Öz kızlarına cinsel istismarda bulunan baba hâlâ serbest

 ARTIK sözün bittiği yer…
Okuduklarınıza inanamayacaksınız.

Allah kahretsin!

Babaları tarafından cinsel istismara uğrayan iki kız.

Biri 14, biri 16 yaşında.

Olay, Diyarbakır’da geçiyor.

Saadet Öğretmen gibi cesur bir öğretmen, Nevin Öğretmen, iğrençliği duyunca duruma el koyuyor…

Dava sürüyor. Fakat sapık baba, hâlâ serbest!!!

Nasıl olur, anlamak mümkün değil…

Dahası, kızların başına gelmeyen kalmıyor.

Avukat, ilgilenmiyor.

Baro sahip çıkmıyor.

Zavallı anne ve kız ortada kalıyor. Baba ise elini kolunu sallayarak dolaşıyor.

Kızları ve anneyi tehdit etmeye devam diyor.

Dahası sapık adam, “Kızlarıma iyi bakmıyor!” diye anneyi, polise şikâyet ediyor. Eve psikolog geliyor. O arada psikolog, babanın tehditlerine tanık oluyor ve kızların o evden alınıp yetiştirilme yurduna verilmesine karar veriliyor.

Bu nasıl bir rezilliktir!

Sapık baba her türlü iğrençliği yapıyor, kızlarıyla birlikte olmak istiyor, ötesi var mı! Kızlar, sapık babadan kaçıp, devlete, hukuka sığınmak isterken ve dayanacakları tek varlık anneleriyken…

Devlet onları annelerinden de alıyor!

Kızlardan biri şu anda intihar etmekten söz ediyor, “Yaşamıyor olsam bu acıları çekmezdim!” diyor. Bu kız kendini öldürse, günahı kimin boynuna yazılacak?

Sorumluluğu kim alacak? Bu nasıl bir ülkedir!

Bir tek Allah’ın kulu yok mudur bu çocuklara, bu aileye sahip çıkacak?

Kendi kızlarına akla gelmeyecek fenalıklar yapan bu sapık baba niye hâlâ dışarıda?

Ben bu röportajı yaparken inanamadım. Defalarca, “Yazıklar olsun!” diye bağırmak istedim. Tekrar Acil Yardım Hattı’na teşekkür ediyorum.

Ben Nevin Öğretmen’le onlar sayesinde konuşabildim, Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na da başvurmuş. Umarım bu aileye acilen yardımcı olunur…

Sizi tanıyalım?
– Ben Nevin. Nevin Öğretmen. Diyarbakır’da görev yapıyorum. Rehber öğretmenim. Öğrencilerimden M., 16 yaşında ve babasının cinsel istismarına uğruyor. Sadece o değil, 14 yaşındaki kız kardeşi de…

– Korkunç bir şey…
– Evet, ne yazık ki öyle. Nasıl bir babaysa, Allah bildiği gibi yapsın! Ama bu istismarların ardından yaşananlar da felaket.

– Olayı en başından anlatır mısınız?
– 16 yaşındaki M., babasının yaptıklarını arkadaşlarına anlatmış. Bana geldiler, “Öğretmenim yardımcı olun” dediler. Ben de kendisiyle konuştum.

– Ne dedi M.?
– Çok ağladı. Haliyle korkuyordu. Ama olan biteni bütün açıklığıyla anlattı. Baba sürekli evde. Kızlarıyla evde yalnız kaldığında, ikisine de türlü fenalıklar yapmış. Ama kızlar korktukları ve utandıkları için önce birbirlerine söylememişler…

‘BANA KİMSE İNANMAZ DEYİP SUSMUŞ’
– Sonra?
– M. önce büyük halasına, sonra da küçük halasına anlatmış. “Sen saçmalıyorsun!” deyip, inanılmaz tepki göstermişler. O da, “Bana kimse inanmaz!” diye susmuş. Sonra her nasılsa arkadaşlarına anlatıyor, sonra da yaşananlardan benim haberim oluyor…

– Tam olarak ne olmuş?
– M., küçük yaştan itibaren cinsel istismara uğradığını söylüyor. Küçükken bunun baba sevgisi olduğunu düşünüyor. Yaşı ilerledikçe olmadığını anlıyor. Kızlarını kucağına oturtmalar, özel yerlerine dokunmalar, öpmeler. Türlü türlü iğrençlikler. Hatta yaşları ilerleyince, birlikte olmak istediğini söylemiş. Bir keresinde bu rezaleti ileriye götürüp, kızlarından birini soymak isterken, M. bayılmış. Baba, bu yaptıklarına boyun eğmezlerse, evde anneyle huzursuzluk çıkarıyor ya da kızlara yasaklar uyguluyormuş!

– İğrençlik ötesi bu anlattıklarınız! Peki anneyle de konuştunuz mu?
– Tabii tabii. Okul idaresi olarak olayı duyduktan sonra hemen anneyi ve çocuk şubeyi aradık. 16 yaşındaki M.’yi çocuk şubeye götürürlerken, babayı da yakaladılar. M.’nin ifadesi alındıktan sonra muayeneye götürüldü. Ve süreç başladı…

– Peki ne oldu?
– Valla, inanılır gibi değil! Baba yakalandıktan 19 gün sonra serbest bırakıldı! Hâlâ da serbest!

