Bravo biyolog Aslı Semerci’ye! Alzheimer için ‘erken tanı testi’

İŞTE yine cuma…
Yürünmemiş yollarda yürüyen kadın girişimcileri yazdığım gün. Huzurlarınızda girişimci bir bilim insanı: Aslı Semerci...
Yaşam süremiz uzuyor. Bu harika bir şey. Ama yaşam süremizin uzaması Alzheimer gibi yaşlılık hastalıklarının artmasına da neden oluyor. Oysa hepimiz sevdiklerimizle daha uzun ve sağlıklı bir hayat geçirebilmek istiyoruz. Eğer yaşam süremizin uzadığı hızda Alzheimer gibi hastalıklara çözüm bulamazsak bir sonraki gelişim düzeyine geçebilmemiz pek mümkün olmayacak. İşte moleküler biyoloji ve genetik okuyan, medikal bioteknoloji yüksek lisansı yapan Aslı Semerci ve ekibi, Alzheimer hastalığı için “erken tanı testi” geliştiriyor. Bu test, daha hastalık ortaya çıkmadan tanılamayı sağlayıp “önleyici terapiler”in başlatılması için bir araç olarak kullanılacak. Aslı ve ekibinin hedefi erken tanı testlerinde ülkemizde ve dünyada öncü konuma gelmek… İnşallah başarırlar… Kendisi ‘KAGİDER Proje 15’te seçilen 15 yıldız kadın girişimciden biri. Ben de teybimi kaptım ve Alzheimer hakkında merak ettiklerimi sordum…

– Çağın belası Alzheimer… Hepimizin korkusu sevdiklerimizi unutmak, çocuğumuzu unutmak, aynadaki görüntümüzü unutmak, yaşadığımız her şeyi unutmak…
Aynen öyle! Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 3 saniyede bir, birimiz daha Alzheimer tanısı alıyoruz. Ve hepimiz potansiyel Alzheimer hastasıyız. Gerçekten de çağın ve geleceğin belası bu hastalık. Evet, gelişen tıp teknolojileri sayesinde her gün hayatımıza yaşamımızı uzatacak bir yenilik daha ekliyoruz. Ama yaşam süremiz uzadıkça ne yazık ki Alzheimer gibi hastalıkların yayılımı da artıyor!

– Siz Alzheimer’ın erken teşhisi konusunda ne yapıyorsunuz?
İki senedir sürdürdüğümüz çalışmalarımızla Alzheimer’ın erken dönemde belirlenip alınması gereken önlemler hakkında yol haritası oluşturduğumuz bir test geliştiriyoruz…

– Bu test ne kadar önemli bir buluş?
Oldukça önemli. Şöyle ki: Alzheimer hem fizyolojisi hem de psikolojisi çok karmaşık bir hastalık. Özellikle demansla karıştırılıp hasta ve hekimi yanlış yönlendirebilen bir yapısı da var. Hekimin Alzheimer’dan şüphelendiği hastayı MR gibi cihazlar yardımıyla muayene etmesi de her zaman mümkün olmuyor. İşte biz geliştirdiğimiz bu testle tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için çabalıyoruz. Bu sayede hastalığı, kişi bu hastalıktan etkilenmeye başlamadan önce belirleyebileceğiz ve “önleyici tedavi” sürecine başlayabileceğiz.

HEDEF HASTALIĞI 3-5 YIL ÖNCESİNDEN TESPİT ETMEK

– Bu hastalıkla ilgili gerçekten “erken teşhis” diye bir şey var mı?
Günümüzde ne yazık ki yok. Geliştirdiğimiz teknolojiyle bunu sağlamayı hedefliyoruz. Mevcut terapilerden farklı olarak hem hasta hem hekim yanlısı bir süreç tasarlamaya uğraşıyoruz. Olay, hemşirenin aldığı bir tüp kanla başlıyor. Ardından yapılan işlemler laboratuvarda işlenen örneklerin bir rapor haline getirilmesiyle sonuçlanıyor. Ve ortaya kişinin güncel durumunu ifade eden bir rapor çıkıyor. Bundan sonra da bu test sonuçlarına göre hasta ve hekimin birlikte kararlaştırdığı bir süreçle önleyici terapiler devreye giriyor.

– Hedefiniz hastalığı ne kadar önce tespit etmek?
3 ila 5 sene öncesinden tespit edebilmek. Bu sayede hastalığın etkileri görünür hale gelmeden müdahale şansımız oluyor. Bu test sayesinde belirtiler ortaya çıkmadan kişi önleyici terapilere başlatılıyor.

