ALİ CANİP OLGUNLU

Cami de biziz, kilise de… Sinagog da biziz, tapınak da

Ali Canip Olgunlu, Mimar Sinan Üniversitesi mezunu bir Türkolog. 26 yıldır Anadolu’yu dolaşıyor. Ben hayatımda bu topraklara bu kadar aÅŸkla baÄŸlı baÅŸka kimseyi görmedim. Mitoloji, arkeoloji, sanat tarihi, tasavvuf… Sonsuza kadar anlatabilir… MüthiÅŸ birikimli, kitapları da çok güzel, ‘Ana tanrıçadan Mevlana’ya yıkılıyor, bir insan bu kadar mı güzel anlatır bu topraklardan gelip geçen medeniyetleri…

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-8

Onu dinleyince zenginleÅŸiyorsun, üzerinde ne kadar çok ve farklı medeniyetin etkisi olduÄŸunu görüyorsun. Onu dinlediÄŸinde, Homeros da sensin, Herodot da, Mevlana da, Yunus da… Bir de sanki transtaymış gibi anlatıyor, anlatırken yükseliyor, baÅŸka bir aÅŸamaya geçiyor… Öyle büyük bir tutkuyla anlatıyor ki, senin o heyecana katılmaman imkânsızlaşıyor… Özetle; 12 bin yıllık tarihi olan bu topraklarda gelip geçen bütün medeniyetlerin bizim olduÄŸunu; hamurumuzda, kumaşımızda bütün medeniyetlerin izlerinin, âdetlerinin, geleneklerinin olduÄŸunu söylüyor…Ve bileklerinde dövmeler var, biri kilit ve anahtar, diÄŸeri bir balık, İktus balığı, içinde de Ali yazıyor. Kilit Åžems’i, anahtar Mevlana’yı temsil ediyor. Åžems aÅŸkı, Mevlana bilimi… Buyurun buradan, Ali Canip kapısından Anadolu kültür tarihine…

Sizi tanıyanlar, anlata anlata bitiremiyorlar. Siz kimsiniz, nesiniz?

– Mahcup ediyorsunuz beni. Kendi halinde bir adamım. TürkoloÄŸum. Benim iÅŸim Anadolu kültür tarihi. Anadolu’ya âşık bir adamım. Yılın dokuz ayı yollardayım. Kitaplar yazıyorum, dersler, seminerler veriyorum, öğrencilerim var, Anadolu’yu anlatmayı çok seviyorum.

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-6

Hadi bize de anlatın… Bu toprakların özelliÄŸi ne?

– 12 bin yıllık bir tarihe Anadolu’dan baÅŸka dünyanın hiçbir coÄŸrafyası sahip deÄŸil! Hitit de biziz, Urartu da biziz, Selçuklu da biziz, Osmanlı da biziz, Roma da biziz. Benim derdim iÅŸte tüm bu medeniyetlerle haşır neÅŸir olmak. Bazısıyla sanat tarihi, bazısıyla arkeoloji, bazısıyla tasavvuf, bazısıyla da bilim anlamında…

Ve sürekli yollardasınız…

– Evet. Bir araÅŸtırmacı, bana göre mutlaka alanı da bilmek zorundadır. EÄŸer ben Herakleitos üzerinde çalışıyorsam Efes’te yaÅŸamak zorundayım. Bu yüzden gidip bir süre Efes’te kalıyorum. EÄŸer Mevlana üzerinde çalışıyorsam Konya’da yaÅŸamak zorundayım. Ya da Yunus Emre ise EskiÅŸehir’e gitmek zorundayım. Saint Paul üzerinde çalışıyorsam Tarsus’ta alırım soluÄŸu. Ki yaptım. Üç ay yaÅŸadım Tarsus’ta. Rüyalarıma giriyordu Saint Paul. Åžimdi bile düşününce tüylerim diken diken oluyor. Bana göre hissedemediÄŸin hiçbir bilgi, bilgi deÄŸildir. Hissedebilmeniz için de, orada yaÅŸamak zorundasınız.

Nerelerde kalıyorsunuz, otelde mi?

