Kuran’ı Güzel Okuma Yarışması’nda yine birinci oldu

“Nasıl yani!” olmuştum tanışınca…
Önyargı işte, aklım hayalim almamıştı.

Bu karşımdaki ultra şık, yakışıklı adam mı imamdı?

Küçük çaplı bir şok yaşamıştım.

Nedense imamlar başka türlü olur gibi gelmişti.

Söylüyorum işte önyargı, genellikle imam, hafız, din adamı deyince farklı bir görüntü beliriyor insanın zihninde…

Kimse alınmasın ama daha Ortadoğulu, daha muhafazakâr, Batı’ya bu kadar dönük olmayan, ilgi alanları sınırlı, bu kadar çok dil bilmeyen, bu kadar şık giyinmeyen, mesafeli ve köşeleri olan biri…

Valla belki ayıp ama öyle…

İşte o yüzden “Nasıl yani?” olmuştum Selman Okumuş Hoca’yı tanıyınca…

KILIÇ ALİ PAŞA CAMİSİ’NİN ESKİ İMAMIYDI
Karşımda lacivert takım elbiseli inanılmaz şık bir adam duruyordu.

O zaman Kılıç Ali Paşa Camisi’nin imamıydı.

Ve orada harikalar yaratıyordu.

Üç üniversite bitirmiş, üç dil bilen, Kuran’ı farklı dillerde okuyabilen modern imam diye haberleri çıkıyordu.

Gerçekten tanınması gereken bir şahsiyet.

Müthiş bir eğitici, didaktik olmayan bir öğretici ve herkese Kuran’ı sevdiren insan…

Ve şahane bir sesi var…

Ondan Kuran dinlerken benim gözlerim doluyor…

ÇEKEMEDİLER, AYAĞINI KAYDIRDILAR!

Ama tabii bizim ülkemiz kıskançlar ve fesatlarla dolu.

Adama yapmadıklarını bırakmadılar, resmen çekemediler, kıskançlıktan öldüler, her şeyine taktılar, “Neden bu kadar güzel giyiniyorsun? Neden bu kadar bakımlısın? Neden bu kadar sosyalsin?”

Anladınız siz…

İftira attılar, camide toplanan paralardan zimmetine para geçirdi iddiasıyla ayağını kaydırmaya çalıştılar, hakkında davalar açıldı, yargılandı.

Ama Selman Hoca bütün mahkemelerden beraat etti.

Onu yargılayanlar yargılanıyor şu anda…

Onu hazmetmeleri mümkün değil tabii, çünkü kafaca inanılmaz ileride…

Çok saygı duyuyorum kendisine, bir devrimci olduğuna inanıyorum…

İşte ben onunla ve güzel bir ekiple iki kere umreye gittim. Selman Hoca’nın liderliğinde her sene de gitmeyi istiyorum. Hep farklı kapılar açıldı bana, hep yepyeni şeyler öğrendim…

SESİ VE HİTAP GÜCÜ İNANILMAZ
Hoca aynı zamanda hafız ve müthiş bir hatip…

Etkileyemeyeceği grup, topluluk yok, eline mikrofon alıp Kuran okumaya başladığında, hangi dinden olursan ol, kalakalıyorsun, onun etkisi altına giriyorsun, büyüleniyorsun…

Sesi ve hitap gücü bence inanılmaz.

Benim için o bir star aslında.

Başka bir meslek icra etseydi de çok çok başarılı olurdu.

Ama o bir Kuran âşığı, dindarların ona teşekkür etmesi gerekiyor, dini ve Kuran’ı bu kadar sevdirdiği için.

Ben ona özgürce, korkmadan her soruyu sordum.

“Çünkü Kuran’da böyle yazıyor…” diye savuşturmadı, her şeye bir cevabı vardı.

Benim sorularım bitmez ama Selman Hoca’nın da enerjisi bitmez!

KURAN’I İNSANLARA ANLATMAK ONUN İÇİN BİR AŞK

Kuran’ı insanlara okumak ve anlatmak onun için bir aşk. Zaten bu uğurda çalışıyor. Türkiye’den ve dünyanın pek çok ülkesinden öğrencisi var. Ses ve video kayıtları aracılığıyla ders yapıyor. Fatih’teki Hafızhane’de dünya yarışmalarına hafızlar yetiştiriyor.

“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” hadis-i şerif ışığında yayınlanmış “Elif-Ba” isimli bir kitabı da var, tüm dünya dillerinde basıldı. Kuran’ın doğru icrasını gösterebilmek amacıyla kitabın internet ortamında dijital formatı da var…

Bu arada uluslararası Kuran okuma yarışmalarında iki kez birincilik kazanan Hafız Selman Okumuş’a bu kez de bir birincilik Suudi Arabistan’dan geldi…
Kral Selman bin Abdulaziz’in davetiyle Kutsal Topraklar’a gelen davetliler arasında gerçekleştirilen Kuranı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması’nda Selman Okumuş yine birinci seçildi.

Tebrikler Hocam!

Onun gibi modern imamların bu ülkede artması dileğiyle…

ASLI ERDOĞAN’DAN MEKTUP VAR

Sevgili Ayşe Arman,

Bir zamanlar “Mucizevi Mandarin”le ilgili çok güzel bir yazı yazmıştınız. “Kırmızı Pelerinli Kent’i” de okumanızı isterim. Ben bir aydır cezaevindeyim. Gösterdikleri gerekçe Özgür Gündem gazetesinin yayın danışma kurulu üyesi olmam! (Ben ve 70 yaşındaki Necmiye Alpay aynı koğuştayız, aynı nedenle tutuklandık.) Bütün savcıların, hâkimlerin bildiği gibi yayın danışma kurulunun hiçbir hukuki sorumluluğu yok, bütünü bile simgesel bir unvan. Kısacası tutuklanmamız, hatta yargılanmamız bütünüyle keyfi, siyasi ve hukuk dışı. Bizleri, gazeteci ve yazarları hiçbir dönem böylesine sudan sebeplerle içeriye atmamışlardı. Sanırım artık hep birlikte buna “Dur!” demenin yollarını aramalıyız.

Çok sevgilerimle, Aslı Erdoğan.

Yorum Bırak