100’den fazla sanatçımıza dünyanın farklı ülkelerinde sahnelerin kapılarını araladık

Bugün farklı bi konuyla karşınızdayım: Opera.
Türkiye’nin opera alanındaki en uzun soluklu yarışmalarından biri Siemens Türkiye Opera Yarışması… Dile kolay, tam 22 yıldır gerçekleştiriliyor. Veee genç opera sanatçılarımızı keşfetmeyi ve eğitim hayatlarına yurt dışı tecrübesi katmayı amaçlıyor. Bunu başarıyor da… 22 yılda, 100’den fazla sanatçımıza, dünyanın farklı ülkelerindeki sahnelerin kapılarını araladı. Yarışmanın ilk gününden bugüne, emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum…
.
Bu yılın birincisi pırıl pırıl genç bi müzisyen Ecem Arıcasoy… Hayali, dünya çapında bi soprano olmak. Sizi Ecem’le de tanıştıracağım.
Ama önce 1998 yılından bu yana düzenlenen bu yarışmayı, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Hüseyin Gelis’den dinleyelimm…

İlk yarışmanın birincisi olan, ardından Metropolitan Opera’da sahne alan ilk Türk opera sanatçısı olma unvanına erişen Burak Bilgili de, bu yıl jüri üyeleri arasındaydı. Gelis, “Böylesi bir yeteneğin, dünya çapında bir sanatçıya dönüşmesine biraz olsun katkı sağlayabildiysek ne mutlu bize” diyor ve ekliyor, “Burak’ın birinci olduktan sonraki birkaç sene içinde elde ettiği başarılar, yarışmamızın opera dalında ödül vermeye devam etmesinde büyük etkisi oldu.”
.
Bu yarışmayla, hem gençlerimizin sanat kariyerlerindeki keşif yolculuklarına hem de ülkemizin kültür-sanat alanında, dünyada adından söz ettirmesine katkı sağlıyorlar…. Sanatı ve gençleri destekleyen böyle kurumların artmasını diliyoruummmmm…

Ne müthiş bir şey! 22 yıldır Siemens olarak opera alanında Türkiye’nin en uzun soluklu yarışmasını düzenliyorsunuz. Tebrik ediyorum…
-Ne güzel bunları duymak! Teşekkür ederim.

Bu yarışmanın hikayesi ne? Nasıl doğdu?
-Siemens’in sanatı desteklemesi, ilk olarak 1980’lerin sonlarında Siemens Kültür Programı’yla başladı. Program kapsamında Siemens Türkiye olarak, biz de sanatın değişik dallarındaki sanatçıları ödüllendirmek adına Siemens Sanat Ödülü’nü başlattık.

Peki operayla ilişkiniz ne zaman başladı?
-1997’de Siemens’in dünya genelinde gerçekleşen 150. yıl kutlamaları çerçevesinde, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin desteğiyle gerçekleştirdiğimiz konser organizasyonuyla başladı. Sonrasında da 22 yıllık müthiş bir başarı hikayesine dönüştü. Siemens Sanat Ödülü’nü, 1998 yılından itibaren sadece opera için düzenlemeye karar vererek, ismini Siemens Türkiye Opera Yarışması olarak yeniledik.

Yanılmıyorsam bu yarışmayla, Siemens’in faaliyet gösterdiği diğer ülkelere de örnek oldunuz…
-Evet. Türkiye’de düzenlenmeye başladıktan sonra Fransa ve Amerika’da da benzer yarışmalar hayata geçirildi. Siemens Türkiye olarak, opera gibi özel bir alanda farklı ülkelere örnek gösterilmek, bizim için gerçekten çok büyük gurur kaynağı oldu.

Ulaşmak istediğiniz nihai hedef ne? Amaç ne?
-Bu yıl 22’ncisini düzenlediğimiz yarışma, şimdiye dek 100’den fazla genç sanatçımıza, dünyanın farklı ülkelerindeki sahnelerin kapılarını aralarken, aynı zamanda ülkemizin sesinin yurt dışında duyurulmasında da önemli bir rol üstlendi. Bu yarışmayla hem ülkemizin kültür-sanat alanında, dünyada adından söz ettirmesini hem de çok daha fazla gencimizin sanat kariyerlerindeki keşif yolculuklarına katkı sağlamayı hedefliyoruz.

