Adı İstem… Markası ‘İstembul’ 86 yaşındaki annesi ve 84 yaşındaki teyzesiyle birlikte toplumsal fayda için örüyor

 BUGÜN cuma…
Benim için kadın girişimciler günü…
Yürünmeyen yollarda yürüyen kadınları yazma günü…
Küçükbüyük hiç fark etmez, saksıyı farklı çalıştırmak, toplumsal fayda için uğraşmak, yaratıcı bir şeyler yapmak ve kadın olarak fark yaratmak yeterli.
Hemen bu köşeye alıyorum ve sizinle tanıştırıyorum.
Bugün, dünya tatlısı bir kadınla huzurlarınızdayım.
İstem Akkoyunlu.


Akkoyunlu kullandığı ‘örmekvardönmekyok’ ve ‘örmekvarsökmekyok’ etiketlerinin aynı zamanda mottosu olduğunu söylüyor.

“İstembul” markasının yaratıcısı.
86 yaşındaki annesi ve 84 yaşındaki teyzesiyle birlikte herkesin içini ısıtacak atkılar, bereler ve eldivenler örüyor. Tasarımlarına bayılıyorum. Çok modern. İstem’in olmazsa olmazı “toplumsal fayda.” En büyük isteği de eşi olmayıp çocuklarına bakmak ve evi geçindirmek zorunda kalan kadınlar için fırsat yaratmak. Bu nedenle eldiven ve bereleri annesi ve teyzesinin yanı sıra kadın emekçilerle birlikte çoğaltıyor…
40’larının sonunda müthiş üretken ve güzel bir kadın. Ankaralı. Mülkiyeli. Sıkı bir pazarlamacı. Aynı zamanda fotoğrafçı. İnsansever, doğasever, hayvansever, şarapsever, zeytinyağısever. İş hayatı için İstanbul’a taşınıyor. Senelerce de İstanbul’da yaşıyor. Bir arkadaşı ona, “Sen artık dönmezsin! Sen İstembul oldun!” diyor. Gerçekten de dönmüyor.
Ve ileride bir gün yaratacağı markanın adı “İstembul” oluyor. Ama şu anda İstanbul Akyaka arasında mekik dokuyor…

MODELLERİ KADIN EMEKÇİLERLE BİRLİKTE ÇOĞALTIYOR

– Sizi tanıyalım…
Adım İstem Akkoyunlu. Ankaralıyım. Mülkiyeliyim. Ankara ve İstanbul’da 27 sene özel sektörde yöneticilik yaptım…

– Hangi sektörde çalıştınız?
Çalışma hayatımın son 15 yılı şarap sektöründe geçti. Sibel Kutman’la uzun süre çalıştım. Alanım satış ve pazarlamaydı. Şarabın yanında doğal ürünler ve zeytinyağı da uzmanlık alanım oldu. Aynı zamanda fotoğrafçıyım. Büyük bir tutku fotoğraf benim için. Ama hayatımda öyle bir nokta geldi ki, profesyonel iş hayatını bıraktım, elime örgü şişlerini aldım…

– Harikaymış! Nasıl oldu bu macera…
Valla, 3 yıl önce SGK’dan emekli oldum. Tabii ki emekli olmak bir şey ifade etmiyor. Çalışmanın, üretmenin sonu değil. Zaten bu kadar yoğun bir çalışma hayatından sonra hiç üretmemek mümkün de değil. Ama artık yılın 365 gününü İstanbul’da geçirmek istemediğime karar verdim. Fakat sadece denize girip plaja gitmek, yürüyüş yapmak, okumak, fotoğraf çekmek, bir şeyler yazmak da kesmezdi beni…

– Peki n’aptınız?
Düşündüm. “Hem çalışıp hem de topluma faydalı neler yapabilirim?” diye. Çünkü bir yaş geliyor, gerçekten de topluma fayda peşinde oluyorsunuz. Ben oldum. Çevreme de özellikle de kadınlara bir faydam dokunsun istedim. Sonunda örgüde karar kıldım.

– Neden örgü?
Aslında pazarlamanın temel prensibinden yola çıktım. “Elindeki kaynaklar ne?” Türk kadınının örgü ve el işleri konusundaki başarısını biliyordum. Bu hepimiz için inanılmaz bir fırsat olacaktı. Örgü çok geleneksel görünen ancak son yıllarda yine gündeme gelen, moda olan, eskimeyen bir konu. Fakat yeni nesle ulaşabilmek için, renk uyumu ve dizaynda yönlendirilmeye ihtiyaç vardı. İşte bu yüzden gittim, “İstembul” markasını yarattım…

– Güzelmiş…
Geçen kış da örgü örmeyi öğrendim. Şimdi hem İstanbul’da örüyorum, sonra Akyaka’ya dönüp cumbalı balkonumda devam ediyorum. Aslında her yerde örüyorum. Örmek bir tür terapi de aynı zamanda, ruhuma çok iyi geliyor…

– Kimden öğrendiniz örgüyü?
İki ustam var benim! Sırtım hayatta yere gelmez! Biri 86 yaşındaki annem, diğeri 84 yaşındaki teyzem. Yıllar sonra benim için şiş ve tığı yeniden ellerine aldılar. Şu anda hep beraber keyifle üretiyoruz, örüyoruz. Biz, annem ve teyzemin kazak, panço, eldiven ve bereleriyle büyüdük. Onların 65-70 yıllık örgü tecrübeleri çok değerli. Bunun dışında ana misyonum kadın girişimci olarak, eşi olmayıp çocuklarına bakmak ve evini geçindirmek zorunda olan kadınlar için fırsat yaratmak. Öyle de yapıyorum. İstanbul’da ve Ankara’da bizim için modelleri çoğaltan kadınlarımız var…

– İşte bu harika! Tebrikler…
Sağ olun. Ek olarak Muğla’daki kadın emekçilerle birlikte de çoğaltıyoruz. Geçen nisanda da KOSGEB’in girişimcilik eğitimine gittim, sertifikamı aldım. Şimdi en büyük hayalim Gökova’da bir atölye kurarak ihtiyacı olan başka emekçi kadınlara da istihdam yaratmak…

ANADOLU’DA İHTİYACI OLAN ÇOCUKLARA ATKILAR, BERELER

23-24 Aralık’ta Ataşehir’de, İstanbul Gençlik Platformu önderliğinde ‘Yeni Yıl Panayır’ı kuruluyor. Biz de “İstembul” olarak orada olacağız. Gençlik Platformu’nu ve etkinliklerini çok önemsiyorum. Annelere, anneannelere, babaannelere, çevrelerindeki kadınlara atkılar, eldivenler yaptırıyorlar ve Anadolu’ya ihtiyacı olan çocuklara gönderiyorlar. Bunu çok değerli buluyorum. Ben de bizim ürünlerle katkıda bulunmak istiyorum.

EŞİNİ KAYBETMİŞ KADINLARA İSTİHDAM

– İsminin anlamı ne?
“İstem”, ‘arzu’nun öz Türkçesi. Babam avukattı, ismimi o koydu. Çok seviyorum ismimi. Çünkü istemek benim için hayatta esas. İstiyorsun, hayal kuruyorsun, hayallerin, hedeflerin oluyor… Her şey istemekle başlıyor yani. Ben “İstembul” markasını yaratırken, eşi olmayan ya da eşini kaybetmiş kadınlara istihdam yaratmak istedim. Ve bunu başardım, çok da mutluyum. Benimle çalışmak isteyenler bana ulaşabilir…

Yorum Bırak