Güzeli sevmek kolay olduğundan vazgeçmek de kolaydır


Adı Eylül.
Söz ve müziği kendisine ait olan ‘Kalk Git’ ve ‘Beni Yak’ parçalarıyla müzik dünyasına giriş yaptı.
Yavaş yavaş ama emin adımlarla listelerde yükseliyor.
24 yaşında, Ankaralı.
İngiltere’de Nottingham Üniversitesi’nde felsefe okumuş.
Edebiyattan keyif alıyor, Attilâ İlhan şiirlerini ezbere biliyor.
Farklı bir kadın.
Soran, sorgulayan, yazan, çizen, çok okuyan bir kadın.
Biraz da çekingen.
İnsanı şaşırtıyor.
Hemen çözebileceğin tiplerden değil. Ve ruhu, dalgalı.
En çok da bu halini sevdim.
Ruhundaki dalgaları hissettim.
Derin. Bilgili. Ve çoook güzel bir kadın Eylül. Gözlerimi alamadım gözlerinden.
Çok küçük yaştan beri piyano eğitimi ve müzik teorisi dersleri alıyor. Beste yapmaya da ortaokul yıllarında başlıyor ama ondan felsefeci olması beklenirken, ters köşe yapıyor ve “Yooo ben müzisyen olacağım!” diyor.
Ben kendisini de, müziğini de.
Hayata bakışını da, duruşunu da, kimseyi takmayan halini de sevdim.
Kız, esaslı bir kız.
Bence Eylül adını daha çooook duyacağız.

Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU

‘Kalk Git’ ve ‘Beni Yak’ şarkılarıyla, müzik dünyasına güzel bir giriş yaptın, tebrikler…
– Teşekkür ederim.

Seni tanıyalım, kimsin nesin?
– Ankaralıyım. Üniversiteye kadar hep Ankara. Sonra Nottingham Üniversitesi’nde felsefe okudum.

İngiltere’de felsefe okuduktan sonra, müziğe dalmak ne alaka?
– Müzik, hayatımda hep vardı zaten. Müzik yaparken ortaokul okudum, müzik yaparken liseyi bitirdim, müzik yaparken felsefe okudum. Sonra, korkularımı ve güvensizliklerimi bir kenara bırakıp, kendime zar attım ve oldum olası hayalim olan müzik işine atıldım. Doğal olanı buydu. Su akıyor, yolunu buluyor…

Peki felsefe senin için ne ifade ediyor?
– Ben soru soran, sorgulayan bir tipim. Galiba kafamdaki sorulara yanıt bulabilmek için felsefeyle ilgilendim. Dalınca içine, zor geldi. Zor geldikçe daha da çok ilgimi çekti! Kendinle ve hayatla ilgili sorulara yanıt aramak için güzel bir alan bence.

BEN KENDİMİ TANIDIKÇA İNSANLAR DA BENİ TANISIN

Müzik ne ifade ediyor?
– “Bir de bu şekilde söylesem acaba beni duyar mısın?” demek gibi bir şey müzik benim için. Çok kuvvetli bir ifade ve iletişim biçimi. Divan şiirinde vardır ya, “Ah” çekmek. “Ahh çekersin” ve sesin, senin ve sana o “Ahh”ı çektirenin çok daha ötesinde bir yerde duyulur. Müzik öyle bir şey işte. Ben de kendimi müzikle ifade etmeyi seviyorum. Bir tür aşk müziğe karşı hissettiğim…

Nasıl bir müzisyen olarak öne çıkmak istiyorsun?
– İnsanlar beni dinlerken kendilerinden bir parça bulsunlar isterim şarkılarımda. Ben kendimi tanıdıkça, insanlar da beni tanısın… Uzun bir yolculuk bu, daha çok başındayım. Büyük bir tutkuyla müzik yapıyorum. Bana, “Eğitimin ve donanımın kuvvetli. Klasik kompozisyon ve teori biliyorsun, birden fazla enstrüman çalıyorsun! Çıkan sonuç bu mudur?” diyorlar. Evet bu ve ben yaptım! Kendimden de memnunum. Kimseye kulak asmadan, dilediğim gibi ilerlemek istiyorum.

Sen ilginç bir kadınsın. New Scientist dergisine aboneymişsin, ne iş? Bilime düşkünlüğün nereden geliyor peki?
– Merak… Meraklıyım ben. İçinde yaşadığımız dünyayı daha iyi anlamaya çalışıyorum. Fiziksel ve organik dünyanın işleyişini kavramak, uzun vadede, kendini ve hayatı anlamana yardımcı oluyor sanki.

