Beni sildiler, hayattan ve kayıtlardan sildiler
(Pazar)
Hayatımda duyduğum en tüyler ürpertici hikâyelerden biri.
Dizi olur. Film olur. Roman olur. Zaten Marquez’in ‘Yüzyıllık Yalnızlığı’nı hatırlatıyor. Dilek Ekmekçi, annesinin, doÄŸar doÄŸmaz hastanede terk ettiÄŸi bir çocuk. Ne arayan ne soran olduÄŸu için, yetiÅŸtirme yurduna postalanıyor. Ama aile nüfus kayıtlarında öldü gösteriyor. Åžanslı ki, koruyucu bir aile onu alıyor. Ve çok iyi yetiÅŸtiriyor. İzmir Amerikan mezunu. Ardından hukuk okumuÅŸ, avukat olmuÅŸ, Galatasaray Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora yapmış. Åžimdi bir taraftan hocalık yapıyor, bir taraftan da onu hastanede terk eden ailesinin peÅŸine düşüyor… Tek derdi, hukuki olarak soy bağının ortaya çıkması ve kayıtlara geçirilmesi. Bu arada ailesini ararken öğreniyor ki, bir de ablası var… Aile ikisini de silmiÅŸ… Çünkü abla amcadan, Dilek de muhtemelen ya babadan ya kayınpederden. Aile için uygunsuz cinsel iliÅŸki ortaya çıkmasın diye, doÄŸan çocuklar ortadan yok edilmek istenmiÅŸ. Kadere bakın ki, o terk edilen kız bugün bir ceza hukuku hocası olarak geçmiÅŸte çiÄŸnenen haklarını arıyor… Aile de vermemek ve onu tanımamak için direniyor. Durum mahkemelik… Hikâye ibretlik…
Seni tanıyalım…
-Adım Dilek Ekmekçi. 33 yaşındayım. Avukatım. Aynı zamanda üniversitede hocayım.
EÄŸitim?
-İzmir Amerikan sonra İstanbul Hukuk. Yüksek lisansımı ve doktoramı da Galatasaray Üniversitesi’nde yaptım.
Bu röportajı vermek istemenin sebebi ne?
– Çünkü benim başıma gelen, piÅŸmiÅŸ tavuÄŸun başına gelmemiÅŸtir! Ben, biyolojik ailemin peÅŸine düştüm. Åžu an hayattaki amacım bu: Onlarla soy bağı kurmak istiyorum. Üç günlük dünyada, annemin ve muhtemel babamın izini buldum. Ben kimseye zararı dokunacak biri deÄŸilim. Onlardan bir ÅŸey de talep etmiyorum. Ama benimle üç cümle kurup helalleÅŸemedikleri ve bir açıklama yapamadıkları için kafamdaki soru iÅŸaretlerini halledemiyorum. MahkemeliÄŸiz…
Hikâyenin en başına dönelim… Nerede doÄŸdun?
-Ankara’da bir doÄŸumevinde. DoÄŸar doÄŸmaz annem beni hastanede terk ediyor. Kürtaj yaptırmış gibi. Tek farkı: Ben canlıyım. Benimle birlikte iki buçuk yaşındaki ablamı da terk ediyor. Bizi arayıp soran bir Allah’ın kulu olmayınca, verilen adres de bir otobüs terminali çıkınca, yetiÅŸtirme yurduna yerleÅŸtirilmemize karar veriliyor…
Sonra?
-Ben bir koruyucu aileye veriliyorum. Ablamsa yurtta kalıyor, hayatı boyunca orada kaldı. O günden itibaren Hatice Gülten Ekmekçi annem oldu.
Senin öz annen değilim
Nasıl biriydi?
-Åžahane. O benim hayatımın ÅŸansı! Çok sevecendi. Bir hâkim kızı. Hiç çocuÄŸu olmamış. O sırada 44 yaşında. EÅŸi Manisalıydı, üvey baba diyemiyorum. Çünkü beni evlat edinmedi, miras kaygıları yüzünden hep yan çizdi… Oysa annem çok mert, çok saÄŸlamdır.
