BUGÜN BAYRAM

Bayram, ‘aile’ demek

(Cumartesi)

Oleeeey!

Bugün bayram. Hepinize, ailenizle, sevdiklerinizle huzurlu, neÅŸeli, eÄŸlenceli günler diliyorum. Nerede olursanız olun ama mutlu olun! * Aslında bu bayram iÅŸlerinde, üç farklı dönem var. Birinci dönem çocukluk. Bayramın en heyecanlı yaÅŸandığı yıllar. Yeni kıyafetler, yeni ayakkabılar… Pırıl pırıl, rugan. MüthiÅŸ bir coÅŸku, müthiÅŸ bir heyecan. Bayram gerçek anlamıyla bayram. Büyükler ziyaret ediliyor, eller öpülüyor, harçlıklar alınıyor. Bütün aile bir araya geliyor, uzun sofralarda bol gürültülü yemekler yeniliyor. Bayram akÅŸamlarında için pır pır ederek, “Neyse ki bitmedi! Bu daha birinci gündü, ikinci, üçüncü ve dördüncü gün de var” diyerek uykuya dalıyorsun. Ve bayram bittikten sonra “Bir daha gelsin!” diye uzuuuun bir bekleyiÅŸ sürecine giriyorsun. * Derken büyüyorsun. Küçümsemeye baÅŸlıyorsun. Banal geliyor. “Amaaan yine bayram geldi!” diyorsun. Çünkü sen aileden uzaklaÅŸmak istiyorsun, bütün hayalin kaçıp kendine özgü bir hayat kurabilmek. “Akraba ziyaretlerinden, bayram yemeklerinden nasıl yaparım da tüyerim?” diye düşünmeye baÅŸlıyorsun. Aile de basıyor, bayram da basıyor! İçin ÅŸiÅŸiyor. Ne kadar klasik, ne kadar geleneksel… Oysa sen özgür, özgün ve farklısın!

AA-OD-BAYRAM-1

Bayramlara karnın tok. Aklın hep baÅŸka yerlerde. Aile büyüklerini sevmediÄŸinden deÄŸil, seviyorsun ama “Hiçbir ÅŸey onların dönemindeki gibi deÄŸil ki, dünya deÄŸiÅŸti onların haberi yok!” diye düşünüyorsun ve onların bitmez tükenmez aile hikâyelerinden ve alakasız sorulardan sıkılıyorsun: “Åžimdi sen kaç yaşında oldun? Ne okumak istiyorsun? Dersler nasıl? Nasıl bir gelecek hayal ediyorsun?” Sen koÅŸup, o geleceÄŸi o anda yaÅŸamak istiyorsun. Derdin onlar deÄŸil, kaçıp gitmek. Bütün meselen özgür, özgün ve farklı olmak! * Sonra daha da büyüyorsun. Aileyle iliÅŸkilerini teknolojiye baÄŸlıyorsun. Senin de kendi sorumlulukların, iÅŸlerin oluyor, ‘bayram’ senin için bir yerlere kaçma, dinlenme, yani ‘tatil’ yapma fırsatı oluyor.

AA-OD-BAYRAM-4Bayramdan önce plan yapıyorsun, gelince de ‘vın’ diye kaçıyorsun… O gittiÄŸin yerlerde, bayram sabahları telefona sarılıp aile büyüklerini arıyorsun… Bir vazife gibi. Tek tek bütün akrabaları elden geçiriyorsun, “İyi bayramlar dilemek için aradım, bilmem neredeyim, sizi çok özledim, gözlerinizden öperim!” diyorsun. Ya da daha korkunç bir ÅŸey yapıyorsun. Mesaj atıyorsun. “Bayramınızı kutlar, ellerinizden öperim…” Bundan daha korkuncu toplu mesaj atmak. Ya da toplu e-mail. Herkese aynı ÅŸey. İşte bu, bu asrın teknolojik felaketi. Bir de karşınızdaki insanı aptal yerine koymak, zekâsını küçümsemek, sanki o e-mail’in 1500 kiÅŸiye daha gönderildiÄŸini kimse anlamayacak… * Sonra bir dönem daha geliyor. O artık, senin de aile olduÄŸun dönem.

