Ali Boratav’ın nefis ‘Mavi Yolculuk Rehberi’

 HEYYOOO yaz geliyooor! Dünyanın en güzel kıyıları bizim kıyılar. Daha iyi tanımak istiyorsanız, size bir “mavi yolculuk rehberi” önereceğim. Ali Boratav yazdı. Gökova’dan Kekova’ya 450 küçük koy ve mola noktasını anlatıyor. Allah sizi inandırsın, insanı acayip iştahlandırıyor! “Bırakalım her şeyi, denizlere açılalım!” dedirtiyor.

Hayattaki ilk editörüm Ali Boratav benim. O benim 1987 yılı Nokta Dergisi hallerimi bilir. Tekerlek filan yeni keşfedilmişti galiba! Çok özeldir Ali benim için. İlk mavi yolculuklarımızı onunla yaptık. Onun deniz aşkı o günden bugüne devam etti. Yelkenci, kaptan, deniz insanı, deniz âşığı ve aynı zamanda çok iyi bir gazeteci ve dergicidir.

Yazdığı olağanüstü güzel bir kitap. Sadece “Mavi Yolculuk Rehberi” değil, hayat rehberi gibi bir şey. 450 koyun ve 12 adanın tarihini, keşfedilmesi gereken yerlerini, denizlerin özelliklerini, lezzetlerini, efsanelerini ve aklınıza gelen gelmeyen bir sürü şeyini yazmış, harika fotoğraflarla… Denizci olmayanı bile iştahlandırıyor. Denize ilginiz varsa gerçekten başucu kitabınız olur, olacaktır da….

Oleeeeey! Öyle bir kitap yapmışsın ki, insanın her şeyi bırakıp mavilere koşası, tek tek Gökova’dan Kekova’ya o 450 koyu keşfedesi geliyor! Müthiş bir çalışma, deli bir emek. Tebrik ederim. Nerden esti bu kitabı yazmak?

Çok teşekkür ederim. Benim hep tempolu bir iş hayatım ve bu tempoya soluk aldıracak hobilerim oldu. Scuba, fotoğrafçılık, farklı ülkelerde arabayla dere-tepe gezintiler, marangozluk, bahçe-bostan işleri… Yelken ve tekne de onlardan biriydi. Hayalim, o güzelim mavi yolculuk kültürünü, antik kentleri, lezzetleri, kıyılardaki efsaneleri derli toplu yazmak, envanterini çıkarmaktı! Bir emeklilik projesi olarak önüme koydum. Ve işte şimdi kitap elimde…

– Var olan mavi yolculuk rehberlerinden farklı…

Evet. Biz bu kıyıları, Sadun Boro’nun “Vira Demir”i ile sevdik, keşfettik. Ama herkes denizci olmak zorunda değil. Kimini de deniz tutar ayrıca. Ben bu eşsiz kıyıları hem denizden hem karadan gezen insanlar için tüm mavi yolculuk tarihini ve kültürünü de içeren bir rehber yaptım. Aslında mavi yolculukla ilgili bir yaşam rehberi yazmaya çalıştım.

– Haklısın. Var olanların bir kısmı, denizle haşır neşir olmayanları korkutacak kadar profesyonel bilgiler ve denizcilik terimleri içeriyor. Ama seninki bende “Ulan biz de Ömer’le yelken öğrenip ufaktan ufaktan kıyılarda dolaşabiliriz!” hissi yarattı. Böyle bir amacın var mıydı?

Kesinlikle! Biz de tekne hayatına tam bir deneyimsizlik ve cehaletle başladık, yavaş yavaş öğrendik, deneye yanıla… Herkes bu yolculuğa adım atabilir ve yapabilir. Tam olarak anlatmak istediğim şey bu. Ama şu da var: klasik kılavuzlarda konum belirlemek için kullanılan koordinatlar, 8 haneli zor bir rakamdır. Oysa artık dijital haritalar var ve herkes cep telefonu ya da tabletle rota çiziyor. Ben de bu kitabı, bu mantıkla kolay kullanılabilir şekilde hazırladım. Tabii rotalardaki tehlikeli kayalıkları, sığlıkları, burunlardaki kaya döküntülerini de belirterek…

YAZMAK İKİ YILIMI ALDI

– Sen aslında kendi sevdiğin kitabı mı yaptın? Bu senin hayatının kitabı mı?

