Ç.’nin avukatı Aslı Koçak Arıhan: Hastanenin raporu tecavüzü destekliyor

 GÜNLERDİR yazıyorum.

Siz de olaya artık hâkimsiniz. 23 yaşındaki veteriner hekimin tecavüz davasından söz ediyorum. Dün ve evvelsi gün, veteriner hekim Ç.’ye tecavüz ettiği iddia edilen profesör H.B.’nin avukatı Erol Yılmaz Aras’ın görüşlerini ilettim. “Bilimsel kıskançlık, komplo, para sızdırmaya çalışıyorlar!” dedi.Haliyle, Ç.’nin avukatı Aslı Koçak Arıhan’a cevap hakkı doğdu. Bugün kendisiyle yaptığım röportajı okuyacaksınız. Ben elimden geldiğince iki tarafın da görüşlerini ilettim. Bu arada Arıhan, H.B.’nin tahliyesine itiraz etti ve yeniden tutuklanmasını talep etti.

– Bu dava size nasıl geldi?

Tecavüz mağduru Ç., şüpheli profesör tahliye edildikten sonra, kendini kötü ve çaresiz hissediyor. ŞÖNİM’e (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) başvuruyor. Hayatının da tehlike altında olduğunu düşünüyor. Çünkü şüpheli dışarı çıkmış, evini yurdunu biliyor. Her an her şey olabilir korkusuyla 6284 sayılı yasa kapsamında koruma tedbirleri ve uzaklaştırma için ŞÖNİM’den yardım istiyor. Ben de genellikle kadın davalarına bakan bir avukatım, bana yönlendirdiler…

– Bir kadın tecavüze uğradığını söylüyorsa ona inanmak esas mıdır?

Evet, genel anlamda böyle bir ilkemiz var. Herhangi bir insanın, “Ben tacize uğradım, tecavüze uğradım!” demesi zaten çok ağır bir şey. Bu kimin başına gelirse gelsin, bunu ilk anda söyleyebilmek çok zor. Bu nedenle bu beyanda bulunanların önemsenmesi ve verdiklerin bilgilerin dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor.

– Bu davada hiç tereddüt ettiğiniz, şüphelendiğiniz oldu mu?

Hayır, asla! Mantık silsilesi çok doğruydu. Evet, yaşadıkları inanılmaz olaylardı, filmlerde olabilecek düzeydeydi. Ama Ç. bunları gerçekten yaşamıştı.

– Karşı taraf, adli tıp heyetinden alınma “Sperme rastlanmamıştır” raporundan söz ediyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Bu rapor kuşkulu bir rapor. Çünkü sağlıklı koşullarda gönderilip gönderilmediği, delillerin yok edilip edilmediği konusunda ciddi şüpheler var. Zaten raporun sonunda da bunlar heyet tarafından belirtilmiş.

– Nasıl belirtilmiş?

Dosya gizlilik kararı olduğu için çok ayrıntı veremeyeceğim ama delillerin gönderiliş şekliyle ilgili ciddi sıkıntı olduğu raporun altına yazılmış.

– Delilleri adli tıp toplamamış mı?

Hayır, savcılıktan gönderilmiş. Normalde steril ortamda gönderilmesi gerekirken bu dosyada bu şekilde gönderilmemiş. Raporda delillerin usulüne uygun şekilde gönderilmediği yazıyor.

‘CİNSEL SALDIRIYA UĞRAMIŞTIR’ RAPORU

– Şehir hastanesinden alınan ilk raporun kayda değer bulunmamasının ve sanığın tahliye edilmesinin gerekçesi ne olabilir?

Bakın Ç., olaydan sonra ailesiyle karakola gidiyor. Karakol da onu şehir hastanesine gönderiyor. Ankara’daki en büyük devlet hastanesine. Çok zor bir süreç. Ağır bir travma yaşıyorsunuz, travmadan sonra da hastaneye gidiyorsunuz. Ç., hepsini sonuna kadar yapıyor, gidiyor, orada örnekleri veriyor. Verdiği örneklerde de sperme rastlanıyor. Üstüne üstlük de, “Cinsel ilişkiyi destekler niteliktedir” deniyor. Yani tecavüzü destekler bir ilişki olduğu da belirtiliyor. Açıkça, “Bol lökosit, sperm hücresi ve spermaya rastlanmıştır. Bu da cinsel ilişkinin olduğunu gösterir niteliktedir” deniyor. Hani şüpheli profesör, “Hiçbir şey olmadı aramızda!” diyor ya, olayın ertesinde alınan bu rapor ise tersini söylüyor…

– Bu vakada tecavüzün gerçekleştiğini kanıtlayan deliller neler?

Alınan o ilk raporda darp izleri de var. Zaten cinsel saldırı raporu bu düzenlenen. “Cinsel saldırıya uğramıştır” şeklinde rapor alıyor. Ama karşı taraf, bırakın tecavüzü, hiçbir şekilde bir cinsel ilişki olmadığını iddia ediyor.

