AHBAP’ın arkasında bir ideoloji yok, bir finansör yok

Haluk Levent’le yaptığım röportajın son bölümü huzurlarınızda. Bugün, Corona günlerinde AHBAP’ın yaptığı yardımları konuşuyoruz…


AMA TABİİ NE YAZIK Kİ… HERKESE YETİŞEMİYORUZ

İnsanlar sana Türkiye’nin her yerinden yazıyor, yardım istiyor. Bu, sende baskı yaratıyor mu, ihtiyaçlara yetişememe baskısı…
-Yetişememek ayrı, bir de yetişemediğim için maalesef, laf yeme durumu oluyor! Sen bu röportajı paylaşınca sosyal medyada, gör bak, “Hadi be o kadar yazdım, bir kere bile cevap almadım. Haluk Levent’in herkese yetiştiği yalan!” diyenler çıkacaktır. Ama ben, herkese nasıl yetişeyim? Günde bin küsur kişi yazıyor. Devlet bile yetişemiyor herkese. Tabii ki onlardan da özür diliyoruz ama durum bu…

Peki, herkesin senden bir şeyler istemesi seni yormuyor mu?
-E yoruyor ama yapacak bir şey yok. Bir de her taraftan yazıyorlar. Bizim olayımız Twitter’da. Ama bir anda bakıyorsun, cep telefonuma yüzlerce mesaj. “Abi, ben Muğla’dan yazıyorum,” “Abi benim de ihtiyacım var!” Tamam da bunun bir sistemi var, Twitter’a yazmanız gerekiyor. Her telefon açanın derdine koşmaya kalksam, kendim su dahi içemem. Ama yine de herkese yetişemediğim için üzülüyorum.

KENDİMLE DALGA GEÇMEYİ SEVİYORUM

Bu arada insanlar senin kişiliğin kadar, mizahi yanını da seviyorlar. Kendinle dalga geçebilme özelliğini…
-Biz, mizahla büyüdük. Evlerimizde, Facebook’lar, Instagram’lar, Apple Store’lar yoktu, birbirimizin taklidini yapardık. İnsanın kendiyle dalga geçebilmesi güzel bir şey. Ben de biraz öyleyim.

Kaç yıl önceydi hatırlamıyorum, gözaltına alındığında da kendini ti’ye almıştın di mi?
-Evet. Şöyle bir tweet atmıştım: “Ev için yeni aldığım eşyaları, ilk kez Kanal D Magazin’de değil, Kartal 18. İcra Dairesi’nde göreceksiniz!”

TİPSİZ BİR ADAMIM TİPSİZ AMA ŞİRİN


Kendini gerçekten çirkin mi buluyorsun?
-Evet, kendimi tipsiz bulan bir adamım. Ama tipsizlik, itici olmayabilir. Tipsizsindir ama şirinsindir. Ben öyleyim mesela. Ama nasıl göründüğümün çok da önemi yok. Twitter’dan bana yazan ihtiyaç sahipleri için neler yapabileceğimi düşünmek, onlar için seferber olmak, bundan daha büyük bir zenginlik mi var? Benden zengini, mutlusu var mı? Varsın, çirkin olayım…

AHBAP’LARDA VEGAN DA VAR İMAM DA… SOSYALİST DE ÜLKÜCÜ DE

Bir gün siyasete atılır mısın? Var mı böyle bir ihtimal?
-Dünyada görebileceğin en son şey bile olamaz! Asla! Benim yapılanmam, bütün herkesi birleştirmek üzerine. Politikaya girdiğiniz an, zaten otomatik olarak yüzde 30’unu, 50’sini 60’ını ayırıyorsun. Bir de Genel Başkan’ın doğrultusunda hareket etmek zorundasın. Şu anki mevcut siyasi partilerde, genel başkana karşı çıktığın zaman zaten sana yönetimde yer filan verilmiyor. Önün kesiliyor. Biat etmen gerekiyor. Ben edemem. Ayrıca AHBAP’ların felsefesine de aykırı. AHBAP’larda vegan da var imam da. Sosyalist de ülkücü de herkes var bizde.

MAALESEF BEYZA NUR’U KAYBETTİK AMA ONUN İÇİN YAPTIĞIM ŞARKIYI, ELFİDA’YI HER KONSERİMDE SÖYLÜYORUM

Kurban Bayramı’nda Twitter’dan yarışma düzenleyip, kazanana, bayram harçlığı gönderdin. Twitter’dan borç isteyene borç verdin. Hatta, bir hayranının, ısrarına dayanamayıp mezuniyetine kavalyesi olarak katıldın… Bunları şimdi nasıl hatırlıyorsun?
-Gülümseyerek. Büyük bir sevgiyle. Onlarla ben zenginleşiyorum. Onlarla ben, Türkiye oluyorum. Ülke oluyorum.