Hayatımın en huzurlu ve keyifli yolculuklarının kitabı diyebilirim. Bu kıyıları ve deniz yaşamını inanılmaz sevdim. Bu deneyimi gelecek kuşak denizcilerle paylaşmak istedim.

– En çok nelerde zorlandın?

Böyle bir kitabı hayal etmek kolay da gerçekleştirmek bayağı zor oluyor! 450 koyu git keşfet, haritalarda hepsini işaretle, fotoğraflarını bul… Yazmak 2 yılımı aldı. Sayfa yapımı ise gece gündüz tam 9 ay. Yazım ve sayfalara dökme aşamasında eksiklikler çıktı. Tamamlamak için en aşağı 10-15 özel deniz gezisi yaptım. Karadan kıyı şeridimizi arabayla dolaştım. Bu detayda bir kitabı tek başına da bitiremiyorsun! İyi bir ekip lazım. Bu kitabın çok sağlam bir ekibi oldu. Hepsi de denizci. Buradan hepsine, bütün kalbimle teşekkür ederim…

DENİZCİLERİN ELİNDEN ÇIKAN KİTAP

Bu kitabın çok sağlam bir ekibi oldu. Hepsi de denizci. Öncelikle Denizler Kitabevi’nin kurucusu (eski bahriyeli) Turgay Erol bana ‘Ok’ verdi, ‘Yürü!’ dedi. Deniz aşığı görsel yönetmenimiz Aydın Tibet’le aylarca akraba olacak kadar yakın çalıştık. Denizcilik kitapları dendiğinde ilk akla gelen isimlerden Sezar Atmaca editörüm ve ikinci göz oldu. Baskıyı da, amatör denizci Sermet Tolan ve yelken yarışçısı Işık Yüceoral’ın yönettiği Ofset Yapımevi çok büyük bir titizlikle yaptı. Bu ekip olmasa, bu kitap olmazdı, ya da başka bir şey ortaya çıkardı.

Kitabım mutfak elemanlarına teşekkür.

Hayatımda yaptığım en güzel şey!

– Deniz, bu şahane koylar ve adalar senin için kentten “kaçış” mı?

Evet, kent hayatından ve stresten kaçış! Tam anlamıyla huzur!

– Bu kitap hayat boyu yaptığın en güzel şeylerden biri mi?

En güzeli sanırım! Yani bir ürün olarak. Yoksa eminim insan ölmeden önce “yaşamındaki en güzel anlar” sorusuna başka yanıtlar verir!

– Fiyatı 250 lira… Daha ucuz versiyonlar basmayı düşünüyor musunuz?

Daha ekonomik bir baskı bu fotoğraflarla ve kaliteli haritalarla maalesef çok zor. Ama yayıncımızla insanların mavi yolculuk sırasında isterse üzerine yazıp çizebileceği üçüncü hamur baskıyla, belki az fotoğraflı ve çok daha ekonomik bölge/körfez kitapçıkları yapmayı da konuştuk. Ama o tür bir baskıda bu doyumu yakalamak zor.

YEŞİM’LE HEP DENİZDEYİZ

– Peki ya eşin Yeşim? O bu deniz aşkına ne diyor?

Göcek’te ilk tekne maceramıza adım atarken Yeşim’e, “Bak bir çıkalım, eğer hoşuna gitmezse, söz yarım saat içinde marinaya döneceğiz ve iskeleye bağlanıp tatilimizi orada tamamlayacağız” demiştim. Ama o da çok sevdi bu macerayı. Zaten sevmese bu keyifli mavi gezi daha ilk gün biterdi. O gün bugündür, yaz aylarında bir kere bile kara tatili yapmadık… Hep denizdeyiz.

Ben bu geminin kaptanıyım
Bunu eşimin izniyle söylüyorum!

