O tekme bütün kadınlara atıldı!

BEN o tekmeyi ciddiye aldım.
Hem de çok.

Çünkü o tekme sadece o hemşireye atılmadı bize ve bizim gibi şort giyen kızlarımıza, çocuklarımıza atıldı.

Alya geldi bana, “Türkiye’de artık şort giyemeyecek miyim?” dedi.

11 yaşında bir kız çocuğu söylüyor bunu…

“Olur mu öyle şey, giyeceksin tabii!” dedim.

“Sadece Bodrum’da mı?” dedi.

“Hayır ne münasebet! Burası modern bir ülke, ne istersen giyersin!” dedim, çünkü “Bu ülkede artık şort giyilemez!” lafını etmeyi kendime yediremedim.

Asla kabul etmiyorum böyle bir kısıtlamayı.

Ama bütün kız çocuklarının geleceğini düşündükçe de canım sıkılmıyor değil.

İSTER ŞORTLU İSTER BAŞÖRTÜLÜ BÜTÜN KADINLAR TEPKİ VERMELİ

Ses vermemiz, tepki koymamız gerektiğine inanıyorum.

Bu ne ya!

Her şeyi kabul ediyoruz…

Niye ya!

Kabataş’taki olayda kıyamet koptu.

Niye hiçbir siyasi çıkıp, “Ah şortlu bacıma neler yaptılar!” demedi.

Demiyorlar.

Sinirleniyorum.

Öfkeleniyorum.

Şortlu olunca bacı olamıyor mu?

“Ses çıkarmak, tepki koymak neye yarıyor?” diyenler var.

Yanlış!

Yarıyor.

Alın işte, o kadar tepki oldu ki, tekmeyi savuran adam geri içeri tıkıldı.

Bu ülkede kadına yöneltilen her cinsiyet eşitsizliği karşısında aslanlar gibi kükrememiz gerekiyor.

İster şortlu olsun ister başörtülü…

Ayağa kalkmamız, avazımız çıktığı kadar bağırmamız gerekiyor…

Önemli olan kadınların istedikleri gibi özgürce yaşama hakkını savunmaktır.

Bu gerçekleşene kadar durmak, susmak yok!

NEDEN BUNCA ZAMAN SESSİZ KALINDI?

Evet, dün bir açıklama yapıldı…

Ama bu zaman kadar susulmuş olması, bu eyleme icazet veriliyormuş gibi anlaşıldı.

Ben size bir şey söyleyeyim mi, AKP’den, hükümetten biri çıkıp da “Örtülü-örtüsüz kadınlara yapılacak her tür taciz, kötü muamele, tecavüz, saldırı cezasını bulacaktır. Biz de bu meselenin takipçisi olacağız!” demediği, bu kadar kararlı bu işin üzerine gitmediği müddetçe bu konuda yol alamayacağız ortada.

“Sosyal barış” için gerekli şartlardan biri de bu.

Bu da böyle biline…

HER NE OLURSA OLSUN KIYAFETİ ÜZERİNDEN HİÇBİR KADINA DOKUNULAMAZ!

Bu ülkede yıllardır toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele eden cesur kadınlar var. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de onlarda biri, teybimi ona uzattım…

Otobüste şort giymiş hemşireye tekme atan adamın önce salıverilmesini sonra tutuklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Türkiye’de yasa uygulayıcılarının bakış açısı, sokaktaki bir kısım vatandaşla eşit düzeyde! Bunu da içler acısı buluyorum…

Sizce yeniden tutuklanmasının sebebi ne?

– Medyadaki tepkiler üzerine savcının itirazı… Ama bu da her olayı bilfiil takip etmemiz gerektiğini gösteriyor ki, bu da düşündürüyor bizi. Yani biz kadınlar itiraz etmezsek, olay örtbas edilip gidecek…

Peki nasıl oluyor da bu ülkede Cumhurbaşkanı’na hareket edince hemen tutuklanıyorsun, ama şortlu bir kadın tekme atınca serbest kalıyorsun?

– Ah bir anlasak… Cumhurbaşkanı’na hakaretin kriteri ne? Ceza neye göre veriliyor? Neden düşünce özgürlüğüne girmiyor? Eleştirinin hangi noktada bittiği, hakaretin hangi noktada başladığı da meçhul… Bunlarla ilgili bir el rehberi de yok! Bakın, sadece şort da değil mesele. Dekolte varsa, tecavüz edebilirsiniz! Tecavüz edildiğinde de “Rızası vardır!” indirimlerinden yararlanabilirsiniz! Ülkece bu konularından da mustaribiz. Kısaca, kadın denildiğinde, hukuk tekliyor…

DÖVMEK, KÜFÜR VE TECAVÜZ SERBEST!

Sizce bunun sebebi ne?

– Çünkü biz geleneklerimizle, eğitimle, siyasi algıyla, dinsel inançla hep kadını ikincileştirmişiz! Kurallar koymuşuz, tahakküm edilebilir izni verilmiş. “Dövmek, küfür ve tecavüz etmek serbest!” demişiz. Soruyorum size, otobüsteki olaydan sonra Aile Bakanı, Adalet Bakanı, Başbakan ve her şeye bir sözü olan Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp, tek kelime ettiler mi? İşte bu sessizlik, bu iznin verildiği duygusunu uyandırıyor. Algı ve sanı meselesi… Oysa Kabataş olayını hatırlayın, gerçek olmayan bir vakada, günlerce “Başı örtülü bacıma” diyerek, bu sözünü üzerine basarak söylem geliştirildi… Vatandaş ne anladı? “Hassas bir durum! Türbanlı bacımıza dokunulamaz!” Peki şortlu kadında ne anladı? “Ses yok. Demek mesaj şu: O zaman her şey serbest!” Aslında olması gereken şu: Her ne olursa olsun, kıyafeti üzerinden hiçbir kadına dokunulamaz. Olay, bu kadar basit! Hükümeti yönetenler çıkar bu cümleyi söylerse bu konu kapanır. Kimsenin, bacısı, anası, kardeşi olmayı değil, insan olmanın erdemini yaşatacaksınız kadınlara…

Yorum Bırak