat çocuk kilitleniyordu fazla soru sorunca. Morarıyordu, parmakları kasılıp kalıyordu, suya filan sokuyorduk açılsın diye. Ağlaya ağlaya anlatıyordu. Söylediklerini duyar duymaz eşime dedim ki, “Ben antrenörün eşiyle konuşmaya gidiyorum”. Beni durdurmaya çalıştı, dinlemedim. “Yıllarca bu kadınla çalıştım. Tabii ki ilk ona söyleyeceğim. Bana bir şey olursa, kızımızın telefonundaki bütün görüntülerle savcılığa başvur” dedim ve gittim.

YILLARCA HİÇ GÜLDÜĞÜNÜ GÖRMEDİM

Kızınızı doktora, pedagoğa götürmediniz mi hiç?

– Randevu aldık. Ağladı, kabul etmedi. Okuluna gidiyor, sonra da voleybolunu oynuyordu. Ben yine de spor yapıyor diye seviniyordum. En azından bir meşgalesi vardı.

Çocukları var mı bu adamın?

– Evet. Dört çocuğu var. İlk evliliğinden benim yaşımda ikiz kızları, ikinci evliliğinden de bir kızı, bir oğlu var. Kızımızın dedesi yaşında yani. Bir-iki sene sonra kızımın lisansı çıktı, o kulübün lisanslı oyuncularından biri oldu. Ama ben onun dokuz yaşından 13’e kadar neredeyse hiç güldüğünü görmedim. “Kardeş kıskançlığı olabilir mi” diye de düşündük, çünkü kardeşiyle dokuz yaş var aralarında. Ama ne olduğunu çözemedik…

ŞİKÂYETİNİZİ GERİ ÇEKMEZSENİZ KIZINIZIN ÇIPLAK FOTOĞRAFLARINI İNTERNETE VERİRİZ

Şu anda nasıl bir belayla uğraşyorsunuz?

– WhatsApp üzerinden ocak ayında bize bu fotoğraflar gönderildi (gösteriyor). Akabinde biri aradı, “WhatsApp’ınızı açma şansınız oldu mu? Kızınızla ilgili bir dava dosyanız varmış. Bunu geri çekmezseniz, bu fotoğrafları ilgili internet sitelerine yükleyeceğim ve herkese göndereceğim” diye tehdit etti. “Siz kimsiniz” dedim. “Bir dost” dedi. “Şikâyetimizi geri almayacağız. O sapık cezasını çekecek! Allah belanızı versin!” dedim. Gerçekten de o iğrenç fotoğrafları herkese göndermeye başladılar. Şikayetçi oldum. Yabancı uyruklu birisinin üzerine çıktı telefon. Ama altı aydır bu rezilliği yapan bulunamadı. Ve fotoğraf yüklemeye devam ediyorlar. Kızımız bundan böyle okula gitmeyi reddediyor.

Siz ne yapılmasını istiyorsunuz?

– Adalet istiyoruz. Adalet istiyoruz. Adalet istiyoruz. Ama gerçek adalet! Sesimizin duyulması için ille de ölmemiz mi gerekiyor? Ben şanslıyım, çocuğumu ölü de bulabilirdim. Ya da hiç bulamayabilirdim…

ÇOCUKLARINIZI KONTROL ETMEKTEN HİÇBİR ZAMAN VAZGEÇMEYİN

Ailelerin çok dikkatli olması gerekiyor. Çok fazla, ‘Bu benim komşumdur, büyüğümdür, akrabamdır, hocasıdır, öğretmenidir’e itibar etmesinler. Elbette güveneceğiz, elbette iyi insanlar var, ama çocuklarımızı kontrol etmekten hiçbir zaman vazgeçmemeliyiz. Ve her ne olursa olsun, çocuğumuzun yanında olmamız gerekiyor. Yaşanan hiçbir şey çocuğun suçu değil.

SEN BU ÇOCUĞA NE YAPTIN ONU SÖYLE!

Mahkeme süreci nasıldı?

– Orada da pek çok yalan söyledi. Benimle ilişkisi olduğunu, benim ondan para sızdırmak için bunları uydurduğumu filan anlattı. Hangi sapığın, “Evet, bunları yaptım” dediği görülmüş ki? Ama ortada kızımın telefonu, yazışmaları ve fotoğrafları var. Bana gelince asla bu adamla bir ilişkim olmadı. İftiranın daniskası! Ama çocuk tecavüzcüsü olarak çok ceza alacağını anladığı için her türlü yalana başvurdu. Pek çok yazışmada, kızım, “Kötülük mü ediyorum” diyor, o da “Hayır, annen de yapıyordu bunları. Bu kötü bir şey değil, normal bir şey!” diyor. Hâkime de “Annesiyle ilgili anlatacağım başka şeyler var, eşi burada, eşinin dışarı çıkmasını istiyorum!” dedi.

Hâkim ne dedi?

