Deniz +1 Nefes


Aldığımız 3 nefesten 2’sini denizlere borçluyuz!!! Veee aynı zamanda denizler, dünyanın en büyük ekosistemi… İnanılmaz çeşitlilikte canlı türüne, ev sahipliği yapıyorlar.
.
Ama ne yazık ki, Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Risk Raporu’nda, “Biyoçeşitlilik kaybı”, gelecek 10 yılda, gerçekleşme olasılığı en yüksek riskler arasında gösteriliyor!!!
.
İşte bu yok oluşa, “dur” demek için Deniz Yaşamını Koruma Derneği ve Anadolu Efes iş birliğiyle, Doç. Dr. Nur Eda Topçu danışmanlığında, Deniz +1 Nefes sosyal projesi hayata geçirdi. Sadece STK’ların canla başla çalışması yetmiyor!!! Kurumlar da elini taşın altına koymalı… Bu kıymetli projede emeği geçen herkesi tek tek alkışlıyorum.
.
Veee şimdi sözü, Denize +1 Nefes projesinin detaylarını anlatması için Anadolu Efes Grup Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal’a bırakıyorum….

Tebrikler! Deniz Yaşamını Koruma Derneği’yle -Doç. Dr. Nur Eda Topçu danışmanlığında- yürüttüğünüz projeyle Marmara Denizi’nde dönüşümün +1’i oluyorsunuz. Harika bir sosyal projeye destek veriyorsunuz…
-Çok teşekkürler. Adı, “Denize +1 Nefes” Biz de çok önemsiyoruz ve çok heyecanlıyız.

Projenin çıkış noktası ne?
-İklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı, kirlilik, atıklar ve yakın tarihlerde meydana gelen orman yangınları, artık dünyanın kırmızı alarm verdiğine işaret ediyor. Hepimizin, doğayla daha farklı bir bağ kurması gerekiyor. Adil ve kapsayıcı olmamız gerekiyor. Hükümetlerin, bireylerin, sivil toplum örgütlerinin ve şirketlerin “dünyaya zarar veren”den, “dünyayı iyileştiren”e dönüşmesi gerekiyor. İşte biz de Anadolu Efes olarak bu dönüşüme, katkı sağlamak için uğraşıyoruz.

Aldığımız 3 nefesten 2’sini gerçekten denizlerimize mi borçluyuz?
-Aynen öyle! Denizler, aynı zamanda muazzam çeşitlilikte canlı türüne, bir yaşam bolluğuna ev sahipliği yapıyor. Bu anlamda, dünyanın en büyük ekosistemi. Ne var ki, Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Risk Raporu’nda, “Biyoçeşitlilik kaybı”, gelecek 10 yılda, gerçekleşme olasılığı en yüksek riskler arasında gösteriliyor. Maviye tutkuyla bağlı bir şirket olarak, biz de bu ekosistemin koruyucularından biri olmak için harekete geçtik.

Tam olarak yaptığınız nedir?
-Deniz Yaşamını Koruma Derneği’yle, Doç. Dr. Nur Eda Topçu danışmanlığında yürüttüğümüz “Denize +1 Nefes” projesi kapsamında, Marmara Denizi’ndeki doğal ortamından kopmuş olan mercanların, “korunması gereken hassas alan” ilan edilen Tavşan Adası açıklarına nakledilmesine katkı sunuyoruz. Bu sayede, deniz ekosistemindeki biyoçeşitliliğin devamlılığına destek olmayı hedefliyoruz. Marmara Denizi bizim evimiz ve evimiz için bir şeyler yapabilmek, bizi son derece mutlu ediyor!

Mercan resiflerini korumaya almak, böyle bir projenin paydaşı olmak ne kadar gurur verici?
-Çooook. Mercan resifleri için “denizlerin yağmur ormanı” deniyor. Çünkü deniz ekosisteminde, biyoçeşitliliğin korunabilmesi için mercanların rolü büyük. Bilimsel çalışmalar, mercanların, su altındaki habitat ve yaşam oluşumu için anahtar tür olduğunu gösteriyor. Okyanus tabanının yüzde 1’inden azını kaplarken, deniz biyoçeşitliliğinin yüzde 25’inden fazlasını barındırıyorlar. Binlerce balık türü ve oksijen üretimi yapan organizmaya; barınak, üreme, sığınma ve besin alanı olmasının yanı sıra, mercanların karasal ekosisteme de büyük katkıları bulunuyor.

Dünyada kaç tür mercan bulunuyor?
-1000’e yakın mercan türü var. Ne yazık ki, bunların üçte biri, iklim krizi ve çevre kirliliği gibi nedenlerden dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Marmara Denizi ise özel akıntı yapısı sayesinde, bünyesinde barındırdığı yumuşak mercan türlerine, iklim krizine bağlı artan sıcaklıklardan korunma şansı veriyor. Ancak mercanların burada yaşamlarını devam ettirebilmesi için insan faaliyetlerinden de korunması ve aynı zamanda biyoçeşitliliğin devamını destekleyecek çalışmaların artırılması gerekiyor.