– Yok canım ne oteli. Her yerde dostlarım var. Artık hepsi akrabam gibiler. 26 yıldır bu ÅŸekilde yaşıyorum, her yerde evim var…

Bu gezgin hal yormuyor mu sizi?

– Aksine çok besliyor. Ben bir yerde iki gün kaldığım zaman bunalırım. Hemen gitmek için bir yer ararım. İstanbul benim yerleÅŸik olduÄŸum yer, insanların canı sıkılınca BoÄŸaz’a ya da Bebek’e gider. Ben canım sıkılınca Edirne’ye giderim…

Neden?

– Edirne, müthiÅŸ bir Osmanlı kentidir de ondan. Edirne’nin o özellikle Kakava dönemini çok severim, gider yaÅŸarım. 6 Mayıs Hıdrellez zamanında, o Roman Çingene dostlarla birlikte olurum. Nasıl hazırlanıyorlar, nasıl kutluyorlar, onlarla birlikte onların kılık kıyafetlerine bürünerek yaÅŸarım. O hali gördüğünüz zaman, onu daha sonra yazıya ya da derse aktarmanız bambaÅŸka oluyor. Çünkü bana göre söz, tekrar edilmemelidir. Sözün özgünlüğü ona bir ÅŸey katmanızla gerçekleÅŸir. Ben her okuduÄŸum söze bir ÅŸey katma mecburiyetinde hissederim kendimi. Derslerimi de öyle veririm. Bir derviÅŸle yaÅŸamak zorundayım ki, derviÅŸin ne olduÄŸunu bileyim, öğrencilerime anlatabileyim.

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-1

Yaşadınız mı?

– Elbette. Çok hem de. Benim hayatıma yön veren en önemli iki insan Halikarnas Balıkçısı, yani Cevat Åžakir KabaaÄŸaçlı ve Bedri Rahmi EyüboÄŸlu’dur. Ben Anadolu aÅŸkımı onlardan aldım. Ama Anadolu kültürümü insana da indirgemem lazım. İnsanı en iyi anlatan Yunus’tur, Mevlana’dır, Hacı BektaÅŸ’tır. O yüzden hep onlarla yaÅŸadım. Hacı BektaÅŸ Veli’nin kasabasında da yaÅŸadım, Konya’da da yaÅŸadım, hâlâ yaşıyorum.

Siz bu toprakları çok iyi tanıyorsunuz. Kendinizi bir Anadolu uzmanı gibi hissediyor musunuz?

– Abdülbaki Gölpınarlı Hoca, hayatı boyunca Mevlana üzerine çalıştı.  O lafını hiç unutmam beni çok etkiler, “Ben dahi Mevlana üzerinde bir arpa boyu kadar yol alamadım!” der. Ben de 26 yıldır Anadolu üzerine çalışıyorum. Hem alanda hem akademide ama aynı ÅŸeyi ben de Anadolu için söyleyebilirim, uzmanı filan olmak ne mümkün… Bence Anadolu ‘Batı’nın da en doÄŸusunda’, ‘DoÄŸu’nun da en batısında.’ Bizim hem Batı tarafımız var hem DoÄŸu. O yüzden ben DoÄŸu’yu anlayamayıp yozlaÅŸanları, Batı’yı anlamayıp da aşırı muhafazakâr olanları çözemiyorum. DoÄŸu da biziz, batı da biziz, hepsi biziz!

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-3

Anadolu bilimdir, İyonya’dır

Anadolu medeniyetlerinin insanlığa kattığı en temel şey nedir?

– Bilim. EÄŸer dünyada modern anlamda bilim denilen bir ÅŸey varsa, bunun ilk ortaya çıktığı yer bizim İyonya, Miletos. O dönemin insanları, “Deprem oldu Poseidon yaptı! ÅžimÅŸek çaktı, Zeus yaptı!” derken, bizim Anadolumuzda İyonyalılar bunları bilimsel olarak açıklıyorlardı. O yüzden, Anadolu deyince aklıma bilim gelir,  İyonya gelir. Anadolu deyince aklıma mühendislik gelir, Van, Urartu gelir. Anadolu deyince aklıma mitoloji gelir ki, onun da kaynağı bizim Hititler…