Hep başarılı bir çocuk muydun?
-Evet. İzmir Amerikan’da son iki yıl burslu okudum…
Peki gerçeği ne zaman öğrendin?
-11 yaşımda. İlkokulu bitirdiÄŸim seneydi. Burgazada’da, anneme babasından kalan yazlığımız vardı. Orada annem beni kayalıkların üzerine oturttu ve dedi ki, “DilekçiÄŸim, seni ne kadar çok sevdiÄŸimi biliyorsun. Ama sana gerçeÄŸi açıklamam gerekiyor. Annen seni doÄŸururken ölmüş. Ben senin öz annen deÄŸilim!”
İnsan böyle bir şeyi duyunca ne hissediyor?
-Åžok! Ama tam da algılayamıyorsun! Annem bu açıklamayı psikiyatrlara danışarak yapmış, kelimeleri seçerek kullandı. Bana en az zararı vermeye çalıştı. Ama “Annen seni terk etti!” demedi, muhtemelen bunun beni çok yaralayacağını düşündü. Yine de üç gün o kadar gergindim ki, ne yediysem çıkardım. “Ben kimim, neredeyim, nereye aitim?” gibi hesaplaÅŸmalar yaÅŸadım. Ama sonra bir ÅŸekilde, beni yetiÅŸtiren ve her an yanımda olan insanın annem olduÄŸuna karar verdim.
Peki sen bu gerçeği gizledin mi? Arkadaşlarına anlattın mı?
-Ben her şeyi çekinmeden anlatan biriyim. İçim dışım birdir. Kendimle barışık bir insanım. Herkese anlattım. Ama içimden atamadığım hep bir haksızlığa uğradığım duygusu vardı.
Hukuk okumak istemenin sebebi bu mu?
-Mutlaka etkisi vardır. Gerçi bu olaya, bu kadar taktığımın farkında deÄŸildim. Ne zaman ki staj baÅŸladı, yüksek lisansa girdim, avukatlık stajı vesaire, bu soy bağı meselesine iyice takmış olduÄŸumu fark ettim. GeçmiÅŸimi araÅŸtırmak istedim. Doktora bitene kadar bekledim. Ve soy bağımın peÅŸine düştüm. 2013’te Ankara’da doÄŸduÄŸum doÄŸumevine, nüfus müdürlüğüne gittim, kayıtları inceledim. Gördüm ki Åžule Çelik bana terk edildiÄŸimde devletin verdiÄŸi isim ama bir de Gönül Çelik var. O kim? O sayede bir ablam olduÄŸunu öğrendim. AraÅŸtırdım, Ankara’da bir devlet bankasında memureydi…
BuluÅŸtunuz mu?
-BuluÅŸtuk. “Ben senin kardeÅŸinim!” dedim. Mutluluktan ölüyordum. Her ÅŸeyimi paylaÅŸmaya hazırdım. Belki biraz suçluluk da vardı, aynı kaderi paylaÅŸmışız ama ben bir ailenin yanında iyi ÅŸartlarda büyümüşüm, o yetiÅŸtirme yurdunda. Ben iyi eÄŸitim almışım, o alamamış. Onun hayatına ne katkı sunabilirim diye düşündüm. Üniversitede Açık Öğretim’de okumasına yardım edebilir miyim, terfi ettirebilir miyim, çalıştığı yerde bir ev alabilir miyim, bir araba alabilir miyim, birlikte yaÅŸayabilir miyiz, İstanbul’a tayin ettirebilir miyim. Böyle ÅŸeyler…
Bir de ensest çıktı başıma
Peki ablana, aileni sormadın mı?
