HAYAT BİR YOLCULUKTUR

Saint Petersburg’a gittiğim Sacred7’nin kurucuları: Ayşe Kaynarcalı ve Şebnem Eser
@aysekaynarcali @icimdeki.yolcu 
İkisi de arkadaşım.
Hayat duruşlarını, değerlerini çok sevdiğim kadınlar… Sadece sevmiyorum, kişiliklerine, iş yapma biçimlerine, titizliklerine, her detaya gösterdikleri özene saygı da duyuyorum.
Bu ikili, kurumsal hayattan geliyor.
İkisi de City Bank’ta çalışıyor. Sonra ayrılıp Sacred7’yi kuruyorlar.
Yıllarca kurumsal hayatta üst düzey yönetici olmamın birkimiyle, girişimcilik hayatına hızl adapte oluyorlar. Ve çok başarılı oluyorlar.
Bu yıl tam 15. yılları! 
Ben iki kere Hindistan seyahati yaptım onlarla.
Çok memnun kaldım. 
Saint Petersburg ise… aklımı başımdan aldı! 
Elif Çamlıkaya, Saffet Emre Tonguç gibi mesleğinin yıldızı rehberlerle çalışıyorlar 
Ben Saint Petersburg’tan sonra bir karar verdim:
Paramı biriktirip, sevgilimi güzel yerlere götüreceğim
Abuk sabuk hediye almaktan vazgeçiyorum.
Kazandığım parayı artık seyahate gömeceğim! 
Burunom tur insanı değil ama… Alıştıra alıştıra yapacağım :)))
Mesela Şubat’ta 2 gün 2 gece Venedik var. Sonraki aylarda Sicilya… Bence sever.
Alacağım sevgilimi, kaçıracağım! 
Şimdi̇iiiii sizi, Sacred7 kızları Ayşe ve Şebo röportajıyla baş başa bırakıyorum
ve hepinize şahane bi haftasonu diliyorummmm! 
@sacred7travel marka adı geçtiği için #reklam #işbirliği)

SACRED7’IN TRAVEL’IN KURUCULARI AYŞE KAYNARCALI & ŞEBNEM ESER 15. YILLARINI KUTLUYOR

BANKACILIĞI BIRAKTIK GİRİŞİMCİ OLDUK

Citibank’tan Sacred 7 Travel’a… Bankacılıktan girişimciliğe… Bu kararı verirken en büyük korkunuz neydi?

Bankacılık, bizim içimizde ömrünü çoktan tamamlamıştı. O yüzden geriye korku falan kalmamıştı. “Bugüne kadar neyi nasıl başardıysak, yine başarırız!” dedik. Hem kendimize hem de birbirimize… Bu güven duygusuyla, korku yerini cesarete bıraktı. Müthiş heyecanlı ve istekliydik. Hayatın bir yolculuk olduğuna inanan iki kadınız. Veeeee iki girişimci olarak, Sacred 7 Travel’ı kurduk.

Hiç “Ne güzel sabit maaşımız vardı” dediğiniz sabahlar oldu mu…

Hahahahaha. İlk üç sene neredeyse her sabah! Çünkü biz bu işe, sıfır sermayeyle ve kelimenin tam anlamıyla “kan, ter ve gözyaşı”yla girdik. Girişimciliğin altın kurallarından biri şöyle: Kurduğun iş, dördüncü seneye geldiğinde hâlâ kendi kendini döndüremiyorsa; o noktada, ya sen vazgeçersin ya da iş senden çoktan vazgeçmiştir bile! Neyse ki bizim hikâyemizde dördüncü yıl, ivmenin bizim lehimize dönmeye başladığı yıl oldu.

KADIN KADINA YOLDAŞLIK GİBİSİ YOK!

“Kadının kadına yoldaşlığı” diyorsunuz… Bu gerçekten hissediliyor ve görülüyor, kadınlar sizin turlarda çoğunlukta… Kadınlar neden yalnız değil de, sizinle seyahate çıkmayı tercih ediyor sizce?

Çünkü biz bizeyiz. İlk defa ve tek başına gezilerimize katılan kadın gezginlerimiz, daha ilk andan itibaren o sıcaklığı hissediyor. Sanki uzun zamandır aynı sofrada oturmuş, aynı hikâyeyi dinlemiş gibiyiz. “Ben” gibi, “sen” gibi birçok kadın, bir bakmışsınız “biz” oluyor. Daha seyahat bitmeden bir sonraki turun planları yapılmaya başlıyor; tarihler belirleniyor, uçak biletleri alınıyor, WhatsApp grupları şenleniyor. Yoldaşlık, dostluğa dönüşüyor; dostluk da bir sonraki yolculuğun heyecanına.

DÜNYAYI KADINLARLA GEZİYORUZ

Dünyada da kadın gezginler daha fazla değil mi?