Sadece bilim mi, mitoloji mi? CoÄŸrafya, tarih…

– CoÄŸrafyanın babası, Amasyalı hemÅŸerimiz Strabon. Tarihin babası Bodrumlu hemÅŸerimiz Herodot. Homeros da bizimdir, o da İzmirlidir. Yunus da bizimdir, Mevlana da, Åžeyh Bedrettin de. Benim bugün anlayamadığım bu kavga neden? Kilise de bizim, sinagog da bizim, tapınak da bizim, cami de bizim. Bu coÄŸrafyaya her gelen bir ÅŸey getirdi. GeldiÄŸi yerden getirdi. BulduÄŸuyla harmanladı ve ortaya baÅŸka bir ÅŸey çıktı.

O yüzden mi Anadolu için “Anadolu bir mozaik” diyorlar…

– Ben buna asla katılmam. Ne demek mozaik? Mozaik dediÄŸiniz pano, minnacık parçacıklardan oluÅŸur. Ama o panodan bir parça alın, bütünü temsil edemez. O yüzden benim nezdimde Anadolu ne biliyor musunuz? 12 bin yıllık bir hamurdur. Oradan bir parça alın, Selçuklu da var Roma da var Müslümanlık da var, Hıristiyanlık da var, Paganizm de var, her ÅŸey var. O yüzden biz her ÅŸeyiz! Ama bir türlü kıymetini bilemiyoruz…

İyi de her millet için kendi toprakları özel değil midir?

– Hiç kendimize haksızlık etmeyelim. Anadolu gerçekten çok özel. Biliyorsunuz, basit pratiklere âdet denir. Dünyada en fazla âdeti olan yer burasıdır. Her köyün bir âdeti vardır. Sebebi kültürel zenginlik. Kimler gelip geçmemiÅŸ ki, yüzlerce kavim… EÄŸer adet kabul görürse, yan köy ya da yan kavim tarafından, o gelenek olur. Onun içine milli unsurlar eklenirse adı kültür olur. Milletler arası olan bir ÅŸey vardır ki, o da medeniyettir. O yüzden hep ne deriz? Yunan medeniyeti, Pers medeniyeti, Çin medeniyeti, hepsine eyvallah. Peki Anadolu’ya ne deriz? Anadolu medeniyetleri deriz. Neden? Çünkü bir sürü medeniyet geçmiÅŸ bu topraklardan. Her gelen var olana bir ÅŸey katarken, bir ÅŸeyi de özgünleÅŸtirmiÅŸ. Buna sahip çıkmalıyız…

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-9

Peki dünya ölçeğinde bakılınca çok da büyük sayılmayacak bir toprak parçası. Nasıl oluyor da bu kadar çok medeniyet gelip geçiyor?

– Uygarlıklar tarihinde pek çok yerde yaÅŸamlar oldu. Ama yerleÅŸik yaÅŸam hakkında verilerin elde edildiÄŸi tek coÄŸrafya burası. Hatta tek. Alın size Urfa’daki Göbeklitepe. Milattan 12 bin yıl öncesinden söz ediyoruz. 2015 yıl geriye gidin, ondan sonra da 12 bin yıl daha… Düşünebiliyor musunuz? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ÅŸey yok. Varsa da maÄŸaralarda yarı vahÅŸi bir ÅŸekilde yaÅŸayan insanlar var. Ama Göbeklitepe’de yerleÅŸik hayatı resimlemiÅŸler. Dolayısıyla biz Anadolu’da 12 bin yıldır yerleÅŸiÄŸiz.

Dünyanın önder kara parçası

Bütün o gelip geçen medeniyetlerden ne kalmış bize?

– Dünya uygarlıklar tarihinde bu toprakların ÅŸahlandığı dönemler var.  MÖ 1500 yıllarında Anadolu lokomotif idi. Dünya uygarlıklar tarihi lokomotifi. Kimin döneminde? Hititler döneminde. Ardından bir kez daha, dünyanın önder kara parçası olduk. Ne zaman? MÖ 7.yüzyılda Anadolu bilimde, felsefede, sanatta dünyanın önder kara parçasıydı. Neden ÅŸimdi de olmayalım?

ALI-CANIP-OLGUNLU-4Peki nasıl bu hale gelmişiz?