“Yeşim, İngiltere’de bir antikacıda bronz bir plaket bulmuş. ‘Bak, bir gün teknemiz olursa görünür bir yere asalım’ diye bana hediye etti. Üstünde de şöyle yazıyor: ‘Ben bu geminin kaptanıyım. Bunu eşimin izniyle söylüyorum!’ Çok hoşuma gitti. Hayatımda aldığım en güzel doğum günü hediyesi…”

ÖLMEDEN GÖRÜLMESİ GEREKEN 10 ADA

– “En güzel 10 koyu say” desem…

Çok zor. Ama hemen sıralıyorum: Gökova-Orak Adası, Yedi Adalar, Tuzla, Okluk, Akbük koyları, Hisarönü-Hurmalı, Sucağız, Dirsek Bükü, Yeşilova-Adaboğazı, Oğlanboğuldu, Marmaris-Arap Adası, Hırsız Koyu, Göcek Göbün, Tersane, Fethiye-Turunçpınarı, Kaş Kovan adaları, Kekova’nın tamamı… Pardon, çoktan 10’u geçtik di mi…

– “Ölmeden görülmesi gereken 10 adayı say” desem…

Halki, Kalimnos, Meis, Leros, Lipsi, Marathi, Aspro… Ege’de 12 adalar çevresinde her ada, her kayalık ayrı bir güzellik… Bizim için asıl hoşluk bu ortak kültürü paylaşabilmek.

Âşık olduğun insanı hangi koya götürmelisin?

– “Âşık olduğun kadını/adamı mutlaka şu adaya, şu koya götürmelisin” desen… Neresi olur o ada, o koy?

Eskiden olsa, tereddütsüz Bozburun derdim. İnanılmaz hatıralarımız var Bozburun Orfoz ve Sabrina’s House’da. Ama bu güzel koyumuz artık çok kalabalık, neredeyse bir kent haline geldi. Deniz de bu kalabalıkla biraz kirleniyor. Bugün eğer bir küçük tesis-restoran da olsun derseniz Marmaris Bozukkale, ıssız olacak derseniz Gökova Körfezi Çatı koyları derim.

EN İYİ EVLENME TEKLİF EDİLECEK YER KNİDOS

– Yazdığın koylar ve adalar arasında nerede evlenme teklif edilir?

Kesinlikle Datça Yarımadası’nın ucunda Knidos’ta… Afrodit’in memleketi. Eşsiz bir tarihi miras, lacivert deniz, muazzam bir doğa, Ege ile Akdeniz’in buluştuğu tertemiz sular. Olağanüstü bir an için fazlası var, eksiği yok!

– Sen aslında insanlara bu rehber kitapla ne diyorsun?

Herkes denize açılabilir, herkes denizci olabilir diyorum. İster 3.5 metrelik bir botla, ister 33 metrelik bir motoryatla…

Kutu gibi koylarda bulaşık yıkama
SAÇLARINI DA ŞAMPUANLAMA!

Peki biz o koyları tanıyor muyuz?

-Özellikle son 20-30 yılda kıyılarımızı çok iyi tanıyan oldukça fazla denizci ortaya çıktı. Bunda yelkenle dünya turu yapan Sadun Boro, Tanıl Tuncel, Haluk Karamanoğlu, Ekrem İnözü, Osman Atasoy gibi rol model haline gelmiş usta denizcilerimizin; Necati Zincirkıran, Teoman Arsay, Cem Gürdeniz gibi denizcilere bir kimlik kazandıran doğal liderlerin de önemli rolü var. Ama asıl önemlisi, 100 yıldır denizlerimizi karış karış dolaşan, her kayanın altındaki yosun parçasını bile bilen, süngerci, balıkçı ailelerden gelme profesyonel kaptanlarımız. Onların çok büyük bir payı var. Denizlerimizi asıl bu yerel kaptanların bilgisiyle tanıdık. Ama gel gör ki, yeni kuşak denizcilerimiz arasında, denize çok hoyrat davranan insanlar çıktığını da üzülerek görüyoruz. Giriyorsun kutu gibi kapalı bir küçük koya, orada da bir zahmet bulaşık yıkama, saçlarını da şampuanlama! Bırak saçın tuzlu ve keçe kalsın… Tuzlu saç iyidir… O işte o güzelim koyları kirletiyorlar…

DENİZDEN ÖĞRENDİKLERİM
Sabır, tevekkül ve huzur

Denizden öğrendiğin en önemli şey?

-Sabır, tevekkül ve huzur. Denizin öfkesi de yoktur, acıması da yoktur. Denizle inatlaşamazsın. Doğaya direnemezsin.

Kaptanlığı öğrenmek ne kadar zamanını aldı?

-Ben hala öğrenciyim. Kıyıdan her açıldığımda, deniz, sille tokat üç-beş şey öğretiyor…

Yorum Bırak