Bu gençlerin hepsi şahane

ETİ ve TOG’un hayata geçirdiği “Sen Gençsin Güç Sensin” projesinde başarılı 16 genç arasına girenleri tanımaya devam ediyoruz. Şimdi de karşınızda Lütfi ve Ayla var.
.
Lütfi, bilim kategorisinin başarılı gençlerinden. Daha 19 yaşında ama hayalleri çok büyük. İklim değişikliğinin önüne geçmek için havadaki karbondioksiti ayrıştıracak robot ağaçlar tasarlıyor.
.
Bu robot ağaçların sanayi bölgelerindeki hava temizliğini sağlamasını planlıyor. Bu inanılmaz. Gerçekleşmesini bırakın bunu hayal etmek bile bence başlı başına nefis bir düşünce yapısı. Bravooo Lütfi bravoo…
.
Ayla’ysa spor kategorisi seçilenlerinden. Onun tutkusu futbol. Eski sporcusu olduğu kulüpte şimdi antrenör olarak çalışıyor. En büyük hedefiyse daha çok kız çocuğunun futbol oynamasına ön ayak olmak. Soma’daki kulübünde top koşturan kızların daha güzel bir ortamda futbol oynayabilmeleri için elinden gelenin en iyisini yapıyor. Uluslararası organizasyonlara başvuruyor spor markalarından ekipman bağışı talep ediyor. Kadın futboluna destek olmak için özveriyle çalışıyor.
.
Berke, Zülal, Lütfi ve Ayla binlerce umut vadeden gençten sadece birkaçı. Ne mutlu ki nefis projeleri olan yüzlerce genç arkadan geliyor
.
ETİ ve TOG gerçekten çok kıymetli bir iş çıkarıyor. Gençliğin sanılanın aksine boş durmadığını, sürekli yeni projeler geliştirdiğini bize ispat ediyorlar.
“Sen Gençsin Güç Sensin” her açıdan taktir edilecek çok özel sosyal projelerden. Ben de gücüm yettiğince bu projelerin takipçisi olacak, yeni ve dinamik bir neslin ortaya çıkmasında emeği geçenleri duyurmaya devam edeceğim. Yaşasın Gençlik…

Tebrikler! Eti ile TOG’un düzenlediği “Sen Gençsin Güç Sensin” projesinin bilim kategorisinin kazananlarından birisin.
-Teşekkürler.

Seni tanıyabilir miyiz?
-Tabii. 19 yaşında yaşındayım. Elektrik-elektronik mühendisliği öğrencisiyim. Bilim kurgu hayranıyım. Legolarla oynayarak büyüdüm. Elektronik ve yazılımsal bileşenlerle zihnimdeki evreni, proje ve fikirleri hayata geçirmeye çalışıyorum. Aslında her şey 7. sınıfta katıldığım bir proje yarışmasıyla başladı. Birinci olunca, fikirlerimi dışa vurmam gerektiğini anladım. O fikirler aslında pek çok insanın hayatına dokunabiliyordu. Sonra pek çok yarışmaya katıldım ve bir sürü derece elde ettim. Hala çok fazla fikrim ve projem var. İlerleyen süreçte destek bulabilirsem, öncelikle yurt dışında eğitim almayı daha sonrasında bu fikir ve projelerimi farklı girişimler halinde hayata geçirmeyi düşünüyorum.

Ne güzel anlattın! Hayal ettiğin her şeyi başaracağına eminim. Tekno ağaçlar da çok ilginç bir proje. Biraz anlatır mısın…
-Tekno ağaçlar ya da benim deyişimle robotik ağaçlar, aslında sanayi devriminden bu yana
insanoğlunun atmosfere bıraktığı çok fazla miktardaki karbondioksiti, üzerindeki farklı filtre ve üniteler aracılığıyla, havadan ayrıştırmayı ve ayrıştırdığı karbondioksitin çevreye zarar vermeyen farklı sektörlerde yeniden kullanımını sağlayarak küresel ısınma ve buna bağlı gerçekleşen iklim değişikliği gibi çağımızın en büyük sorunlarına çözüm getirmeyi amaçlayan patenti bana ait bir proje.

Küresel ısınma, dünyanın başındaki en büyük dertlerinden biri. Küresel ısınmanın önüne geçilebileceğine inanıyor musun?
-Bir taraftan düzeltirken, bir taraftan bozmaya devam edersek ilerleme kaydedemeyiz. Bu yüzden öncelikle sanayi tesislerimizi ve enerji üretim merkezlerimizi, çevreye duyarlı hale getirmemiz gerekiyor. Bu süreç devam ederken robotik ağaçları da sanayi bölgeleri ve enerji üretim merkezlerinden başlamak üzere, önce metropollere sonrasında küçük ve orta ölçekli şehirlere yerleştirirsek, bu sorunun üstesinden rahatlıkla geliriz. Ve bizden sonraki nesillere emanetimizi gönül rahatlığıyla teslim edebiliriz. Eğer ben ve benim gibiler desteklenirse, yakın gelecekte bu projeyi gerçekleştirebileceğimize inanıyorum.

