13 yaşındaki Türkiye şampiyonu müthiş tenisçi Melisa’ya sponsor aranıyor


MELİSA Ercan’ı tanıyorsunuz değil mi?
Adana’nın ve Türkiye’nin gururu. 13 yaşında ve teniste Türkiye şampiyonu. Sayısız madalyası var.
Çok çok iyi bir tenisçi. İnanılmaz bir gelecek vaat ediyor. Milli takımın bir numaralı oyuncusu. Şu anda da Avrupa’nın en iyi iki tenisçi kızından biri. Azimli, hırslı, yetenekli ve çoook çalışkan.
Daha evvelsi gece Sırbistan’dan geldi, orada da şampiyon oldu. Ondan önce de Bulgaristan’da şampiyon oldu. 13 yaşındaki bu şahane kızın 35 tane şampiyonluk kupası var, düşünebiliyor musunuz?
Hayalleri de büyük. Tıpkı Federer gibi, Nadal gibi dünyanın bir numarası olmak istiyor. Üstelik bunu başarabilir, çok yetenekli. Annesi bir hekim, anestezi uzmanı, kızının tenis tutkusu uğruna 8 ay önce Adana’dan İstanbul’a taşınıyor, Melisa’nın erkek kardeşiyle birlikte. Baba, işleri yüzünden Adana’da kalıyor. Yani aile bu kadar kızlarına destek veriyor.
Ne var ki bu başarılı kızın bir raket sponsoru bile yok!

Ben duyunca inanamadım.
Avrupa’da Melisa’nın yarısı kadar iyi olmayan çocukların hepsinin sponsoru var, inanın o yüzden başarılı oluyorlar. Melisa’ya acilen bir sponsor bulunması gerekiyor, başka türlü hedeflediği yere gelemez. Simona Halep mesela, evet dünyanın bir numarası ama ona da Galatasaraylı Rumen Hagi destek oldu. Bu işler sponsorsuz olmuyor.
Melisa da, Grandslam’ler kazanmak istiyor.

Ona destek olacak, sponsor olacak bir kurum ya da şirket mutlaka vardır. Olmalı. O zaman bir Türk kızı teniste dünya çapına gelecek, rol model olacak ve ardından yüzlerce Türk tenisçi kız yetişecek.
Yarın Melisa’yla yaptığım röportajı bu köşede okuyabilirsiniz…

ELİN İSPANYOL’U YAPIYOR BİZ NİYE YAPAMIYORUZ?

İNANILMAZ etkilendim.
İspanya’da yeni bir hükümet kuruldu.
Halk Partisi iktidara geçti. 17 bakanın 11’i kadın.
İşte bu!
Müthiiiş… Hem de öyle ıvır zıvır bakanlıklar değil, hepsi de sağlam bakanlıklar.
İnsanın içinin yağları eriyor.

DARISI BİZİM BAŞIMIZA… İSYAN ETMEK ÜZÜLMEK YETMEZ HAYVANLARLA İLGİLİ O YASA ÇIKMALI

Patileri ve kuyruğu kesilen minik köpek yavrusu hakkında yazıldı, çizildi. Herkes isyan etti. Haklılar ama sadece üzülmek yetmez. Benim bu konudaki tavrım net. Hayvan yasası bir an önce çıkmalı. Bir tek olayda değil, bütün hayvan işkencelerinde, o Allah’ın belası sapıklar en ağır cezayı almalı. Ama ne yazık ki bizim yasalarımız hâlâ hayvana “can” değil, “mal” muamelesi yapıyor…
ADI yok.

Patileri yok.
Kuyruğu yok.
Ama insanlığa yuh olsun diyen bakışları var.
İçimiz oyuldu, hepimiz kahrolduk.
Bizim kolumuz bacağımız kesilmiş gibi oldu. Bizim içimizdeki kötülüğü, vahşeti yüzümüze vurdu.
Peki biz ne yaptık?
Üzüldük, bağırdık çağırdık…
Lanetledik…
Kızdık, isyan ettik…
“O insansa biz değiliz, Allah belasını versin” dedik… Ama o kadar.
Yarın iğrenç bir mahluk, yine bir masum bir havyanın orasını burasını kesip işkence edecek, biz de yine aynı şeyleri söylemeye, ağlamaya, bağırmaya devam edeceğiz.
Arkadaşlar! Çözüm bu değil. Yıllardır konuşulan, yazılan çizilen o yasa neden çıkarılmıyor anlamak mümkün değil.
Çözüm sadece zihniyetlerin değil, yasaların değişmesinde ve yaptırım olmasında…
Bunu yapan bir bedel ödeyecek ki…
Para cezası değil hapis cezası alacak ki caydırıcı olsun!
Bakalım o zaman, bir daha o masum hayvanlara ilişebiliyorlar mı?

TALAT BULUT TACİZİNDE TABİİ Kİ ÖZGE’DEN YANAYIM!

TÜRKİYE bu iki hadiseyle günlerdir çalkalanıyor.
Talat Bulut’un 18 yaşındaki Özge’yi taciz ettiği suçlaması ve Hazım Körmükçü’nün nişanlısı Zeynep Tandoğan’ın ağzını burnunu kırması…
Öncelikle şu: Bir kadın, neden kendini rezil etmeyi göze alsın ve ortalığa çıkıp, “Beni dudaklarımdan öptü” diye yalan söylesin. Niyeti ünlü olmak olsaydı, şimdiye kadar çoktan ortalığa çıkmış, car car konuşuyor olurdu. Ben de aradım, röportaj yapmak istedim, “Yargı süreci devam ediyor” dedi, kibarca reddetti. Yani “şöhret olmak için yalan söylüyor iddiası” böylelikle boşa çıkıyor.
Öte yandan Talat Bulut’un savunmaları da hiç inandırıcı değil. “Yok yanağından öptüm” yok, “O da bana çok tatlısın” dedi, “İsteseydim altı ay boyunca taciz ederdim! Samimiyetimi yanlış anlamaları çok ahlaksızca! İstemediğim halde sürekli kravatımı düzeltmek için yanıma geliyordu…”
Bunlar ipe sapa gelecek şeyler değil, tacizin olmadığını gösterecek şeyler hiç değil.
Set arkadaşları gibi, ben de Özge’nin yanındayım.
Bu hadisenin, kendisini dayanılmaz bulan bütün “ünlü kurtlar”a ders olmasını diliyorum.
Eski dönem bitti.
Kadınlar artık sesini yükseltiyooor!!!
“Yok utanmaktı, yok rezil olurum”du bitti artık…
Kadınların sesini duyacaksınız, duymalısınız…

YOK ÖYLE İSTEMEDEN DÖVDÜM!
BU da bir başka felaket vaka…
Hazım Körmükçü nişanlısı Zeynep Doğan’ın ağzını burnunu kırıyor.
Yuh olsun!
Yuh olsun da…
Açıklamalarına daha da yuh olsun… “İstemeden yaşattığım acı… O da bana vurdu…”
Saçma sapan konuşmalar…
Sonra da kamuoyu aleyhine dönünce: “Özür diliyorum, bir şans daha istiyorum!”
Nişanlısı verir ya da vermez bilmiyorum ama biz kadınlar vermeyelim.
Ne bu!
Bu ikinci vaka, ikide bir (istemeden) döv, sonra özür dile…
Ve evet “Metoo” hareketi, Türkiye’de de başladı, tacize uğrayan, dayak yiyen kadınlar susmuyor, susmayacak…

Yorum Bırak