-Sormaz olur muyum? “15 senedir annemizi görmüyorum. Tek diÅŸi kalmış bir meczup kadın o!” dedi. Uydurma bir hikâye anlattı…
Neden yalan söylüyor?
-Beni aileden uzak tutmak için. GeçmiÅŸi kurcalamayayım diye. Fakat ben de pes edecek biri deÄŸilim. Takmışım bir kere biyolojik ailemi bulacağım diye. Dedim ki ablama, “DNA testi yaptıralım. En azından bazı ÅŸeyler netleÅŸir. Gerçekten kardeÅŸ miyiz, deÄŸil miyiz anlarız. Ben de senin yakandan düşerim!” “Tamam” dedi. Fakat sonra yan çizdi. Yanak içi örnek vermesi gerekiyordu, Amerika’ya yollanıyor. “İşyerine gelirim vermezsen” deyince tırstı. Kavga gürültü verdi DNA örneÄŸini. Onun üzerinde yarım ve tam kardeÅŸlik testleri yapıldı Amerika’da…
Eee sonuç?
-Yarım kardeşliğimiz yüzde 100.
Ne demek bu ‘yarım kardeÅŸlik’?
-Şu: Ebeveynlerimizden birisi kesin olarak aynı. Tam kardeşlik oranımız da göreceli olarak yüksek çıktı. Yüzde 9.
O ne anlama geliyor?
-Ben de bunu Amerikalı uzmana sordum. “Büyük ihtimalle sizin babalarınız akraba!” dedi. Hah bir bu eksikti! “Bir de ensest çıktı başıma” dedim. Tabii o an, ablamın babasının amcam olduÄŸunu henüz bilmiyordum. Ama dedektif tuttum.
Ablan biliyor muymuÅŸ?
-O biliyormuÅŸ, her ÅŸeyi biliyormuÅŸ. YetiÅŸtirme yurdunda kalıyor ama aileyle irtibat halinde. Bir göz evdeki iki erkek kardeÅŸ de annemle birlikte oluyor. DoÄŸan kız çocuklarını da öylece bırakıp gidiyorlar. Çöpüz ya biz! Hani kimden olduÄŸumuz da belli deÄŸil ya… Daha sonra iki oÄŸulları oluyor, onları baÅŸlarından atmıyorlar. Ama iki kızlarının da hayatı kararmış, umurlarında bile deÄŸil. Ve sonra o çocuklardan biri büyüyor, eÄŸitim alıyor, geçmiÅŸini araÅŸtırıyor, böyle bir ÅŸeyle karşılaşıyor. Kesinlikle kurcalamasını istemiyorlar!
Ortada bir ensest tecavüzü mü söz konusu?
-Amcamın, biyolojik anneme yaptığı bir şey var. Ama bu, rızayla mı, tecavüz mü bilemem. Bedel, doğan çocuklara ödetiliyor. Herkes de rolüne razı, bir ben değilim.
Peki sen bu işin peşine neden düştün? İntikam duygusu mu?
-Kesinlikle deÄŸil! Burada büyük bir zulüm var. Beni resmen sadece gerçek hayatta deÄŸil, kayıtlarda da çizmiÅŸler! En azından o kayıtların doÄŸru hale getirilmesi, devletin yükümlülüğü. Türkiye’de de pek çok sorunun altında ÅŸu yatıyor: Anayasada “Aile, toplumun temelidir” deniyor, ensest ve benzeri iÄŸrençlikler hasıraltı ediliyor. Devlet de bu iÅŸte otomatikman suç ortağı oluyor. Ama ben kararlıyım, yargıdaki mücadelemi ne yapıp edip kazanacağım.
Bu hikâyede en çaresiz kim sence?
-Önce benim zannettim. Ablamı görünce, “Yok, o benden daha zor durumda!” dedim. Sonra biyolojik annemi tanıdım. Onun haline daha da çok üzüldüm. Okuma yazma bile bilmeyen, edilgen bir kadın, sadece kendisine söyleneni yapıyor. Annem olduÄŸunu belli etmesine raÄŸmen, helalleÅŸmemize izin verilmiyor. Bir açıklama bile bana çok görülüyor.