– Hz. Mevlana’nın çok güzel bir sözü var: “Önemli olan insan doÄŸmak deÄŸil, insan olarak vuslata ermektir.” İnsan olmakta ‘sen’, ‘ben’ diye bir ÅŸey olamaz, ‘biz’ var. Irksal, dinsel, hatta mezhepsel bu farklılıklar niye? İnsanı insanlıktan çıkaran bunlardır. Bu tip ayrıştırmalar olursa birlik olunamaz. Günümüzde olduÄŸu gibi. EÄŸer sen kendini sıfatsal anlamda ayrıştırırsan, teferruatta kalırsın. Teferruatın olduÄŸu yerde her zaman ikilik ve kavga  olur.

Sizin Anadolu üzerine bir ÅŸiiriniz var. Çok sevdim ben…

– Öyküsü de güzeldir onun. Bir gün bir ressam arkadaşım Anadolu resimleri sergisi yapıyordu. Benden de davetiyesine bir ÅŸeyler yazmamı istedi. Birkaç satıra tüm Anadolu’yu nasıl sıkıştırayım derken, aklıma bu ÅŸiir geldi. Okumamı ister  misiniz?

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-10

Bana sıfatsız gelin!

Lütfen…

– Anadolu deyince aklıma dört mevsim gelir/ Yarısı sarı ve yeÅŸil, yarısı beyaz ve mavi/  Anadolu deyince aklıma mimari gelir/ Yarısı Ayasofya, yarısı Selimiye/ Anadolu deyince aklıma çınar ve selvi gelir/ Yarısı serin, yarısı sessiz/ Anadolu deyince aklıma Halikarnas Balıkçısı gelir/ Yarısı Ege yarısı Akdeniz/ Anadolu deyince aklıma Mezopotamya gelir/ Yarısı Dicle yarısı Fırat/ Anadolu deyince aklıma aÅŸk gelir/ Yarısı Yunus, yarısı Mevlana/ Ve Anadolu deyince aklıma bir gelir/ Yarısı sen, yarısı da ben…  Åžu anda da en çok buna ihtiyacımız var. BirliÄŸe… Sen bensin, ben de senim. İnsanın yaradansal olarak özünde ne sen var ne ben, orada bir var, yalnızca bir. Bunu kavrayamayanları anlamak mümkün deÄŸil… Yaradan, yarattıklarını, “Sen osun, busun, sen Müslümansın, sen Yahudisin, sen Hıristiyansın!” diye ayırır mı? O hepimizi bir yarattı ve bizden bir ÅŸey bekliyor. “Birlikte bir olarak, bana isimsiz, sıfatsız gelin” diyor. Bizim derviÅŸler biriyle tanıştıkları zaman isimlerini öğrenmek istemezler. Hele sıfatlarını hiç. Niye biliyor musunuz? İnsanız, tavır alırız birbirimize karşı diye. Herkese ‘dost’ diye hitap ederler…

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-4

Niye çabuk tüketiliyor?

Peki nasıl oluyor da birbirimize bu kadar düşman oluyoruz?

– Çünkü artık birbirimizi tanımıyoruz. İnsanoÄŸlu Yunus’un dörtlüğüne kulak vermelidir: Gelin tanış olalım/ İşin kolayını tutalım/ Sevelim ve sevilelim/ Çünkü bu dünya kimseye kalmaz…

Anadolu’nun yaÅŸadığı bunca baÅŸarılı, ÅŸaÅŸaalı dönemden sonra bugünkü hal sizi üzmüyor mu?

– Üzmez olur mu? Üzüyor tabii. Zaman zaman, ÅŸu anda Anadolu’da yaÅŸayanların ne yazık ki Anadolu’yu hak etmediklerini düşünüyorum. Kültür dünyasından uzaklaÅŸtık. Batı yerleÅŸik kültürdür. Onda, eski-yeni diye bir ÅŸey olmaz. Bizim gibi göçebe toplumlarda ise eski-yeni vardır. Her 30-40 yılda bir, “Eskidi at, yenisini yap ya da al!” İyi de, ‘eski’ dediÄŸin ÅŸey, senin geçmiÅŸin, çöpe giden de o! Mimari üslup mahvoldu. Edebi üslup mahvoldu. KonuÅŸma gitti. Çünkü kültürden ve derinlikten koptuk. Her ÅŸey yüzeysel. Çabuk tüketiliyor. Niye çabuk tüketiliyor? Niye geçmiÅŸe karşı bir reddiye var? Bunun sebebi de siyasi, ırksal ya da dinsel anlamda ait olma ihtiyacından. Birinin inandığını diÄŸeri reddediyor. Oysa benim dediÄŸim ÅŸu, hepimiz aynıyız. O itiraz ettiÄŸiniz her ÅŸey vardı bu topraklarda…