AA-OD-BAYRAM-5Bir yerlere kaçsan bile, kalbinin ucu bükülüyor eÄŸer o bayram bir aile büyüğü yalnızsa… Eskisi kadar rahat bir yerlere kaçamıyorsun. Aklın onlarda kalıyor. Onların yanında olmak istiyorsun. Bayramlar tekrar önem kazanıyor. Çünkü bayramların, o aile büyükleri için, en az çocuklar kadar deÄŸerli olduÄŸunu biliyorsun. İstiyorsun ki aile deÄŸerleri hayata geçsin, büyüklere gidilsin, onlarla zaman geçirilsin, yemekler yensin, hatırları sayılsın, yalnız olmadıklarını anlasınlar… * Bütün bunları düşünmeme sebep Alya! Daha doÄŸrusu onun ödevi. Dördüncü sınıf oldu, her gün eve acayip ödevlerle geliyor. Her biri bir proje.

Geçen günkü ödevi, annesi ya da babasıyla, mümkünse ikisiyle röportaj yapmakmış. Komediye bakar mısınız, ailevi kaderimiz röportaj yapmak! Benim sürekli yaptığım yetmiyormuÅŸ gibi, bir de kızım baÅŸladı.“Teybini kullanabilir miyim?” dedi. “Tabii” dedim, “Çantamda…” Aldı ve çalıştırdı. BaÅŸladı sormaya, “ÇocuÄŸunuza öğretmek istediÄŸiniz dört ÅŸey nedir? Ki o da bunları benimsesin ve kendi çocuÄŸuna öğretmek istesin…” Eyvah ki eyvah! Ne söyleyeceÄŸim ÅŸimdi? Bir sürü ÅŸey aynı anda aklıma geldi, dört tanesini seçemedim, Allah ne verdiyse anlatmaya baÅŸladım.

AA-OD-BAYRAM-2“Hayatını sen ÅŸekillendir, yoksa bir baÅŸkası yapar!” dedim,  “Baban, kocan, sevgilin… İzin verme, bu hayat senin. Sen nasıl istiyorsan öyle yaÅŸa! Hayatının kontrolü senin elinde olsun. Bunun için de ayaklarının üzerinde durabilmen gerekiyor. Bağımsız ve özgür olman gerekiyor. Ekonomik anlamda da…” Baktım ki beni dinliyor, gaza geldim… Her gün baÅŸkaları benim teybime konuÅŸuyor, bu sefer fırsatı yakalayınca kızımın teybine sular seller gibi döktürmeye baÅŸladım… “Tutkularının peÅŸinden git. Tutku duyduÄŸun iÅŸi yap, tutku duyduÄŸun adamla birlikte ol… Sonra dürüst ol. Açık ol. Kimseyi, özellikle de kendini kandırma. Merhametli ol, vicdanlı ol…” Sonra durdum, “Aile önemlidir!” dedim.  “Biz her cumartesi babaanneye gidiyoruz. Ben de küçükken dedemlere giderdim, cumartesi öğlenleri tam 12’de sofraya otururduk, Nevzat Dedem ve Kutas Nenemle… “Senede bir hafta geniÅŸ aile, bir hafta çekirdek aile tatil yapıyoruz. Bak, bu da önemli. İnÅŸallah sen de aile kurunca böyle yaparsın.” “Bir de babanın uydurması olan ‘Sarılma Günü’ ne güzel bir ÅŸey! Haftada bir gün, bütün ailece sarmaÅŸ dolaÅŸ bir gün yaşıyoruz birlikte, bazen seramik boyuyoruz, bazen bisiklete biniyoruz, bazen yatağın üzerinde zıplıyoruz, battaniyenin altında film izliyoruz, sucuk ekmek yapıyoruz, birlikte bir ÅŸeyin keyfini çıkarıyoruz, Yaso gelirse daha da mutlu oluyoruz…” “Anne, ben baÅŸka bir ÅŸey sordum sana…” demesin mi? Desin! “Dini deÄŸerler söyle mesela… Bana geçmesini, benim de ileride uygulamamı istediÄŸin dini deÄŸer var mı?” Dedim ki: “Senin anneannen Hıristiyan, biz Müslümanız, bizim ailemizde herkesin dini deÄŸerlidir. Herkes, herkesin inancına saygılıdır. Biz Noel’i de kutlarız, diÄŸer bütün dini bayramları da… Herkes kendi inancına göre duasını eder, seninle her gece birlikte yatakta sarılıp yaptığımız gibi…” “Ben bunlardan nasıl bir özet çıkaracağım!” dedi. Güldüm. “Valla, o da senin sorunun!” dedim, “Her hafta ben insanların anlattıklarından bir ÅŸeyler çıkarıyorum…”

Yorum Bırak

sixteen + 20 =