– Hâkim de dayanamadı sonunda dedi ki, “Anneyle ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. Bu davanın konusu o değil. Sen çocuğa ne yaptın, onu söyle!”. O da, “Ben bir şey yapmadım. O yazışmalar da bana ait değil. Kampın hocası yazmıştır belki!” dedi. Bu arada, onun telefonunu tamamen temizlemişler. Buna rağmen, hâkim bütün tanıkları dinledi, kızımı dinledi, yazışmaları ve fotoğrafları değerlendirdi ve 34 yıl hapis cezası verdi. 11 ay gibi kısa bir sürede bu cezanın verilmesi bizi mutlu etti. Ama şimdi yine kâbus yaşıyoruz, bu sefer de mahkemede delil olan fotoğrafları herkese yollanıyor, kimin yaptığı bulunamadığı için elimiz kolumuz bağlı.

Birileri bir şey yapsın, Ve bu rezaleti durdursun!

WhatsApp’tan tehdit edildiğimizde, Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dilekçe yazdım. Dedim ki, “Böyle böyle oldu. Tehdit ediliyoruz. Lütfen bize yardımcı olun” Oradan beni bir avukat aradı, “Davanız kovuşturma aşamasında olduğu için biz müdahil olamıyoruz!” dedi. Şimdi birilerinin bir şey yapmasını bekliyoruz. Birileri bir şey yapsın ve bu rezaleti durdursunlar artık.

BABA ANLATIYOR:

Biz burada sapıklıktan, pedofiliden, dokuz yaşındaki bir çocuğa tecavüzden söz ediyoruz!

Eşime güvenim tam. Bu iftirayı ciddiye almadım. O sapıkla bir ilişkisi olduğuna inanmadım. Ayrıca kızıma yaptıklarıyla, karımla ilişkisinin olması arasında ne alaka var. Biz burada sapıklıktan, pedofiliden, dokuz yaşındaki bir çocuğa tecavüzden söz ediyoruz. Zaten bu şahsın ilgi alanı, kadınlar değil, çocuklar. Bir önceki kamp döneminde de bir velinin kızı, pazar günü orada kalmış, çocuğu ormana götürmüş, orada öpmüş. Kız da ağlayarak babasını aramış. Yumruk yumruğa gelmişler. Adam çocuğunu alıp götürmüş!

GECE ‘ÜZERİMDE KAN VAR!’ DİYE BAĞIRARAK UYANIYORDU

Kızınız bu yaşananlardan nasıl etkilendi?

– İnanılmaz etkilendi. Geceleri bağırarak uyanıyordu, “Üzerimde kan var!” diye. Bir de o kadar zayıf, çelimsiz bir çocuk. Çok uzun süre kendine bir şey yapacak diye korktuk. Evdeki bütün kapılarımızı bozduk, anahtarları aldık. Kesici, delici aletleri evden kaldırdık. İlaçlarını ben takip ettim saklayarak. Sadece içmesi gerekenleri verdim. Tam atlattık derken şimdi en başa döndük.

Önce adamın karısına, “Sizinle konuşmak istiyorum. Çok acil” diye mesaj attım. Buluşunca direkt, “Kocanız, kızıma cinsel istismarda bulunmuş. Bunu onun yanına bırakmayacağım!” dedim. “Yıllarca beni aldattığını biliyorum ama bu başka bir şey. Çocuğa nasıl dokunur!” diye ağlamaya başladı. Ama sonra “Kızının bir hayatı var, benim de evlatlarım var. İsimleri yazıldığı anda internete bu iğrençlikler çıkacak. Şikâyetçi olma” demeye başladı. Beni susturmaya çalıştı kısacası. “Yok, mümkün değil. Savcılığa veriyorum!” diye itiraz ettim. O da demesin mi, “Şimdiki tecavüzcü mağdurları, tecavüzcüleriyle evlendiriliyor. Ben boşarım, onlar evlenir!”

KIZIN BEYNİNİ YIKIYOR

Kızınız mahkemede zorlandı mı?

– Evet ama olan biteni anlattı. Bir keresinde sapık antrenör, kızımın lisansını çıkarmak bahanesiyle onu evden erken almıştı. Ben de izin verdim. İşte o gün Beykoz’a ormana götürmüş. Orada çocuğu soymuş. Resimlerini çekmiş. Cinsel bölgesi vs. Her şey böyle başlamış. Daha sonra antrenmana götürüp getirirken gece dokuzda geliyorlardı, karanlıkta, kendine dokundurtuyormuş, kendisi de kızıma dokunuyormuş. Daha sonraki senelerde daha da ileriye gitmiş. Kamp döneminde, oradayken beraber olmaya çalışmış. Özellikle kızımın belirttiği, bir gece yarısı, herkes uyurken havuz başına çağırıyor, orada kucağına oturtmaya çalışıyor. Kızım, canının yandığını hissedip kaçıyor. Tuvalette temizlenmeye çalışırken peçetede kan görüyor…

Peki sizce kızınız ona âşık mı oluyor?

– Hissettiği duygunun aşk olduğunu zannetmiyorum. Bu sapığın kontrolü altına giriyor. Ona karşı çıkamıyor. O ne derse yapıyor. O, “Kadınım” diye hitap ediyor, o da ona “Erkeğim” diye yazıyor… “Tek dayanağın benim. Ailen bile seni sevmiyor. Hep kardeşini seviyor!” Sürekli bunları söylüyor, kızın beynini yıkıyor.

Yorum Bırak