– Annesini babasını arayamaması ya da annesiyle görüştürülmemesi neyi gösteriyor?

Tabii ki alıkonulduğunu… “Seni yok ederiz, öldürürüz, intihar süsü veririz. Şikâyet etmeyeceksin!” şeklinde psikolojik baskı da yapıyorlar.

– Karşı taraf, müvekkilinizin para sızdırmak için böyle bir suçlamada bulunduğunu ve her şeyin bir “komplo” olduğunu söylüyor…

Kötü niyetli bir savunma olduğunu düşünüyorum. Komplo lafı hiçbir mantığa uymuyor. Hepimiz biliyoruz ki astlık-üstlük ilişkileriyle bir insan üzerinde etki kurmanız, ona bir şeyler yaptırmanız daha kolay. Olayın başlangıcı da öyle. İçki şişeleriyle gelmesi, “Yemek ısıt!” demesi, bunların daha sonra servis edilmesini beklemesi, hep astlık-üstlük ilişkisinin kötüye kullanılması…

– Peki “bilimsel kıskançlık” iddiasına vereceğiniz cevap nedir?

Diyecek söz bulamıyorum! Bu profesör hakkındaki bu iddialar ilk de değil. O kadar var ki. Ama birçok genç kadın, ciddi bir baskı altında oldukları için sonradan şikâyetlerinden vazgeçmişler. Başka olaylarda değil de bu olayda infial yaratılmasının sebebi de bu. Veteriner fakültesindeki öğrencilerin yürüyüşe geçmesinin sebebi de bu: Daha önce olan olayların cezasızlığı! İnsanlar, “Artık yeter!” diyorlar, o yüzden infial halindeler! Bu arada, mevkilerini kullanarak öğrencileri taciz ettiği iddia edilen pek çok hoca var. O genç kızların çoğu ya ailelerinden destek görmediği ya da inandırma sürecine de maruz kalacakları için şikâyetten vazgeçiyorlar ya da hiç etmiyorlar. Ç.’nin olayı o yüzden de bu kadar büyüdü…

ÖNCESİNDE DE BENZER ŞİKÂYETLER VAR

– Fakülte ne diyor?

Rektörlükte şu an kendisi hakkındaki yapılan soruşturma bildiğimiz kadarıyla sonuçlandı. YÖK’e gönderildi. Çok yakında herhalde biz de öğreneceğiz sonucunu. Ama daha öncesinde de hem kendisiyle hem de abisiyle ilgili benzer şikâyetler vardı. Abisi meslekten men ediliyor, H.B. için de aylıktan kesme cezası veriliyor. Bunun dışında aldığı pek çok kınama cezası var.

– Bir tecavüz teşkilatı gibi bir şeyden söz edilebilir mi yoksa erkek dayanışması mı?

Neresinden bakarsanız bakın, iğrenç! Orada ekmeğinin peşinde olan, iş bulduğu, kendi ayakları üzerinde durduğu için sevinen bir kız var. 2 gecelik nöbetlerle parasını kazanmaya çalışan bir kız… Bir de ona bütün isteklerini yaptırabileceğini düşünen bir profesör. Ve o profesörün yaptığı şeylerle ilgili bu delilleri yok etmeyi düşünen, kıza damar yolundan girerek serum veren bir veteriner. Müvekkilimin iddiasına göre, serumu verirken uyuşturucu madde de veriyor, sonrasında da bu delillerin tamamen yok edilmesi için bir şekilde işin içinde olan jinekolog var. Durum budur. Gerçekten de eğer o hücreler, az biraz bile kalmasaydı, şu an Ç. asla kendini ifade edemeyecekti. İnandırıcılığı kalmayacaktı…

– Kadın savcınınki resen tahliye değil mi?

Evet. Hukuk sistemimizde olan ama çok az uygulanan bir uygulama. Normalde, tahliye talep edildiğinde, dilekçeyle suç ve ceza hâkimlerine gönderilir. Onlar buna karar verir. İki kez tahliye talebiyle dilekçe vermişler, sulh ve ceza hâkimliği iki kere tutukluluğun devamına karar vermiş. Fakat buna rağmen, savcılık resen tahliye kararını veriyor.

– Böyle bir durumda hocanın serbest kalması normal mi?

O kadar anormal ki! Bundan daha az delille tutukluluğu devam eden pek çok dosya biliyorum. Bu neye yol açacak biliyor musunuz? İnsanlar, “Bak işte, bu ülkede ne yaparsan yap yanına kâr kalıyor!” diyecekler. Zaten infial yaratan da bu. Bu davada birçok insanın hukuka, adalete güveni sarsıldı. Bu da çok vahim…

Yorum Bırak