İlham kaynağın Nicola Tesla’ymış. Özel bir sebebi var mı?
-Çünkü çok müthiş biri. Günümüz uygarlığının temelinde yer alan birçok şeyi, Tesla icat etmiş. Çok önemli bir elektrik mühendisi, mucit ve fütürist. Yılmadan, rakiplerinin ve kendi dönemindeki dar görüşlü yatırımcıların onu kısıtlamasına izin vermeden ömrünün sonuna kadar yeni projeler üzerinde çalışmaya ve fikirlerini hayata geçirmeye devam etti. Her başarısızlığının ardından çok daha yüksek başarılar elde etti. Aramızda yüz yıldan fazla bir zaman olsa da, geleceğe dönük görüşleri, fikirleri benim için çok şey ifade ediyor. Kendimi ona yakın da buluyorum.

Bu röportajı okuyan gençlere, hayallerini gerçekleştirmeleri konusunda neler söylemek istersin?
-Pes etmesinler! Ne kadar zorlu durumlarla karşı karşıya kalırlarsa kalsınlar umutlarını kaybetmesinler! Her gecenin bir sabahı var. Bazen yılın en uzun gecesine denk gelmiş gibi hissetseniz de, sonunda sabah oluyor. Katıldığım pek çok yarışmada derece ve başarı elde etmemin yanında çok fazla da başarısızlık da elde ettim. Ama o başarısızlıklarda pes etmiş olsaydım, bugün bu röportajı yapamazdım. Umutsuz durumlar yok, umutsuz insanlar var. Hiçbir zaman umudumuz yitirmeyelim!

Tebrikler Ayla! Sen de “Sen Gençsin Güç Sensin” projesinin spor kategorisi kazananlarındansın. Seni tanıyalım…
-22 yaşındayım. Dokuz Eylül Üniversitesi okul öncesi öğretmenliği mezunuyum. Soma Zafer Spor ve Gençlik Kulübü’nün eski lisanslı sporcusu, yeni antrenörüyüm. 8 yıldır aynı kulüpteyim. Liglerde görev aldım, takımıma kaptanlık yaptım. Sosyal sorumluluk projeleri düzenledik. Her zaman kız çocuklarının ve kadınların haklarını savundum. Otoriteye boyun eğmedim, mücadele ettim. Tesislerimizin büyümesi ve gelişmesi için birçok kişiyle temasa geçmeye çalıştım, sınırları zorladım, asla vazgeçmedim. Bazen bu işi kendi hayatımdan ödün vererek yaptım. Mutluyum ve gururluyum, çabalarım, çok güzel bir şekilde vücut buldu. Bundan sonra daha da aşkla ve gayretle kız çocukları için mücadelem sürecek.

Harikasın! Daha fazla kız çocuğunun futbolla tanışmasını istiyorsun…
-Evet. Ben futbolu sadece bir spor ya da sadece yeşil sahada gerçekleşen bir eylem olarak görmüyorum. Futbol, çok daha fazlası! Kızların, kadınların kendilerini ifade edebilmeleri, hayatlarına farklı bir bakış açısıyla bakmalarını sağlayan biraraç. Aslolan da, kızlarımızın içindeki başarma duygusunun pekiştirmesi, “Yapamazsın, edemezsin!” algılarını yıkması…

Sence Türkiye’de kadın futbolunun önündeki en büyük engel nedir?
-Pek çok şey. Kalıplaşmış önyargılar. Yapamazsın, edemez’sinler. Erkeklere özgü bir spor olarak algılanması. İmkânsızlıklar. Erkekler için her mahallede bir futbol kulübü varken kadınlar ve kız çocukları için olmaması… Ayrıca erkeklerde altyapı ligleri dışında çoğu ligde futbolcular ekstra bir iş yapmazken, kadın futbolunda futbolcular farklı meslek gruplarında ekstra çalışma yapmak durumunda kalması. Tüm bunlar, kadın futbolunun hızlı gelişmesini engelleyen şeyler.

Projenle ulaşmak istediğin hedef ne?
– Kulübümüzün tesis olanaklarını geliştirmek istiyorum. Çünkü olmaması, kız çocuklarının imkanlarını azaltıyor. Malzeme ve ekipman sıkıntısı yaşamadan daha fazla kız çocuğuna yol göstermek istiyorum, ışık olmak istiyorum. Projemin temel hedefi bu. Futbola elverişli tohumları kulübümüzün tarlasında harmanlayarak, Türk kadın futboluna ve kızlarımızın gelişimlerine katkı sağlamak da en büyük mutluluk kaynağım olacak.

Geleceğe Gol Projesi nedir?
-Geleceğe Gol projesi Türk asıllı Amerika’da yaşayan futbolcu Olivia Rose Auffarth ve Türkiye’de yaşayan Ela Demiral adlı iki genç kızın başlattığı, Oksijen Gazetesi Yazarı Elif Ergu Demiral’ın destekleriyle gelişen ve büyüyen bir proje. Amaçları, futbol oynamaya başlayan kızların hayatlarını kolaylaştırmak. Sporcularımız için krampon talebinde bulunduk. Talebimizi yerine getirdiler. İnanılmaz mutlu olduk. Binlerce teşekkürler.

Yorum Bırak