Rahmetli Beyza Nur için, “Elfida” isimli bir parça yazdın…
-Evet, 13-14 yıl önceydi. Hastanede yatıyordu, gittik geldik, elimizden gelen her şeyi yaptık, ama olmadı, Beyza Nur pankreas kanseriydi, ne yazık ki bu kızımızı kaybettik. Şimdi onun için yazdığım şarkıyı, hemen her konserde okuyorum. Kaybettikten sonra da anne babasına şunu söyledim, “Bir çocuk yapın, adını Elfida koyun!” Gerçekten de bir kız çocukları oldu, adı Elfida. Benim takipçim şu an 12 yaşında ve ben her yıl, onun doğum gününde, evlerine gidiyorum.

MUHALİF DURUŞUN SİMGESİ OLMAK BENİ ZORLUYOR

İzmir Marşı’na yaptığın uyarlama da inanılmazdı. Hepimiz bayıldık… Muhalif duruşun simgesi olmak seni zor zorlamıyor mu?
-Zorlamıyor değil, zorluyor.

Neden?
-Ben bakanlıklarla çalışıyorum, yerel yönetimlerle çalışıyorum. Birçok yerle çalışıyorum. AHBAP’ın faaliyetlerine devam edebilmesi için de çalışmam gerekiyor… İzmir Marşı’nı yapmak, evet içinde bulunduğu ülkenin durumunu, duruşunun ne olması gerektiğini anlatan, büyük bir mücadeleye ve ülkenin kurucularına bir göndermeydi. Ve biz, “Bundan sapamayız!” deyişiydi. Ben hala böyle düşünüyorum. Hala İzmir Marşı’nda şarkıyı söyleyen dedenin torunuyum. AHBAP olmamış olsa, ben başka bir çizgide olabilirdim. Muhalif çizgide olabilirdim. Belki muhalefetin de beğenmeyeceği bambaşka bir çizgide olabilirdim. Her tarafı eleştiren bir çizgide de olabilirdim. Ama şimdi AHBAP başkanı olduğum için politik ve siyasi Tweet’lerim yok. Son 4 yıldır yok. Var bazı eleştirilerim, olmuyor değil ama insani olarak eleştirilerim var. Bazen istediğim şeyi yazamıyorum çünkü o anda AHBAP’ları düşünüyorum. 300 bin çocuk var, anneleri babaları var…

Şunu mi diyorsun: “Bakanlıklarla ve yerel yönetimlerle iş yaptığım için, aslında çok da siyasi duruşumu sergileme lüksüm yok. Böyle bir derdim de yok. Çünkü ben insanlık için uğraşıyorum şu anda…” Öyle mi?
-Evet, tam da bu!

Peki, bu yüzden seni eleştirenler oluyor mu?
-Oluyor tabii. Her kafadan bir ses çıkıyor. “Haluk Levent yardım yapa yapa sosyal patlamanın önüne geçiyor!” diyenler bile var, mesela. Katılmıyorum, bu saçma yorumlara. Mücadele sahada olur. Oturduğun yerden, klavyeyle, ahkam keserek olmaz. Ben de sahadayım. Ve bir şey yapmaya çalışıyorum.

‘’HÜKÜMETİN HİÇBİR ORGANIYLA İŞ YAPMAM’’ DERSEM AHBAP’I KAPATMAK ZORUNDA KALABİLİRİM


Sen aynı zamanda, Cumhurbaşkanı’nın başlattığı, “Biz Bize Yeteriz’’ kampanyasına da 30 bin lirayla katıldın. Eleştiren, tepki gösteren oldu mu?
-Aslında beklediğim eleştirinin, yüzde 1’i bile gelmedi. Ben yıllardır dernek başkanı olarak yardımlarla ilgili, pek çok insanı destekliyorum. Böyle bir durumda, bizim iş yaptığımız bakanlıkların başı olan, sayın Cumhurbaşkanı’mızın, “IBAN gönderiyoruz, herkesin desteğini bekliyoruz!” dediği halde desteklememem olmazdı. Desteklemiş olmamız doğru bir karardır. Partizanlık yapmadık. Netice de bir yardım derneği başkanıyım ben. Sayın Cumhurbaşkanı’mız da milli bir kampanya başlatmış. Ben nasıl kampanyalar başlatıyorum insanlar para yatırıyor, Cumhurbaşkanı başlatmış, ben de yatırdım.

Yardım yapmak için gerçekten bakanlıkla, yerel yönetimlerle çalışmak gerekiyor di mi? Başka yolu yok, kendi kendine yapsan bile bir yere kadar…
-Evet. O zaman ormanları da kurtaramayız, canlıları da kurtaramayız. Sağlık Bakanlığı’ndan veri alamayız. Yani “Ben karşıyım kardeşim! Ben hükümetin hiçbir organıyla iş yapmam!” dersem, AHBAP’ı kapatmak zorunda kalabilirim.

