11 yaşındaki çocuğa cinsel istismar suçlamasına önce 16 yıl ceza sonra beraat!!!


İŞTE buyurun…
4 yıl önce…
11 yaşındaki C.A., annesinin patronu tarafından cinsel istismara uğruyor.
Davacı oluyor. Tam 4 yıl boyunca uğraşıyor. Cinsel istismara uğradığını kanıtlamaya çalışıyor. Bu arada, hayatı da kayıyor. Okula gidemiyor. Psikolojisi bozuluyor…
Yine de pes etmiyor…
Sonuç?
Yerel mahkeme, dedesi yaşındaki varlıklı, iktidarlı sanığın cinsel istismarı suçu işlediğine karar veriyor…
Tam 16 yıl 10 ay 15 gün ceza alıyor!
Bitti mi peki? Mutlu son mu? En azından cezasını çekecek mi?
Hayır, ne münasebet!
Tacizci, geçen hafta beraat etti!!!
Çünkü bir üst mahkeme, yani istinaf mahkemesi çocuğun anlattıklarını yetersiz buldu…
Çocuğa inanmadı. Ve beraatına karar verdi. Oysa, ruh sağlığının bozulduğuna dair 4 rapor var. Onları da ciddiye almadı. Çocuğun beyanlarını da sallamadı. Hiçbirini kaale almadı.
Dahası, “Ben de aynı kişi tarafından 13 yaşında cinsel istismara uğramıştım!” diyen bir kız daha çıktı, mahkemede tanık olmak istedi, “Yok, bu davayla alakası yok, sonucu da değiştirmeyecek, onu da dinlemek istemiyorum!” dedi.
Ve şimdi bu adam serbest!
Ben duyunca inanamadım. “Nasıl yani!” dedim, “Şaka bu!?” “Değil!” dediler.
Vay anam vay!

Gerçekten de yasa uygulayıcılarının takdir hakları söz konusu. Verdikleri kararları da kadına bakışları belirliyor. “Ataerkil kodlar” hep devrede. Toplumsal cinsiyet eşitliği hücrelerine nüfus etmiş biriyse, kadın ve çocuğa şiddet söz konusu olduğunda farklı karar veriyor, değilse farklı…
E o zaman da haliyle pirincin taşı biraz zor ayıklanıyor!
Bu dava devam edecek, ben de izlemeye devam edeceğim…
Bugün C.A.’nın avukatı Selin Nakıpoğlu’yla davanın hukuki boyutlarını konuşuyoruz…

11 yaşındaki çocuğa cinsel istismar suçlamasına önce 16 yıl ceza sonra beraat 11 yaşında cinsel istismara uğrayan C.A.’yla bir süre önce ben de röportaj yaptım. İçler açısıydı anlattıkları, korkunç şeyler yaşamıştı. O felaket onda derin izler bırakmıştı. Yine de cesur davranıp, ailesiyle gitti, şikâyetçi oldu. Tacizci 16 yıl hüküm giydi. Biz en son burada kaldık… Fakat sonra bir de öğrendik ki, geçen hafta adam serbest. Ne oldu da serbest kaldı?
– Akıl alacak gibi değil ama… İstinaf mahkemesi, sanığın suçu işlediğinin sabit olmadığına karar verdi. Beraat hükmü verdi. Yani sürecin başından beri maruz kaldığı suçu, tutarlı bir şekilde anlatan çocuğun ifadelerine ve suç sonucu ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin dosyada mevcut 4 rapora rağmen mahkeme, böyle bir karar verebildi…

İyi de nasıl olur!? Önce 16 yıl, sonra beraat…
– Anayasa’da bir madde var. 138. madde. Diyor ki, “Hâkimler karar verirken, anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine başvurabilirler!” Hal böyle olunca, karar vericiler yani hâkimler, cinsel suçlara nasıl bakıyorlarsa, toplumsal cinsiyet kalıplarına ilişkin tutumları neyse, verdikleri karar ona göre şekilleniyor…