Evet. Ama bu sadece bizim şirketimize özel bir durum değil. Kadın zaten her an, kendiyle bir yolculuğun içinde. Gittiği yerler onu besliyor, büyütüyor, dönüştürüyor. Kadının doğasında buna izin var, kendine set çekmiyor, reddetmiyor. En katı, en mesafeli olan bile, yollarda yıllar geçtikçe esneklik kazanıyor. Erkeklerin malum genelde bavuldan çok “toplantı takvimi” var. Hal böyle olunca, dünyayı biz ağırlıklı kadınlarla geziyoruz tabii.

SEYAHAT BİRAZ KAÇIŞ AMA DAHA FAZLA BİR VARIŞ

Türkiye bu kadar “zor” bir ruh halindeyken, seyahat sizce bir kaçış mı yoksa bir varış noktası mı? 

ŞEBNEM ESER: Bir noktadan sonra ne tam bir kaçış ne de bir varış… Belki de sadece “o anın tadını çıkarabilmeye” duyulan büyük bir özlem. Ne yazık ki bizim ülkemizde yarına ve geleceğe dair kaygı her an, her yerde hissediliyor. Bu da insanı fark etmeden yıpratıyor. Son zamanlarda nereye giderseniz gidin, sanki herkes bizden daha huzurlu, daha sakinmiş gibi geliyor. Seyahat bir anlamda hafifleme hissi yaratıyor… Sanki o görünmez yükler, bavullarla birlikte yere indiriliyor.

AYŞE KAYNARCALI: Ülke gündemi her an akıl sağlığımızı sınarken, seyahat belki biraz kaçış ama aslında çok daha fazla bir varış. Özellikle de yurtdışına çıkınca…

KUŞ KONDURMUYORUZ KUŞ CENNETİ KURUYORUZ! 

Seyahat eden insan değişir mi?

Seyahat, insana sihirli bir değnekle dokunmaz ama fark ettirmeden içini değiştirir. Bazen bir yol, bir manzaradan çok daha fazlasıdır; insana kendini başka bir yerden görme şansı verir. Döndüğünde her şey aynı gibi görünür ama senin bakışın artık eskisi gibi değildir. Değişim çoğu zaman sessiz olur ama kalıcıdır.

Herkes tur yapıyor. Peki sizin farkınız ne? Ne kuş konduruyorsunuz siz?

Çok tatlı bir soru. Kuş kondurmakla yetinmiyoruz, biz resmen kuş cenneti kuruyoruz. Bizimle yola çıkan misafirlerimiz sadece yeni yerler görmüyor; hayatlarına yeni pencereler açıyorlar. Bazen bir köy evinin yer sofrasında, bazen binlerce kişiyle aynı anda kahkahalar atarak dans ettiğimiz bir festivalde hayatı yeniden deneyimliyoruz. Samimi ve dürüst bir an yakalamak… İşte bütün mesele bu. Kuş konduruyor muyuz? Evet — ama o kuş haritaya değil, kalplere konuyor…

BİRAZ GEZİ,BİRAZ SANAT BİRAZ DA AŞK

“Butik”, “konsept”, “temalı”… Bu kavramlar sizin için ne ifade ediyor?

Kurulduğumuz günden beri bu üç kavram sihirli kelimemiz. Ama bizde bu laflar süs değil, emek kokuyor. Güçlü bir ekip ruhumuz var: ortaklar, operasyon, satış tur danışmanları, rehberler. Herkes oyunun tam içinde. Herkes kendi güçlü yanını ortaya koyunca, “Biraz gezi, biraz sanat, biraz da aşk” tadında programlar çıkıyor. Sonra bir bakıyoruz, bizim programlar başkalarına da ilham kaynağı olmuş! Kısacası biz sadece tur yapmıyoruz; biraz sahne kuruyor, biraz hikaye yazıyoruz.

EN ÇOK TERCİH EDİLEN ROTALAR JAPONYA VE KORE 

En çok tercih edilen rotalar şu an hangileri?

Şuanda açık ara Japonya ve Kore diyebiliriz. Japonya’da bir yanda inanılmaz bir düzen, huzur ve saygı; diğer yanda modern hayatın baş döndürücü temposu var. Hem sakinliği hem şaşkınlığı bir arada yaşıyorsunuz. Son yıllarda Türkler arasında da çok moda oldu. Üstüne bir de kiraz çiçekleri gelince, “Bu baharı Japonya’da açayım” diyenlerin sayısı hızla arttı. Öyle ki artık gitmeyene “Sen hâlâ gitmedin mi?” bakışı kaçınılmaz oldu. Avrupa “Vize versem mi, vermesem mi?” diye naz yaparken… Japonya “Buyrun efendim” dedi. Hal böyle olunca kiraz çiçeklerine akın hâlâ tam gaz devam ediyor. Üstelik alışveriş fiyatları öyle uygun ki… bir bakmışsınız kiraz çiçeği izlemeye gitmişsiniz, iki bavulla dönüyorsunuz. Aynı şekilde, Kore’de K- beauty akımının da etkisiyle özellikle cilt bakımı ve güzellik sırlarını yerinde keşfetmek isteyen kadınların gözdesi durumunda. Yine vizesiz seyahat ve uygun alışveriş fiyatlarıyla Kore, “valizimi birazcık daha doldurayım” diyenlerin favori rotalarından biri durumunda.