Peki her şeyi merak etmek seni öldürmüyor mu? Felsefe, müzik, bilim, edebiyat…
– Yoo, aksine zinde tutuyor! Yeni bir şey öğrenmek çok heyecan verici. Merak, dış dünyayla ilişkimizi kuvvetlendiriyor bence, kendi bireysel akışımıza kapılıp, hayatın akışından kopmamamıza da yardımcı oluyor. E bir de öğrendiğin her yeni şey, dünyanda apayrı bir kapı açıyor. Süper bir duygu merak.

Lisede, 2 sene boyunca her hafta sonu, serebralpalsili çocukların bulunduğu bir merkeze giderek onlarla vakit geçirmişsin. Harika da… Neden?
– Çok sevdiğim bir lise öğretmenimin yönlendirmesiyle başlayan bir süreçti. Çocukları çok seviyorum ve onlarla vakit geçirmekten büyük keyif alıyorum. Bu iki yıl içerisinde arkadaş olduğum çocuklar bana çok şey öğretti. Fiziksel veya zihinsel engelleri olanların ne kadar yetenekli, nitelikli ve sevgi dolu olduğunu gördüm.

‘HİSSETTİĞİM ŞEY ÇOK GERÇEK AMA O DA GEÇER’

Sende farklı bir hal var. Utangaç mısın, çekingen misin? Nedir?
– Utangaç hiç değilim ama çok çekingenim! Utangaç olmadığım için de çekingenliğim çoğu zaman ilgisizlik veya sessizlik olarak algılanabiliyor. Fakat değil.

Senin yaşında birinin Attilâ İlhan şiirlerini ezbere bilmesi şahane. Nasıl biliyorsun?
– Bazı şiirlerini tekrar tekrar çok okudum, ondan herhalde. Kendi ritmi ve melodisi olan şiirler zaten insanın belleğine yapışıveriyor. Tutkunun kuvveti de, geçiciliği de şiirde çok hissediliyor. Attilâ İlhan özelinde diyebilirim ki, “Hissettiğin şey çok gerçek ama o da geçer!” cümlesine beni ikna edebilmiş bir şair. Bu arada, şiirlerini kendi sesinden dinlemeyi de en çok sevdiğim şair…

İnsanı gerçekten şaşırtan, sürprizli, ters köşe eden bir halin var. Nedir bu? Bir Başak özelliği mi?
– Bilmiyorum. İnsanın kendisini dışarıdan görebilmesi zor. Ama çevremden de böyle geri dönüşler çok alıyorum. Burç murç bilmem, herhalde fıtratımda var…

KİBİRLİ BİR ERKEKLE NE SEVGİLİ OLABİLİRİM NE ARKADAŞ!

Nasıl olsa soracaklar, ben sorayım. Sevgilin var mı?
– Var, evet. En yakın dostlarımdan da biri aynı zamanda kendisi.

Nasıl erkeklerden hoşlanırsın?
– Hımm… Öncelikle iyi kalpli ve adalet duygusu kuvvetli olmalı! Dürüst olmak gerekirse, biraz da maçoluk yakıştırıyorum erkeklere.

Peki bir erkekte en sevdiğin ve en tahammül edemediğin özellik nedir?
– Kibirli bir erkekle ne sevgili olabilirim ne de arkadaş! Kıskançlık falan o kadar batmaz mesela. En sevdiğim özellik ne bilmiyorum ama arkadaşlık edebiliyorsak zaten sevdiğim özelliklere sahip demektir!

İç dünyan ne kadar dalgalı?
– Ooooo çook! Ama hepimizin öyle değil mi? Benim heyecanlarım, buhranlarım şarkı oluyor. Ha olmasaydı da, bu ‘daha az dalgalı’ bir iç dünyam olduğu anlamına gelmeyecekti…

Kişiliğin entelektüel, müziğin de öyle mi?
– Duygularımı, entelektüellik üzerinden yaşamıyorum. Daha ham, olduğu gibi ve fevri yaşıyorum. O yüzden değil sanırım.

Vahşi bir güzelliğin var. Başına bela olmuyor mu?
– Aaa çok teşekkür ederim! Valla, güzeli sevmek çok kolay olduğundan, güzelden vazgeçmek de kolaydır diye düşünüyorum. Güzellik ekseninden kurulan ilişkiler kalp kırar yani. Bela olursa ondan olur herhalde.

Yorum Bırak