Peki anneni nasıl buldun? Ablandan mı?
-Hayır ablam oralı bile olmadı. Ben adresini bulup, gittim. Evlerine gitmem, vukuatlı nüfus kayıt örneklerindeki çelişkileri çözer çözmez oldu. Ben hukukçuyum sonuçta. Delile dayanarak emin olarak giderim bir insanın kapısına. Emin olduğum an gittim. Yanımda da bana bu süreçte çok yardımcı olan bir arkadaşım vardı. Meğer ablam çoktan haberi uçurmuş. Kocası evdeydi. Sadece 15 dakika konuşabildim annemle.
Ölü göstermişler
Kocası dediÄŸin senin öz baban…
-Evet muhtemelen. Çünkü ablamla annemiz bir, babamız deÄŸil. Ama babalarımızın akraba olduÄŸu kesin… Bilmece gibi… Babam ya annemin kocası ya kayınpederi… Ama ablamın babası amcam; o kesin…
Korkunç bu söylediklerin…
-Evet ama Türkiye gerçeÄŸi! Annem beni görünce aÄŸladı, biraz da okÅŸadı. Beni Nermin olarak hatırlıyor. DoÄŸrusu Neriman olacak. Vukuatlı nüfus örneÄŸinde öyle yazıyor. Fakat okuma yazma bilmediÄŸinden Neriman’ı Nermin olarak hatırlıyor.
Haydaaa Neriman da kim?
-Nüfustan çıkmadan önce ablamın ismi Sibel Kuran. İki buçuk yaşına kadar o kimliÄŸi kullanıyor. Ama ÅŸu an onu baÅŸka biri kullanıyor. Babamın baÅŸka bir kadından olan kızı. Aslında iki deÄŸil, üç kız çocuÄŸunun hayatını karartıyorlar. Benim yerime de Neriman diye bir çocuk uyduruyorlar. Zaten ben bu Sibel ve Neriman’ı çözdüğüm an kapıya dayandım. O gün onlara gitmeden, mezarlıklar müdürlüğüne gittim. Ölü göstermiÅŸler çocuÄŸu. Yani beni. Hastanede terk ediyorlar. Ama diyorlar ki: “Öldü. Kimsesizler mezarlığına gömdük. Nüfusa tescil ettirmek istiyoruz.” Yani beni siliyorlar, hayattan siliyorlar! Kayıtlarından bulunamasın diye öldüğünü iddia ettikleri çocuÄŸun doÄŸum tarihini de deÄŸiÅŸtiriyorlar ki, annemin doÄŸurması mümkün olmasın!
Aile içi uygunsuz cinsellik ortaya çıkmasın diye
Dava ne durumda?
– Åžahsi çabalarımla bu insanların izini buldum. BulduÄŸum halde, DNA sonucu manipüle edildi ve “Bu kadın senin annen deÄŸil!” dendi. Oysa ablamla genetik ortağım. Nüfusta, kapalı kayıtta bağım var. Ablamı da doÄŸuran kadın, -her ne kadar ablam onun nüfusunda görünmese de- doÄŸumevi kaydına göre bu kadın. E ben de ablamın yüzde 100 biyolojik kardeÅŸiyim. Buna raÄŸmen benim annem çıkmıyor DNA sonucunda. Böyle saçmalık mı olur? Ben de tabii suç duyurusunda bulundum.
Adli Tıp’ta bir yanlışlık mı yapılmış sence?
