Biz öldürdük Nalan Bayar’ı!

BİZ ne zaman insan olacağız?

Ne zaman insanlara insanca davranacağız?

Ötekileştirmekten, dışlamaktan, cinsel yönelimlerinden dolayı onlara hayatı zindan etmekten vazgeçeceğiz?

Biz bunu görebilecek miyiz, ömrümüz yetecek mi?Yoksa bu ilkellik, iğrençlik hep böyle mi devam edecek?

EŞCİNSELLİKTERCİH DEĞİL YÖNELİM

Allah sizi bildiği gibi yapsın Nalan Bayar’ın ölümüne sebep olanlar!

Onu, kadınlarla birlikte olmayı tercih ettiği için yargılayanlar…

Ondan utananlar…

Onu dışlayanlar…

Buna ailesi de dahil…

Onu köşeye sıkıştıranlar…

Tehdit edenler…

Şiddet uygulayanlar…

Kendi “normallerine” getirmeye çalışanlar…

Yolundan vazgeçirmeye uğraşanlar…

Hâlâ kafanız basmıyor değil mi, tercih değil bu, yönelim…

Ah sizi geri zekâlılar…

Vicdansızlar…

Ah ona hayat alanı bırakmayanlar…

Ah “El âlem ne der?” diye utananlar…

Allah sizi bildiği gibi yapsın!!!

LGBTİ’LERİ İNSANDAN SAYMAYAN TOPLUM

Bu kızın katili sizsiniz!!!

Duyuyor musunuz?

Nalan Bayar sizin yüzünüzden öldü.

Utanın!

Sokağa çıkamaz olun.

Kardeşiniz, kendi kanınız, lezbiyen olduğu için değil, siz insan olmadığınız için… Öldü.

Siz onu öldürdünüz!

Dün gördüm haberi, çok üzüldüm…

Hiç tanımadığım bir kadının çaresizliğini yüreğimde hissettim.

Ama bu anormal gündemde, kimsenin umurunda bile olmayacaktır Nalan Bayar.

Bir tane lezbiyen canına kıymış işte!

İntihar etmiş, kendini öldürmüş…

Ne var yani…

Her gün, bir sürü insan ölüyor…

Böyle denip geçilip gidecektir.

Öyle değil mi?Biz lezbiyenleri, eşcinselleri, trans bireyleri, kısacası LGBTİ’leri insandan saymayan bir toplumuz.

Böyle bir ülkeyiz.
Çoğunluğumuz öyle.

Sevmiyoruz onları.Mümkün olsa bir adaya yollayacağız, orada yaşasınlar…

Yalan mı?

ÖTEKİLEŞTİRMENİN EĞİTİMLE ALAKASI YOK
Çok üzüldüm Nalan Bayar’a.

En çok da danışmanlık aldığı Nazife Kaya’ya yazdıklarını okuyunca…

Ailesi feci halde dışlamış…

Ablaları ondan utanmış, abi şiddet uygulamış.

Bu arada, ailede herkes eğitimli.

Cahil insanlar da değil.

Ama işte bu “ötekileştirme”nin eğitimle filan alakası yok.

Neler yaşadığını, onun ağzından, onun yazdığı mektuptan dinleyelim…

TÜRKİYE’DE BİZE YAŞAM HAKKI TANINMADI

“1970 Eylül doğumluyum. Boğaziçi Üniversitesi İşletme mezunuyum. 15 yıllık Türkiye ve yurtdışı iş tecrübem var.

2011 üniversite afları sırasında, Boğaziçi öncesi okumuş olduğum ODTÜ Makine Mühendisliği’ndeki kaydım sayesinde, Şubat 2012-Şubat 2013 yılında Almanya’ya öğrenci vizesiyle gittim. Kendi olanaklarımla Leibniz Üniversitesi’nden şartlı kabul aldım ve bir yılda Almanca öğrendim. Daha sonra, vizemin bitmesiyle Türkiye’ye döndüm.