Bu yarışmanın 22 yıldır devam etmesi, Siemens’in sürdürülebilirlik misyonunu bir sonucu mu?
-Elbette. Sürdürülebilirlik, işimizin ayrılmaz bir parçası, DNA’mızda var. Bu yarışmadaki kararlılığımız da bunun bir sonucu. Kendimizi sadece inovasyonu merkeze alan bir teknoloji şirketi olarak görmüyor, farklı alanlarda da farklı yeteneklerin ve yaratıcılığın desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Topluma karşı sorumlu marka misyonumuzla ele aldığımız kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarımızın odağında, eğitimle birlikte, ülkemizin kültürel hayatına katkı da önemli başlıklarımızdan birini teşkil ediyor. Bu yaklaşımımızın ve sürdürülebilirlik vizyonumuzun en güçlü yansımalarından biri olan Siemens Türkiye Opera Yarışması ile gençlerimizin sanat kariyerlerinde ilerlemelerine vesile olmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz.

Türkiye’deki genç opera sanatçılarını keşfetmek ve eğitim hayatlarına yurt dışı tecrübesini de katmak çok değerli…
-Teşekkürler. Ülkemizin kültürel hayatına katkı sağlamak, en önemli başlıklarımızdan biri. Sanatın bir dili yok. Sanatçı dünyanın her yerinde sanatçı. Ülkemizin birbirinden değerli konservatuarlarında yetişen gençlerimizin de operanın doğduğu bölgelerde eğitim almaları, ardında da başarılarını tüm dünyaya duyurmaları bizler için yeri doldurulamaz bir sevinç kaynağı. Yarışmamızla, sanatın, böylesi niş bir alanında, yani operada ne kadar fazla yeteneğe sahip olduğumuzu görüyoruz. Bu bizlerin dışında ülkemiz adına da gurur verici bir durum.

TC vatandaşı olan, 18-30 yaş arası, tüm ses kategorilerinden -mezzo soprano, soprano, tenor, bas, bariton- opera sanatçılarının katılabildiği yarışma bu. 22 yıldır, onların müzik kariyerlerine nasıl bir katkınız oldu?
-Öncelikle organizasyonumuzda yarışan tüm gençlere, başarma cesareti ve kendi yeteneklerini keşfetme duygusunu kazandırdığımızı düşünüyorum. Her sene, gençlerimizin gelişimini artıracak en doğru ödülleri vermeye gayret ediyoruz. Yarışmamızın, pandemi arası hariç, 22. kez düzenlenmesi de opera sanatçısı gençlerimize güven veriyor. Her sene daha fazla katılım alıyoruz. Dereceye giren yarışmacılar, Avrupa’da sesleri üzerine eğitim bursu kazanıyor. Örneğin bu seneki yarışmamızın birincisi Ecem, dünyanın en prestijli opera akademilerinden biri olan Bologna International Opera Academy Masterclass 2023’te eğitim imkanıyla birlikte 3 bin euro para ödülünün sahibi oldu. İkinci isim de aynı eğitim programıyla birlikte bin euro para ödülünün sahibi olurken, üçüncü isim ise 2 bin euro’luk para ödülünü almaya hak kazandı.

BURAK BİLGİLİ GİBİ BİR YETENEĞİN, DÜNYA ÇAPINDA BİR SANATÇIYA DÖNÜŞMESİNE BİRAZ OLSUN KATKI SAĞLAYABİLDİYSEK NE MUTLU BİZE

Bu yıl jüri üyeleriniz arasında, 1998 yılındaki ilk yarışmanızda 1. olan, ardından Metropolitan Opera’da sahne alan ilk Türk opera sanatçısı olma unvanına erişen Burak Bilgili de vardı. Bu sizin için nasıl bir gurur?
-Muazzam! Böylesi bir yeteneğin, dünya çapında bir sanatçıya dönüşmesine biraz olsun katkı sağlayabildiysek ne mutlu bize. 1998 yılı birincisi Burak Bilgili’nin birkaç sene içinde elde ettiği başarılar, yarışmamızın opera dalında ödül vermeye devam etmesinde büyük etkisi oldu. Burak Bilgili, bugün uluslararası prestijli birçok opera yarışmasında ödül kazanan ilk Türk sanatçı olarak, dünyaca ünlü operalarda sahne almaya devam ediyor. Burak’ın bu seneki yarışmamızda, jüri üyeleri arasında yer alması da bizler için ayrı bir gurur kaynağı oldu.

Sizin operayla aranız nasıl?
-Küçüklüğümden beri çok ilgili olduğumu söyleyebilirim. Özellikle beni sakinleştiren yönünü çok seviyorum. En çok ilgimi çeken tarafıysa, dilini anlamasanız bile, sizi hem çok derinden etkileyebiliyor hem de drama, mutluluk gibi birçok farklı duyguyu aynı anda hissetmenizi sağlayabiliyor.

Yorum Bırak