AHBAP, gelecekte nasıl bir yapılanmaya evrilsin istiyorsun?
-Yeni yazılımlar üzerinde çalışıyoruz. Sosyal faydaya inanan insanlar, açacaklar bilgisayarlarını, bizim sayfaya girecekler, mesele 10 tane yardım isteyen aile görecekler. Biz, o aileleri araştırmış olacağız. Akülü sandalyeye mi, ameliyat mı, neye ihtiyacı varsa görecek…. Bu arada ameliyat ettireceklerimizin tamamı devlet hastanelerinde yapılamayanlar, bunun da bilinmesinde fayda var. Kimseye, “Devlet hastaneleri boşuna mı çalışıyor!” dedirtemeyiz. Orada tedavisi yapılamayan insanlara yardım eli uzatıyoruz biz. Benim hayal ettiğim yeni sistemde, “Haydi Malatya!” dememe gerek kalmayacak. Açacak AHBAP sitesini, bakacak, o aileye daha önce 3 bin lira mı yatırılmış, 7 bin mi eksik, isterse o 7 binin bir kısmını yatıracak. Yani her şey görülecek, açık ve şeffaf olacak.

C O R O N A   G Ü N L E R İ N D E
BİR GÜNDE 3 MİLYON LİRA TOPLADIK 10 BİN 500 AİLEYE GIDA YARDIMI YAPTIK
(Ama cumhurbaşkanlığı kampanyası başlayınca, ikili bir durum oluşmasın diye durduk. Şu an para toplamıyoruz…)

Gelelim Corona dönemine… Corona öncesi kasanızdaki 976 bin liranın AHBAP’ta görevli olanların bütçesi çıktıktan sonra, kalanını, ihtiyacı olan ailelere gıda yardımı olarak göndermişsiniz…
-Evet, öyle yaptık. Bu arada Corona en fazla, yokluk çekeni vurmadı. Onlar, antrenmanlıydı. Asıl, aylıkçı, gündelikçi insanları vurdu. Onlar hazırlıksız yakalandılar. Çünkü onlar alışmıştı çalışarak para kazanmaya. Öyle olunca, önce nereye müracaat edeceklerini, ne yapacaklarını bilmediler. Bir ay bocalama içinde geçti. Biz önce onlara yardımcı olduk. Ardından ben çağrı yaptım. Dedim ki, sanat dünyasındaki ünlülere, “Ben sizlerden daha hayırsever değilim. Sadece sizlerden daha organize ve örgütçüyüm. Haydi gelin canlar, bir olalım!” Gerçekten de bir olduk. Kıvanç Tatlıtuğ’dan Özge Özpirinç’çiye, Halit Ergenç’ten Onur Saylak’a kadar tiyatrocular, oyuncular, futbolcular… Pek çok insan, elini taşın altına koydu. Ve bir günde, 3 milyon lira topladık. Bize başvuran ailelerden, e devlet üzerinden aldığımız belgelerle -yani gerçekten ihtiyaçlarını olduğunu doğrulattıktan sonra- kargo dağıtımına başladık. 5 binle başladık. Baktık yetmiyor, 10 bin 500 aileye destek olduk. Baby Turco salgın yüzünden geçim sıkıntısı yaşayan ailelerin bebek bezi ihtiyaçlarını karşılamak için bir adım attı. Resmi satış sitesi üzerinden yapılan alışverişlerden elde edilen tüm kazanç, AHBAP Derneği’ne bağışlanacak. Bu bağış da bize başvuran ailelerin ihtiyaçlarında kullanılacak. Sonra Anadolu Efes geldi, dedi ki, “Eğlence sektöründe işsiz kalanlar da çok. Biz 7 bin aileye Migros’tan alışveriş kredisi vermek istiyoruz. Sizinle yapalım!” Onu da seve seve kabul ettik. Knorr çorba geldi, onlar da bin aileye çorba desteği yaptı. Onu da yolladık. Böyle böyle ilerledik. Sonra Cumhurbaşkanlığı kampanyası başlayınca, ikili bir durum oluşmasın diye durduk. Şu an para toplamıyoruz.

AHBAP, BUGÜNE KADAR

*688 eğitim faaliyeti yaptı.
*192 tane medikal cihaz aldı. (Tanesi 30 bin lira.)
*745 öğrenciye burs verdi, vermeye de devam ediyor.
*401 tane kan kök hücre bağış kampanyası gerçekleştirdi.
*2346 etkinlik yaptık özel günlerde.
*1058 sokak ahbabını tedavi ettirdi.
*Binlerce dikilmiş fidanı var.
*4505 ailenin AHBAP’ı oldu. (4505 ailenin hayatı tamamen değişti.)

Yorum Bırak