HER YOL YENİ BİR MACERA

Seyahatte en çok karşılaştığınız “insanlık hâli” nedir?

Yüzde 90 sabırsızlık, yüzde 10 valiz krizi! Biz Türkler “Hemen olsun, şimdi olsun” ya da en kötü “Hiç mi olmaz?” kültüründe büyüdük. Bizim memlekette hizmet sektörü gerçekten şımartıyor insanı. Esneklik desen var, inisiyatif desen bol… Ama dünyada her yer bizim gibi değil tabii. Orada “hemen” kelimesinin saat dilimi biraz daha geniş. Neyse ki bizim gezginlerin çoğu artık dünya vatandaşı. Bu farkı bildikleri için bir noktadan sonra sabırsızlık yerini “Tamam. Onlar da biraz yavaşlar ama olsun” kabullenişine bırakıyor. Valiz krizi de bu kültürün en tatlı yansımalarından biri. “Ya lazım olursa” diyerek her ihtimali düşünme refleksiyle valizleri birazcık fazla doldurmayı seviyoruz.

İnsanlar yola çıkınca başka biri mi oluyor?

Yok hayır. Sadece kendi olmanın yükünden bir süreliğine sıyrılıyor. Her yol, yeni bir macera ve yolda olmak insana özgürlük duygusu veriyor. Belki de insan kendini en çok yolda tanıyor.

İŞ OLMAKTAN ÇIKTI HAYATIMIZIN AMACI OLDU

Şimdi dönsek 15 yıl öncesine, yine aynı kararı verir miydiniz?

ŞEBNEM ESER: Kesinlikle verirdim. Ama bankacılıktan biraz daha sağlam bir planla, kendimi daha garantiye alarak ayrılmayı tercih ederdim. Böylece ilk yıllardaki yıpranma payını en aza indirebilir, bu süreci daha dengeli atlatabilirdim.

AYŞE KAYNARCALI: Kesinlikle verirdim. Hatta keşke çok daha önce başlasaymışım dediğim zamanlar çok oldu. Çünkü bu benim için bir iş değil, hayatımın amacı oldu. Öyle güzel dostluklar, anılar ve kalplere dokunuşlar birikti ki… İyi ki bu yolu seçmişim, iyi ki hayat beni buraya getirmiş.

BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN İKİLİ

Birlikte bu işi kurmuş iki kadın olarak… Sizi hâlâ birbirinizle ilgili şaşırtan şeyler var mı?

ŞEBNEM ESER: 15 yıl sonra bile hâlâ Ayşe’nin iki günlüğüne dünyanın bir ucuna gidip, ertesi gün başka bir kıtaya uçabilmesine şaşırıyorum. Müthiş bir enerji bu… Ben ise iki seyahat arasında bir “yerleşiklik molası” vermezsem, kendime gelemiyorum.

AYŞE KAYNARCALI: 15 yılın sonunda Şebnem’le ilgili hâlâ şaşırdığım şey; hayatın en zor anlarında bile durmadan işe sarılması. Çoğumuz o anlarda frene basarken, o gaza basıyor. Çalışırken etrafına da güç veriyor. Bu azmi, onu bu yolculuğun en büyük ilhamlarından biri yapıyor.

GECENİN SESSİZLİĞİNDE MÜZELER BİZİM İÇİN AÇILIYOR!

2016’da Ayasofya Camii’nde Saffet Emre Tonguç eşliğinde başlattığımız gece turları, bugün markamızın en özel imzamız haline geldi. Türkiye’de gece müze turlarını düzenli olarak hayata geçiren ilk seyahat markası olarak, Ayasofya’dan Yerebatan Sarnıcı’na, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne ve Efes Antik Kenti’ne kadar binlerce kişiye benzersiz bir deneyim yaşattık.

Bugün bu büyüyü, dünyanın dört bir yanına taşıyoruz. St. Petersburg’daki görkemli Hermitage Müzesi, Avusturya İmparatorluğu’nun zarafetini yansıtan Şönbrunn Sarayı ve Mısır’ın binlerce yıllık tarihine ev sahipliği yapan Grand Egyptian Museum bu özel deneyimin sadece birkaç örneği… Tüm bu özel açılışlar, müzeleri yalnızca gezilecek yerler olmaktan çıkarıyor; gecenin büyüsüyle tarihle birebir temas kurduğunuz, hafızalara kazınan bir ana dönüştürüyor.

Yorum Bırak