KADINLAR YALNIZ DEĞİL

– Kadın girişimcilere tavsiyeleriniz neler olur?
Biz toplum olarak kapalıyız. Anlatmayı da dinlemeyi de çok sevmiyoruz. Anlattığımızda cesaretimizi kıracak çok fazla tepkiyle karşılaşıyoruz. Bunlarla karşılaşmamak için biraz daha susup her noktada kendimizi “kendine yeter bireyler” olarak yetiştiriyoruz. Güvenli noktada kalmak rahatlık sağlıyor, ama gerçek dünya bizim yaşadığımız ve yaşama ihtimalimiz olan birçok sorunla dolu. Bunları da konuşmadan, anlatmadan kendi kendimize çözmeye çalıştığımızda yalnızlaşıyoruz ve zaman kaybediyoruz. Doğru insanları bulup onlarla dertlerimizi paylaştığımızda çözüme çok daha kolay ulaşabiliyoruz. Benim kadın girişimcilere en büyük tavsiyem sorunlarla boğuşurken yalnız olmadıklarını hatırlamaları ve bu sorunlar hakkında güvendikleri kişilerle konuşabilmeleri. Her ne kadar yalnız hissetsek de bu yollardan geçen kadınlar bize ışık tutmak için yardımcı olacaklardır…

50 MİLYONDAN FAZLA ALZHEİMER HASTASI VAR

“Sadece yüz küsur yıldır var olan bir hastalık. Alzheimer ilk olarak 1901’de tespit edilmiş. Birçok hastalığa göre çok yeni bir olgu. Ama hasta sayısı her geçen gün katlanarak artıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre şu an 50 milyondan fazla Alzheimer hastası var. Yaşlı nüfusun gün geçtikçe artmasıyla hasta sayısı da artacak. Hepimiz risk altındayız, bu sürecin kontrol altına alınması için devreye tarama testleri ve önleyici sağlık hizmetlerinin girmesi kaçınılmaz bir sonuç…”

BEYİNDEKİ HÜCRELER ÖLÜYOR

– Peki her hasta Alzheimer olduğunu biliyor mu?
Hastalığın başlangıcında bu mümkün olsa da ilerleyen dönemlerde pek değil. Alzheimer, yeni hatıralar oluşturma yetisini kaybettiren ve mevcut hatıraların yavaş yavaş yok olmasına sebep olan bir hastalık. Bir ağrıyla ya da rahatsız edici bir etmenle birlikte ilerlemediği için hasta tarafından kendi kendine fark edilebilecek bir süreç değil. Ancak hasta çeşitli unutkanlıklarından mustaripse ya da hasta yakınları bir “farklılık” hissetmişse uzman hekime danışılıyor. Ve her hastada özel bir süreç izleyen karakteristik bir hastalık. Kimi hastalar kısa süreler için geri dönüşler yaşasalar da bu, her hasta ve hastalığın her dönemi için mümkün değil.

– Mutsuz mudur Alzheimer hastaları?
Hepsi kendine özel bir hastalık süreci yaşar. Ama Alzheimer’a en çok eşlik eden durum psikolojik çalkantılar. Bu durum destekleyici ilaç ve tedavilerle kontrol altında tutulmaya çalışılır.

– Tam olarak ne oluyor? Beyin hücreleri mi azalıyor? Ya da tekrar “bebek” mi oluyorlar?
Beyinde milyarlarca hücre, trilyonlarca hücreler arası bağlantı bulunuyor. Alzheimer’ın ilk etkisi, hücreler arası bağlantıyı zayıflatmak ve zamanla bu bağlantıyı kesmek. Bu sürecin devamındaysa beyindeki hücreler ölüyor ve ölü hücreler arttıkça beyin küçülüyor. Hastalığın ilk etki ettiği nokta, yeni kurulan bağlantılar. Hastalık zamanla daha önce kurulmuş bağlantılara da etki etmeye başlıyor. Yeni kurulan bağlantılar bizim için yeni hatıraları ifade ediyor, eski bağlantılar da daha önce edinilmiş anıları. Bu yüzden hastanın geçmişi hatırlamaları, geçmişte yaşamaları başlıyor…

– Sizin hedefiniz ne?
Biz bu hastalığın önlenebilir hale gelmesi için ilk adımı atmak istiyoruz. Bize göre ilk adım, erken dönemde hastalığı belirleyerek gerekli önlemlerin alınması için alarm haline geçmek. Bu süreci tamamladığımızda insanların hayatında önemli bir fark yaratacağımızı düşünüyoruz.

Yorum Bırak