-Bu durum yanlışlık deyip geçiÅŸtirilemez, ortada gerçeÄŸin çarpıtılması var. Annemin eÅŸi, yani babam, bu aile içi uygunsuz cinsellik ortaya çıkmasın diye, soy baÄŸlarımızı yok etti. Hz. İsa’nın bile babası yok bilinir ama annesi vardır. Babası olmayana bir ÅŸey derler Türkçede ama annesi olmayanın adı yoktur. Çünkü bir insanın annesinin olmaması mümkün deÄŸildir. Anne her zaman bellidir, benim de belli olduÄŸu halde annem nedense ortaya çıkamıyor!
Oysa bunu anlamak zor olmasa gerek…
-Tabii ki deÄŸil. Devletin Adli Tıp Kurumu’nda test yapıldı. Ama Adli Tıp, biliyorsunuz bakanlığa baÄŸlı. Bu insanlar da bakanlıkta çalışıyor.
Böyle bir usulsüzlük mümkün mü?
-Bu ülkede her şey mümkün. Suç duyurusunda bulunduk. Şu an soruşturuluyor savcılıkta.
KARMA ÇEKİYOR
Kan mı çekiyor? İnsan, genetik ailesine mi çekiliyor?
-Bence, kan çekiyor dedikleri ÅŸey, karma… Karma çekiyor. Artık kader mi dersin, kısmet mi dersin, enerji mi, bir ÅŸeyler seni, geçmiÅŸi araÅŸtırmaya mecbur ediyor.O karma bir kere bozulduÄŸunda da herkesin hayatını etkiliyor. Üstelik en az 4 kuÅŸak…
Nasıl yani?
-Beni ve ablamı terk eden biyolojik ailemde, kız alıp veren yok. Kimse evlenemiyor. Demek istediÄŸim ÅŸu: Birine kötülük yaparsan, o kötülük, seni takip ediyor ve bir gün gelip buluyor. Bir lanet gibi. Sana bir ÅŸey olmazsa, çocuklarına oluyor, onların çocuklarına oluyor. Mutluluk yüzü görmüyorlar. İlahi adalet dedikleri belki de bu…
Seni gömmüşler!
Annenle karşılaştığında ne hissettin?
-Karışık duygular. Ama en çok üzüldüm galiba. Kızamadım. Çünkü belli ki çaresiz, inisiyatif kullanabilecek durumda biri deÄŸil. “Hiç mi vicdan kırıntısı yoktu anneciÄŸim sende?” demek geçti aklımdan ama her ÅŸeyin esas müsebbibi eÅŸi. Bütün bunları nereden mi biliyorum? Olayı yargıya taşımadan, benden sonra doÄŸan 83’lü erkek kardeÅŸimle 57 dakika telefonda konuÅŸtum da ondan. O, olayı zaten kabul ediyor. “Anlayın artık! Gömmüşler!” diyor. “Seni gömmüşler!” diyor. Benim de bunu kabul etmemi bekliyor. “Siz kaşıdıkça yara kanıyor” diyor. “Sizinle karşılaÅŸtığı akÅŸam annem hastanelik oldu” diyor. “Ailenizi aramanız konusunda size hak veriyorum. Sizin yerinizde olmak istemezdim. Ama olmuÅŸ bir kere” diyor. Hayatta çok iyi bir yerdesiniz, bizden daha eÄŸitimlisiniz, varlıklısınız, Allah yolunuzu açık etsin, bırakın artık bu iÅŸin peÅŸini!” diyor.