Ama bu çok fena. Belki de bütün bu “iyi hal tahrik indirimleri”nin temelinde bu mesele yatıyor…
– Doğru. Türkiye, kadına ve çocuğa yönelik erkek şiddetiyle ilgili oldukça önemli ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemelere imza attı. Ama esas problem, yasa uygulayıcılarının kadına bakışı. Bunlar da yargı kararlarını etkiliyor. Beraat kararını veren mahkeme, mağdur çocuğun ifadelerini ciddiye almadı. Kararı çocuktan yana değil, sanıktan yana verdi…

Siz bu davalarda çok tecrübeli bir avukatsınız… C.A.’nın anlattıklarının doğru olmama ihtimali var?
– Cinsel suçların ispatı diğer suçlara nazaran çok daha zor. Çünkü mağdurla suçu işleyen arasında yaşanan olay, genellikle gözlerden uzak mekânlarda gerçekleşir. Burada mağdurun, istismarla ilgili verdiği detaylar, beyanlar tutarlı mıdır, buna bakılır. C.A., cinsel istismara uğradığında 11 yaşında. Cinsel gelişimini tamamlamamış, ön ergenlik döneminde bir çocuk henüz. Çocuklarda cinsel istismar yoğun bir travma yaratır. Tacizcisiyle karşı karşıya gelmek, tekrar tekrar sorulan ve hiçbir pedagojik temeli olmayan sorulara maruz kalmak, çocuğu feci hırpalar. Ruhsal dünyasını zedeler. Bu durumdaki bir çocuğun yalan söyleyebilmesi, uydurabilmesi, iftira atabilmesi mümkün değildir…

Peki, karşı taraf neyi savundu?
– Bu davanın bir kumpas olduğunu, müvekkillerine iftira atıldığını… İstinaf mahkemesi de ikna oldu ve onlardan yana karar verdi…

Karşı tarafın davaya 4 avukatla girmesi sizce sonucu etkilemiş midir?
– Hayır. Yerel mahkemenin 16 sene 10 ay 15 gün hapis cezası verdiği celsede de sanık, altı avukatla temsil edilmişti…

Aynı kişi tarafından istismara uğrayan başkaları da çıktı yanılmıyorsam… Onlar ne oldu?
– Evet, olay mahkemeye yansıdıktan sonra, ihbar telefonları gelmeye başladı. İçlerinden biri, 13 yaşındayken aynı kişi tarafından cinsel istismara uğradığını ve tanık olarak ifade vermek isteğini söyledi. Bu bilgiyi ve talebi mahkemeye sunduk. Ama mahkeme, dava sonucuna etkili olmayacağı gerekçesiyle talebimizi reddetti.

FETÖ de mi eklendi dosyaya? O nereden çıktı?
– Sanığın, 30.09.2016 tarihli karar duruşmasında bunun kendisi aleyhine yapılmış bir FETÖ kumpası olduğuna ilişkin iddiası oldu. Oysa dava 2012’den beri devam ediyor, o zaman FETÖ kumpas tehlikesi arz etmiyordu, o yüzden söz dahi edilmedi! Ama 2016’ın Eylül’ünde birdenbire FETÖ kumpası oluverdi! Oysa, hep dediğimiz gibi, 4 yıldır süren bu davanın özü, çocuğun cinsel istismarı.

Şimdi n’olacak?
– İstinaf mahkemesinin beraat kararı Yargıtay incelemesinden geçecek.

Temyizden olumsuz dönüş olursa n’olacak?
– O zaman dava, Anayasa Mahkemesi’ne gidecek.

Sorunun esası, uygulayıcıların takdir hakkından mı kaynaklanıyor?
– Takdir yetkisinin tanınmış olması, yargıçlara duyulan güvenin bir göstergesi. Ama bu yetki sınırsız değil, yasalarla sınırlı! Anayasa, ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemeleri aşan bir noktada, takdir yetkisinden değil, hak ve hakkaniyet ölçüsüne uygun olması gereken bir yetkiden bahsediyoruz.

Çocuk, yani C.A. şu anda nasıl?
– Çocuk da annesi de hiç beklemedikleri bu karar sonucunda şaşırıp kaldılar. Çok da üzgünler. Ama altını çizmek isterim ki, pes etmeyeceğini söyleyen, oldukça güçlü bir çocuk var karşımızda…

Yorum Bırak