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-7

Yani Osmanlı’ya sahip çıkan iktidar partisinin Roma’ya da sahip çıkması gerekiyor diyorsunuz…

– Aynen öyle! İnsanlar bu ülkede bıçakla kesilmiÅŸ gibi ikiye ayrıldılar. Osmanlı’nin iyi tarafları da var, eleÅŸtirebileceÄŸimiz tarafları da. Herkesin ve her devletin olduÄŸu gibi. Ama bize düşen ÅŸunu kabul etmek, Roma da biziz,  Osmanlı da biziz…

Nerede var böyle bir kültürel zenginlik?

HemÅŸin’e çok giderim. Orası da yaÅŸadığım yerlerden biridir. Artık yavaÅŸ yavaÅŸ, “Biz Ermeni kökenliyiz” demeye baÅŸladılar. Trabzon’da Uzungöl var. Oradaki yaÅŸlıların büyük çoÄŸunluÄŸu Latince biliyor. Ve diyorlar, “Biz Rum kökenliyiz!” Ne hoÅŸ bir ÅŸey deÄŸil mi? Eskiden demiyorlardı. Korku vardı. Trabzon, Roma. Biraz gidiyorsunuz HemÅŸin, Ermeni. Artvin’e uzanıyorsun, Gürcü. Ama isterseniz folklorik gidelim. Trabzon’da horon teperler kemençeyle. 60 kilometre gidin kimse kemençeyi bilmez. Tulum çıkar. 60 kilometre daha gidin, kemençe de unutulur, tulum da unutulur, akordeon çıkar. O yüzden bence bu ülkenin her ÅŸehri bir ülke gibidir. Kılık deÄŸiÅŸiyor, kıyafet deÄŸiÅŸiyor, âdet deÄŸiÅŸiyor, gelenek deÄŸiÅŸiyor. Var mı böyle zenginlik?

ALI-CANIP-OLGUNLU-3

Fatih: Hem Roma Kaiseriyim hem Osmanlı Sultanı…

Biz hep Bizans diyoruz ya, oysa tarihte Bizans devleti diye bir ÅŸey hiçbir zaman var olmadı. Roma İmparatorluÄŸu’dur o. Ve Roma, Roma İmparatorluÄŸu’na 300-400 yıl baÅŸkentlik yapmışken, bizim İstanbul, 1000 yıl boyunca Roma’nın baÅŸkentiydi. Fatih, İstanbul’u fethettiÄŸinde ne dedi? “Ben hem Roma Kaiseri’yim hem de Osmanlı Sultanıyım!” dedi. Bir de ne dedi? “Ben Hektor’un öcünü aldım” dedi. Hektor’dan kastı Troya savaşı. Sparta’nın kahramanı bizim Troya kahramanını yener, aÅŸağılar. Fatih de ona atıfta bulunur, “Hektor’un intikamını ben aldım!” der. Fatih, geçmiÅŸini, İyonya’ya dayandırıyor, orayı kendinden sayıyor. Bizim de kendi kimliÄŸimizi, bu topraklardan geçen medeniyetler üzerinden tanımlamamız gerekiyor. EÄŸer bir millet çöküntüye uÄŸruyorsa en büyük sebebi geçmiÅŸ kültürü ile tanışık ve barışık olmamasından kaynaklanır. Mevlana diyor ya, “Beri gelin beri, ne zamana dek bu kavga? Ne zamana dek bu ayrılıklar? Ne zamana dek kadın-erkek farklılığı? Sen bensin, ben de senim.” Demek istiyor ki, insan var, insan. Hatta tasavvuftan bir ÅŸey söyleyeyim size: Tasavvufun özünde, kadın, erkekten üstündür. Çünkü o yaradılmıştan öte yaradandır. Yüce Yaradan ne dedi biliyor musunuz? “Ben sizleri yarattım ey insanoÄŸlu ama size yaratıcılık da verdim. Haydi diyor “Yaratıcılık vasfınızı birbirinize karşı gösterin.” Benim size yaratıcılık vasfını göstermem nedir biliyor musunuz? Güleryüz, sevgi, saygı, ÅŸefkat, merhamet. Bunu ben gösterirsem, yaratmış oluyorum. Ama üstüne üstlük kadının burada bir artısı daha vardır, o doÄŸum yapabiliyor, can  verebiliyor. DoÄŸum yenilenmedir. BaÅŸ tacıdır. Ama bakınız günümüzdeki kadının haline…