Mart 2013‘te, kız kardeşlerime, tüm iyi niyetimle ciddi bir ilişki yaşadığım kız arkadaşımdan bahsettim. Dışlandım ve tam bir linç tehlikesiyle karşılaştım. Ablam Nazan Yardım, Hacettepe’den mezun, yardımcı doçent ve AKP hükümetinde Sağlık Bakanlığı Müsteşar Danışmanı bir doktor. Ve sıkı bir homofobik. Beni eşcinsel olduğum için defalarca ölümle ve hayatımı bitirmekle tehdit etti. Durumumu öğretmen olan diğer kız kardeşime de anlattım. O ve eşi tarafından da tehdit edildim. Dışlandım. Sapık ve ruh hastası biri olduğuma dair hakaretler işittim. Zaman içerisinde kaygı bozukluğu ve psikolojik depresyon yaşadım, intihar düşünceleriyle boğuştum. İstanbul’da psikiyatrist Dr. Emre Şahin’e tedavi oldum. O süreçte, doktor kontrolüyle, iki yıl ilaç tedavisi gördüm. Aile bireyleri benimle görüşmediler, yalnız bırakıldım. Tedavim devam ederken, ablamdan eşcinsel olduğumu öğrenen erkek kardeşim Savaş Bayar tarafından Temmuz 2014‘te darp edildim. Hacettepe Hastanesi Acil’de tedavi edildim. Bu konuda raporum mevcut. Ölüm noktasına getirildiğim erkek kardeşim hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmak istedim ancak davacı olduğum takdirde, avukat olan kardeşimin avukatlık diplomasının iptal edilebileceği söylendi. Babamın da beni bu nedenle evlatlıktan reddedeceği eklenince şikâyetten istemeyerek vazgeçtim. Ama Türkiye’de can güvenliğim olmadığını düşündüğüm için tekrar Almanya’ya gitmeye karar verdim. (…)

5 üniversiteden kabul aldım. Kleve/Düsseldorf’ta bulunan Rhein Waal University of Applied Science–Makine Mühendisliği’ne kayıt olmaya karar verdim ve Eylül 2015’te kayıt yaptırdım. İki dönemdir burada okuyorum. Ders ortalamam 2.0. Derslerden büyük keyif alarak okuyorum. Okulu bitirmek en büyük dileğim.

Maddi birikimlerim beni 2016 Aralık sonu, vizemin bitim tarihine kadar taşıyabildi. Sonrasında ödeyecek hiçbir gelire sahip değilim. Yaştan ötürü burs da bulamadım.

Bunun yanında kız arkadaşım, Ankara’da kızlarıyla yaşıyor. Kendisiyle 2 yıla yakın çok iyi giden bir ilişkimiz var. Beni mart ayında 1 haftalığına ziyaret etti. Ankara’da çalışıyor. Kızlarının aramızdaki ilişkiyi özel mail’lerimizi okuyup öğrenmeleriyle birlikte, onun da Türkiye’deki durumu riske girdi. Büyük kızı, kendi öz annesini dövmekle tehdit etmiş ve darp etmiş. Can güvenliği ve ruh sağlığı açısından onun da yanıma gelmesini istiyorum. Türkiye’de bize hayat hakkı tanınmadı. Şu yaşa kadar ya eşcinselliğimizi sürekli gizlememiz başımıza kakıldı ya da eşcinselliğimizle ilgili yalan söylememiz. Her şart altından eziyet çekmek zorundaydık!

Kız arkadaşımla birlikte, artık tehdit ve hakaret görmeyeceğimiz, insanca birlikte yaşayabileceğimiz; LGTBİ bireylerini diğer insanlarla eşit kabul eden, demokratik hak ve düzen anlayışında olan Almanya’ya sığınmak istiyoruz. Türkiye’de hayati tehlikemiz olduğundan orada yaşama şansımız görünmüyor…

DIŞLANMAYA DAYANAMADI CANINA KIYDI
Nalan Bayar bunları yazdı.

Ama ne yazık ki başka bir yerde yaşama amacını gerçekleştiremedi.

29 Ağustos’ta canına kıydı. Çünkü “dışlanmaya” ve “ikiyüzlü” yaşamaya daha fazla dayanamadı…

Yorum Bırak