Çeşitli sosyal sorumluluk projeleri yürüttüğünüzü biliyoruz. Peki deniz altı yaşama destek olma fikri nasıl doğdu?
– Toplumsal fayda bizim için fevkalade önemli. Kendimizi sadece bira şirketi olarak değil, aynı zamanda hayatla dolan, her anın eşlikçisi bir şirket olarak tanımlıyoruz. Bu nedenle sosyal ve ekonomik hayatın gelişimine, çevresel ayak izinin azaltılmasına katkı sağlamak için uzun soluklu çalışmalar yürütüyoruz. Mesela, 15 yıldır, “Gelecek Turizmde” ile kadının güçlendirilmesi ve yerel kalkınmaya katkı sunmaya çalışıyoruz. 35 yıldır kültür sanata desteğimizi sürdürüyoruz. Ham maddelerimizin üreticileri çiftçilerimizle yaklaşık 40 yıldır omuz omuza çalışıyoruz. Anadolu Efes olarak gençlere inanıyoruz. Onları mümkün olan her yerde destekliyoruz. Anadolu Efes Basketbol kulübümüzle, 46 yıldır ülkemizde sporun gelişimine katkı sunuyoruz. ‘Çevre’yi odağına alan projelerimiz de var. Mesela iklim kriziyle mücadelede önemli bir yer tutan ağaçlandırma çabalarına destek oluyoruz. Geçen yıl başlattığımız “Tabiatımız Özel” projesiyle bugüne kadar 3,5 milyon ağaç tohum topunu, insan elinin değmediği sarp alanlarda toprakla buluşturmak için harekete geçtik. Karasal ekosistemde bu çalışmayı yaparken, “Acaba su altını da yeşertmemiz mümkün olur mu” diye düşündük. Araştırma yaptığımızda su altı yaşamını canlandırmak için atılabilecek en önemli adımlardan birinin mercanları korumak olduğunu öğrendik ve bu alanda bir proje geliştirmek istedik.

Volkan Narcı, inanılmaz bir adam! Denizleri korumak için müthiş bir özveriyle çalışıyor. Yollarınız nasıl kesişti?
-Gerçekten de öyle. Başkanı olduğu Deniz Yaşamını Koruma Derneği, İstanbul Üniversitesi’nin proje yürütücülüğünde, TÜBİTAK bilimsel proje desteğiyle 2017 yılından bu yana Büyükada açıklarında bulunan Tavşan Adası çevresinde çalışmalar yapıyordu. Çalışmaları ilgimizi çekti. O kadar müthiş işler yapıyorlar ki, saygı duymamak imkânsız. Projelerine katkı sağlamak istedik. Temennimiz, derneğin bugüne kadar yaptığı çalışmaların, pozitif etkisini büyütebilmek, su altı yaşamının önemi konusunda daha fazla farkındalık yaratmak.

Adım adım anlatır mısınız süreç nasıl ilerledi, ilerliyor?
-Bu soruyu aslında Eda Hoca daha iyi yanıtlayacaktır. Ancak ben de şunu söyleyebilirim: Mercan nakli, oldukça zorlu bir çalışma gerektiriyor. Dünyada 5-10 metrelerde yapılırken Marmara Denizi’nin özel koşulları nedeniyle sadece 30-45 metrelerde yapılabiliyor.
Mercan nakli süreci; doğal yaşamından kopmuş/zarar görmüş mercan parçalarının tespit edilmesi ve toplanmasına bağlı. Bu süreçte, Deniz Yaşamını Koruma Derneği’nde gönüllü dalgıçlar, mercan resiflerinin bulunduğu noktalara inerek düşen, kopan, zarar gören mercan parçalarını topluyor. Ve bunları Akdeniz suyuyla dolu kavanozlarda ve belirli koşullarda muhafaza ederek, nakli gerçekleştiriyor. Toplanan mercan parçaları Tavşan Adası etrafından belirlenen noktalara yerleştiriliyor. Mercanlar, özel ve doğa dostu bir macun ile, nakil öncesinde temizlenen kayalara sabitleniyor. Nakil sonrasında ise dalgıçlar, periyodik kontroller için bölgede, 15 günde bir gözlem dalışı gerçekleştiriyor.

Vayyyy! Müthişmiş gerçekten. “Denize +1 Nefes”le nasıl geri dönüşler aldınız, alıyorsunuz?
-Büyük bir heyecan ve tutkuyla başladığımız bu projeyi paylaştığımız herkesin, bizimle aynı heyecanı yaşadığını söyleyebilirim. İnanılmaz güzel tepkiler alıyoruz. Projenin bilimsel olarak başarısı ve biyoçeşitliliğe yapacağı katkı bir yana, Marmara Denizi’nin su altı yaşamına ilişkin oluşturduğu farkındalık paha biçilemez. Bu süreçte, biz de dahil olmak üzere, Marmara Denizi’nin halihazırda 26 çeşit yumuşak mercan türüne ev sahipliği yaptığını ilk kez duyan çok fazla kişiyle karşılaştık. Bu muazzam bir çeşitlilik. Ve bu çeşitliliğe katkı sunmak için yapılan tüm çalışmalar çok kıymetli. Dileğimiz bu farkındalığın başka kurumları da harekete geçirmesi ve böylelikle yaptığımız çalışmanın çarpan etkisi yaratması. Mercanların büyümesine ve doğal yaşamın canlanmasına önümüzdeki yıllarda hep birlikte tanıklık edeceğiz.

Yorum Bırak