O kimseyi ayrıştırmazken biz kim oluyoruz!

Yaradan’ı bir güneÅŸe benzetelim. GüneÅŸ, her gün doÄŸduÄŸunda ışıklarını yayarken diyor mu, “Hayvanlara size bu kadar, bitkiler size bu kadar, insanlar size de bu kadar…” O kimseyi ayrıştırmazken, biz kim oluyoruz da insanları ırklarına göre, dinlerine göre,  mezheplerine göre ayırıyoruz!

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-2

Günümüzde niye Mevlana ve Şems yok?

Peki ne oldu o güzel insanlara? Gerçekten beyaz atlarına binip gittiler mi?

– Hayır olur mu, hâlâ buradalar! Ama güçleri yok insanların karşılarına çıkmaya. Günümüzde neden Mevlana yok, neden Åžems yok? Hep sorarlar  bana. Kaynıyor da, onları görecek göz, iÅŸitecek kulak lazım! Kulak olmadığından dolayı, söz ÅŸu an için sırlanmış vaziyette. Ama onlar hizmetlerini yapmaya devam ediyorlar…

Aradan 100 yıl geçecek, bu zamanda yaşayan birinden de böyle bahsedilecek mi?

– EÄŸer bir insan, “Ben sufiyim, ben derviÅŸim” diyorsa emin olun sufi ve derviÅŸten baÅŸka her ÅŸeydir. Ne yapar çağın sufisi, sizin benim gibi normal kıyafet giyer. Ama insanlar, ille de bir ÅŸekil ÅŸemal arıyor, ille hırka giyecek, cüppe giyecek, takke takacak. Hayır, gerçek bir sufi öyle dolaÅŸmaz. Gerçek tasavvufta, el etek öpmek diye bir ÅŸey de yoktur. Ne mürÅŸit vardır ne de mürit. MürÅŸit de sizsiniz, mürit de.

ALI-CENAP-OLGUNLU-2015-5

O zaman bir sürü ÅŸeyi yanlış biliyoruz…

– Ne yazık ki öyle! Hz. Mevlana, “Hem baÅŸsızız hem ayaksızız” der. Yani biz hem mürÅŸidiz hem müridiz. Biz, hepimiz biriz.

Yaradan diyor ki: Benim evim senin kalbin

Yaradan, “EÄŸer benden bir ÅŸey öğrenmek istiyorsan, eve git, ben evdeyim!” diyor. Evden kastı, gönül. “Kalbindeyim yani” diyor. “Ben her ÅŸeyi yarattım, hiçbir yere sığmadım. Bir tek yere sığdım ey kulum, o da senin gönlün!” Demiyor ki “Åžii, Alevi, Sünni, Musevi… Kulum diyor, kulum!” Yani “Benim evim herkesin kalbindedir, sen bir ÅŸey istiyorsan benden iste.” “Hadi” diyor, “Ev sahibini evde bulamadın. Sen insansın normaldir bulamamış olman. İnsanoÄŸlu evinde bir ÅŸey aradığı zaman, bulamazsa nereye gider? KomÅŸuya gitmez mi? Bak diyor, “Ben senin komÅŸunum. Åžah damarından daha yakınım!”

 

 

FotoÄŸraf: Emre YUNUSOÄžLU

Yorum Bırak

5 + 20 =