İnsanın zekâsına hakaret
Peki neden, geçmiÅŸin peÅŸini bırakamıyorsun? Her ÅŸeyi öğrendin, anladın ki bu insanlar da seni istemiyor, yürü git…
-Benim baba figürüyle aramdaki meselemi çözmem gerekiyor. Birinci adamla hesaplaşıp, helalleÅŸemediÄŸim için ikinci adama geçemiyorum. Oysa normal bir hayatım olsun istiyorum. Bu soy bağını araÅŸtırmak benim için bir psikanalitik yolculuk oldu. Bir de iki kere maÄŸdur olmuÅŸ durumdayım. Bir istenmeyen çocuk olarak, üstelik ölü gösterilip, üzerine ölüm enerjisi yüklenen çocuk yapıldım. Bir de ismimi Neriman koymuÅŸlar. O da erkeksi bir enerji yüklemiÅŸ. ‘Pehlivan’ demek Neriman, Azerice ‘güreÅŸ etmek’ demek. Devamlı savaÅŸ enerjisi yüklenmiÅŸ üzerime. Bela bu kadar da deÄŸil ki, bir de Adli Tıp raporu meselesi var. O da benim hukukçu tarafımı incitiyor. Rapor diyor ki, “O kadın senin annem deÄŸil!” Hadi buyrun! Böyle bir ÅŸey mümkün deÄŸil. O kadın, ablamın annesi, o benim deÄŸil ama biz ablamla kardeÅŸiz… O da raporla sabit! Bu da alenen bir insanın zekâsına hakaret! O zaman da akademisyen olarak çıldırıyorum! Ve bu insanlar alay eder gibi Adalet Bakanlığı’nda çalışıyorlar!
Adalet Bakanlığı’nda çalışan annenin kocası mı?
-Annemin kocası, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nde ÅŸube ÅŸefi. KardeÅŸim, Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nde memur. Amcam ise ablamın babası olan, annemden çocuk yapan, infaz koruma memuru Ankara Kapalı Cezaevi’nde. Gardiyan yani. Ablamın ilk kimliÄŸiyle yaÅŸayan kız da ÅŸu anda cumhuriyet savcılığında zabıt kâtibi. Anlayacağınız hepsi ceza adalet sisteminde. İlginç olan ben de öyleyim, ceza hukuku yardımcı doçent doktoruyum.
Senin hikâyende kızlar deÄŸersiz olduÄŸu için sokaÄŸa atılıyor, erkeklere sahip çıkılıyor…
-Evet öyle. Bence annemin eÅŸi, ablam gibi benim de erkek kardeÅŸinden olduÄŸumu düşünüyor. Böyle bir travması var, o yüzden kurtulmak istemiÅŸ bizden. Ama baÅŸka bir kadından olan kızını, eve getirip anneme büyüttürmüş! Ona “Kızım” diyor, benim üzerime yürüyor.
Sizce babanız niye böyle davranıyor?
-Muhtemelen anti-sosyal kiÅŸilik bozukluÄŸu. Psikopatlık, vicdansızlık. Bu toplumda kadının deÄŸeri yok ki. Annemin de yok. Kızlarının da yok. Ben, hepsiyle iletiÅŸim kurmaya çalıştım. Annemin kocası Dursun Bey’i, hâkim evine davet ettim. “Elimdeki doneleri görün” dedim, “Sizin için daha iyi olur, yargıya gitmeden konuÅŸalım!” Hep telefonu suratıma kapattı.
Ekstra bir bedel derdinde deÄŸilim
Affeder misin bu insanları?
-Affederim. Adalet yerini bulduktan sonra.
Adaletin yerini bulması için ne gerekiyor?
-Soy bağımın, hukuka uygun şekilde yargı önünde açıklanması. Suç varsa, tabii ki onun bir cezası olacaktır ama yüksek şeyler değil. İki sene alırlar, ertelenir. Veya hüküm açıklanmaz geri bırakılır. Zaten emekliliği gelmiş. Ben ekstra bir bedel derdinde değilim. Kafamdaki soru işaretleri yanıtlansın yeter.
İnsanların gözüne neyi sokmak istiyorsun?
-Bu ülkede erkeklerin ne kadar alçak olabileceklerini… Namuslu gözükenlerin altından neler çıkabileceÄŸini… İkiyüzlülükten toplum olarak öldüğümüzü… Israrla bizim dinimizde, kültürümüzde yok böyle ÅŸeyler dendiÄŸini ama ensestin zannettiÄŸimizden çok yaygın olduÄŸunu…
FotoÄŸraf: Emre YUNUSOÄžLU