Bunun adı istismarcılıktır!

BUGÜN hepimiz nefesimizi tuttuk bekliyoruz.

Bugün, yüzbinlerce insanın itiraz ettiği önerge yeniden oylanıyor.

Ben hâlâ o maddenin geri çekileceğine inanmak istiyorum.

Ülkeme inanmak istiyorum.

Bu ülkede çocukların güvende olduğuna inanmak istiyorum.

Bugün milletvekili Gülay Yedekçi’yle yaptığım röportajı okuyacaksınız.

Her kelimesine katılıyorum.

Onun Meclis’teki yürekli konuşması da çocuğumuzun hissiyatını yansıtıyordu.

Yarın güne tekrar umutlu başlamak üzere!

yuuyyy

Bu ülkede çok çok üzücü şeyler oluyor! O korkunç önerge de geçti. Ve Türk milleti ayağa kalktı. Siz içerideydiniz, nasıl oldu? Oylamanın hikâyesini anlatır mısınız?

– Evet, gerçekten de çok üzücü, aklın ve vicdanın almayacağı şeyler oluyor artık ülkemizde! Geçen perşembe, gece yarısı önergesiyle son anda getirilen, “Çocuğa cinsel istismarda bulunan sapığın, çocukla evlenmesi halinde ceza almaması” için AKP grubu önerge verdi. Tabi ki bu, kabul edilemez bir teklif. Ama 165 kişi “Tamam” dedi. Sayıları yetmeyince, yasanın tümünün oylaması yapılamadı, bugüne kaldı…

Sanki önergenin geçip geçmediği bugün belli olacak gibi bir kafa karışıklığı var…

– Yok yok! 165 AKP milletvekilinin oyuyla bu önerge kabul edildi. Fakat biz, açık oylama istedik. Anayasa’nın 96. maddesine göre açık oylamada, “toplantı yeter sayısı”, milletvekili tam sayısının üçte birinin bir fazlası yani 184 kişi olmalı. TBMM’de 184 kişiden daha az kişiyle hiçbir karar alınamaz. Önerge 165 AKP milletvekilinin oyuyla geçti ama yapılan açık oylama sonucunda, toplantı yeter sayısı bulunamadığından bugüne kaldı…

Bugün için umudunuz nedir? Bu kadar infial yaratan bir şeyden geri adım atarlar diye umuyoruz…

– Valla, dediğim gibi, “karar yeter sayısı” bulunamadığından, tasarının tamamının oylaması bugüne kaldı. Hiçbir şey söylemek mümkün değil, yaşayıp göreceğiz.

Sizin o şahane çıkışınız, bütün sosyal medyayı salladı. Hepimiz “Helal olsun!” dedik. Bir milletvekili olarak en sakin halinizle, kavga etmeden söylenecek her şeyi söylediniz. Bir kere daha görmeyenler, okumayanlar için tekrarlar mısınız?

– Teşekkür ederim. Hislerinizi dile getirebildiysem ne mutlu bana! Sadece bir dakikalık sürem vardı. Şunları söyledim: “Bu önergeyle hepimiz şoke olduk! Çocuğun tecavüze rızası vardı denilip, birisiyle evlendirilebilir mi? Bunu kabul edemiyoruz. Ayrıca, bizim kanunlarımız 11 yaşındaki, 13 yaşındaki çocuğun evlenmesine izin veriyor mu, onu da anlamış değilim. Olacak şey değil! Bu düzenlemeyle hangi sapık, hangi sapıklar dışarıya salıverilmeye çalışılıyor, onu da anlamadım. Amaç, toplumu sapık ve ahlaksız yapmak mı? Düğünlere kaymakamların, valilerin geldiğinden, altın taktığından bahsetti Sayın Bakan ve ben esefle kınıyorum kendisini, üzüntüyle dinledim! Böyle bir şey kabul edilemez! Yüz kilo altın takıp, 10 yaşındaki, 11 yaşındaki çocukla evlenilebilir mi koca adam, bu kabul edilebilir mi? Bunun tek bir adı vardır: Sapıklıktır, sapkınlıktır! Biz bunun karşısındayız. Direneceğiz, gerekirse sabaha kadar Meclis’i açık bırakacağız. Çocuk tecavüzlerine karşı direnmeye devam edeceğiz!” Böyle söyledim.

Harikasınız! Bu ülkedeki pek çok insanın hissiyatını yansıttınız. Peki eğer bu önerge iptal olmazsa ne yapmayı düşünüyorsunuz?

– Bu önerge geri çekilene kadar Genel Kurul’u terk etmeyeceğim. Önergenin geri çekilmesi ne kadar sürerse sürsün. Toplumu da ayağa kalkmaya davet ediyorum! Sadece anneleri, kadınları değil vicdani olan herkesi… Çocuk istismarcılarına dönük bir anlamda “gizli af” olan bu önergeye karşı ayağa kalkmaya, karşı durmaya davet ediyorum. Bu öyle bir karşı duruş olmalı ki, bundan sonra hiç kimse böyle bir teklif getirmeye cesaret bile edememeli! Toplumun bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu görmeli…

“Biz siyasetçiler çocukları bile koruyamazsak ne için varız?” diyorsunuz…

– Aynen öyle. İnsanlar huzurlu, mutlu ve sağlıklı yaşasınlar diye siyaset mekanizması olmalı. Cinsel istismara uğrayan çocukları korumak, devletin birinci vazifesi iken, sapıkları koruyan bir anlayışı durduramıyorsak, önünde durmuyorsak, siyaset yapmamızın da milletvekili olmamızın da hiçbir anlamı yok bence!