Nasıl olur?
– Bilsek… Serbest bırakıldığını öğrenir öğrenmez Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ulaştık. Gerçekten yardımcı oldular. Aileye maddi destek sağlandı. Ama mağdur kızların avukatı hiçbir konuda destek olmadı. İlk günden anneye, “Beni kesinlikle 5’ten sonra aramayın!” dedi. Böyle bir avukat olabilir mi? Oluyormuş…

‘BABADAN ŞİKÂYETTEN VAZGEÇİN TEHDİDİ’
– Ağzım açık dinliyorum anlattıklarınızı…
– Sapık baba serbest bırakılınca, eşini, sonra da kızları M. ve H.’yi arayarak şikâyetten vazgeçmeleri konusunda tehditler yağdırmaya başlıyor. İnanılır gibi değil ama adam hem suçlu hem güçlü!

– Peki affedersiniz, avukat ne işe yarıyor?
– Ben de aradım ve bütün bu tehditleri anlattım. “Yapacak bir şey yok! Mahkeme günü söyleriz!” dedi. Anne, suç duyurusunda bulundu ama koruma filan verilmedi. Anne, avukata, sapık babanın kızlarını ve kendisini arayarak, mesaj atarak rahatsız ettiğini, tehdit ettiğini söylüyor. Avukatın dahi çözümü ise şu: “Açmayın telefonu!”

– Duruşma ne zaman oldu?
– 7 Şubat’ta. Öncesinde avukatı arayıp, “Eğer babayla karşılaşmayacaklarsa M.’nin anlatmak istedikleri var!” dedim. Ekledim, “Zaten babayı görmesin, psikolojisi iyi değil, daha da kötü olur!” “Merak etmeyin, görmeyecek!” dedi. Ve ne oldu dersiniz? Baba, duruşma başlamadan önce M. ve H.’nin karşısına oturmuş, sırıtıp durmuş. Dahası, mahkeme başkanı M.’yi dinlemeye bile gerek duymamış. “Zaten ifadesi var, gerek yok!” demiş. O kadar her şey bu iki kızın aleyhine gelişti ki… Ben avukat beyin tavırlarından rahatsız olunca, aileden biri olmamama rağmen, anneye, “Değişmesi talebinde bulunun!” dedim. Baronun çocuk biriminin eski başkanını önerdiler. O da bize yardımcı olmayı çok istediğini ama etik olmayacağını söyledi.

– Sonra?
– Baro Başkanı’nın durumu çözebileceğini söylediler. O da Avukatın elinden geleni yaptığını, yanlış eksik bir şey olmadığını, kesinlikle değişmeyeceğini ama dilersek, ücret karşılığı bir avukat tutabileceğimizi söyleyip bizi nazikçe gönderdi.

– Aynı avukatla devam mı?
– Evet, o da ayrı bir dert! Anne, avukatı arıyor. Avukat tersliyor, onu şikâyet ettiklerini, artık avukatları olmak istemediğini söylüyor…

– Bu anlattıklarınız olacak iş değil!
– Daha fenası var! Babanın tehditleri devam edince, anne, polise gidiyor. Buna sinirlenen sapık baba, polise, “Asıl eşim çocuklarıma iyi bakmıyor!” diye anneyi şikâyet ediyor. Bu sefer il müdürlüğü araştırma başlatıyor. Bu araştırma esnasında il müdürlüğünün psikoloğu evdeyken, sapık baba, arıyor ve yine tehdit ediyor. Psikolog da dinliyor ve yazdığı raporda çocukların tehlike altında olduğunu belirtiyor.

– Bu iyi bir şey mi?
– Hayır çünkü bunun üzerine, sanki suçlu çocuklarmış gibi, evlerinden alındılar! Benim ne M,’nin ne H.’nin yüzüne bakacak cesaretim yok. O kadar mahcubum ki, “Olmaz!” dediğim her şey oldu.

‘BEN ÖLSEM BUNLARI YAŞAMAYACAKTIM’
– Bu anlattıklarınız ibretlik!
– Evet, çok üzgünüm ben. “Devlet arkanızda, size yardımcı olacak!” dedikçe, cinsel istismara uğramış bu iki genç kız, sanki onlar suçluymuş gibi yalnız bırakıldı. En son bugün konuştum M. ile, “Kimse yok yanımızda öğretmenim. Hani bize yardımcı olacaktınız? Perişan olduk. Bir de annemizden ayrıldık!” dedi. Tek istediğim, vicdanlı birilerinin, bu iki kardeşe yardım etmesi. Kızlar, Aile Bakanlığı Sosyal Hizmetler tarafından bakım yurduna alındılar. Ama tabii ki mutlu değiller. Benim korkum şu: M., çok içe kapanık ve mahcup biri. Son zamanlarda da sürekli, “Ben ölsem bunları yaşamayacaktım! Keşke ölsem!” gibi ifadeler kullanıyor. Zaten kızın başına gelmeyen kalmadı. N’olur yardım edin. M,’nin yaşadığı tüm bu olumsuzluklar karşısında intihar etme olasılığı çok yüksek… Birileri bu rezaleti duysun!

Yorum Bırak