BİR ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARA ‘RIZA’SI OLABİLİR Mİ?

Adalet Bakanı’nın açıklamasını dinleyince ne hissettiniz?

– Utandım! Bakın, bir çocuğun cinsel istismara “rızası” olması mümkün değil. Bakan’ın açıklamasında kan donduran ifadeler var. Genel Kurul’da bakan diyor ki, “Kaymakam, vali gelmiş düğüne altın takmış”. Valinin, kaymakamın orada yapması gereken altın takmak değil, çocuğun istismar edilmesinin, mağduriyetinin önüne geçmektir. Cinsel istismarın, düğün gibi bir törenle yapılıp, bir de üstüne takı takılması, bu durumu suç olmaktan çıkarır mı? Hükümet, bunları engelleyecek çalışmalar yapacağına, özendirecek çalışmalar yapıyor. İyi insanların yan yana durması, karanlığa karşı örgütlenmesi ve artık sesini yükseltmesi şarttır…

Bakan, “Küçüğün de görüşü alınacak tabii” dedi…

– Tam da bu ifade, sapkın anlayışı destekleme noktası! Çocuklar bir şekilde tehdit ediliyorlar. Ya dövülerek ya zarar verilerek ya da “Eğer bu zengin ve yaşlı adamla evlenirsen, kendinden küçük kardeşlerini kurtaracaksın!” diye kandırılarak istismara uğruyor. Çocuk istismarının, düğün dernekle, davul zurnayla ya da gizli yapılıyor olması, istismar olduğu gerçeğini değiştirmez! Bu ülkede, 9 aylık bebeğe bile tecavüz edildi. Cezaların bu sapıklar için caydırıcı olması gerekirken bu tip yasalar toplumun ahlak yapısını çökertir!

“ÇOCUĞUN HAKKINI KORUMAK DEVLETİN GÖREVDİR”

Hükümet yanlılarının düşüncesi, bu maddenin mağdurları korumak için çıkarıldığı yönünde…

– 18 yaşının altında bir çocukla evlenen hiç kimse mağdur değildir! Burada bir mağdur varsa eğer, o da istismara uğrayan çocuktur. Çocuğun hakkını korumak de devletin görevidir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne imza atmıştır. Çocuklarımız da en değerlilerimizdir…

Birtakım insanlar çıktı, “O zaman bizim aile büyüklerimiz de pedofil!” dedi, çocuk yaşta evlenmeyi haklı göstermeye çalışarak…

– Bakın, bu işin savunulacak yanı yoktur. Çocukla cinsel ilişkiye giren yetişkin, yasalarımıza göre suç işlemiştir. Toplumun gözüne zararsız gelebilecek birkaç örnek bularak, bu olayları masum göstermeye kimsenin hakkı yoktur! Biz tüm çocukları korumak istiyoruz. Bir çocuğun 15 yaşında anne olmasının savunulacak bir yanı yok… Olamaz! Kendisi çocuk olan biri, anne oluyor. Sapkınlığı meşrulaştırmaya dönük tüm çalışmalar bir an önce son bulmalı. 11 yaşında bir çocuğa tecavüz eden, belki ailesine para verip o kızı satın alan o adam, bu önergeyle aklanmaya çalışılıyor. Olacak şey değil!

Rıza yaşı sınırının, 15’den 12’ye çekilmesi sizce ne anlama geliyor?

– 12-15 yaş arası çocuklara, tecavüz suçunun cezası eskisi gibi 16 yıl. 12 yaşından küçük ise çocuk 18 yıla çıkarılıyor ceza. “Burada ceza 2 yıl artıyor, iyi bir şey yapılıyor!” havası yaratılıyor. Ama asıl konu, 12 yaşındaki çocukla, 13 yaşındaki çocuk arasında farklı bir ceza uygulanmaya çalışılıyor. Yani 13-14 yaşında olunca, “Çocuk, beden ve beyin gelişiminden dolayı rızası, isteği vardır!” diyerek, sapık aklamaya çalışılacak. İleride de evlilik yaşının düşürülmeye çalışılacağının göstergesidir tüm bunlar…

“ZALİME ZULME VE SAPIKLARA KARŞI ÇOCUKLARIMIZI KORUMALIYIZ”

Sizce bunların sebebi nedir? Birtakım istismarcıları mı korumaya çalışıyorlar?

– Önergenin son dakika getirilmiş olması, hiçbir yaş sınırının olmaması ve bu önergede “evlenme” diye bir kelime bulunması ilginç. Tabii ki herkesin aklına bu geliyor, birilerini korumaya çalıştıkları…

Nefret topladıklarını görmüyorlar mı?

– Bir hedefleri var, o hedefe gözlerini kapatmış gidiyorlar. Maalesef Meclis’te de çoğunluk onlarda. Neyi getirirlerse getirsinler, sayısal üstünlükleri olduğu için geçiriyorlar. Otizmli çocuklarla ilgili önergemize bile “Hayır” demişlerdi…

80 küsur kadın derneği tek ses oldu, “Hayır” dedi, Sümeyye Erdoğan’ın da yönetim kurulunda olduğu dernek de “Bu önerge iptal edilmeli!” demiş. Bu doğru mu?

– Umarım doğrudur. Ama sahip çıktı mı, çıkmadı mı diye medet ummamız üzücü tabii…

Siz gerçekten bu önerge geri çekilene kadar orada duracak mısınız?

– Evet, duracağım. Birlikte olup, zalime, zulme ve sapıklara karşı çocuklarımızı savunmalıyız.

Yorum Bırak